BUNLARI HEP YAPIYORUZ..
"---Bu bölümü Zamanın'da bir
Gazeteden koparmıştım." ve Okuduktan sonra gerçekten çoğunda başlığa
hak vereceksiniz.
- “Nerelisin?” sorusuna cevap aldıktan sonra,
elimizde değildir, “İçinden mi?” diye sorarız.
- Yoktur başka dillerde, biz bir alemizdir, amca,
hala, dayı, teyze,görümce, kayınço, enişte, elti, bacanak, kaynana,
kayınpeder, baldız, yenge, amca oğlu, hala oğlu, dayı oğlu gibi
akrabalık terimleri icad ederiz.
- Sigarayı paket haline çorap içinde saklamayı,
tek tek iken kulak arkasına koymayı pek severiz.
- “Kurufasulye-pilav-cacık”,
“At-avrat-silah”, “Devlet-mafya-polis”, “Kavun-beyazpeynir-rakı”,
“Hale-jale-bütün mahalle” vb. gibi üçlemeler yaratırız.
- Yürüyüş esnasında mümkün değil elimize
tespih, deynek, sopa alırız.
- Yabancı dil öğrenirken önce küfürleri öğreniriz.
Yabancılara Türkçe öğretirken de, bu mühim meseleyi asla es geçmeyiz.
Hatta yaratıcı küfürlerimizi hemen tercüme eder, sizin dilde var mı böyle
şeyler diye sormayı ihmal etmeyiz.
- Yolculuk esnasında yanımızdakilere “Yolculuk
nereye hemşerim?” demeden edemeyiz.
- Çırak-kalfa-usta ilişkisi vardır bizde.
- Biz büyüklerin yanında bacak bacak üzerine atmayız.
Sigara-içki içmeyiz. Büyükler sigara içtiğimizi bilir bilmezden gelir.
Çok
mu
sigara isteğimiz geldi balkona ya da dışarı çıkarız.
- Mektuplarımızda
“Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperiz. Ve
kesinlikle “Kestane kebap, acele cevap” bekleriz.
- Önce kendimizi
tanıtırız, sonra diğer yarışmacı arkadaşlara başarılar dileriz.
- Bir de pek hakkaniyetliyi: Japonları kast ederek,
“Adamlar yapmış abi1” deriz.
- Şu muhabbetlere bayılırız: “Bizim askerde bir
çavuş vardı...
”
- “Ütü ütülemek”, “Su sulamak”, “Boya
boyamak”, “Uyku uyumak”, Yangının
yanması”, “Ölünün ölmesi”
gibi insanı duruma uğratan deyimler kullanırız.
- “Geldiniz mi?” veya Siz mi geldiniz?”
gibi gerekli sorular sorarız.
- “Kim o?” sorusunu “Ben!”
diye yanıtlarız.
- Telefonu açan kişiye, “Orası
neresi?” veya “Sen kimsin?”
gibi sorular sorarız.
- Misafir gelince hemen, “Dur
ben bir çay suyu koyayım” deriz.
- “Senin paran burada geçmez!”
deyip, karşıdakinin aline sarılırız.
- Paraları cüzdana veya cebe koyarken,
Atatürk’lerin
aynı tarafa gelmesine dikkat ederiz.
- Lokanta, Cafe gibi yerlerde masaları birleştirerek
otururuz.
- Büyüklerin “Biz
sizin yaşınızdayken...” diye başlayan serzenişlerini gözlerimizi
kocaman kocaman açıp dinleriz.
- Otobüs, uçak, hastane gibi cep telefonu
kullanmanın yasak olduğu yerlerde gizli gizli cep telefonu ile konuşuruz.
- Asla vazgeçmeyiz “Hamili kart yakinimdir!”
- Yüzsüzce rüşvet
istedikten sonra, işi abartıp “Helal et ablacım!” deriz.
- Hiç anlaşılmamıştır neden ama otoban kenarındaki
çaylıklara oturup gelip geçen arabaları seyretmeye bayılırız.
¿»»»uToPyA dÜnYaSı«««¿®