I- KÜRESELLEŞME VE ULUSLARARASI KURULUŞLARA
DUYULAN İHTİYAÇ

Dünya Ekonomisinde 1980 li yıllardan sonra küreselleşme kavramı işlenmeye başlanmıştır.Küreselleşme ülkeler arasındaki ekonomik,siyasi,sosyal ilişkilerin yaygınlaşması ve ideolojik ayrımlara dayalı kutupların çözülmesi,farklı inanç ve beklentilerin tanınması,ülkeler arası ilişkilerin yaygınlaşması ,bir bakıma maddi ve manevi değerler çerçevesinde oluşmuş birikimlerin ülke sınırlarını aşarak dünya çapında yayılması anlamındadır. Dolayısıyla bu değerler ekonomik olabileceği gibi siyasi,sosyal ve kültürel olabilecektir.

II. Dünya Savaşı'ndan sonra ABD ekonomik,siyasi ve sosyal bir uluslararası yapılanmayı hedef almıştır.ABD öncülüğünde birleşmiş Milletler kurulmuş, IMF, Dünya Bankası ve GATT ekonomide piyasa kurallarının işlemesini sağlayacak amaç ve hedeflerle donatılmışlardır. Burada dikkat çeken nokta bağımsızlıklarını kazanan sömürgelerin bu kurumlar aracılığıyla dünya pazarına dahil edilmeye çalışılmasıdır.

Teknolojinin gelişimi ve üretimin artması,uluslararası şirketlerin doğuşu henüz adı konmamış küreselleşmeye ivme kazandırdı. Günümüze değin küreselleşme iniş-çıkışlar göstermiştir.Mesela 197lerde işsizlik ve düşük büyüme hızı Glokalleşmeye hız kazandırmıştır.

Küreselleşmede esas olan ulusların rekabet üstünlüğüdür. Michael Porter ,Adam Smith 'in ''Ulusların Zenginliği '' isimli kitabındaki temel ilkeyi ele alarak şöyle demiştir ; '' ülkelerin zenginliği, uluslararsı verimlilik rekabetindeki başarısına bağlıdır.Devaluasyonla ihracat arttırılabilir ama kişi başına reel ihracat geliri artırılmış olmaz...'' küreselleşen dünyada ülkeler verimli üretim yaptıkları sürece başarılı olurlar.Dünya ekonomisi ise günümüzde kapitalizme dayanmaktadır. 20 yıl öncesine kadar kapitalizm ,dünya nüfusunun % 20 sini kapsamaktaydı.1/3 ü sosyalist ve geri kalanı 3. dünyacı idi. oysa günümüzde dünya nüfusunun % 90 ı birbirine açık ticaret ,konvertibl para birimleri ,yabancı sermaye yatırımları ile bağlanan liberal ekonomik rejimlere sahiptir.

Küreselleşen bir çağda ulusların kendi geleneksel kimliklerini olduğu gibi muhafaza etme şansları da kalmamıştır. Kimliklerin değişmezliği artık bir efsane olmuştur. Ulaşım kolaylıklarının yaygınlaşması, elektronik haberleşme teknolojisinin olağanüstü hızla gelişmesi, nüfus hareketleri, emek ve sermayenin akışkanlığı gibi etkenler insanların hem kendilerinden çok uzaktaki olaylardan ve değerlerden etkilenmelerini kolaylaştırmakta, hem de onları hayatın her anında farklı kimliklerle yüz yüze getirmektedir. Bu da ulus devletlerin kendi toplumlarını küresel gelişmeden tecrit etme imkanını neredeyse tümüyle ortadan kaldırmaktadır.
Küreselleşme uluslar arasında her bakımdan karşılıklı bağımlılığı artırmakta ve hayatlarımızı gitgide daha fazla bizden çok uzakta meydana gelen olaylara ve
alınan kararlara bağımlı hale getirmektedir. Bu süreçte her şey -felaketler, uyuşturucular, fikirler, imajlar, bilgi, göçmenler, para, müzikler, hava kirliliği, filmler, radyasyon, mülteciler, internet, öğrenciler, teknoloji, ders kitapları, turistler, değerler, silahlar- dünya ölçeğinde hızla akıyor, yayılıyor. Bir yönüyle mesafenin/mekanın yok olması anlamına da gelen küreselleşme, ayn zamanda, ulusal toplumların snırlarını aşan bir “dünya toplumu”nun oluşmasını teşvik eden dinamikler de içermektedir.

Ekonomiyle ilgili Uluslararası kuruluşların amaç ve çalışmaları eleştiri konusu olmaktadır. Globalleşme sürecinde bir diğer konu ise büyük devletlerin bile birbirlerine bağımlı hale gelmesidir.Karşılıklı bağımlılık, esas itibariyle, uluslararası örgütlerin etkisinin artması, bölgesel örgütlenmelerin yaygınlaşması ve küresel ekonominin gelişmesinin sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Bugün dünyada 5000 civarında devletlerarası kurum vardır. Oysa, 1960’ta bu sayı 1400’dü. Ülkelerarası bağımlılık,ekonomik ilişkilerin artması, ülkelerin birbirleriyle temaslarında sivil kuruluşların yerini alması ''çatışma '' riskini azaltmıştır. Yine kollektif güvenlik anlayışlarının gelişmiş olması da bunda etkilidir denebilir.

Siyasi-sosyal uluslararası kuruluşların ortaya çıkışı,İletişim olanaklarının artması,insanların pekçok şeyden haberdar olabilmesi ulusların ''Saldırı'' yerine ''Savunma'' anlayışını benimsemesine yol açtı. Artık pekçok ülke Askeri harcamalarını savunma maksatlı yapmakta. Spartalılar,Yunanlıların aşırı güçlendiğini düşündükleri için savaştı. Tarihe baktığımızda bu anlayışla yapılan pekçok savaş görüyoruz. 1900 lerden sonra ülkeler birbirlerinin çelik üretimini inceliyor ve bundan tedirginlik duyuyorlardı.

Uluslararası kuruluşlar önce düşünce alanında ortaya çıkmış, 20 yy ikinci yarısından sonra uygulanır hale gelmiştir.Ancak bu kuruluşları ortaya çıkaran erk ne kadar bu düşüncelere dayanmıştır ? İtalyan şairi Dante ''De Monarchia'' adlı eserinde evrensel bir monarşi kurulmasını önermiştir.Bu monarşinin başında Roma-Germen İmparatoru bulunacaktı.Emeric Cruce bir eserinde sonu gelmez barışı sağlamak için Venedik'te bütün hükümdarların elçilerinin bulunacağı bir meclis kurulmasını ve devletlerin uyuşmazlıklarını bu meclise sunmasını savunmuştur. Başkan Papa,yardımcısı Osmanlı padişahı'nın temsilcisi olacaktı. Bu ilk evrensel uluslararası örgütlenme tasarısıdır.

Geçen yüzyıllarda ortaya atılan bu fikirler günümüz uluslararası kuruluşlarının temeli sayılmakta. Ancak hakim kuruluşların ve anlayışın filozoflardan ziyade siyasetçi ve ekonomistlerce ortaya konduğunu görüyorum ki bu nedenle ''ebedi barış'' kavramı ütopik bulunuyor.

Uluslararası ekonomik kuruluşları amaç açısından ''işbirliği'' ve ''birleşme'' amacına yönelik olarak ayırabiliriz.işbirliği temeline dayanan kuruluşlar üyeler arası işbirliği ve dayanışmayı sağlamayı amaçlar.Bunlar statü,yapı bakımından çok farklı özelikler taşıyabilirler.WTO, ILO, IMF, FAO, GATT örnek verilebilir. Bu kuruluşlar ekonomik ilişkilerin genel çerçevesini belirleme ve yön verme özelliğine sahiptirler.

Ekonomik birleşmeyi baz alan kuruluşlar ise aynı coğrafyadaki ülkeler arasında ekonomik entegrasyonu sağlamayı amaçlar.politik ilişkileri içeren ve ''Milli Egemenlik '' yetkilerinin devriyle ''Supra-National'' nitelik taşıyan organların oluşturduğu örgütlerdir.


II- G-20’YE GENEL BİR BAKIŞ

1970'li yılların başlarına rastlayan G-7 gruplaşması, kısaca, küreselleşme sürecinin başladığını ifade ediyordu.

Başta ABD, tümü de ileri sanayi ile ileri demokrasi toplumları olarak bilinen İngiltere, Federal Almanya, Fransa, İtalya, Kanada ile Japonya gibi ülkelerin oluşturduğu bu gruplaşma, belirleyici etkisini yaklaşık 30 yıl boyunca tüm dünya üzerinde hissettirdi.

Zamanla küreselleşme süreci derinleşti.G-7 ülkeleri ile sonradan onlara katılan Rusya Federasyonu'nun şimdi yeni bir gruplaşma olarak G-20 oluşumuna karar vermelerini küreselleşme kavramına bağlamam yanlış olmayacaktır.
Yaklaşık 30 yıl boyunca görülmüştür ki, küreselleşmenin çıkış noktası ne kadar ekonomik olursa olsun, varış noktası hiç de o kadar ekonomik olmuyor. Kaçınılmaz bir biçimde, sosyal politikalar gerektiriyor.

G-7 oluşumunu doğuran sorun, 1970'li yılların gelişmiş ülkeleri arasındaki ulusal politikaların eşgüdümü sorunuydu.G-20 oluşumunu doğuran sorun da yine aynı sorun olmuştur.

Daha önce 7 ülke arasında, bir ülkenin ulusal ekonomik politikası diğer ülkelerin ekonomik dengelerini bozmayacak bir biçimde oluşturulup uygulanacaktı. Bugün de, 20 ülke arasındaki bir ülkenin ulusal ekonomi politikasının yine diğer ülkelerin ekonomik dengelerini bozmayacak bir biçimde oluşturulup uygulanacağı düşünülmektedir.

G-20, G-7 bloğunun oluşturduğu yeni bir yapılanmadır. Dünya ekonomisine yön veren gelişmiş 7 ülkenin oluşturduğu G-7' ler grubu; 2000' li yıllarda, dünya ekonomisine yön verme arzu ve kararlılığını, yaşanan gelişmeleri ve yükselen yıldızları da göz önüne alarak G-20' yi oluşturarak göstermişlerdir.

Haziran 1999 da G-7 ülkelerinin , sistemsel öneme sahip ülkeler arasında diyalog kurulması için informal bir mekanizma kurulması fikri 26 Eylül 1999 da Washington'da IMF ve Dünya Bankası'nın ''gelenekselleşen,yeni ekonomik düzene uygun yapılanma toplantısında hayata geçirildi.

(Toplantı müzarekeleri devam ederken sürpriz bir gelişme yaşandı ve Türkiye'nin G-20 ye dahil edildiği açıklandı.)

G-20; G-7 (ABD, Kanada, Japonya, Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya)' ler ile, bölgelerinde yüksek ekonomik potansiyelleri ile geniş ekonomik bölgelerin sürükleyicisi konumunda olan aynı zamanda istikrar ve ekonomik güç olarak görülen 11 ülke ( Türkiye, Arjantin, Avustralya, Brezilya, Çin, Hindistan, Meksika, Rusya Federasyonu, Suudi Arabistan, Güney Afrika ve Güney Kore) ile temsilci düzeyinde katılan Avrupa Birliği ile IMF ve Dünya Bankasından oluşuyor.(indenozya 12. üye olarak belirlenmiştir,zaten kuruluş aşamasında G-20 ye dahil kuruluşların yerini ilerde NIEs in alması planlanmıştır.)

Belirlenen 12 üye ülke ABD Başkanı Clinton' un 1994 yılı başlarında yürürlüğe konulan "Yükselen Büyük Pazarlar" (BEM: Emerging Markets) stratejisinde sözü edilen "Köprübaşı Devletler" olarak tanımladığı 10 ülke ( Meksika, Brezilya, Cezayir, Mısır, Güney Afrika, Türkiye, Hindistan, Pakistan, Endonezya) ile büyük ölçüde örtüşmektedir. Clinton yaptığı açıklamada, "...'Yükselmekte Olan Büyük Pazarlar' profiline uyan on ülkeyi tespit ettik. Bu ülkeler, sadece ekonomik ilişkilerimizi değil dış politika ve stratejik güvenliğimizi de derinden etkileme potansiyeline sahiptirler." şeklindeki ifadesiyle gelişmeleri daha iyi anlayabileceğimiz somut açıklamalarda bulunmuştur.

G-20'de yer alan 12 yeni üyenin seçiminde söz konusu ülkelerin bölgesel güçleri, ekonomik güçleri, nüfusları vb. gibi kriterler dikkate alınmış bulunuyor. Ülkelere biraz daha yakından bakıldığında üyeliğe seçimde, yukarda belirttiğim gibi ABD'nin büyük etkisi hemen görülebiliyor. Söz konusu ülkelerin hepsi hem ABD, hem de dünya ekonomisi ve siyaseti açısından önemli. Çünkü bu ülkelerde çıkabilecek krizler bölgesel, hatta küresel etkiler yaratabilir. ABD, krize girdikleri zaman dünya genelini bir ölçüde etkileyecek olabilen ülkeleri, bu oluşumda bir araya toplayarak, onları dolaylı denetimi altina almış oluyor. Bir başka deyişle ABD, dünya ekonomisini yönlendirme için G-7 ülkelerine bu çeşit bir dolaylı denetim uygularken, şimdi bu alanı genişletip G-20 ülkelerini denetim altına almış olacak.

Bir başka önemli neden, G-7'nin çok dar bir grubu temsil etmesinin yarattığı rahatsızlığı gidermek ve bölgesel güç olan ülkelere de dünyayı ilgilendiren kararlarda söz hakkı vermek. G-7 ülkeleri dünya nüfusunun yalnızca yüzde 7'sini oluşturdukları halde, dünya gelirinin yüzde 55'ini alıyorlar. Oysa G-20, dünya nüfusunun üçte ikisini oluşturuyor ve dünya gelirinin de üçte ikisini alıyor.

G-20' organizasyonu, sanayileşmiş ülkeler ile gelişmekte olan ülkeleri biraraya getiren yapılanma olarak özel önem arzetmektedir.Gelişmiş ekonomiler; küreselleşen dünyada ortaya çıkan yeni güç dengeleri ile bölgesel güçleri ve ülkeleri, jeo-stratejik önemleri doğrultusunda ele alarak G-20' leri teşkil ettirmişlerdir. Bu yolla, dünyada yaşanacak gelişmeleri kontrol altına alarak bölgesel entegrasyonların dışında kalmama ve nüvesini oluşturma potansiyelini sahip olabileceklerdir. Yine bu yolla, doygunluğa ulaşmış ve satınalma gücü sınırlı pazarlardan dinamik, satın alma gücü devamlı yükselen yeni piyasalara girmek, ilerisi için zorunluluk halini almıştır.

Son 10 yıla kısaca bakarsak ; Aralık 1994 Meksika Krizi, Temmuz 1995; G-7 liderlerinin global ekonominin istikrarı için çalıştığını görüyoruz.Bu bağlamda IMF ye yeni ödünçler sağlıyorlar. Haziran 1997 de G-7 liderleri Lyons'da uluslararası koordinasyon ve Mali
sektördeki düzenlemelerin Co-operasyonu için biraraya geliyorlar,

Temmuz 1997 'de Tayland devaluasyona gidiyor ve Asya Krizi'nin sinyalleri veriliyor. Kasım 1997 de Kore Ekonomik Krizi başlıyor. Yine Kasım 1998 de Brezilya Ekonomik krizi başlıyor.Dünya Ekonomisini zincirleme etkileyecek bu gelişmelere karşı Uluslararası kuruluşlara düşen görevler artmış oluyor.


III- G-20’NIN KURULUŞU

G-7 Maliye Bakanları 1986 dan beri önemli uluslararası ekonomik konuların etkin informal bir forumda tartışılabilmesi için biraraya gelmekteydiler.Yükselen pazarların G-7 bünyesinde temsil edilememesi ,uluslararası ekonomik ve mali sistemin gelişmesiyle alakalı konularda G-7 nin çabalarını kısıtlamaktaydı.
G-20 nin kurulmasından önce ,1990 lardaki yükselen pazarların finansal krizine dair spesifik konuları ele alan ve IMF ve Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşlarla entegre olmamış G-22 ve G-33 Ad-hoc grupları vardı.Yükselen pazarların G-7 bünyesinde temsil edilememesi ,uluslararası ekonomik ve mali sistemin gelişmesiyle alakalı konularda G-7 nin çabalarını kısıtlamaktaydı.

. Özellikle 1997 yılında, Uzakdoğu'da başlayarak birçok gelişmekte olan ülkeyi etkileyen küresel mali krizin önceden tahmin edilememesi nedeniyle bu türden krizleri önceden tahmin edebilecek mekanizmalar oluşturulmaya başlandı.
1997 krizinin tahmin edilememesinin temel nedeni olarak, ülkelerin mali tablolarının şeffaf olmaması gösterilirken, gelişmekte olan ülkeler ile gelişmiş ülkeler arasında daha sıkı bir işbirliği kurulması görüşü benimsendi.
Bütün bu gelişmeler çerçevesinde, IMF-Dünya Bankası Yıllık Toplantıları sonunda,
26 Eylül 1999'da, sanayileşmiş 7 ülke ile aralarında Türkiye, Arjantin, Brezilya, Çin, Hindistan, Meksika, Rusya, Avustralya, Suudi Arabistan, Güney Afrika ve Güney Kore'nin de bulunduğu 11 ülke ve IMF-Dünya Bankası ile Avrupa Birliği gibi kurumların da bulunduğu G-20 adlı bir oluşuma gidildi.

Birbaşka deyişle G-20 ; G-7 nin Haziran 99 Köln zirvesindeki önerilere tam olarak uyarak, Bretton Woods enstitüleri sistemi çerçevesinde önemli ülkeler arasında informal bir diyalog kurmak için kurulmuştur.

1999 Eylülündeki doğumuna kadar başlangıçta G X olarak ifade edilen G20, G7 ülkeleri arasındaki farklı yaklaşımların bir ürünüdür. Farklı yaklaşımlar bu yeni kuruluşun nasıl oluşacağını tanımlayacakdı.İtalya tarafından desteklenen Fransa ,G-20 nin oluşumuna karşıydı.Çünkü kendi vatandaşları Michael Camdessus'un başında olduğu IMFC nin otoritesinin azalması korkusundaydılar ve onların tercihi IMFC (international Monetary-financial Comittee) idi. Amerika ve japonya G-20 nin kurulmasına olumlu bakmaktaydı.İngiltere ise destekleyici olmasına rağmen,yeni olan IMFC ile rekabet edebileceği korkusunu taşımaktaydı.Çünkü aynı zamanda IMFC nin ilk başkanı ,İngiltere Maliye Bakanı George Brown idi.
İlk vurgulana şey bu yeni kuruluşun görevleri ve bünyesinde nelerin yapılacağı idi.Kanada ise bu kuruluşa kısmi destek veriyordu çünkü diğer uluslararası kuruluşlarla bağlantılı ,ABD tarafından daha az kontrol edilen ,daha formal ve yaygın bir müzakere ortamı sağlayan bir yapı görmek istiyordu .

Bu yeni kuruluşun oluşumunda Çin diplomatik olarak öne çıktı.Bu oluşum sürecine Çin'in dahil edilmemesi ihtimali sözkonusu olmadı.Ayrılan iki ülke kontenjanından birisi demokratikleşme sürecini tamamlaması,politik ve insan hakları suistimallerinin sona ermesi koşuluyla İndenosya için ayrıldı.Malesya da gruba katılıma talip oldu.

Arjantin,Türkiye,güney Kore üyelik için uygun görülürken ,bazı G-7 üyeleri de Avusturulya,türkiye,s.Arabistan ve kore'yi liste dışında bıraktılar.Sonuçta :
Argentina Dr. Jose Luis Machinea, Ekonomi Bakanı
Australia Peter Costello, treasurer
Brazil Pedro Sampio Malan, Maliye Bakanı
Canada Paul Martin, Maliye Bakanı ve g-20 Başkanı
China Xiang Huaicheng, Maliye Bakanı
France Laurent Fabius, Ekonomi ve Maliye Bakanı
Germany Hans Eichel, Maliye Bakanı
India Yashwant Sinha, Maliye Bakanı
Indonesia Prijadi Praptosuhardjo, Maliye Bakanı
Italy Vincent Visco,Hazine Bakanı
Japan Kiichi Miyazawa, Maliye Bakanı
Korea Jin Nyum, Maliye ve Ekonomi bakanı
Mexico Jose Angel Gurria Trevino, Maliye Sekreteri
Russia Alexei Kudrin, Maliye Bakanı
Saudi Arabia Ibrahim Abdullaaziz Al-Assaf, Maliye ve Ulusal Ekonomi Bakanı
South Africa T.A. (Trevor) Manuel, Maliye Bakanı
Turkey Sumer Oral, Maliye Bakanı
United Kingdom Gordon Brown, Chancellor of the Exchequer
Unites States Lawrence Summers, Hazine Sekreteri
European Union Laurent Fabius, Fransa Ekonmi-Maliye Bakanı
G-20 ye dahil edildiler.

G20 karar almadan çok bir müzakere zemini oluşturmak için, uluslarararası konularda uzlaşma sağlanması için kuruldu. Bununla beraber G-20 nin, Uluslararası finansal istikrarın sağlanması konusu üzerine odaklanmış bir politikası sözkonusudur.G-20 Endüstrileşmiş ve önemli yükselen pazarların çeşitli bakış açılarını göstermektedir.

G-7 gibi G-20 nin de Birleşmiş milletler,dünya Bankası ve IMF gibi düzenli bir sekretaryası yoktur.G-20 nin büyüklüğü ve yapısı uluslararası konuların şekillendirilmesinde informal bir konsensusun sağlanması için tasarlanmıştır.

IV- G-20 ANLAŞMASI

Global Mali sistemi istikrarlı ve güçlü kılan uluslararası enstitülerin etkinliğini geliştirmek amaçtır. Bu çabalar karar alma aşamalarının ve faaliyetlerin daha şeffaf olmasını ve işbirliğini kapsamaktadır.

Ülkelerin mali krizler karşısındaki zayıflığını azaltmaya yönelik uzlaşma politikalarını ortaya koymak ki bu döviz kuru ayarlamalarını ,ihtiyatlı dış borç yönetimi,özel sektörün krizlerin çözümüne ve bunların önlenmesine katılımı,şeffaflık,veri iletişimi ve mali sektör politikaları gibi kilit konularda ilgili uluslararası kodlar ve kuralların yürürlüğe konması .

Globalleşen finansal dünyayla entagrasyonu geliştirmek,Gelişmekte olan piyasalara, potansiyel riski azaltırken, üyenin uluslararası para akışından kar sağlaması için teknik asistanlık ve politika sağlanması

Bileteral ve Multilateral kreditörleri , Ağır borç altındaki fakir ülkelere (HIPC: Heavily indepted poor Countries) daha iyi şartlar sağlamaları için zorlamak Bu açıdan Uluslararası yardımların etkinliği sağlamak için ekonomik reformlarla problemlerin üstesinden gelmeye çalışan fakir ülkelere direkt yardımın sağlanması konusunda Donors'un cesaretlendirilmesi.Market entegrasyonu mali istikrarın ön şartıdır.

Güçlü işbirliği isteyen ve ülkelerle sınırlandırılmış olan çevre ,tarımsal araştırmalar,enfeksiyon hastalıkları ile mücadele konularında uluslararası çabalara katkıda bulunmak.

Global ticari sisteme katılımın ödüllerini fark edebilmeleri için ,özellikle düşük gelirli ekonomilerde,NIEs de ve gelişmiş ülkelerde ,ihtiyaçları ve çıkarları yansıtarak global ekonomiye geniş tabanlı çıkar sağlayacak ticari kuralların güçlendirilmesi ve liberalleştirilmesi için ve uzlaşma inşa edilmesi için WTO tarafından sürekli destek sağlanması

Tüm tanımlanan aktiviteler ele alınırken değişik perspektiflerden bakılmasının sağlanması

Liberalleşme sürecinde hassas grupları koruyacak etkin sosyal güvenlik ağlarını dizayn etmek


V- G-20 ‘NIN ULUSLARARASI ORGANİZASYONLARLA UYUMU

Dünya Bankası başkanının,IMF direktörünün ve IMFC üyelerinin katılımlarının sağlanmasıyla G-20 nin bu kuruluşların aktiviteleriyle entegrasyonu sağlanmıştır.

G-20 ''Financial Stability Forum'' gibi uluslararası organizasyonların aktivitelerinin koordinasyonuna yardımcı olur.

G-20 üyelerine komplex konularda karar alma mekanizması oluşturulmasını sağlar.

VI- G-20 TOPLANTILARI

Ülke maliye Bakanları ve Merkez bankası başkanları heryıl toplanırlar.Bakan ve governör Yardımcıları,Bakanlar düzeyindeki toplantılara hazırlık olarak zaman zaman biraraya gelirler.
Bakanlar düzeyindeki toplantılara maliye Bakanları,Bakan yardımcıları ve Merkez Bankası governörleri katılırlar.

Bunun yanı sıra ,Avrupa Birliği Temsilcisi ülke ve avrupa Merkez bankası Başkanı bu toplantılara katılır.

IMF Direktörü, Dünya Bankası Başkanı ve Uluslararası Para ve Mali komite ye başkanlık eden ülkelerin Maliye Bakanları ,IMF ve Dünya Bankası Kalkınma komitesi Başkanı da gruba 20. üye olarak katılmaktadır.

G-20 platformunun ilk Bakan ve Governör yardımcıları toplantısı 16-17 Kasım 1999 tarihinde Kanada'nın Vancouver kendinde; ilk bakan ve governörler toplantısı ise 15-16 Aralık 1999'da Almanya'nın Berlin kentinde yapıldı. G-20 Maliye Bakanları ve Merkez Bankası Governörleri ikinci toplantısını 25 ekim 2000 de Montreal'de yaptı. Dördüncü hazırlık toplantısı ise Şubat 2001'de Istanbul'da gerçekleştirildi.

VII- ARALIK 1999, BERLIN TOPLANTISI

Dünyanın belli başlı ekonomik güçleri ve gelişmekte olan ülkeleri 1997 de ortaya çıkan Asya Krizi benzeri krizlerin önlenmesi amacıyla 16 Aralık 1999 da Berlin'de biraraya geldiler.Bu nedenle toplantının ana konusu 1997 deki mali krizden çıkarılan dersler ve Mali kırılganlığın azaltılması oldu.alt konu başlıkları ise "Küresel Entegrasyon Sorunlarına iç Tepkiler ve Uluslararası Kamuoyunun Rolü" şeklindeydi.
Toplantıda, gelecekteki krizlerin önlenebilmesi açısından, ülkelerin ekonomik verilerinin şeffaflığı üzerinde de duruldu. ticari bariyerlerin kaldırılmasında Dünya Ticaret Örgütü' nün (WTO) önemi de vurgulandı.
Sonuç olarak G-20 nin Berlin'deki ilk Grup toplantısı , Global büyümeyi alt üst eden süreçte, daha serbest piyasalara ve periyodik krizlere kapalı finansal sisteme yönelikdi.
G-20, gelişmiş ülkelerle gelişmekte olan ülkelerarası işbirliğinin ve müzakere ortamının sağlanmasının, tüm dünyayı etkisi altına alan finansal krizleri durdurmak için şart olduğunu göstermek amacıyla kuruldu.
G-20 nin özel sektörle daha iyi kontak kurulması ve ''Poverty Reduction Strategies'' ; Fakirliği azaltma stratejileri yardımıyla üçüncü dünya ülkelerindeki istikrarın sağlanması da amaçlanıyordu.

Berlin Toplantısı'ndan Çıkan Sonuçlar :
G-20 Berlin toplantısında, dikkat gösterilmesi gereken konular belirlendi ki bunlar acil çözümler için gerekli uygulamalardır.Bu öncelikler:
· Ülkelerin halihazırda uluslararası kodlara ve standartlara uyumu ve finansal sektör politikalarındaki şeffaflığın sağlanması.
·
· Standartlar ve kodlara uygunluk raporlarının(''transparency Reports'') ve finansal sistem istikrar değerlendirmelerinin IMF ve Dünya Bankası işbirliğiyle gerçekleştirilmesi ve
·
· Farklı döviz kuru rejimlerinin ve uluslararası mali krizleri azaltma yönündeki rolünün sınanması

G-20 nin ilk toplantısı uluslararası Mali sistemin reforme edilmesi ve global ekonomideki büyümenin sağlanması ve bu büyümenin eşit olarak paylaşıldığını göstermek için önemli bir adımdır.

VIII- 25 EKIM 2000 MONTREAL TOPLANTISI

G-20 Maliye Bakanları ve Merkez Bankası Governörleri ikinci toplantısını 25 ekim 2000 de Montreal'de yaptı.Bu toplantıda dünya ekonomisi ve özellikle potansiyel mali kırılganlıkların tespitinde izlenecek politikalar ele alındı.
Globalleşmeyle sağlanacak olan, ülke ekonomilerinin daha fazla entegrasyonu, mal, hizmet ve işgücünün uluslararası dolaşımını da artıracak.
Globalleşme köklü tarihi temellere dayanıyor.Ancak son yıllarda teknolojideki değişim,globalleşmenin artması ve piyasa ekonomisinin gelişmesi,uluslararası ticaretin liberizasyonu gibi faktörler globalleşme sürecini hızlandırdı. Toplantıda Bu bağlamda Globalleşmenin faydaları tartışıldı.
Montreal toplantısında maliye bakanları ve merkez bankası governorlerinin hemfikir olduğu hususlar şunlardı:


Güçlü ve istikrarlı bir global finansal sistemin oluşturulmasında önemli olan uluslararası enstitülerin etkinliğini artırmak.

Uygun dövizkuru düzenlemelerinin yapılması,market entegrasyonu,kod ve standartların adaptasyonu ve finansal sektör politikaları,kriz önlemede ve çözümlemeye özel sektörün katılımı gibi konularda yapılacak uygulamalar,ülkelerin mali kırılganlık riskini azaltacaktır.

Global finansal dünyaya entegrasyonun geliştirilmesi. Yükselen ekonomilerin kendi kapital hesaplarını açarken uluslararası finansal topluluk tarafından önerilen politikalar ile ve teknik olarak desteklenmeleri.Potansiyel riski minimize ederken, ulusulararası para akışından yarar sağlamalarına yardımcı olmak

Ağır borç altındaki fakir ülkelere bileteral ve multiliteral kreditörlerin ile daha iyi koşullar sağlamak.

Fakirliğin üstesinden gelmek ve ekonomik reformların gerçekleştirilmesi için ciddi çaba sarfeden bu fakir ülkelere direkt yardımın ve asistanlığın etkin olarak artırılmasını sağlamak

Para aklama vergi kaçırma, gibi mali suistimallerle mücadeleyi güçlendirmek. Uluslararası finansal sistemin entegrasyonunu baltalayan bu suistimaller, makroekonomik politikalarda bozulmalara ve ulusal finansal sektörün tehlikeye girmesine sebep olmaktadır.

Sınırlar ile ayrılmış olan ve konsantre bir çalışma isteyen, tarımsal araştırmalar ve çevre gibi konular esasında global bir çalışma gerektirmektedir.

Liberalizasyon sürecinde kırılgan toplumları korumak üzere Sosyal Güvenlik ağlarının uygulamalarda daha etkin hale getirilmesini sağlamak

Yukarıda belirtilen alanlarda değişik perspektiflerin dikkate alınacağını garanti etmek.

Montreal Toplantısında G20 nin en önemli faaliyetleri beş ana başlık altında toplandı.
1-Finansal krizlere Karşı Hassasiyeti Azaltmak :

Montreal Toplantısı'nda, son yıllarda ortaya çıkarak gelişmekte olan, ülke ekonomilerine ve global ekonomiye büyük zaralar veren finansal krizlerin sıklığını ve etkinliğini azaltmanın yolları üzerine yoğunlaşıldı.
Tecrübeler net olarak göstermirştir ki; bir ülkede çıkan ekonomik sorunlar komşusunu hatta dünya ekonomisini olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle, uluslararası topluluk, bu önemli politik alanlarda güçlü ve kanuni uygulamalar geliştirilmesi konusu ile ilgilenir. Bu amaç ile gerçekleştirilmeleri koşulu ile aşağıda belirtilen başlıca unsurların en iyi uygulamalar olduğu konusunda anlaşmaya varıldı.


2-Döviz kuru ayarlamaları:

Döviz kuru rejimi belirlenirken, ülke ekonomisi hedeflerine katkısı olacak, makroekonomik politikalar ve finansal kuruluşlar tarafından desteklenen bir rejime karar verilmelidir.
Yabancı döviz kuru krizlerinin, yalnızca ortaya çıktığı ülke ekonomisinde değil diğer global topluluk üyeleri üzerinde de olumsuz etkileri olabilmektedir. .

Muhtemel kur ayarlamaları için bir spektrum vardır ve her ülke için bir tek ayarlama herzaman doğru olmayabilir. Son yılların tecrübeleri, tutarlı yapısal ve makroekonomik politikalarla ve gerekli kurumsal ayarlamalar ile desteklenmemiş kur rejimleri belirleyen ülkelerin finansal kriz riski ile daha fazla karşı karşıya kaldıklarını göstermiştir.

Yeterli Finansal istikrara sahip ülkelerin kur belirleme hareketleri hoş karşılanmaktadır. Floating bir kur yönetimi belirlemenin avantajları olabileceğine dair kanıtlar vardır.
Hangi rejimi seçerlerse seçsinler, temeli olmayan, kredibilitesi olmayan, tutarlı iç politikalarla desteklenmemiş, bir rejimi savunmaktan kaçınmak tüm ülkeler için zorunluluktur.

IMF ülkelere bu konuda destek sağlama ve tavsiyelerde bulunma konusunda önemli bir rol oynamaktadır. Bu nedenle de döviz kuru belirlemelerinde üyelerin makroekonomik ve mali politikalar ile desteklenmiş olmasını sağlamaları konusunda zorlayıcı olmalıdır. Aynı zamanda, onlara tavsiyede bulunmalı ve güçsüz bir duruma düşmelerini engellemek için gerekli durumlarda, desteklemelidir.

3-İhtiyatlı Borç Yönetimi

Finansal krizlere duyarlılığı azaltmanın, etkin bir kamu sektörü sorumlulukları yönetimi, dış finansal kaynaklı özel sektöre gerekli dikkatin gösterilmesi ve şeffaf mali düzenlemeler ve uygulamalar dan oluşan bir strateji ile mümkün olacağı konusunda anlaşmaya varılmıştır.
Özellikle, etkin kamu sektörü yönetimi, finansal maliyetin, likidite riskinin artırmaksızın minimize edilmesini gerektirir. Kısa dönemli borçlarda aşırı güven vermekten, dış kaynaklı borçlar da ise kur uyuşmazlıklarından ve borçların kabarık hale geririlmesinden kaçınmak gerekmektedir.
Prudent Liability management özellikle bankalar ve mali kuruluşlar başta olmak üzere özel sektör için de gereklidir. Yeni düzenleme ve uygulamalar, denetim ile mali sektörün dış hareketlerini gözlemlenmesi sağlanmalıdır.
Bunun yanında tartışmalar ,uluslararası komünitinin ülkelere liability Management stratejileri geliştirmelerindeki kritik rolü konusunda açık bir uzlaşma vardır. G-20 ,IMF ve Dünya Bankası ile kamu borçları yönetiminin ana hatlarının belirlenmesinde güçlü Yönetim politikaları ve uygulamalarına teknik olarak ve diğer biçimlerde asistanlık yapacaktır.

4-Krizlerin Önlenmesine Özel Sektörün katılımı:

Özellikle son 10 yılda yükselen Piyasalarda Özel kapital akışlarındaki devasa artış ,akışı etkileyen unsurların çeşitlenmesi yanı sıra bu akışı etkilemeye yönelik enstrumanların kullanımının gelişimi dünyadaki milyonlarca insanın daha iyi bir yaşam standardına sahip olmasını hızlandırıyor.
Son 10 yıl içinde büyük krizler yaşanırken, özel sektörün katılımıyla, finansal krizlerin daha seyrek ve daha hafif olduğu, istikrarlı ve etkin bir uluslararası kapital Markette hem kreditörlere,hem de borçlulara yarar sağlanacağı konusunda fikir birliğine varıldı.
Hem kreditörlere hem de borçlulara kolaylık sağlanan bir kapital markete özel sektörün katılımıyla,finansal krizlerin daha seyrek ve hafif olduğu bir uluslararası kapital market oluşacaktır.

Kamu ve özel kreditörlerinin katılımcıları arasında dengeyi sağlayan paris club daki ana anlaşmanın önemini bir kere daha vurgulandı. Hiç bir sınıfa ait özel kreditörlere diğerlerinden ayrıcalıklı bir muamele olmayacaktır.

Borçlu ve kreditörler arasındaki iletişimi geliştirecek mekanizmaların daha geniş kullanımını özendirme, borçlu ülkeler ile özel kreditörlerin işbirliği içinde yeniden yapılanmaya katılımlarını sağlayacaktır. Bu yuvarlak masa toplantısı, sözleşmeden doğan ayarlamaların değeri, kollektif faaliyetler, çatının perspektifinin değiştirilmesi ve uygulamaları gibi konularda yapısal ve yapıcı bir diyalog geliştirilmesine katkıda bulundu. Vekillere bu diyaloğun devam ettirilmesi ve bir sonraki toplantıda uygun bir rapor hazırlamaları konusunda talimat verildi.
Resmi ve özel sektörlerin bu alandaki çalışmalarının, global ekonomideki ve mali piyasalardaki gelişmeleri dikkate alan bir şekle dönüşen sürekli gelişen aşamalar halinde olması konusunda da görüş birliği sağlandı.
Verimli bir finansal sistemi desteklemede etkili olacağından emin olabilmek için çatının oluşumundaki tecrübelerin aktarılmasını sağlamak konusunda anlaşmaya varıldı.


5-Uluslararası Standartlar ve Kodlar

Son olarak Finansal sektör ayarlamalarındaki zayıflık gözönüne alındı.Ekonomik ve Finansal datalar ve son krizlere yol açan makroekonomik politikalara bakıldı.uluslararası kodların ve standartların önemi belirtildi.

G-20 güçlü bir ekonominin geliştirilmesi için kurulan işbirliğini yönlendirme gücüne sahip olarak, her bir ülkenin kalkıma ve reform önceliklerine göre, kurumsal karakteristiklerini yansıtacak adımlar ile uluslararası standartları ve kodların desteklenmesi konusunda lider bir rol oynayabilir. Bu amaçla aşağıdaki konularda anlaşmaya varılmıştır:

Hükümet anahtar standartların benimsenmesi için alenen vaatlerini tane tane belirtmeli, action-plan larını ve uygulamalarını duyurmalıdır.Aynı zamanda IMF toplantılarına katılmalı ve devam etmekte olan ''self assesment'' lerin ara yönetimlerine standartlara uygunluk içinde ilerlemelidir.Heriki durumda da daha yerinde risk belirlemelerine olanak sağlayacak standart uygulamaları dikkate alınmalıdır.

Resmi sektörler, ülkelerin öncelikleri konusunda perspektife ulaşmanın ve şeffaflığın geliştirilmesi için yapılan uygulamalar ile istenen bilgilere ulaşmanın bir yolu olarak paiyasa katılımcıları ile diyaloglarını korumalılar.

IMF , Finansal Stability Forum ve Dünya Bankası gibi kuruluşlar ile işbirliği içerisinde ülkelerin standart ve kodları uygulamalarını sağlayabilecek önemli bir pozisyondadır.

Uluslararası topluluk ülkelerin uluslararası standart ve kodlara uyumunu için gerekli insan kaynakları ve mali kaynakların sağlanmasına asistanlık etmelidir.

Montreal'deki zirve sırasında G-20 ülkelerinin maliye bakanları ve merkez bankası yetkililerinin euro da ki hızlı düşüşe müdahele etme konusunda sessiz kalmaları Avrupa para briminin düşüşünü sürdürmesine neden oldu.

2000 Ekim ayı içerisinde Avrupa Merkez bankası, Ortadoğu'daki savaşın döviz oranlarında keskin hareketleri tetiklemesi durumunda merkez bankalarının müdahelesinin mantıklı bir hareket olmayacağını söylemesi euro nun düşüş trendine girmesine neden olmuştu. Bu durum G20'nin uluslararası ticaretteki rolünü göstermesi açısından önemlidir.


IX- G-20 19 ŞUBAT 2001 TÜRKİYE TOPLANTISI

Türkiye'nin de aralarında bulunduğu G-20 platformuna üye ülkelerin bakan ve guvernör yardımcıları toplantılarının 4'üncüsü Türkiye'de yapıldı.. Bakan ve governör yardımcıları toplantıları, bakanlar ile Merkez Bankası başkanları düzeyindeki toplantılara hazırlık amacını taşımaktadır.
İstanbul'daki toplantıda globalleşmenin getirilerinden en fazla fayda sağlanırken, olumsuzlukların da en aza indirgenmesi için alınabilecek kararlar, uluslararası platformda geliştirilebilecek stratejiler ve uluslararası ticaretin tüm ulusların daha adil katılımı ile artırılması için atılabilecek adımlar gibi konular ele alındı.
Yoksulluğun azaltılması gibi küresel konuların yanısıra G 20 nin temel konularından olan mali sektördeki problemlemlerin çözümü ve bu problemlerin çözümünde özel sektörün fonksiyonu da ele alındı.
Bu toplantıya IMF Avrupa Bölüm Başkanı Micheal Depler ve IMF Birinci Başkan Yardımcısı Stanley Fischer de katıldı.
Türkiye'nin evsahibi olarak konukların birbiri ile tanışması amacı ile verdiği yemekten sonra toplantılar Hyatt REgency Otelde gerçekliştirdi. (Maçka-Istanbul)
Bu hazırlık toplantısı 2001 yılı içinde muhtemelen Kasım ya da Aralık ayında yapılacak olan maliye bakanları toplantısının gündemini oluşturmayı amaçlıyordu.
Daha önce Kanada'daki toplantılarda olduğu gibi G-20'nin İstanbul'daki toplantısı da protestolara sahne oldu. Bu protestolar, Kanada' daki kadar kapsamlı olmadı.Kendilerini A-Platformu olarak adlandıran 20-30 kişilik bir protestocu gruptan oluşuyordu.

X- TÜRKİYE -G.20

İlk başta Türkiye'nin G-20 ye dahil olmasıyla önüne ne gibi ufuklar açılmıştır konusu üzerinde durursak;Türkiye ,kendisinden daha gelişmiş ülkelerin bile dahil olmadığı bu gruba üye olarak dünya ekonomisi hakkında söz söyleme fırsatını yakaladı denebilir.Güney Afrika dışındaki hiçbir Afrika ülkesi, Belçika,hollanda gibi devletler, Ortadoğu ülkeleri G-20 de söz söyleme hakkına sahip değiller. Türkiye'nin G-20 ye kabulü adeta piyango gibi olmuştur. Çünkü bu konuda hiçbir çaba sarfedilmemiş ve müzakerelerde Türkiye'nin üyeliği açıklanmıştır.

G-20 toplantıları G-7 toplantılarından ya bir kaç gün önce ya da sonra yapılacak. Bu teknik olarak G-20 lere avantaj sağlayabilir.Çünkü G-7 toplantılarında muhtemelen G-20 den çıkan mutabakatlar gözönüne alınacak.aynı şekilde IMF, toplantıları öncesi G-20 üye Ekonomi Bakanları biraraya gelecek. bu görüşmelerden çıkacak sonuçlar IMF Genel kurul tartışmalarına yön verecektir. Dünya gündeminde G-20 ülkelerinin ''cazibe'' merkezleri olarak algılanması yolundaki psikolojik etkiler belki bu üyeleri gerçekten cazibe merkezleri haline getirecek.Türkiye açısından bu,biraz da kendi tutumlarına bağlı.Çünkü Türkiye G-7 ye bile dahil edilse halihazırdaki vizyonuyla cazibe merkezi olmaktan uzakta.

70 milyon nüfusuna rağmen 207,5 milyar dolarlık GSMH’sıyla dünyada 22. sırada yer alan Türkiye, yatırım hacmi bakımından 58. sıradadır. Kapitalist ekonomi içinde “yüksek gelirli ülke” olma kıstası, kişi başına düşen milli gelirin 9 bin doların üstünde olmasıdır. Türkiye kişi başına düşen milli gelirde yaklaşık 3 bin dolarla dünya ortalamasının çok altındadır. Üstelik “gelir dağılımı en bozuk ilk 20 ülke” arasındadır.

Zayıf da olsa Türkiye'nin Türki Cumhuriyetlerle ilişkileri bu seçimde önemli olmuş olabilir. G-20 toplantılarında Türkiye kafkasya'nın sesi olabilir ve yine üyeliğe alınmayan ve birbirleriyle sorunlu olan ortadoğu ülkeleri ,çıkarlarını korumak için Türkiye'ye başvurmak zorunda kalacaktır.Ancak bütün bunların önşartı ekonomik olarak daha güçlü bir Türkiye. Zaten ekonomik sorunlarını aşmış bir Türkiye'nin türk dünyasıyla oluşturabileceği Bölgesel Güç kaçınılmazdır.

Başbakan Ecevit' in Amerika seyahati, IMF ve Dünya Bankası yıllık toplantıları ile aynı tarihlerde gerçekleşti.Türkiye'nin G-20 de yer aldığı kararı da yine bu tarihlerde açıklandı. Dolayısıyla Türkiye, kendi inisiyatifi dışında gerçekleştirilen, çabası ve kulisi olmaksızın hazır bulduğu realiteyi, pratik sonuçlara indirgeyememiştir. Oluşum tamamen kendi iradesi dışında gerçekleştiğinden, Başbakan Ecevit bu konuda, hazırlıksız olarak ABD seyahatini gerçekleştirmiş ve hazırlıksız olarak yapılan görüşmelerden olumlu anlamda somut sonuçlar alınamamıştır.

Belki de Türkiye' nin sosyal, siyasal ve ekonomik konulardaki vizyonsuzluğu, yaşanan gelişmenin öneminin yeterince anlaşılmasına katkı sağlayamadı.

IMF'de Türkiye'yi Hazine temsil eder. anasözleşmesinde yer alan 'mali ajan' Hazine'dir. Bu, yıllar yılı böyledir. Hazine, Maliye Bakanlığı'nın içindeyken de Hazine görevlileri bu işlevi yürütürlerdi. Yani IMF, Türkiye denildiği zaman resmi ilişkilerde Hazine'yi muhatap alır. Öte yandan başında G harfi bulunan G-7, G-8, G-10, G-20, G-24, G-33, G-77 gibi ülke gruplaşmaları da bir şekilde IMF'nin sekretaryası altında yürütülür O nedenledir ki yeni bir G kurulup da buraya katılacak ekonomiyle ilgili bakanların belirlenmesi konu olunca gelişmiş ülkeler IMF ya da Dünya Bankası nezdindeki governör bakanlarını yollarlar. Yok eğer toplantı müsteşarlar düzeyinde olursa o zaman IMF'nin mali ajanı hangi kurumsa onun basındaki bürokrat bu toplantıya gider. Nedeni çok açıktır: O kurum, dünyadaki ekonomik, mali ve parasal gelişmeleri, benzer toplantıları izleyen kurumdur. ilişkilerini o kurum bilir. Ve her şeyden önemlisi, bilgi birikimi o kurumdadır. IMF raporları o kuruma gönderilir. Örneğin Hindistan'la ilgili en son 4. Madde Konsültasyon Raporu o kurumda vardır.

G-20 toplantısında Hindistan'ın ekonomik sorunlarının nasıl çözüleceği konusunda bir tartışma yapıldığını düşünün. Maliye Bakanlığı Müsteşarı Hindistan'da ne olup bittiğini nasıl bilecek? Elinde Hindistan'ın 4. Madde Konsültasyon Raporu yok ki. Hazine Müsteşarı'nı arayacak, söz konusu rapordan bir kopya rica edecek. Maalesef Koalisyon hükümeti bu görevi de paylaşılacak bir şey olarak görmüş bulunuyor.15 Kasım 1999 da Kanada'da yapılan toplantıya Maliye müsteşarı Erdoğan Öner'in katılması bu açıdan bir hatadır.

X- KAYNAKLAR

1- http://www.timesofindia.com/171299/17worl5.htm -->

2- http://www.destroyimf.org/afterprague/news/apreportong20.html -->

3- http://www.indiaabroadonline.com/PublicAccess/ia

4- 1032000/economy/G20Agreement.html

5- Franais http://www.fin.gc.ca/newsf99/99-110_1f.html

6- <http://www.fin.gc.ca/g20/index.html>.

7- http://www.fin.gc.ca/newse99/99-110_1e.html -->

8- Main Story<http://www.emergingmarkets.org/preview.asp?story=409

9- http://www.emergingmarkets.org/preview.asp?story=410 -->

10- http://www.indiaabroadonline.com/PublicAccess/ia-

11- 11032000/economy/G20Focuses.html -->

12- Finance Minister Paul Martin of Canada <http://www.fin.gc.ca/minfine.html

13- http://www.g20.org/docs/bkgrnd-e.html -->

14- <http://www.s-j-c.net/economic_justice.htm>

15- http://www.s-j-c.net/G20.htm -->

16- http://toronto.globaltv.com/ont/news/stories/news-20001023-233717.html -->

17- http://washingtonpost.com/wp-srv/WPlate/1999-12/17/079l-121799-idx.html -->

18- http://www.hindustantimes.com/nonfram/120101/detECO07.asp -->

19- http://www.g20.org/news/002_e.html -->

20- http://sdnp.delhi.nic.in/resources/sdglobal/news/bs-15-g20.html -->
21- http://www.expressindia.com/fe/daily/19991001/fex01001.html -->

22- http://www.stern.nyu.edu/globalmacro/ -->

23- http://www.worldbank.org/html/extdr/extme/sssp082400.htm -->

24- <http://www.senate.gov/jec/106list.htm>Joint Economic Committee (Office of the Chairman), http://www.stern.nyu.edu/globalmacro/ -->
25- http://www.usembassy.state.gov/tokyo/wwwhe068.html -->
26- Uluslararası ekonomik Mali ve Siyasal kuruluşlar ;Anadolu üni.i.i.b.f Öğr. üyesi prof. Dr. Rıdvan karluk; turhan Kitabevi ; Ankara 1998
27- AA,''G-20 İlk toplantısını Berlin'de Yapıyor'', http://www.superonline.com/nethaber/19991213/articles/ekonomi_02.html

28- AA,''Berlin''http://www.superonline.com/nethaber/19991216/articles/ekonomi_06.html

29- AA,'' Bölgenin En Büyüğü Olmak '',http://www.superonline.com/nethaber/19991005/articles/ekonomi_01.html

30- '' g-20 nin ilk Toplantısı '' ,14 Aralık 1999 Salı , /www.aksam.com.tr/arsiv/aksam/1999/12/14/ekonomi/ekonomi2.html -->

31- 28 Ekim 1999 Perşembe é G-20 kontrol getiriyor,'' http://www.aksam.com.tr/arsiv/aksam/1999/10/28/yazarlar/yazarlar21.html -->

32- ''G-20 tr de toplanacak'' ,http://finansalforum.com.tr/cgi bin/haber/haber.cgi?haberno=10540&view_records2=1>

33- http://www.radikal.com.tr/1999/10/05/yazarlar/mahegi.html -->5 Ekim 1999

34- //www.radikal.com.tr/1999/11/12/yazarlar/mahegi.html -12 Kasım 1999

35- www.ozgurluk.org/vatan/www/vatan_arsiv/haberler/vatan/vatan11/g_20.html

36- ''G-20 fırsatı'',http://www.stargazete.com/yazarlar/esaglam/1999/10/01/

37- ''2000 lerin oluşumu'',http://www.kirimdernegi.org.tr/G20