Dünya Ekonomisinde 1980 li yıllardan sonra küreselleşme kavramı işlenmeye başlanmıştır.Küreselleşme ülkeler arasındaki ekonomik,siyasi,sosyal ilişkilerin yaygınlaşması ve ideolojik ayrımlara dayalı kutupların çözülmesi,farklı inanç ve beklentilerin tanınması,ülkeler arası ilişkilerin yaygınlaşması ,bir bakıma maddi ve manevi değerler çerçevesinde oluşmuş birikimlerin ülke sınırlarını aşarak dünya çapında yayılması anlamındadır. Dolayısıyla bu değerler ekonomik olabileceği gibi siyasi,sosyal ve kültürel olabilecektir. II. Dünya Savaşı'ndan sonra ABD ekonomik,siyasi ve sosyal bir uluslararası yapılanmayı hedef almıştır.ABD öncülüğünde birleşmiş Milletler kurulmuş, IMF, Dünya Bankası ve GATT ekonomide piyasa kurallarının işlemesini sağlayacak amaç ve hedeflerle donatılmışlardır. Burada dikkat çeken nokta bağımsızlıklarını kazanan sömürgelerin bu kurumlar aracılığıyla dünya pazarına dahil edilmeye çalışılmasıdır. Teknolojinin gelişimi ve üretimin artması,uluslararası şirketlerin doğuşu henüz adı konmamış küreselleşmeye ivme kazandırdı. Günümüze değin küreselleşme iniş-çıkışlar göstermiştir.Mesela 197lerde işsizlik ve düşük büyüme hızı Glokalleşmeye hız kazandırmıştır. Küreselleşmede esas olan ulusların rekabet üstünlüğüdür. Michael Porter
,Adam Smith 'in ''Ulusların Zenginliği '' isimli kitabındaki temel ilkeyi
ele alarak şöyle demiştir ; '' ülkelerin zenginliği, uluslararsı verimlilik
rekabetindeki başarısına bağlıdır.Devaluasyonla ihracat arttırılabilir
ama kişi başına reel ihracat geliri artırılmış olmaz...'' küreselleşen
dünyada ülkeler verimli üretim yaptıkları sürece başarılı olurlar.Dünya
ekonomisi ise günümüzde kapitalizme dayanmaktadır. 20 yıl öncesine kadar
kapitalizm ,dünya nüfusunun % 20 sini kapsamaktaydı.1/3 ü sosyalist ve
geri kalanı 3. dünyacı idi. oysa günümüzde dünya nüfusunun % 90 ı birbirine
açık ticaret ,konvertibl para birimleri ,yabancı sermaye yatırımları ile
bağlanan liberal ekonomik rejimlere sahiptir. Ekonomiyle ilgili Uluslararası kuruluşların amaç ve çalışmaları eleştiri konusu olmaktadır. Globalleşme sürecinde bir diğer konu ise büyük devletlerin bile birbirlerine bağımlı hale gelmesidir.Karşılıklı bağımlılık, esas itibariyle, uluslararası örgütlerin etkisinin artması, bölgesel örgütlenmelerin yaygınlaşması ve küresel ekonominin gelişmesinin sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Bugün dünyada 5000 civarında devletlerarası kurum vardır. Oysa, 1960’ta bu sayı 1400’dü. Ülkelerarası bağımlılık,ekonomik ilişkilerin artması, ülkelerin birbirleriyle temaslarında sivil kuruluşların yerini alması ''çatışma '' riskini azaltmıştır. Yine kollektif güvenlik anlayışlarının gelişmiş olması da bunda etkilidir denebilir. Siyasi-sosyal uluslararası kuruluşların ortaya çıkışı,İletişim olanaklarının artması,insanların pekçok şeyden haberdar olabilmesi ulusların ''Saldırı'' yerine ''Savunma'' anlayışını benimsemesine yol açtı. Artık pekçok ülke Askeri harcamalarını savunma maksatlı yapmakta. Spartalılar,Yunanlıların aşırı güçlendiğini düşündükleri için savaştı. Tarihe baktığımızda bu anlayışla yapılan pekçok savaş görüyoruz. 1900 lerden sonra ülkeler birbirlerinin çelik üretimini inceliyor ve bundan tedirginlik duyuyorlardı. Uluslararası kuruluşlar önce düşünce alanında ortaya çıkmış, 20 yy ikinci yarısından sonra uygulanır hale gelmiştir.Ancak bu kuruluşları ortaya çıkaran erk ne kadar bu düşüncelere dayanmıştır ? İtalyan şairi Dante ''De Monarchia'' adlı eserinde evrensel bir monarşi kurulmasını önermiştir.Bu monarşinin başında Roma-Germen İmparatoru bulunacaktı.Emeric Cruce bir eserinde sonu gelmez barışı sağlamak için Venedik'te bütün hükümdarların elçilerinin bulunacağı bir meclis kurulmasını ve devletlerin uyuşmazlıklarını bu meclise sunmasını savunmuştur. Başkan Papa,yardımcısı Osmanlı padişahı'nın temsilcisi olacaktı. Bu ilk evrensel uluslararası örgütlenme tasarısıdır. Geçen yüzyıllarda ortaya atılan bu fikirler günümüz uluslararası kuruluşlarının temeli sayılmakta. Ancak hakim kuruluşların ve anlayışın filozoflardan ziyade siyasetçi ve ekonomistlerce ortaya konduğunu görüyorum ki bu nedenle ''ebedi barış'' kavramı ütopik bulunuyor. Uluslararası ekonomik kuruluşları amaç açısından ''işbirliği'' ve ''birleşme'' amacına yönelik olarak ayırabiliriz.işbirliği temeline dayanan kuruluşlar üyeler arası işbirliği ve dayanışmayı sağlamayı amaçlar.Bunlar statü,yapı bakımından çok farklı özelikler taşıyabilirler.WTO, ILO, IMF, FAO, GATT örnek verilebilir. Bu kuruluşlar ekonomik ilişkilerin genel çerçevesini belirleme ve yön verme özelliğine sahiptirler. Ekonomik birleşmeyi baz alan kuruluşlar ise aynı coğrafyadaki ülkeler arasında ekonomik entegrasyonu sağlamayı amaçlar.politik ilişkileri içeren ve ''Milli Egemenlik '' yetkilerinin devriyle ''Supra-National'' nitelik taşıyan organların oluşturduğu örgütlerdir.
Başta ABD, tümü de ileri sanayi ile ileri demokrasi toplumları olarak bilinen İngiltere, Federal Almanya, Fransa, İtalya, Kanada ile Japonya gibi ülkelerin oluşturduğu bu gruplaşma, belirleyici etkisini yaklaşık 30 yıl boyunca tüm dünya üzerinde hissettirdi. Zamanla küreselleşme süreci derinleşti.G-7 ülkeleri ile sonradan onlara
katılan Rusya Federasyonu'nun şimdi yeni bir gruplaşma olarak G-20 oluşumuna
karar vermelerini küreselleşme kavramına bağlamam yanlış olmayacaktır. G-7 oluşumunu doğuran sorun, 1970'li yılların gelişmiş ülkeleri arasındaki ulusal politikaların eşgüdümü sorunuydu.G-20 oluşumunu doğuran sorun da yine aynı sorun olmuştur. Daha önce 7 ülke arasında, bir ülkenin ulusal ekonomik politikası diğer ülkelerin ekonomik dengelerini bozmayacak bir biçimde oluşturulup uygulanacaktı. Bugün de, 20 ülke arasındaki bir ülkenin ulusal ekonomi politikasının yine diğer ülkelerin ekonomik dengelerini bozmayacak bir biçimde oluşturulup uygulanacağı düşünülmektedir. G-20, G-7 bloğunun oluşturduğu yeni bir yapılanmadır. Dünya ekonomisine yön veren gelişmiş 7 ülkenin oluşturduğu G-7' ler grubu; 2000' li yıllarda, dünya ekonomisine yön verme arzu ve kararlılığını, yaşanan gelişmeleri ve yükselen yıldızları da göz önüne alarak G-20' yi oluşturarak göstermişlerdir. Haziran 1999 da G-7 ülkelerinin , sistemsel öneme sahip ülkeler arasında diyalog kurulması için informal bir mekanizma kurulması fikri 26 Eylül 1999 da Washington'da IMF ve Dünya Bankası'nın ''gelenekselleşen,yeni ekonomik düzene uygun yapılanma toplantısında hayata geçirildi. (Toplantı müzarekeleri devam ederken sürpriz bir gelişme yaşandı ve Türkiye'nin G-20 ye dahil edildiği açıklandı.) G-20; G-7 (ABD, Kanada, Japonya, Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya)' ler ile, bölgelerinde yüksek ekonomik potansiyelleri ile geniş ekonomik bölgelerin sürükleyicisi konumunda olan aynı zamanda istikrar ve ekonomik güç olarak görülen 11 ülke ( Türkiye, Arjantin, Avustralya, Brezilya, Çin, Hindistan, Meksika, Rusya Federasyonu, Suudi Arabistan, Güney Afrika ve Güney Kore) ile temsilci düzeyinde katılan Avrupa Birliği ile IMF ve Dünya Bankasından oluşuyor.(indenozya 12. üye olarak belirlenmiştir,zaten kuruluş aşamasında G-20 ye dahil kuruluşların yerini ilerde NIEs in alması planlanmıştır.) Belirlenen 12 üye ülke ABD Başkanı Clinton' un 1994 yılı başlarında yürürlüğe konulan "Yükselen Büyük Pazarlar" (BEM: Emerging Markets) stratejisinde sözü edilen "Köprübaşı Devletler" olarak tanımladığı 10 ülke ( Meksika, Brezilya, Cezayir, Mısır, Güney Afrika, Türkiye, Hindistan, Pakistan, Endonezya) ile büyük ölçüde örtüşmektedir. Clinton yaptığı açıklamada, "...'Yükselmekte Olan Büyük Pazarlar' profiline uyan on ülkeyi tespit ettik. Bu ülkeler, sadece ekonomik ilişkilerimizi değil dış politika ve stratejik güvenliğimizi de derinden etkileme potansiyeline sahiptirler." şeklindeki ifadesiyle gelişmeleri daha iyi anlayabileceğimiz somut açıklamalarda bulunmuştur. G-20'de yer alan 12 yeni üyenin seçiminde söz konusu ülkelerin bölgesel güçleri, ekonomik güçleri, nüfusları vb. gibi kriterler dikkate alınmış bulunuyor. Ülkelere biraz daha yakından bakıldığında üyeliğe seçimde, yukarda belirttiğim gibi ABD'nin büyük etkisi hemen görülebiliyor. Söz konusu ülkelerin hepsi hem ABD, hem de dünya ekonomisi ve siyaseti açısından önemli. Çünkü bu ülkelerde çıkabilecek krizler bölgesel, hatta küresel etkiler yaratabilir. ABD, krize girdikleri zaman dünya genelini bir ölçüde etkileyecek olabilen ülkeleri, bu oluşumda bir araya toplayarak, onları dolaylı denetimi altina almış oluyor. Bir başka deyişle ABD, dünya ekonomisini yönlendirme için G-7 ülkelerine bu çeşit bir dolaylı denetim uygularken, şimdi bu alanı genişletip G-20 ülkelerini denetim altına almış olacak. Bir başka önemli neden, G-7'nin çok dar bir grubu temsil etmesinin yarattığı rahatsızlığı gidermek ve bölgesel güç olan ülkelere de dünyayı ilgilendiren kararlarda söz hakkı vermek. G-7 ülkeleri dünya nüfusunun yalnızca yüzde 7'sini oluşturdukları halde, dünya gelirinin yüzde 55'ini alıyorlar. Oysa G-20, dünya nüfusunun üçte ikisini oluşturuyor ve dünya gelirinin de üçte ikisini alıyor. G-20' organizasyonu, sanayileşmiş ülkeler ile gelişmekte olan ülkeleri biraraya getiren yapılanma olarak özel önem arzetmektedir.Gelişmiş ekonomiler; küreselleşen dünyada ortaya çıkan yeni güç dengeleri ile bölgesel güçleri ve ülkeleri, jeo-stratejik önemleri doğrultusunda ele alarak G-20' leri teşkil ettirmişlerdir. Bu yolla, dünyada yaşanacak gelişmeleri kontrol altına alarak bölgesel entegrasyonların dışında kalmama ve nüvesini oluşturma potansiyelini sahip olabileceklerdir. Yine bu yolla, doygunluğa ulaşmış ve satınalma gücü sınırlı pazarlardan dinamik, satın alma gücü devamlı yükselen yeni piyasalara girmek, ilerisi için zorunluluk halini almıştır. Son 10 yıla kısaca bakarsak ; Aralık 1994 Meksika Krizi, Temmuz 1995;
G-7 liderlerinin global ekonominin istikrarı için çalıştığını görüyoruz.Bu
bağlamda IMF ye yeni ödünçler sağlıyorlar. Haziran 1997 de G-7 liderleri
Lyons'da uluslararası koordinasyon ve Mali Temmuz 1997 'de Tayland devaluasyona gidiyor ve Asya Krizi'nin sinyalleri veriliyor. Kasım 1997 de Kore Ekonomik Krizi başlıyor. Yine Kasım 1998 de Brezilya Ekonomik krizi başlıyor.Dünya Ekonomisini zincirleme etkileyecek bu gelişmelere karşı Uluslararası kuruluşlara düşen görevler artmış oluyor.
. Özellikle 1997 yılında, Uzakdoğu'da başlayarak birçok gelişmekte olan
ülkeyi etkileyen küresel mali krizin önceden tahmin edilememesi nedeniyle
bu türden krizleri önceden tahmin edebilecek mekanizmalar oluşturulmaya
başlandı. Birbaşka deyişle G-20 ; G-7 nin Haziran 99 Köln zirvesindeki önerilere tam olarak uyarak, Bretton Woods enstitüleri sistemi çerçevesinde önemli ülkeler arasında informal bir diyalog kurmak için kurulmuştur. 1999 Eylülündeki doğumuna kadar başlangıçta G X olarak ifade edilen
G20, G7 ülkeleri arasındaki farklı yaklaşımların bir ürünüdür. Farklı
yaklaşımlar bu yeni kuruluşun nasıl oluşacağını tanımlayacakdı.İtalya
tarafından desteklenen Fransa ,G-20 nin oluşumuna karşıydı.Çünkü kendi
vatandaşları Michael Camdessus'un başında olduğu IMFC nin otoritesinin
azalması korkusundaydılar ve onların tercihi IMFC (international Monetary-financial
Comittee) idi. Amerika ve japonya G-20 nin kurulmasına olumlu bakmaktaydı.İngiltere
ise destekleyici olmasına rağmen,yeni olan IMFC ile rekabet edebileceği
korkusunu taşımaktaydı.Çünkü aynı zamanda IMFC nin ilk başkanı ,İngiltere
Maliye Bakanı George Brown idi. Bu yeni kuruluşun oluşumunda Çin diplomatik olarak öne çıktı.Bu oluşum sürecine Çin'in dahil edilmemesi ihtimali sözkonusu olmadı.Ayrılan iki ülke kontenjanından birisi demokratikleşme sürecini tamamlaması,politik ve insan hakları suistimallerinin sona ermesi koşuluyla İndenosya için ayrıldı.Malesya da gruba katılıma talip oldu. Arjantin,Türkiye,güney Kore üyelik için uygun görülürken ,bazı G-7 üyeleri
de Avusturulya,türkiye,s.Arabistan ve kore'yi liste dışında bıraktılar.Sonuçta
: G20 karar almadan çok bir müzakere zemini oluşturmak için, uluslarararası konularda uzlaşma sağlanması için kuruldu. Bununla beraber G-20 nin, Uluslararası finansal istikrarın sağlanması konusu üzerine odaklanmış bir politikası sözkonusudur.G-20 Endüstrileşmiş ve önemli yükselen pazarların çeşitli bakış açılarını göstermektedir. G-7 gibi G-20 nin de Birleşmiş milletler,dünya Bankası ve IMF gibi düzenli bir sekretaryası yoktur.G-20 nin büyüklüğü ve yapısı uluslararası konuların şekillendirilmesinde informal bir konsensusun sağlanması için tasarlanmıştır. IV- G-20 ANLAŞMASI Global Mali sistemi istikrarlı ve güçlü kılan uluslararası enstitülerin
etkinliğini geliştirmek amaçtır. Bu çabalar karar alma aşamalarının ve
faaliyetlerin daha şeffaf olmasını ve işbirliğini kapsamaktadır. Globalleşen finansal dünyayla entagrasyonu geliştirmek,Gelişmekte olan
piyasalara, potansiyel riski azaltırken, üyenin uluslararası para akışından
kar sağlaması için teknik asistanlık ve politika sağlanması
Dünya Bankası başkanının,IMF direktörünün ve IMFC üyelerinin katılımlarının sağlanmasıyla G-20 nin bu kuruluşların aktiviteleriyle entegrasyonu sağlanmıştır. G-20 ''Financial Stability Forum'' gibi uluslararası organizasyonların
aktivitelerinin koordinasyonuna yardımcı olur.
VI- G-20 TOPLANTILARI Ülke maliye Bakanları ve Merkez bankası başkanları heryıl toplanırlar.Bakan
ve governör Yardımcıları,Bakanlar düzeyindeki toplantılara hazırlık olarak
zaman zaman biraraya gelirler. Bunun yanı sıra ,Avrupa Birliği Temsilcisi ülke ve avrupa Merkez bankası
Başkanı bu toplantılara katılır. G-20 platformunun ilk Bakan ve Governör yardımcıları toplantısı 16-17 Kasım 1999 tarihinde Kanada'nın Vancouver kendinde; ilk bakan ve governörler toplantısı ise 15-16 Aralık 1999'da Almanya'nın Berlin kentinde yapıldı. G-20 Maliye Bakanları ve Merkez Bankası Governörleri ikinci toplantısını 25 ekim 2000 de Montreal'de yaptı. Dördüncü hazırlık toplantısı ise Şubat 2001'de Istanbul'da gerçekleştirildi. VII- ARALIK 1999, BERLIN TOPLANTISI Dünyanın belli başlı ekonomik güçleri ve gelişmekte olan ülkeleri 1997
de ortaya çıkan Asya Krizi benzeri krizlerin önlenmesi amacıyla 16 Aralık
1999 da Berlin'de biraraya geldiler.Bu nedenle toplantının ana konusu
1997 deki mali krizden çıkarılan dersler ve Mali kırılganlığın azaltılması
oldu.alt konu başlıkları ise "Küresel Entegrasyon Sorunlarına iç
Tepkiler ve Uluslararası Kamuoyunun Rolü" şeklindeydi. Berlin Toplantısı'ndan Çıkan Sonuçlar : G-20 nin ilk toplantısı uluslararası Mali sistemin reforme edilmesi ve
global ekonomideki büyümenin sağlanması ve bu büyümenin eşit olarak paylaşıldığını
göstermek için önemli bir adımdır. G-20 Maliye Bakanları ve Merkez Bankası Governörleri ikinci toplantısını
25 ekim 2000 de Montreal'de yaptı.Bu toplantıda dünya ekonomisi ve özellikle
potansiyel mali kırılganlıkların tespitinde izlenecek politikalar ele
alındı.
Uygun dövizkuru düzenlemelerinin yapılması,market entegrasyonu,kod ve
standartların adaptasyonu ve finansal sektör politikaları,kriz önlemede
ve çözümlemeye özel sektörün katılımı gibi konularda yapılacak uygulamalar,ülkelerin
mali kırılganlık riskini azaltacaktır. Yukarıda belirtilen alanlarda değişik perspektiflerin dikkate alınacağını garanti etmek. Montreal Toplantısında G20 nin en önemli faaliyetleri beş ana başlık
altında toplandı. Montreal Toplantısı'nda, son yıllarda ortaya çıkarak gelişmekte olan,
ülke ekonomilerine ve global ekonomiye büyük zaralar veren finansal krizlerin
sıklığını ve etkinliğini azaltmanın yolları üzerine yoğunlaşıldı.
Döviz kuru rejimi belirlenirken, ülke ekonomisi hedeflerine katkısı olacak,
makroekonomik politikalar ve finansal kuruluşlar tarafından desteklenen
bir rejime karar verilmelidir. Muhtemel kur ayarlamaları için bir spektrum vardır ve her ülke için bir tek ayarlama herzaman doğru olmayabilir. Son yılların tecrübeleri, tutarlı yapısal ve makroekonomik politikalarla ve gerekli kurumsal ayarlamalar ile desteklenmemiş kur rejimleri belirleyen ülkelerin finansal kriz riski ile daha fazla karşı karşıya kaldıklarını göstermiştir. Yeterli Finansal istikrara sahip ülkelerin kur belirleme hareketleri
hoş karşılanmaktadır. Floating bir kur yönetimi belirlemenin avantajları
olabileceğine dair kanıtlar vardır. IMF ülkelere bu konuda destek sağlama ve tavsiyelerde bulunma konusunda önemli bir rol oynamaktadır. Bu nedenle de döviz kuru belirlemelerinde üyelerin makroekonomik ve mali politikalar ile desteklenmiş olmasını sağlamaları konusunda zorlayıcı olmalıdır. Aynı zamanda, onlara tavsiyede bulunmalı ve güçsüz bir duruma düşmelerini engellemek için gerekli durumlarda, desteklemelidir. 3-İhtiyatlı Borç Yönetimi Finansal krizlere duyarlılığı azaltmanın, etkin bir kamu sektörü sorumlulukları
yönetimi, dış finansal kaynaklı özel sektöre gerekli dikkatin gösterilmesi
ve şeffaf mali düzenlemeler ve uygulamalar dan oluşan bir strateji ile
mümkün olacağı konusunda anlaşmaya varılmıştır. 4-Krizlerin Önlenmesine Özel Sektörün katılımı: Özellikle son 10 yılda yükselen Piyasalarda Özel kapital akışlarındaki
devasa artış ,akışı etkileyen unsurların çeşitlenmesi yanı sıra bu akışı
etkilemeye yönelik enstrumanların kullanımının gelişimi dünyadaki milyonlarca
insanın daha iyi bir yaşam standardına sahip olmasını hızlandırıyor. Kamu ve özel kreditörlerinin katılımcıları arasında dengeyi sağlayan paris club daki ana anlaşmanın önemini bir kere daha vurgulandı. Hiç bir sınıfa ait özel kreditörlere diğerlerinden ayrıcalıklı bir muamele olmayacaktır. Borçlu ve kreditörler arasındaki iletişimi geliştirecek mekanizmaların
daha geniş kullanımını özendirme, borçlu ülkeler ile özel kreditörlerin
işbirliği içinde yeniden yapılanmaya katılımlarını sağlayacaktır. Bu yuvarlak
masa toplantısı, sözleşmeden doğan ayarlamaların değeri, kollektif faaliyetler,
çatının perspektifinin değiştirilmesi ve uygulamaları gibi konularda yapısal
ve yapıcı bir diyalog geliştirilmesine katkıda bulundu. Vekillere bu diyaloğun
devam ettirilmesi ve bir sonraki toplantıda uygun bir rapor hazırlamaları
konusunda talimat verildi.
Son olarak Finansal sektör ayarlamalarındaki zayıflık gözönüne alındı.Ekonomik ve Finansal datalar ve son krizlere yol açan makroekonomik politikalara bakıldı.uluslararası kodların ve standartların önemi belirtildi. G-20 güçlü bir ekonominin geliştirilmesi için kurulan işbirliğini yönlendirme gücüne sahip olarak, her bir ülkenin kalkıma ve reform önceliklerine göre, kurumsal karakteristiklerini yansıtacak adımlar ile uluslararası standartları ve kodların desteklenmesi konusunda lider bir rol oynayabilir. Bu amaçla aşağıdaki konularda anlaşmaya varılmıştır: Hükümet anahtar standartların benimsenmesi için alenen vaatlerini tane tane belirtmeli, action-plan larını ve uygulamalarını duyurmalıdır.Aynı zamanda IMF toplantılarına katılmalı ve devam etmekte olan ''self assesment'' lerin ara yönetimlerine standartlara uygunluk içinde ilerlemelidir.Heriki durumda da daha yerinde risk belirlemelerine olanak sağlayacak standart uygulamaları dikkate alınmalıdır. Resmi sektörler, ülkelerin öncelikleri konusunda perspektife ulaşmanın
ve şeffaflığın geliştirilmesi için yapılan uygulamalar ile istenen bilgilere
ulaşmanın bir yolu olarak paiyasa katılımcıları ile diyaloglarını korumalılar.
Montreal'deki zirve sırasında G-20 ülkelerinin maliye bakanları ve merkez bankası yetkililerinin euro da ki hızlı düşüşe müdahele etme konusunda sessiz kalmaları Avrupa para briminin düşüşünü sürdürmesine neden oldu. 2000 Ekim ayı içerisinde Avrupa Merkez bankası, Ortadoğu'daki savaşın döviz oranlarında keskin hareketleri tetiklemesi durumunda merkez bankalarının müdahelesinin mantıklı bir hareket olmayacağını söylemesi euro nun düşüş trendine girmesine neden olmuştu. Bu durum G20'nin uluslararası ticaretteki rolünü göstermesi açısından önemlidir.
Türkiye'nin de aralarında bulunduğu G-20 platformuna üye ülkelerin bakan
ve guvernör yardımcıları toplantılarının 4'üncüsü Türkiye'de yapıldı..
Bakan ve governör yardımcıları toplantıları, bakanlar ile Merkez Bankası
başkanları düzeyindeki toplantılara hazırlık amacını taşımaktadır. X- TÜRKİYE -G.20 İlk başta Türkiye'nin G-20 ye dahil olmasıyla önüne ne gibi ufuklar açılmıştır konusu üzerinde durursak;Türkiye ,kendisinden daha gelişmiş ülkelerin bile dahil olmadığı bu gruba üye olarak dünya ekonomisi hakkında söz söyleme fırsatını yakaladı denebilir.Güney Afrika dışındaki hiçbir Afrika ülkesi, Belçika,hollanda gibi devletler, Ortadoğu ülkeleri G-20 de söz söyleme hakkına sahip değiller. Türkiye'nin G-20 ye kabulü adeta piyango gibi olmuştur. Çünkü bu konuda hiçbir çaba sarfedilmemiş ve müzakerelerde Türkiye'nin üyeliği açıklanmıştır. G-20 toplantıları G-7 toplantılarından ya bir kaç gün önce ya da sonra yapılacak. Bu teknik olarak G-20 lere avantaj sağlayabilir.Çünkü G-7 toplantılarında muhtemelen G-20 den çıkan mutabakatlar gözönüne alınacak.aynı şekilde IMF, toplantıları öncesi G-20 üye Ekonomi Bakanları biraraya gelecek. bu görüşmelerden çıkacak sonuçlar IMF Genel kurul tartışmalarına yön verecektir. Dünya gündeminde G-20 ülkelerinin ''cazibe'' merkezleri olarak algılanması yolundaki psikolojik etkiler belki bu üyeleri gerçekten cazibe merkezleri haline getirecek.Türkiye açısından bu,biraz da kendi tutumlarına bağlı.Çünkü Türkiye G-7 ye bile dahil edilse halihazırdaki vizyonuyla cazibe merkezi olmaktan uzakta. 70 milyon nüfusuna rağmen 207,5 milyar dolarlık GSMH’sıyla dünyada 22. sırada yer alan Türkiye, yatırım hacmi bakımından 58. sıradadır. Kapitalist ekonomi içinde “yüksek gelirli ülke” olma kıstası, kişi başına düşen milli gelirin 9 bin doların üstünde olmasıdır. Türkiye kişi başına düşen milli gelirde yaklaşık 3 bin dolarla dünya ortalamasının çok altındadır. Üstelik “gelir dağılımı en bozuk ilk 20 ülke” arasındadır. Zayıf da olsa Türkiye'nin Türki Cumhuriyetlerle ilişkileri bu seçimde önemli olmuş olabilir. G-20 toplantılarında Türkiye kafkasya'nın sesi olabilir ve yine üyeliğe alınmayan ve birbirleriyle sorunlu olan ortadoğu ülkeleri ,çıkarlarını korumak için Türkiye'ye başvurmak zorunda kalacaktır.Ancak bütün bunların önşartı ekonomik olarak daha güçlü bir Türkiye. Zaten ekonomik sorunlarını aşmış bir Türkiye'nin türk dünyasıyla oluşturabileceği Bölgesel Güç kaçınılmazdır. Başbakan Ecevit' in Amerika seyahati, IMF ve Dünya Bankası yıllık toplantıları ile aynı tarihlerde gerçekleşti.Türkiye'nin G-20 de yer aldığı kararı da yine bu tarihlerde açıklandı. Dolayısıyla Türkiye, kendi inisiyatifi dışında gerçekleştirilen, çabası ve kulisi olmaksızın hazır bulduğu realiteyi, pratik sonuçlara indirgeyememiştir. Oluşum tamamen kendi iradesi dışında gerçekleştiğinden, Başbakan Ecevit bu konuda, hazırlıksız olarak ABD seyahatini gerçekleştirmiş ve hazırlıksız olarak yapılan görüşmelerden olumlu anlamda somut sonuçlar alınamamıştır. Belki de Türkiye' nin sosyal, siyasal ve ekonomik konulardaki vizyonsuzluğu,
yaşanan gelişmenin öneminin yeterince anlaşılmasına katkı sağlayamadı. G-20 toplantısında Hindistan'ın ekonomik sorunlarının nasıl çözüleceği konusunda bir tartışma yapıldığını düşünün. Maliye Bakanlığı Müsteşarı Hindistan'da ne olup bittiğini nasıl bilecek? Elinde Hindistan'ın 4. Madde Konsültasyon Raporu yok ki. Hazine Müsteşarı'nı arayacak, söz konusu rapordan bir kopya rica edecek. Maalesef Koalisyon hükümeti bu görevi de paylaşılacak bir şey olarak görmüş bulunuyor.15 Kasım 1999 da Kanada'da yapılan toplantıya Maliye müsteşarı Erdoğan Öner'in katılması bu açıdan bir hatadır. X- KAYNAKLAR 1- http://www.timesofindia.com/171299/17worl5.htm --> 2- http://www.destroyimf.org/afterprague/news/apreportong20.html --> 3- http://www.indiaabroadonline.com/PublicAccess/ia 4- 1032000/economy/G20Agreement.html 5- Franais http://www.fin.gc.ca/newsf99/99-110_1f.html 6- <http://www.fin.gc.ca/g20/index.html>. 7- http://www.fin.gc.ca/newse99/99-110_1e.html --> 8- Main Story<http://www.emergingmarkets.org/preview.asp?story=409 9- http://www.emergingmarkets.org/preview.asp?story=410 --> 10- http://www.indiaabroadonline.com/PublicAccess/ia- 11- 11032000/economy/G20Focuses.html --> 12- Finance Minister Paul Martin of Canada <http://www.fin.gc.ca/minfine.html 13- http://www.g20.org/docs/bkgrnd-e.html --> 14- <http://www.s-j-c.net/economic_justice.htm> 15- http://www.s-j-c.net/G20.htm --> 16- http://toronto.globaltv.com/ont/news/stories/news-20001023-233717.html --> 17- http://washingtonpost.com/wp-srv/WPlate/1999-12/17/079l-121799-idx.html --> 18- http://www.hindustantimes.com/nonfram/120101/detECO07.asp --> 19- http://www.g20.org/news/002_e.html --> 20- http://sdnp.delhi.nic.in/resources/sdglobal/news/bs-15-g20.html --> 22- http://www.stern.nyu.edu/globalmacro/ --> 23- http://www.worldbank.org/html/extdr/extme/sssp082400.htm --> 24- <http://www.senate.gov/jec/106list.htm>Joint Economic Committee
(Office of the Chairman), http://www.stern.nyu.edu/globalmacro/ --> 28- AA,''Berlin''http://www.superonline.com/nethaber/19991216/articles/ekonomi_06.html 29- AA,'' Bölgenin En Büyüğü Olmak '',http://www.superonline.com/nethaber/19991005/articles/ekonomi_01.html 30- '' g-20 nin ilk Toplantısı '' ,14 Aralık 1999 Salı , /www.aksam.com.tr/arsiv/aksam/1999/12/14/ekonomi/ekonomi2.html --> 31- 28 Ekim 1999 Perşembe é G-20 kontrol getiriyor,'' http://www.aksam.com.tr/arsiv/aksam/1999/10/28/yazarlar/yazarlar21.html --> 32- ''G-20 tr de toplanacak'' ,http://finansalforum.com.tr/cgi bin/haber/haber.cgi?haberno=10540&view_records2=1> 33- http://www.radikal.com.tr/1999/10/05/yazarlar/mahegi.html -->5 Ekim 1999 34- //www.radikal.com.tr/1999/11/12/yazarlar/mahegi.html -12 Kasım 1999 35- www.ozgurluk.org/vatan/www/vatan_arsiv/haberler/vatan/vatan11/g_20.html 36- ''G-20 fırsatı'',http://www.stargazete.com/yazarlar/esaglam/1999/10/01/ 37- ''2000 lerin oluşumu'',http://www.kirimdernegi.org.tr/G20 |
|
![]() |