EKONOMI POLITIKASINDA 1980 DÖNÜSÜMÜ :
Dönüsümün Özellikleri :
* 1977-1978 Kararlilik önlemlerinin yetersiz kalması üzerine 24 Ocak 1980 de baslayan
ekonomi politikasi uygulamaya kondu.
* Önceleri geçici ''Istikrar
Tedbirleri '' sanilan bu düzenleme kalici bir nitelik kazandi ve yeni
ögelerle tamamlanarak uzun dönemli bir politikaya dönüstü.
* bu
politikanin baslica özelligi; ekonomiye iliskin karar süreçlerinde
,piyasanin kendi isleyisine göre olusacak fiyatlarin tek Yol Gösterici
olmalaridir.
* Bu politikanin o yillarda Tr için tek seçenek gibi
sunulmasi 1930 dan baslayarak 1980 e kadar süren ve basta sermaye
kaynaklarinin kullaniminda kamusal karisimlari da içeren politikalarin
sonucundadir.
* Bu anlayisa göre hükümetin temel görevi para
sunumunu ve kamu harcamalarini ,etkin talebi, üretimden çok
artirmayacak düzeyde tutumaktir.para miktari ve kamu Harcamalari buna
göre ayarlanmalidir.hükümetler piyasaya ne kadar az karisirsa
ekonominin gelisimi özel girisim öncülügünde saglanacaktir.
*
ekonomide serbesti taraftari olanlar ekonomi kuramlarinin her zaman ve
her yerde geçerli oldugunu ,bir kisim iktisatçilar da egemen ekonomi
kuramiyla az gelismis ülkelerin ekonomilerinin çözümlenemeyecegini öne
sürerler.
* Az gelismis ekonomilerin bunalimla karsilasmasi
durumunda IMF,Dis kredi saglayan hükümetler ve özel bankalar ,ilgili
ülkeden bir takim tedbirler almalarini isterler.
* Bu
''Kararlilik'' politikasi önerilerinin sayisal içerikleri ülkeye göre
degismekle birlikte nitelik degismez.
* TR 1970 lerin sonunda kimi
isteksizce deneylerden sonra bu önlemleri 1980 ocak indan sonra
uygulamaya basladi.
Bu önlemler en genel hatlariyla
söyledir:
A- Fiyatlama Süreci :
1980
dönüsümünün en önemli özelligi fiyatlama sürecinin piyasa kosullarina
birakilmasidir.fiyatlar arz-talebe göre belirlenmeliydi. Fiyatlandirma
politikasinin degisik piyasalara nasil yansidigina bakarsak :
a-
Mal ve Hizmet piyasalarinda :
* Bunalim döneminde özellikle
1978'den sonra birçok sinai ürünün iki fiyati vardi ; piyasa ve
Karaborsa fiyati.Bu fiyat yapisi mal stoku ve ticaretini çok karli
kiliyordu.
* Yeni kararlara göre kömür,gübre,elektrik ile demir ve
deniz yolu yük tasimaciligi disinda kalan tüm kamu mal ve
hizmetlerinin fiyatlari ilgili kamu kurulusunca serbestçe
saptanacakti. ancak bu süreç biçimseldir,çünkü KIT yönetimini
saptamaktadir.
* Fiyatlari piyasa kosullarina birakinca ikili fiyat
yapisi önlenecektir.Ancak yakindan incelersek; KIT ler tekel
konumundadir ve fiyat serbestisi sayesinde yüksek fiyat uygulayarak
karli gibi görünecektir ve bu kar üretime ve teknolojiye
dayanmamaktadir. fiyatlama serbestisi KIT in köklü sorunlarindan
biridir.
* Ayni durum diger sektör için de geçerli. Salt fiyat
sevyesi serbestisi etkin bir kaynak kullanimi ve kararli fiyat yapisi
için yeterli degildir. zaten tekelci ve yari tekelci uygulamalarin
oldugu durumda kaynak kullaniminin etkinlikten uzak olacagi Neo Klasik
ekkonominin temel önermelerindendir.
* Sistemdeki tikanikliklar ve
tekelci uygulamalara bagli olarak üretimimn kendiliginden armasini
saglayacak bir mekanizma saglanamamistir. Sonuçta iç üretimin sinirli
kalmasi sonucu yeni fiyat artislari olasiligi dogdu.
* Fiyat
serbestisinin bir uzantisi da bir yerli malin talebi karsilayamamasi
ya da fiyatinin dünya fiyat sevyesinden yüksek olmasi durumunda dis
alima gidilmesidir.
* Yerli üretimde teknolojik ve ekonomik
etkinligin saglanmasi için disalim in zorunlu oldugu 24 Ocak in temel
önermelerindedndir.
* Bu çözüm yolunun dis ödemelere getirecegi yük
yaninda yerli üretimin yapilamamasina ve issizlige yol açacagi
açiktir.
b- Temel Üretim Etmenleri :
* 24 ocak in özelliklerinden biri de isgücü ve sermaye gibi
üretim faktörleri fiyatinin piyasa kosullarina göre
belirlenmesidir.
- Maas ve Ücretler : 24 Ocak programi çerçevesinde
isgücü fiyatinin düsük tutulmasinin 3 sebebi vardir; a) kar oranlarini
artirarak yatirimlari karli kilmak b) Yerli üretimin maliyetini
düsürmek c) Iç pazarda alinamaz duruma gelen mallarin dis satimini
uyarmak.
bu amaçlara bu sekilde ulasilacagi tartisma
götürür.Isgücünün sektöre göre degismekle birlikte birim maliyeti
sanayide %15 civarindadir.Dolayisiyla ücret düsüklügü bu oranda fiyata
yansir.eger yerli üretim maliyeti düsürülmek isteniyorsa teknoloji ve
üretimin örgütlenmesi konularina düzenlemeler getirilmeliydi.
düsük
fiyatlar gelismekte olan ülkelerde nitelikli is gücünün yüksek gelir
elde edebilecegi ülkelere gitmesi sözkonusudur.Oysa nitelikli is gücü saglamak ekonominin temel sorunlarindan biridir.
Diger yandan
sürekli düsük ücretlerin verimi düsürecegi ve sonuçta üretim
maliyetini olumsuz etkilemesi sözkonusu.
24 ocak önlemleri gerçek
ücretleri düsürerek bir yönden iç pazari daraltmayi ve buradan dis
satimi artirmak yoluyla gelir bölüsümünü Sermaye birikimini artiracak
sekilde degistirmeyi amaçliyor denebilir.
- Faiz Oranlari : Yüksek
faiz oranlari, yatirimlarin daha az sermaye gerektiren alanlara
yapilmasina neden olur.Gerçekte 24 Ocak Programi nin yatirimlarin daha
az yogun olmasini amaçladigini söylemek yanlis olmaz. Ücretlerin düsük
tutulmasiyla ikame edildigi ölçüde üretimde daha çok is gücü ve daha
az sermaye kullanilacaktir.
Özünde emek-sermaye esnekliginin düsük
oldugu ve sermaye yogun üretim birimleri kurulmasindan vaz geçilmis
oldugu sonucuna varilabilir.
yüksek faiz politikasi nin baska bir
amaci yabanci banka sermayesinin faiz oranlari yüksek oldugu için
ülkeye gelisini saglamak olabilir.
Sonuç olarak program faiz
oranlarini tümüyle serbest birakmasa bile yükseltmeyi amaçladi.
- TL nin degisim Degeri : programin uygulanmasi sirasinda TL ye
dolar karsisinda % 48.62 deger kaybettirildi ve 1$ 71.40 TL ye
yükseldi. 1 temmuz 1981 den sonra da hergün ayarlanmaya baslandi.
döviz kurunun sürekli degistirilmesiyle amaçlana kisa dönemde TL
nin resmi ve karaborsa fiyatlari arasi farki azaltmak ,disardan borç
alabilmek,-bu durum IMF nin önermesidir- ve yurt disinda çalisanlarin
daha fazla döviz göndermelerini saglamaktir.
Sürekli bir özelik
kazanan devaluasyonlar kisa dönemde döviz girislerini artirsa da
disalima bagli yatirimlar ve üretim zarar gördü.
B- Disa Açilma
Süreci :
* Dis ödeme güçlükleri bunalimin en temel
ögelerindendir.Bu nedenle kararlilik politikasinin amaci Dis Ticaret
Açigi ni gidermektir.
Uygulanan fiyatlama süreci , devaluasyon ve
Macro politikalar Dissatimi artirmaya yöneliktir.
* Sürekli
devaluasyon dis satim mallarinin yabanci paralar cinsinden fiyatinin
azalmasi anlamina gelir.Ucuzlayan ürünler disari
satilabilecektir.Devaluasyon sonucu dis ticaretin dengeye gelmesi
Dissatim- disalim fiyat esnakliginin toplaminin 1'den büyük olmasina
baglidir.Oysa ülkenin sinai ürünlerine olan dis talep bu ürünlerin
niteligi düsükse fiyat degismelerine duyarli olmayacaktir.
* Dis
satimi artirmanin diger bir yolu da özendirme önlemlerinin
genisletilmesidir.Gerçekten 1963 ten beri artirilan dissatim
özendirmesi 1980 de ileri boyutlara götürüldü. Vergi iadesi adi
altinda parasal destekler saglandi.Serbest bölge ve gümrüksüz antrepo
kuruldu,kredi sübvansiyonlari saglandi.
* Özellikle sinai ürün dis
satimini artirmak için alinan önlemler tümüyle Parasaldir.kisa dönem
önlemleridir.Oysa temelde bu bir maliyet ve nitelik sorunudur.
*
Ekonominin serbest piyasaya birakilmasi,ithalatin da serbest
birakilmasi ve yerli üretimin dis rekabete karsi korunmamasini
dogurdu.
C- Yabanci Sermaye Beklentisi
:
* 24 Ocak Programi yabanci yatirimlara özel bir önem
verir.Bu amaçla Yabanci özel sermayeyi özendirmek için yasal
,yönetimsel düzenlemelere gidildi.
* yabanci Sermaye Çerçeve
Kararnamesi özendirme amaçli çikarildi ve bu konudaki bürokratik
engelleri azaltmayi amaçliyordu.
* Kararnamede yabanci sermayeli
ortakliklarin toplam ''Sabit Yatirim Tutarinin'' 2-50 milyon
$olabilecegi belirtilmektedir. Bu sinirlar içindeki bir yatirim ise
cüce isletme anlamina gelir. Yine kararnamede bir kisim sektörde
yabanci yatirim sonucu elde edilecek üretimin belli bir oranda
disariya satilmasi kosulu getirilmektedir.
* kararda ayrica IKB ve
IFC gibi kuruluslarin yatirimlarinda 2-50 milyon $ yatirim sinirlamasi
getirilmemekte ve üretimin belli kisminin disari satilmasi sarti
aranmayacagi belirtilmekte.
* 6224 sayili yabanci Sermayeyi Tesvik
yasasi ve sonrasi çikarilan kararlarla özellikle bankacilik alaninda
yabanci sermaye izin verilmistir.
* Kisaca Program yabanci sermaye
girisini kolaylastirmis ve özendirmistir.Ödemeler dengesi
açigi,tasarruf yetersizligi ve Teknoloji Transferi sorunu bu yola
çözülmeye çalisilmistir.
D- Macro Ekonomi politikalari :
a-
Kamu Kesiminin Sinirlandirilmasi :
* Para arzini ve Kamu
harcamalarini sinirli tutarak Toplam etkin talebi sinirlamak ve genel
dengeye ulasmasini saglamak programin esaslarindandir.
* Para
miktarini sinirlayarak enflasyonla mücadele ,Parasalci yaklasimin
özünü olusturur. Programda amaç talebi kisitlayarak enflasyonu
düsürmektir.
* enflasyonu düsürmek için Para-Maliye politikalarinin
daraltici biçimde düzenlenmesi ,fiyat artislarinin talep fazlasindan
kaynaklandigi anlayisina dayanir.
* Gerçekte para arzi ve kamu
harcamalari üretim artisi yönünden tarafsiz ya da Etkisiz
degildir.
* Kamu harcamalarinin azaltilmasi ,KIT lerin etkinliginin
azaltilmasi demekti böylece özel kesim giderek gelisecekti.ancak bunun
bir dayanagi bulunmamaktadir.
E- Konunun Toplumsal Yönleri :
* Bir
ekonomi politikasi matematiksel olarak belli bir çerçeveye otursa da
toplumsal etkilerine de bakmak gerekir.
a- Gelir Bölüsümü :
*
Isçilerin sendikal haklarinin kisitlanmasi 24 Ocak in kaçinilmaz
sonucu olmakta. Düsük ücret politikasi sonucu is gücü kaybi olusmustur
ve Beyin göçü dogmustur.
* Dünya fiyatlarinin üzerinde bir
maliyetle yerli üretim sonucu dis alima gidilmesi bu ürünlerin yerli
üretiminden vaz geçilmesi demektir.
* arastirmalar
ekonomilerde var olan aksakliklar sonucu fiyat serbestisiyle etkin
kullanimin saglanamadigini göstermekte.
* Disa açilmaci ekonomi
politikasi gelismeyi ''Döviz Getirisi'' eksenine baglamaktadir. Diger
ülkelerin deneyimleri ise salt döviz varligiyla ekonomik gelismenin
saglanamadigidir.
Sayin Dr.Fikret Dülger'in 2001 Türkiye Ekonomisi Dersi
Notlari..
Vedat
Yigitoglu