Karinizi dövebilirsiniz

        Bu yazi 17 Eylül tarihli Hürriyet gazetesinde cikti. Simdi (sözde) kadin derneklerimiz hemen bir bildiri falan yayinlarlar, bazi parti liderlerini veya yetkililerini ziyaret ederler ve sonra is tamam.

        Hangi akil ve mantik bunu kabul eder, böyle düsündürtür bilemem, ama iste görüyorsunuz. Dogum kontrolunu bile kadinlardan uzak tutmanin ne anlami, ne gerekçesi olabilir? Bu adamlarin "prezervatif"ten haberleri var mi acaba? Bu erkekler ne kadar iradesiz ki hala kadinlarin dis görünüsleriyle ugrasirlar, abdestleri bu kadar çabuk mu bozuluyor? Kendileri için birsey yapamiyorlar herhalde, o kadar güçlü ve iradeli degiller. Bu nedenle durmadan kadinlari (kendilerinden korumak için) sindirmeye, ezmeye calisiyorlar. Yaziklar olsun! Kadinlarin namusunu korumak onlara mi kaldi? Herkes kendisinden sorumlu degil mi? Ben cennet-cehennem kavramlarini biliyorum ama bu dünyadaki hayatimi kimsenin cehenneme çevirmeye hakki olmadigini düsünüyorum. Buna "kim olarak" karisabilirsiniz? Allah herkese akil, fikir vermis. Kur'an-i Kerim'i  benden çok okudugunuzu, daha çok dua bildiginizi iddia edebilirsiniz ama hiç anlamadiginiz belli. Her firsatta kullandiginiz dinimiz buna müsaade ediyor mu? Yoksa sizler bunlarin üstünde engin bilgilere mi sahipsiniz? Kendinizi ne zannediyorsunuz? Sizler "cennet analarin ayaklari altindadir"a inanip, ananizi, bacinizi, karinizi döversiniz degil mi? Peki sizi kim cezalandiracak? Siz hiç mi hata islemiyorsunuz? Tüm günahlar, hatalar sadece kadinlara mi aittir? Cehaleti bu kadar acimasizca kullanmak, yazik size! Sizleri buralara getirenlere de yazik!

        Örgütlenme diye kendimi parçalarken bu gibi olaylar karsisinda alinacak tavirlar dikkatimden kaçmiyor. Hep ayni seyler oluyor ve bir süre sonra yukaridaki belli faaliyetlerden sonra bunlarin hepsi unutuluyor. Entellektüel feministlerimiz hemen birkaç yazi yaziyor, bu kisiyi lanetliyor ve tamam. Bütün sorunlar çözülüyor. Aslina bakarsaniz bizde hangi alanda dogru düzgün örgütlenme var? Herseyin göstermelik oldugu ve sorunlarin tümüne geçici çözümlerle yaklasildigini bilmiyor muyuz? Bunu herkes biliyor ama kimse birsey yapmiyor.

        Aklima gelen bazi öneriler var: kadinlarin hepsinin hayalinde birileri vardir, gipta ettigi, (bazilarinin) taptigi, hayran oldugu kadinlar (muhtemelen erkekler). Bunlar hemen herkesçe taninan kisilerdir. Artistler, sanatçilar gibi kadinlar yani. Bu kisiler isteselerdi çok sey baslatip, yapabilirlerdi. Ama ne gerek var? Onlar paralarina para katip, daha da çok para kazanmak için yeni projelerle ugrassinlar. Yeni sevgilileri olsun, onlarla gezsin eglensinler. Bu hepimize yetiyor, onlar mutlu olsun yeter. Yapici birseyler sunmasinlar. Örgütlenme ve organizasyon için para gerektigini biliyorum, bu nereden bulunur? Sanatçilarimiza sorariz, onlardan ögreniriz.

        Ben ne kadar ugrasirsam ugrasayim sesimi ne kadar duyurabilirim? Elimde güçlü silahlarim yok iste. Ama onlarin var. Milyarlik arabalar, evler, sevgililer. Kendi toplumundan bu kadar uzaklarda yasayan bu insanlarin, kendi hemcinslerinin sorunlarinin ne kadarini bildigi tartisilir. Klasik laf: "beni buraya halk getirdi.". Evet oraya geldin ve artik bizleri unut. Siz artik halkin degil, paranin, söhretin, lüksün simgesi oldunuz, bunlari bize borçlu oldugunuzu da unutun. Kendi keyfinize bakin.

        Toplumsal sorunlarla ilgili filmler falan yapin. Acikli ve mahzun gözlerle bu kadinlardan bahsedin. Evinize gelen temizlikçiden falan bahsedin. Papatya dernekleri, baska çesitli dernekler kurun. Bugün Meclis'te bulunan kadin milletvekillerinin arttirilmasindan bahsediliyor. Sayilari artsa ne olacak? Sanki orada olanlar ne yapiyorlar? Bu ülkeye bir kadin basbakan geldi, o ne yapti? Pardon, bol bol duygu sömürüsünün disinda. "Ben sizin bacinizim, ananizim" dedi.

        Artik "bu millet adam olmaz" diye düsünmek en kolayi mi? Yan gelip oturup, sohbetlerde vatani-milleti kurtarin, yeter! Sonra iste böyle adamlar çikar ve istediklerini söyler, bunlari okuyanlar da inanir. Bildirilerinizi yazdiniz mi?

        Iste size bir örnek daha.  Ürdün'deki kadin derneginin baskani prenses ve basbakanin karisi. Gerçeklestirdikleri bir proje beni çok etkilemisti. Çalismalari kapsaminda bir fabrikayi gördüm. Çalisanlar hep çocuktu ama bu çocuklarda bir tuhaflik vardi. Bu fabrika "mobilya" yapiyordu, çalisanlar çocuktu. Bu insanlar, spastik cocuklari alip, egitip burada çalistiriyorlarmis. Ürettikleri mobilyalarin satisi bu dernek üyelerince yapiliyormus. Çocuklar her sabah bir servisle evlerinden alinip, aksam birakiliyorlar. Bu çocuklara maas veriliyor. Ayni çerçevede; köylü kadinlardan, hamile kadinlara kadar hepsini onlara uygun alanlarda çalistiriyorlar. Kadinlarin hem kendilerine güvenmeleri hem de para kazanmalari saglaniyor.

        Anlayacaginiz bu kadin hareketine birilerinin sahip cikmasi gerekir. Kimse yanasmiyor çünkü özverili ve gerçek anlamda bir çalisma yapmak lazim. Bu tür dernekler/organizasyonlar; zengin kadinlari eglendirecek olusumlar olmaktan çikarilmazsa basladigi yerde biter.