DR.YILDIRAY'IN FOÇA SAYFALARI

TARİHİ :

Foça, antik dönemde “Phokaia” ismini taşıyordu ve İon yerleşmelerinin en önemlilerinden biriydi. Bugünkü batı uygarlığının temelleri İ.Ö.6.ncı yy.da İonya’da atıldı. Dönemin İonya’sı felsefe, mimarlık ve heykeltraşlıkta da dünya ya yol gösterdi. Phokaia’lı Telephanes,  İ.Ö.5.nci yüzyılda Pers (İran) saraylarını süslemiş bir heykeltraştı. Theodoros, İ.Ö. 4.ncü yy.da ünlü bir mimardı. İ.Ö. 494 yılında Lade deniz savaşını yöneten de Phokaia’lı bir komutan olan Dionysostu. Adını foklardan alan Phokaia İ.Ö.11.nci yy.da Aiol’larca kuruldu. İon yerleşmesi ise İ.Ö.9.cu yy.la rastlar. Denizcilikle ün yapmış Phokaia’lılar, 50 kürekli, 500 yolcu taşıma kapasiteli, hızlı gemiler ile Ege, Akdeniz ve Karadeniz’e açılarak çok sayıda koloni kurdular. En önemli koloniler, karadenizde Amysos (Samsun), Çanakkale boğazında Lampsakos (Lapseki), Midili adasında Methymna (Molyvos), güney İtalya’da Elea (Velia), Korsika’da Alalia , güney Fransa’da Massalia (Marsilya), Nice ve Antibes, İspanya’da Ampuria’dır. Böylece, Phokaia, pek çok Avrupa kenti için ana kent olmuştur.

Günümüzden 2600 yıl önce Marsilya’nın anakenti olan Foça, bugün mega bir kent olan Marsilyanın yanında çok küçük kalmıştır.Son altı yılda, bu iki yer arasındaki ilişkilerin gelişmesi açısından önemli adımlar atıldı. Marsilya Belediyesine bağlı Tarih Müzesi Müdiresi Myriame Morel ile Kültürel Değerler Atölyesi Müdürü Daniel Drocourt, Marsilya kenti adına bir çok kez Foça’ya geldi. Marsilya Kültür ve Sanat Akademisi 1993 yılı ekiminde Fransa Akademiler toplantısını Marsilya’da  gerçekleştirerek Foça-Marsilya ilişkilerini resmen kamuoyuna açıkladı. Ağustos 1994 yılında’da Marsilya’ya bağlı Cassis Belediye Başkanı Gilbert Rastoin Foça’yı Marsilya Başkonsolosumuz ile birlikte ziyaret etti. Phokaialıların denizcilikteki ustalığı, ticaret alanındada başarılı olmalarına neden oldu. Phokaia, İonya’da doğal altın gümüş karışımı olan Elektron sikkeeyi ilk bastıran kentlerden biridir. Phokaia, İ.Ö 546 yılında Perslerin (İranlıların) tahrip ettiği  ilk ion kentidir. Bu pers istilası ile şehrin görkemli çağı sona ermiş, şehir halkının büyük bir çoğunluğu şehri terk etmiştir.İ.Ö 334 yılı ilkbaharında Büyük İskenderin Anadolu’ya ayak basması ile Pers egemenliğini ortadan kaldırması yeni bir dönemin başlangıcı olmuştur. Helenistik devir denilen bu dönemde , kent fiziksel büyümesini sürdürmüş , ancak İ.Ö 6 ve 7 . ci yy. ‘ lardaki ekonomik ve kültürel büyüklüğüne asla erişememiştir. İskenderin ölümünden sonra, Seleukoslarıın, Bergama Krallığı ile Romalıların yönetimine girdi. Erken Hıristiyanlık döneminde ise bir piskoposluk merkeziydi. Cenevizliler Yenifoçayı kurmuş ve buradaki şap madenini işletmişlerdir.

13.cü yy. da Türk Beyliklerinden Çakabeyin, daha sonraları Saruhanbeyliğinin yönetiminde kalmıştır. Osmanlı Sultanı Fatih Sultan Mehmet 1455 yılında Foça’yı Osmanlı topraklarına katmıştır.1867 yılında her iki  Foça birleştirilerek Manisa eyaletine bağlanmıştır. Foça 15 Mayıs 1919 tarihinden kuruluş günü olan 11 Eylül 1922 tarihine kadar Yunanlıların hakimiyetinde kalmış, bu tarih itibariyle de yeniden Türk hakimiyetine girmiştir.

FOÇA’DA ARKEOLOJİK KAZILAR: Foça’da arkeolojik kazılar üç dönem gösterir.

BİRİNCİ DÖNEM KAZILAR:

Fransız arkeolog Felix Sartiaux tarafından 1913-1920 yılları arasında yapılmıştır.Kentin 1/5000 ölçeğinde bir haritasını yapan Sartiaux , yarım ada üzerinde ve Foça’nın değişik yerlerinde 15 ayrı sondaj gerçekleştirmiştir.

İKİNCİ DÖNEM KAZILAR:

Or.Prof.Dr.Ekrem AKURGAL başkanlığında yapılmıştır. AKURGAL 1952’den 1956’ya kadar sürekli 1974 yılına kadar da aralıklı olarak Foça‘da çalışmış ve kazılar Athena tapınağında yoğunlaşmıştır. Athena tapınağı şu anki ortaokul binasının arka kısmındaki ana kayalık üzerindu bulunuyordu. Bu kazı döneminde Phokaia’nın arkaik dönem (İ.Ö.7-6.yy) yerleşmesine ve Athena tapınağına ait buluntular ortaya çıkarılmıştır.

ÜÇÜNCÜ DÖNEM KAZILAR:

Uzun bir aradan sonra Prof.Dr.Ömer ÖZYİĞİT tarafından 1989 yılında başlamış olup, halen devam etmektedir. 1989-1990 yıllarında seramik atölyeleri, 1991 yılında antik tiyatro, 1992 de arkaik sur (Herodot duvarı) 1993 de Kybele açık hava tapınağı ve Roma dönemi mozaikleri, 1996 da da yine mozaik bulunmuş ayrıca Foça’nın arkaik döneme ait tam plan veren en eski tek yapısı Megaron ortaya çıkarılmıştır. Foça kazı başkanlığınca, kazılarda çıkan bazı malzemelerin (seramik, çanak, çömlek, çatı kiremiti, amforaların da restorasyonu ve çizimleri) yapılmaktadır. 1998-1999 kazı sezonunda Athena Tapınağı kazısı başlamış halende devam etmektedir. Ayrıca Atatürk Mah. Sevgi caddesinde yapılan kanalizasyon çalışmaları stırasında M.Ö. 6.yy.dan M.S.3.yy.’a kadar kullanılan çok sayıda mezar ve M.Ö. 6.yy.başlarına ait 2 adet yapı ortaya çıkarıl-mıştır bu dikdörtgen planlı yapılar dinsel amaçlıdır. Bu caddedeki kazı alanı veriler alındıktan sonra kapatılmıştır.

PHOKAİA’DA ANTİK ÇAĞDA KİL SANATI :

Kilden eser yapımı antik dönemlerden günümüze kadar insan oğlunun en önemli uğraşlarındanbiri olmuştur. 1989 dan bu yana yapılan üçüncü dönem kazılarda seramik üretiminin özellikle Roma döneminde büyük boyutlara ulaştığı anlaşılmıştır. Çanak çömlek üretiminde antik çağdan bu yana kullanılan teknikler zaman içerisinde değişse bile geleneklere uygun olarak geçerliliğini korumuştur. Kil önce dövülür, çok küçük parçalara ayrılır, dinlendirme havuzlarında arındırılır. Bu havuzlarda ki değişik düzeylerde ki kil hamuru, yapılmak istenen nesneye göre ayrılır. En üstteki arındırılmış kil, heykelcik, orta kesimdeki, çanak çömlek yapımı için kullanılır. Daha alt düzeylerde bulunan içerisin de katkı maddesi çok olan kilden ise daha kaba malzeme örneğin çatı kiremitleri ve su künkleri yapmak için yararlanılıyordu. Hava boşluklarını yok etmek için iyice yoğurulan kil, çömlekçi çarkında biçimlendirilerek fırınlarda odun ateşinde 900 derece civarında pişirilirdi. Boyama işlemi fırınlamadan önce yapılırsa renk kalıcı olur. Phokaia’da yapılan kazılarda pişmiş topraktan yapılmış çok sayıda heykelcik ele geçirilmiştir. İ.Ö. 6 yy’dan itibaren heykelcikler elle yapıldıklarından içleri doluydu. İ.Ö. 6 yy dan itibaren heykelcikler kalıpla üretilmeye başlanmıştır. Bu nedenle seri üretime geçilmesiyle birlikte pişmiş toprak heykelcikler yaygın olarak görülmeye başlandı.

 

1