Hacıalinin websitesi
Avrupa'nın Türkiye'si
hacı ali özhan
Ulusal program, MGK'da görüşüldükten sonra Bakanlar Kurulu'nca son sekli verilerek, Avrupa Birliği'ne sunulacaktır. Ulus adına hükümetçe verilen taahhütler, bundan sonraki hükümetleri de bağlayıcı olacağı gibi, ulusun da geleceğini belirleyecek öneme sahiptir.
Programın uygulanabilmesi için halkın benimsemesi gerekir. Avrupa'nın beklentileri aynı zamanda Türkiye'nin demokratikleşmesini sağlayıcıdır. Bu nedenle en geniş demokratik çerçevede taahhütlerde bulunmaktan kaçınılmamalıdır
.Türkiye halkının beklentilerine, demokratik ihtiyaçlarına cevap veren bir program, başarılı uygulanacağı gibi, Avrupa Birliği'ne giriş sürecini de kısaltacaktır.
Yargı kurumları ve hukukçularımıza bu süreçte önemli roller düşmektedir. Uluslararası sözleşmelerin Türk hukukunda
doğrudan uygulanması, sözleşme organlarının kararlarının gereğinin yapılması yönünde çekince gösterilmemelidir. Ulusal önyargılardan, milliyetçi duygulardan uzak, objektif ve tarafsız düşünebilmeliyiz.iç yargı kurallarına dönüştüreceğimize söz verdiğimiz Avrupa insan Hakları Sözleşmesi ve yargı yetkisini kabul ettiğimiz Avrupa insan Hakları Mahkemesi'nin kararlarını benimseyerek, içtenlikle uygulamalıyız.
Bunun için Avrupa insan Hakları Sözleşmesi'nin Anayasa' nın üzerinde kabul edilmesi gerekir
. Bazı hukukçuların kanun düzeyinde veya Anayasa altında yorumları, pratik bir anlam ifade etmediği gibi, konunun özelliğine de aykırı düşmektedir.Hukuk sempozyumlarında ısrarla bu görüşü
savunan Prof. Sait Güran hocamız, hukuk dışı kaygılarla yanılgı içindedir.Mevcut Anayasamızda, sözleşmelerin Anayasa'ya aykırılığının ileri sürülememesi demek, Anayasa'ya aykırı olsa dahi sözleşmelerin uygulanması demektir.
Yani Anayasa gücünde bir korumaya sahiptir. Hatta Anayasa'yı bile TBMM değiştirebilir olmasına rağmen, bir sözleşmeyi TBMM'nin değiştirememesi, sözleşmeleri Anayasa üstüne taşımaktadır.Kaldı ki, Anayasamız da dahil bütün kanunlarımız Avrupa insan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı olamaz. Aykırı olduğunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nce yargılanıp, cezalandırılmaktadır
.Avrupa Konseyi'ne üye
41 devletin her birisi bizim Anayasamız sözleşmeden üstündür deyip, Avrupa insan Haklan Sözleşmesi'ne uymazsa, o zaman 41 ulusun bir araya gelip ortak bir sözleşme yapmasının ne anlamı kalacaktır? Türk Anayasası, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nden üstündür demek, diğer üye ülkelerin, örneğin Romanya veya Danimarka anayasasının da Avrupa insan Hakları Sözleşmesinden üstün olmasını kabul etmek demektir. Bütün ulusların birlikte ortak payda zemininde anlaşıp, ortak amaçlar için çalışmaları, özelliği gereği ulusal önyargılardan, çekincelerden uzaklaşmayı zorunlu kılar.Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay dahil bütün yargı kurumlarının kararları, sözleşmeye uygun olmalıdır. Aksi halde Avrupa insan Hakları Mahkemesi'nce sözleşmeye uygunluk yönünden yargılanıp cezalandırılmaktadır.
Dolayısıyla bütün mahkemelerimiz, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin sözleşmeyle sınırlı olarak alt mahkemeleri niteliğindedir.Türkiye'nin vatandaşlarına sözleşmeyi uygulayarak uygar ülkeler düzeyini yakalaması yanında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nce mahkûm olup tazminat ödemekten kurtulması için de ulusal programın sözleşme ihlallerini giderici olması mutlak zorunludur.
Demokratikleşme, insanileşme, en başta da Türkiye halkının beklentisi olduğu için, hükümet tarihi kararlar alarak tarihe geçmelidir.e-mail:
hacialiozhan@hotmail.com5 mart 2001 akit gazetesinde yayımlanmıştır.
Hacı Ali Özhan