Hacıalinin websitesi

Refah’ ın AİH mahkemesindeki duruşması sırasında Hacı Ali Özhan ile yapılan ve Yeni Şafak gazetesinde yayımlanan kısa röportaj. 9 ocak 001 tarihinde yayımlanmıştır.

Evin GÖKTAŞ/ ANKARA

AİHM' in, "Bir parti, program ve tüzüğündeki görüşleri, Türkiye, AİHM isminden dolayı kapatılamaz" görüşü, 16 Ocak' taki RP kararları doğrultusunda iç hukukunu değiştirmek davasında sonucun RP lehine çıkacağını gösteriyor yerine, davacıya tazminat ödemeyi kabul ediyor" dedi.

RP' nin 16 Ocak 1998 tarihinde kapatılmasıyla ile Necmettin Erbakan' ın siyasi yasaklı gelmesi üzerine, Avrupa insan Haklan Mahkemesi'ne 22 Mayıs 1998 ünü yapılan başvurunun ilk duruşması 16 tok 2001 günü Strasbourg' ta başlayacak.

Fransız avukat Laurent Hinker'in savunmasını yapacağı davanın ilk danışmasına Necmettin Erbakan'ın yaraşıra Şevket Kazan da katılacak. Dışişleri Bakanlığı'nca tayin edilecek bir hukukçu da Türkiye adına savunma yapacak.

Türkiye, AÎHM kararlan doğrultusunda iç hukuk hükümlerini değiştirmemekte direnirken, TBMM Anayasa Komisyonu'nca yürütülen anayasa değişikliği çalışmalarında, siyasi partilerin kapatılmasına karşı yapılması gereken 'köklü" çözümler yerine, geçici tedbirler gedilmeye çalışılıyor. AİHM' nin kararlarında belirtilen "Bir siyasi parti program ve tüzüğündeki görüşleri ile isminden dolayı kapatılamaz" görüşü göz ardı ediliyor.

... Hacı Ali Özhan, RP davasında AİHM'nin "kabul edilebilirlik" kararı vereceğini savundu. Özhan, "Ancak, AlHM, kabul edilebilirlik' karan verse dahi değişen bir şey olmayacak. Çünkü Türkiye, AlHM kararlarının gereğini yerine getirmiyor. Sadece tazminat ödüyor. Oysa asıl yerine getirmesi gereken şey, iç hukuk hükümlerini AİHM kararlan ve sözleşmeye uydurmaktır" dedi.

Özhan, Yeni Şafak'ın sorularını yanıtladı:

Soru -AİHM'den nasıl bir karar bekliyorsunuz?

Özhan: AİHM' nin, Türkiye ile ilgili bundan önceki parti kapatma davaları konusunda verdiği kararlara bakınca, bu davada da 'kabul edilebilirlik' karan vereceğini düşünüyorum. Bu, sözleşme ihlali olma ihtimalinin var olduğunu anlamına gelir. Kuşkusuz, kabul edilebilirlik kararından sonra mahkeme davayı kabul ya da addedebilir. Ancak mahkemenin konuya yaklaşımını göstermesi açısından ciddi bir karardır. Bu karardan sonra AÎHM, nihai karar verdiği noktaya kadar tarafların kendi aralarında görüşerek anlaşma sağlamalarını arzu eder. Bu nedenle hükümete ve başvurucu tarafa bu konuda yazılar yazar, görüşme yapılmasını önerir. Bu süreç gizlidir.

Soru -Hükümet nasıl bir anlaşma sağlar?

Özhan: Konusu para olan davalarda, hükümet başvurucuya para teklif eder. 'Kabul edilebilirlik' kararından sonra mahkeme hükümeti bu yöne iter. Sonuçta hükümet ile başvurucu anlaşırsa AİHM başvuruyu düşürür. Hükümet RP'ye şunu söyleyebilir "Davanızdan vazgeçin, milletvekillikleri düşenlere maddi tazminat verelim, RP'nin kapatılmasına neden olan kanun maddelerini kaldıralım." Bunun dışında başka bir anlaşma şekli sağlanabilir mi, bu konu her iki tarafın anlaşmasından sonra ortaya çıkabilir. Bu süreç yaklaşık bir yıl kadar sürebilir.

Soru -Sizin bu konuda bir de şikayetiniz olmuştu.

Özhan: AİHM, RP davasında ne karar verecek göreceğiz. AİHM' nin kararlarına uyulmadığı takdirde, bu kararların bir anlamı kalmayacaktır. Böyle bir hukuk anlayışı olmaz. Bu olayın tekrarını önleyici tedbir almalıdır. Nitekim diğer Avrupa ülkelerinde böyle olmaktadır. Gerekli tedbiri alıp ve değişiklikleri yanıp Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'ne bildiriyorlar. Bu ayrıca sözleşmeden kaynaklanan bir görevdir. Yani bir kararın gereğinin yerine getirilip getirilmediğini takip etmek Bakanlar Komitesi'nin görevidir. Bakanlar Komitesi'ne hükümetler rapor veriyor. Ben TBKP hakkında hükümetin görevini yapmadığını ileri sürerek Bakanlar Komitesi'ne ve AİHM' ye şikayetçi oldum.

Soru - AİHM'deki diğer davalar ne olmuştu?

Özhan: TBKP Ocak 1998, SP Haziran 1998, Aralık 1999, ÖZDEP, HEP Eylül 2000 tarihlerinde AİHM'den kararlar çıktı. DEP; STP, RP, DKP ile ilgili davalar da gündeminde bulunuyor. TBKP davası kararında diyor ki AİHM: "Bir parti program ve tüzüğündeki 'görüşlerinden dolayı ya da isminden dolayı kapatılamaz. Bu, örgütlenme özgürlüğüne aykırıdır. Türkiye, bu kararlardan dolayı mahkum oldu. Tazminat ödedi taraflara. Hükümet tazminat kararlarını yerine getiriyor, ancak içeriğe ilişkin kendisinden istenenleri yerine getirmiyor. Getirmediği gibi de bundan sonra da FP ve HADEP' e aynı iptal davası açılabilir. Esasen, Başsavcı İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararını önüne alıp, "Siyasi Partiler Kanunu uygulanamaz" demesi gerekir. Diyelim ki başsavcı buna rağmen dava açtı; Anayasa Mahkemesi AİHM kararına göre yorum yapıp karar vermelidir.

Bu gerekçelerle olaya baktığımızda, DEP; STP, RP, DKP' nin başvurularının da kabul edilebileceği hatta HADEP ile FP davalarında da kapatma kararı çıkarsa, bu partilerin başvurusuyla yine Türkiye'nin mahkum edilebileceği düşünülebilir.

Kısaca, Anayasa Mahkemesi'nin, bugünkü Siyasi Partiler Kanunu'na göre yapacağı bütün kapatmaların, AİHM' de Türkiye aleyhine döneceğini söyleyebiliriz.

Not: Bu röportaj için sn. Evin Göktaş’ a gerçekten teşekkürlerimi bildirmek isterim. HAÖ.

hacialiozhan@hotmail.com