Sevgili Eşine, Biricik kızı Gunda'ya, tüm akrabalarına ve Koca Çerkes Aşamba Edip Demiröz'e en içten taziyelerimle...

Canım Kızım,

    Bilmiyorum, bu güne dek sana hiç mektup yazdım mı?  Hatırlamıyorum. Askerken belki yazmışımdır. Mektup yazacak kadar hiç ayrı kalmadık. Annenle de öyle, şimdiye dek hiç yazışmadık. Şimdi ise beş buçuk aydır sizden ayrıyım. Beş buçuk aydır herhalde sizlere yazabilirdim. Ancak, arada bir telefon edebiliyor olmam ve de her an gelebilme umudum. Ayrıca yazma konusundaki tembelliğimde engel oldu yazmama. Kısa bir süre için de olsa, bir süre gelebilme umudumu hala taşıyorum. Yine de size, bu mektubu yazıyorum. Ne zaman gönderebilirim bilmiyorum.
    Tatlı Kızım, bugün annenin doğum günü. Annen doğum ve benzeri günleri hatırlayamadığımdan yakınırdı hep. Ama bugün hatırladım. 14 Ağustos'dan beri, burada ayın kaçı olduğunu pek bilmiyoruz.Sadece savaşın kaçıncı günü olduğunu biliyoruz. Örneğin bugün savaşın 131. günü. Yüz otuz bir gündür Abhaz Halkı, kendilerinden kırk kat daha güçlü Gürcistan'a karşı, vatanını, evini, barkını, kendini savunuyor.
    Sevgili Kızım, bütün bu hengame arasında, bugün sabah biri bana ayın kaçı olduğunu sordu. Ben de saatime bakıp ayın yirmi ikisi dedim ve karımın doğum günü diye ekledim. (Annen haklı galiba. Yine doğum gününü önceden hatırlayamadım) Daha sonra da Annenin doğum gününü kutlayamadığım için tüm şartlara çok sinirlendim.
    Bu mektup, ne zaman eline geçer bilmiyorum. Ama geçer geçmez annenin doğum gününü benim için kutlar mısın lütfen?
    Güzel Kızım, bir telefon konuşmamızda annen bana, herkesin yapmadığını, neden benim yapmam gerektiğini sordu. Çok da haklı annen. Keşke herkes yapması gerekeni yapsa idi, ben de herkes gibi olsaydım. Ama her zaman öyle olmuyor. Bunu annen çok iyi bilir. Yine son telefon konuşmamızda, anneannen, beni çok yordunuz, diye hayıflanıyordu. Senin bakımın konusunda, onun çektiği sıkıntıları çok iyi biliyorum. Çok da saygı duyuyorum. Bir kaç gün önce, Gürcistan tarafından düşürülen helikopterde ölen otuz beş çocuğun büyükannelerinin feryadını görünce, sevgili kayınvalidemin ve annemin şanslı olduklarını düşündüm.
    Bugün Abhazya'da, binlerce çocuğun anne, baba, anneanne ve babaannesi, çocuklarını sadece hayatta kalabilmek için herşeylerini feda etmeye hazır olduklarını çok iyi bilmeni istiyorum.
    Şimdiye dek, Türkiye'den gelip Abhazya'nın bağımsızlığı için savaşan gençlerden ikisi şehit düştü. Annen ve ben, Kafkasya ve Çerkeslik problemlerinden söz etmeye, dert etmeye başladığımızda, biri henüz yeni doğmuştu. Biri de 3-4 yaşındaydı. Bugün onlara iyi savaşlar çocuklar deyip, Türkiye'ye dönmekde bana doğru gelmiyor. Doğru nedir? Sorusuda bugün benim için zor yanıtlanır oldu. Sanırım ilk defa senden beni anlamanı istiyorum. Hatırlıyorum küçüklüğünü. Adının neden "Gunda" olduğunu sorgulardın. "Funda" ile de karıştırılmasına çok sinirlenirdin. Nasıl olsa "Funda" sanacaksınız diye, adını soranları yantlamazdın. Bizse, sana "Gunda" nın ne demek olduğunu anlattık birazcık... Bugün ise, adın sorulduğunda (ki soranlar çok az sayıda kişi idi) çektiğin sıkıntının çok daha fazlasını, tüm Abhazya ve Abhazlar çekiyor.
    Bütün Abhazlar, Abhazya nerededir? Abhaz nedir? Neden haklıdır? ... vb soruların yanıtlarını tüm dünyaya anlatmaya çalışıyolar. Umarım bunu başarabilirler. O zaman sende adını neden "Gunda" olduğunu, daha kolay anlayabilirsin.
    Sevgili Kızım, bu satırları yazarken, sorumluluğum (sorumsuzluğum da olabilir) duygusuyla göz yaşlarımı
engelleyemiyorum.
    Çevremizde ki bir çok insan, senin okula nasıl gideceğinle ilgilenmediğimi düşünürken, bense adının neden "Gunda" olduğunu sana yeterince anlatamamış olduğum için üzülüyorum.
    Ancak şuna kesin olarak inanıyorum. Bugün Abhazya'da sürmekte olan savaş, iyi ya da kötü tüm özelliklerimizi açığa çıkaracaktır. Umarım bu savaşdan, gerekli tüm dersleri alırız.
    Tatlı Kızım, tüm bunları sana anlatıyorum. Çünkü bir tek senin, herkese karşı beni savunduğunu biliyorum. Sana öyle söz veriyorum. İlk fırsatta satranç oynyacağız. (Umarım bu ilk oyunda ihtiyar babanı yenmessin.)
    Biliyorum, senin yaşındaki çocuklar, babaları tarafından anlaşılmayı isterler hep. Bense bugün, senin tarafından anlaşılmayı umuyorum. Dilerim sen, çevrende daha kolay anlaşılabilesin...
    Canım Kızım, seni çok seviyorum. Özlemle tatlı yanaklarından öperim. Anneni benim için öpermisin ve herkese selam söyler misin lütfen. Özellikle anneannene!...
    Yılbaşı öncesi gelemezsem, hepinizin yeni yılını kutlarım.

    Hoşcakal Canım Kızım...

    22 Aralık 1992   GUDAUTA

AŞAMBA MÜMTAZ DEMİRÖZ                    

     Aşamba Mümtaz Demiröz 13 Nisan 1950 tarihinde Akçakoca Esmahanım köyünde yaşayan Abhaz bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Bursa İmama Hatip Okulu'ndan 1973 yılında mezun oldu. Öğrenciliğinde çalışmaya başladı, beş yıl imam olarak görev yaptı. Siyasi görüşleri ve Kafkasya ile olan ilişkileri nedeni ile yapılan baskılar sonucu 1976 yılında görevinden istifa etti.
     1978 yılında evlendi. 1979 yılında kızları Gunda dünyaya geldi.
     Gençlik yıllarından itibaren önce Bursa daha sonra İstanbul'daki Kafkas Kültür Derneklerinde aktif olarak çalıştı. O dönemde Abhazya ile yazışmaya ve iki ülke arasında köprü kurmaya çalışanlardan birisi oldu. Kafkas Derneklerinin yönetim kurullarında görev aldı.
     14 Ağustas 1992'de Abhazya savaşı çıktığında düşünce olarak savaşa karşı olmasına ve Abhazların Gürcü halkı ile birlikte barış içerisinde bir arada yaşamaları gerektiğine inanmasına karşın "fiili durum Abhaz Halkının yanında olmayı gerektiriyor" düşüncesiyle Abhazya'ya gitti. Savaş süresince ve savaşdan sonra 3 yıl kadar Abhazya'da yaşadı.
     Ailesi ile Abhazya'ya göç etmeyi planlıyordu. Gayri resmi olarak Abhazya Dışişleri Bakanlığında çalıştı. Anavatana Dönüş Komitesi'nde başkan yardımcısı olarak görev aldı. Abhazya'da tüberküloza yakalanıp ardından da kalp krizi geçirince 1995 yılı sonunda Türkiye'ye döndü.
     3 Ağustos 1998 sabahı iş için bulunduğu Moskova'da geçirdiği kalp krizi sonucu hayata gözlerini kapadı. Rusca bilir, Abhazca'yı okuyup yazar ve simültane tercüme yapacak kadar iyi konuşurdu.
     Abhaz yöneticilerin talebiyle, Abhazya'da satın aldıkları evi, adını yaşatacak bir merkez yapılmak üzere Abhazya Devleti'ne bağışlandı. 1999 yılı başında geliri bu merkez için kullanılmak üzere ressam Faruk Cimok'un önderliğinde bir Çerkes Ressamlar Sergisi planlanmaktadır. Çalışmaları ile hepimize örnel olan değerli arkedaşımız Aşamba Mümtaz'ı hiç bir zaman unutmayacağız.

    Nart Dergisi Temmuz-Ağustos 1998 tarihli 8. sayısından alınmıştır.