*Çağdaş hukuk dergisin de yayımlanmıştır. Ayrıca, Öcalan
dürüst yargılanmalıdır başlığı ile Gündem gazetesinde yayımlanmıştır.
Abdullah Öcalan’ ın Türkiye'ye getirilmesinden sonra en çok tartışılan konu 'adil yargılama' kavramı olmuştur. Gerçekte çok önemli bu kavram hukuk devleti olmanın, çağdaş olmanın bir ölçüsüdür. Adil yargılama herkesin hakkı olduğu gibi tabi ki Abdullah Öcalanın da hakkıdır. Bir kısım basın organlarında, bazı yazarlarca, Abdullah Öcalan' a adil yargılanma hakkı çok görüldüğü yönünde yorumlar yapılmış hatta Abdullah Öcalan' a ayrıcalık olarak adil .yargılanma hakkının tanındığı gibi hukuka ilgisiz yorumlar da yapılabilmiştir.
Avrupa ülkelerince yakından takip edilen bu dava için, adil yargılanma temennileri, sanki özel bir talepmiş, yargıya müdahale imiş gibi görülerek karşı çıkanlar bile bulunmaktadır.
Bir kere şunu açıkça belirtmek gerekir ki, adil yargılanma herkesin temel hakkıdır. Hem anayasal bir temel haktır, hem de uluslararası sözleşmelerin verdiği evrensel bir haktır. Bu haktan Abdullah Öcalan da dahil kimse mahrum edilemez, edilmesi düşünülemez. Özellikle Abdullah Öcalan gibi yüzyılın davası, dünya çapında bir dava için adil yargı hakkı çok daha önemli ve can alıcıdır. Bu Türk adaletinin görevidir.
Avrupa ülkeleri, Türkiye'nin Abdullah Öcalan davasındaki yorumunu ve PKK konusundaki farklı bakış açısından dolayı taşıdığı endişesini özel bir talep olarak değil, olması gereken zorunlu bir talebin hatırlatılması anlamında tekraren belirtmektedir. Avrupa Ülkelerinin hatırlatması ile değil, hukuk sistemimizin bir gereği olarak Abdullah Öcalan adil yargılanacaktır, adil yargılanmalıdır. Hem de adil yargılamanın bütün gereklerine uyularak, en küçük bir ayrıntıda dahi tereddütlü, tartışmalı olaylara meydan verMeden yargılanmalıdır.
Abdullah Öcalanın yakalandığı 15-2-1999 tarihinden bu yana basında yer alan haberler, bir kısım hukukçuların açıklaması gerçekte talihsizlik olmuştur.
Basında Abdullah Öcalana atfen ifadeler yazılmış, kaynağı gösterilmeden günlerce manşetten haberler, yorumlar yapılmıştır. Hem de hazırlık soruşturmasının gizli olmasına karşın. Basın kanununun mahkemeyi etki altında bırakacak her türlü yayından kaçınılması hükmüne karşın günlerce yayınlar yapılmış ve hiçbir kovuşturmaya, soruşturmaya uğramamışlardır.
Hukukçularımız suçun sabit olduğundan, davanın uzatılmamasından bir an önce yargılanmasından, davanın fazla genişletilerek uzamaya neden olunmamasından bahsederek hem mahkemeyi etki altında bırakan, hem de usul hükümlerine aykırı yorumlar yapabilmişlerdir.
Davanın vekilliğini üstlenmek isteyen avukatlara karşı emniyet güçlerinin yanında vatandaşların tepkisi, sataşmaları televizyonlardan günlerce görülebilmiş, hatta bazı basın mensupları avukatları hedef gösterebilmiştir.
Yine, hakkında herhangi bir mahkeme karan olmadan kimsenin suçlanamayacağı kuralına karşı Abdullah Öcalan sürekli suçlayıcı ifadelerle hem basın kanununa aykırı olarak mahkeme etki altında bırakılmış, hem de 'masumiyet hakkı' ihlal edilmiştir.
Adil yargılanma hakkı, bağımsız bir mahkeme tarafından adil bir şekilde açık olarak yargılanmaktır. Sanık tutuklandığı, gözaltına alındığı andan itibaren; suçlamayı öğrenmek, bir avukatın yardımından yararlanmak, savunmasını yapabilecek yeterli zamana ve kolaylıklara sahip olarak yargılanmak adil yargılanmanın zorunlu şartıdır.
Adil kelimesi adalet, hakkaniyet anlamındadır. Yargılama adalete uygun başlayıp devam ettirilip, bitirilmelidir. Bütün usul kurallarına özellikle de soruşturmanın genişletilmesi, sanık lehine delillerin araştırılması, maddi gerçeğin açığa çıkarılması zorunludur. Bu nedenle avukatın yardımı çok önemli ve can alıcıdır. Yargılama hukukunun genel ilkelerine, hakkaniyete uygun olduğu kadar insanlığın ortak evrensel değerlerine, çağdaş insani değerlere uygun olmak zorundadır. Adaletin tecelli etmesi, milletin adaletin tecelli ettiğine inanması gereklidir.
Duruşmaların acık yapılması şarttır. Halkın adaleti denetleme hakkı olan bu hak 'adaletin tecilli ettiğine' inanılmasında çok önemlidir. Duruşma salonuna her isteyenin girebilmesi, yapılanları görmesi, duyması bu hakkın kendisidir. Duruşma salonuna herkesin gelemeyeceği düşünüldüğünde duruşmaların teknik cihazlarla tespiti ve kamuoyuna aktarılmasında bu hakkın kapsamı teindedir. Mahkemece gizli duruşma kararı alınmamışsa, duruşma salonuna yazılı basının veya görüntülü basının alınmaması veya bir kısmının alınıp bir kısmının alınmaması aleniyeti ihlal eder. Açıklık keyfililiği önler ve güven verir.
Mahkeme kararlarının gerekçeli .olması da adil yargılamanın bir gereğidir. Savunmanın taleplerinin reddi veya kabulü halinde gerekçe belirtilmezse, kararın keyfiliği önyargısını oluşturur. Yine gerekçe denilerek, standart alışılmış açıklamaların yapılması veya gerekçe olamayacak açıklamaların yapılması da gerçekte 'gerekçe' değildir. Bu durumda da adil yargılama hakkının ihlali söz konusudur.
Gözaltının başladığı andan itibaren, suçluların bulunması gereken asgari koşullar altında her sanığın bulunması, sağlık, eğitim, beslenme, kültürel ve sosyal etkinliklerden yararlanması günümüz çağdaş değerleri arasına girmiştir. Bu haklar gerçekten benimsenmeli ve bunlara uyulmalıdır. Bu hak sanığa acıma değil toplumun insani duygularının gereği olup toplumsal fayda açısından da gereklidir.
Adil yargılamanın bir diğer şartı da 'doğal yargıç' ilkesidir. Herkesin önceden hangi mahkeme önünde yargılanacağı saptanmalıdır. Suç işlendikten sonra hakim, mahkeme belirlenmemelidir. Keza bu mahkemeler genel mahkemeler olmalı, istisnai mahkemeler . olmamalıdır.
DGM'lerin istisnai mi yoksa uzmanlık mahkemeleri mi olduğu tartışmalıdır. Kanımca istisnai mahkemelerdir. .DGM'lerin kuruluş amacı, kuruluş yılı ve ülke koşullan dikkate alındığında istisnai özel mahkeme okluğu rahatlıkla anlaşılacaktır. Keza, DGM'lerin 15 yıllık tatbikatı da uzmanlık mahkemesi değil, istisnai özel mahkeme olduğunu açıkça göstermektedir. DGM' ler başlı başına kanımca adil yargılama ilkesine aykırıdır.
Yine çok tartışılan Avrupa insan Haklan Mahkemesi' nin DGM' ler deki askeri üyenin mahkemenin tarafsızlığını bozduğu görüşüne de katılmamak mümkün değildir. Komisyon ve Divan kararında, objektif olarak askeri üyenin bulunmasını tarafsızlığa aykırı bulmuştur. Asker üyelerin tarafsız olamayacağı, taraflı karar verecekleri anlamına gelmemektedir. Asker üyenin atanması, sicili, yükselmesi, tekrar seçilmesinin askeri kurallarca karara bağlanmasının ve sivil bir davada askerlik hizmetine ilgisiz bir davada asker üyenin bulunmasının sakıncaları dile getirilerek tarafsızlık kararı verilmiştir. Burada Divanın özellikle belirttiği şey sanığın kaygılarının objektif olarak haklı sayılıp sayılmayacağıdır denilmektedir. Gerçekte hakimin tarafsız olmasının yetmeyeceği tarafsız olduğuna inanılması gereklidir.
Asker üyenin bulunmasının tarafsızlığı engellemesi yanında DGM'lerdeki yargılama sürecindeki bir çok hüküm 'adil yargılama' yı zedelemektedir. Savunma iddia ile başlar gereği sanık gözaltına alındığında avukat yardımından hemen faydalanmalı iken, 4 gün boyunca bundan mahrum olmaktadır. 1992 yılındaki CMUK değişiklikleri DGM'lerde uygulanmamakta, sanık lehine usul hükümlerinden mağdur olunmaktadır, infazda lehe hükümler uygulanmadığı gibi ağırlaştırıcı uygulama yapılmaktadır.
DGM'lerin varlığı tek başına kanımca 'adil yargılama' ilkesine aykırı olduğundan hiç açılmamak üzere kaldırılmalı ve olağan yargıya geçilmeli ve ihtiyaç varsa uzman mahkemeler genel usul kurallarını uygulamak şartıyla kurulmalıdır.
Son olarak şunu belirtmek isterim ki, adil yargılamanın en önemli şartı savunma hakki; avukat seçimi ve avukatın görevini tereddütsüz layıkıyla yapabilmesinin koşullarının yaratılması ve güvenceye alınmasıdır. Sn. Cumhurbaşkanını hırsız suçüstü yakalanmış avukat tutmak istemiş, neden diye sorulduğunda da, avukatın beni nasıl savunacağım ben de merak ediyorum" diyerek savunmayı, avukatı hafife alması talihsiz bir yorum olmuştur. Yine Sn. Başbakanın Abdullah öcalanla görüşen avukatı kastederek; istismar edecek bir şey bulamadığından, baskı, işkence belirtisi göremediklerinden görüşmeyi kısa kesip ayrılmışlardır, yorumu da gerçekte talihsiz bir yaklaşım olmuştur.
Mahkemeyi etki altında bırakacak, yönlendirecek her türlü davranıştan, herkes kaçınmalı, halkımız sağduyulu olmalı, yargılamaya müdahale etmemelidir. Aksi halde devlet, türk adaleti savunmaya yapılacak en küçük müdahaleyi dahi şiddetle cezalandırmalıdır.
Hacı Ali Özhan
hacialiozhan@hotmail.com...............................ana sayfa
hacialiozhan@mynet.com...........................http://hacialiozhan.sitemynet.com