
|
SULTAN I. MURAD
(MURAD HÜDAVENDİGAR)
Babası : Orhan Gazi
Annesi : Nilüfer Hatun
Doğumu : 1326
Vefatı: 1389
Saltanatı : 1359 - 1389 (30) sene
Erkek çocukları : Yakub Çelebi, Yıldırım Beyazid, Savcı Bey ve
İbrahim.
Kız çocukları : Nefise ve Sultan Hatun.

Sultan Murad
uzun boylu, değirmi yüzlü, iri burunlu idi. Kalın ve adaleli bir vücuda sahipti.
Başına mevlevi sikkesi üzerine yuvarlak testar sarılı bir başlık giyerdi. Çok sade
giyinir ve kırmızı zeminli beyaz elbiseden hoşlanırdı. Gayet nazik, sevimli, çok
halim ve selimdi. Âlim ve sanatkârlara hürmet gösterir, fakirlere ve kimsesizlere
büyük bir şefkatle muamele ederdi. Halk tarafından "Gazi Hünkâr" diye
anılır ve bir baba olarak sevilirdi.
Terbiyesi ile annesi Nilüfer Hatun meşgul oldu. Gençliğini Bursa'da
medreselerde, ilim ve sanat adamları ile geçirdi. Bütün hayatı sınır boylarında ve
harp meydanlarında geçmiştir. Hiç durmadan Rumeli'den Anadolu'ya, Anadolu'dan
Rumeli'ye seferler yapmıştır. Bu kadar harp meşguliyetleri arasında, büyük ve
kıymetli binalar, sanat eserleri meydana getirmeye de vakit bulmuştur. Bursa'da
camiler, medreseler ve imarethaneler yaptırmıştır. Edirne'yi ilk defa O, hükümet
merkezi yapmıştır. İlk Edirne sarayı da kendisi bina ettirmiştir.
Orhan Gazi'nin vefatında 95.000 km. Kare olan toprakların genişligini
500.000 km. Kareye çıkardı.
Zamanında alınan yerler:
1362'de Edirne, 1363'de eski Zağra ve Filibe fethedildi. 1364'de
Sırpsındığı zaferi kazanıldı ve Haçlılar perişan edildi. 1365'de Kara Biga
Osmanlı topraklarına katıldı. 1369'da Hayrabolu, Kırklareli, Pınarhisar ve Vize
alındı.1370'de Bulgar Krallığı Osmanlılara tâbi oldu. Bir müddet sonra da Çamurlu
savaşı kazanıldı. 1371'de Çirmen zaferi elde edildi, Haçlılar bir defa daha
yenildiler. 1372'de Çatalca Bizans'tan alındı. 1374'de Sırbistan Osmanlılara tâbi
oldu. 1375'de Niş fethedildi. 1378'de Kütahya Vilâyeti Osmanlı topraklarına
katıldı.1382'de , Sofya fethedildi. 1383'de Candaroğulları Osmanlılara tâbi oldu.
1385'de Arnavutlukun kuzeyi tamamen alındı. 1386'da Karamanlılarla harp yapıldı.
1388'de Silistre, Ziştovi, Niğbolu, Plevne, Lofça, Deliorman ve Dobruca Türk
hakimiyeti altına alındı. 1389'da Haçlılar bir defa daha perişan edildiler ve
İslâm ordusunun yiğitlikeri sonunda Kosova Meydan Muharebesi kazanıldı. Ne yazık ki
bu şanlı zafer çok büyük bir acı ile neticelendi. Bütün gazileri derin bir matem
içinde bıraktı. Şöyle ki; bu zafer sonunda yaralıların büyük bir kısmı düşman
askerleri idi. Yerdekiler arasında tek türk Türk şehidi de vardı. Sultan Murad her
şehidin önüne geldiği vakit büyük bir üzüntü ile "İnna lillâhi ve inna
ileyhi râciun" diyor ve şehidin derhal kaldırılarak defnedilmesini emrediyordu.
Yaralı bir Türk'ün yanına geldigi zaman, onu okşuyor, yarasının acıyıp
acımadığını ve bir arzusu olup olmadığını soruyordu. Böylece dolaşırken biraz
uzakta ölüler arasında bir kımıldama oldu. Sultan Murad o tarafa döndü. Ölüler
arasından, dev gibi uzun boylu bir Sırplının kalktığı görüldü. Miloş ismindeki
bu Sırplı (Kral Lazar'ın damadı) yerden kalkarak Padişaha doğru gelmeye başladı.
Padişahın muhafızları ise, Sırplı'yı derhal yakaladılar. Fakat Sırplı,
padişahı mutlaka görmek istiyordu ve : "Beni bırakınız, korkmanıza lüzum yok.
Ben Padişahın elini öpmeye ve hem de müslüman olmaya geldim. Ayrıca size bir de
müjdem var. Kral Lazar yakalandı, bakınız getiriyorlar" dedi. Padişah onun
sözlerini işitmişti. İşaret ederek bırakmalarını söyledi. Muhafızlar da Kralın
tutulduğu tarafa bakarlarken, yaralı taklidi yapan hain Sırplı, Padişaha yaklaştı,
elini öpecekmiş gibi eğildi, bir anda ve yıldırım sürati ile koltuğunun altında
sakladığı hançerini çekerek, Gazi Hünkâr'ın mübarek göğüs ve karnına
sapladı. Muhafızlar neye uğradıklarını anlayamadılar. Katil kaçmaya başladı.
Sonra muhafızlar kafiri yakalayarak parça parça ettiler.
Hünkâr'ın son sözleri şunlardı : "İslâmın muzafferiyeti, benim
şehit olmama bağlı ise, şehadet şerbetini nasip buyurmasını Cenab-ı Hak'tan dua ve
niyaz etmiştim. Duam kabul buyuruldu. Hazreti Allah'a hamd ve sena olsun ki, İslâm
askerinin zaferini gördükten sonra hayatım sona ermektedir. Oğlum Bayazid'e biat
ediniz. Sakın esirleri incitmeyiniz. Mal ve canlarına tecavüz etmeyiniz. Ben artık
sizleri ve muzaffer ordumuzu Cenab-ı Hakk'a emanet ediyorum. Mevla devletimizi bütün
fenalıklardan korusun!" diyerek ebediyyete intikal etti.
Sultan Murad'ın hançerle parçalanan barsakları, şehit olduğu yere bir
türbe yapılarak gömüldü. Cesedi ise Bursa'ya nakledilerek Çekirge'deki türbesine
defnedildi.
Silsile-i Sadât-ı Nakşibendiyye'den Hâce Seyyid Emir Kilâl (k.s.)
Hazretleri, Muğnullebib isimli eserin sahibi ve topun mucidi olarak bilinen Cemaleddin
Abdullah Efendi, Buhari'nin şârihi Semseddin Kirmani, Birinci Murad zamanında vefat
etmişlerdir. İlk kazasker tayinleri, tımar kanunu ve minarelerden salatu selâm okuma
adetleri bu devirde başlamıştır. |