İBADET

    Tapmak, kulluk yapmak, itaat etmek, boyun eğmek. Niyete bağlı olarak yapılmasında sevap olan, Cenab-ı Hakka yakınlık ifade eden ve özel bir şekilde yapılan taat ve fiillerden ibarettir. Bu, bizi yoktan var eden, bize sayısız nimetler bahşeden Yüce Allah'ı ta'zîm (ululamak, yüceltmek) amacıyla güden bir kulluk görevidir. (Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, I, 95)
    Bu duruma göre ibadet, Cenab-ı Allah'a karşı gösterilen saygı ve hürmetin, en yüksek derecesini ifade eder. En geniş anlamda ibadet, Allah'ın hoşnut ve razı olduğu bütün fiil ve davranışları kapsamına alır. İslam'da ibadet, yalnız Allah için yapılır. Peygamberler veya diğer insanlar için ibadet asla söz konusu olmaz. Kur'an-ı Kerim'de, yeryüzündeki tüm insanlar için şu çağrıda bulunur: "Ey iman edenler! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk edin. Umulur ki, sakınırsınız." (El-Bakara, 2/21) İslam inancında, Allah'tan başkasına tapma, tevhid inancı ile çelişir ve kişiyi niyetine göre dinden çıkarabilir. Allah'a kulluk edenlerin, ilahi duygular içinde, yeni ve manevi bir ortamın rengini alacakları, ayette şöyle ifade buyurulur: "Allah'ın boyası ile boyandık, Allah'ın boyasından (din) daha güzel boyası olan kimdir? Biz ancak O'na kulluk ederiz deyin." (el-Bakara, 2/138)

    İslam'a göre, insanın yaratılış gayesi Allah'a ibadet etmektir. Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulur: "Ben cinleri ve insanları ancak bana bana ibadet etsinler diye yarattım" (ez-Zâriyât, 51/56) İslam'da ameller niyetlere göredir. Amellerden beklenen ecir ve sevabın alınabilmesi, ibadetin yapılmasından daha çok, niyetin halis ve katkısız olmasına bağlıdır. Hadiste; "ameller niyetlere göredir. Her bir kimse için niyet ettiği şey vardır." (Buhari, Bed'ül Vahy, Menakıbu'l-Ensar, Talak, Hıyel; Müslim, İmare; Ebu Davud, Talak)
    İbadet, yapanın niyet ve maksadına göre üç dereceye ayrılır.
    a) Allah'a, sevabını umarak ve azabından korkarak ibadet etmek. Yani Cennet ümidi veya Cehennem korkusu ile ibadet etmek.
    b) Allah'a ibadetle şereflenmek veya O'nun emirlerine uymak ve kabul etmiş olmak için ibadet etmek.
    c) Allah'a, ibadet ve tazime layık olduğu için ibadet etmek. Bu ibadetin en yüksek derecesidir. (el-Alûsî, Rû-hi"l-Meânî, I, 86)
    Bu dereceye hadiste "ihsan" derecesi denir. Cibril hadisinde, Cebrail aleyhisselamın Resûlullah (sav) ve sorduğu sorulardan birisi de "ihsan" olmuştur. Hz. Peygamber buna şöyle cevap vermiştir; "İhsan; Allah'a sanki O'nu görüyormuşsun gibi ibadet etmendir. Her ne kadar sen O'nu görmüyorsan da O seni görmektedir" (Müslim  İman; İbn Mâce Mukaddime) Dolayısıyla İslâm'da ibadet insanın bütün davranışlarını kapsar. Bunlardan başka bir de dünya ile ilgili bir takım faydaları olduğu için ibadet etmek vardır ki, buna ibadet etmek bile doğru değildir.
   İslam'da ibadet, kısa tanımı ile üç şekilde yapılır:
    a) Beden ile yapılan ibadetler: Namaz ve oruç gibi ibadetler bu çeşit ibadettir. Beden ile yapılan ibadetlerde başka birini vekil tayin etmek caiz değildir. Yani bir kimse başka birinin yerine namaz kılamadığı gibi, oruç da tutamaz. Bunları herkes kendi yapmalıdır.
    b) Mal ile yapılan ibadetler: İslam'ın beş şartından biri olan zekât bu çeşit bir ibadettir. Mal ile yapılan ibadetlerde başka birini vekil yapmak caizdir.
    c) Hem beden hem de mal ile yapılan ibadetler: Hac böyle bir ibadettir. Parası olduğu halde hacca gitmekten aciz olan veya herhangi bir kimsenin başka birini yerine vekil göndermesi caizdir.