Hz. LÛT
(a.s.)
Kur'an-ı Kerim'de geçen
peygamberlerden biri Lût (a.s) ile birlikte Hz. İbrahim'in kardeşi Hârân'ın
oğludur. Lût (a.s), İbrahim (a.s) ile birlikte Hârrân'dan Filistin'e göç etti.
Burada kıtlık baş gösterince Lût ve İbrahim (a.s.) beraberce Mısır'a gittiler. Bir
süre sonra Mısır kralının verdiği mal ve sürüleri yanlarına alarak birlikte
tekrar Filistin'e döndüler. Zamanla yerleştikleri bölge, sürülerini almaz oldu. Hz.
Lût bunun üzerine, amcası İbrahim (a.s.)'ın bölgesinden ayrılıp Sedom şehrine
yerleşti. Daha sonra bu şehre peygamber olarak gönderildi. Sedomlular bozuk ahlaklı,
kötü niyet insanlar idi. Yol keserler, yolcuların elinde avucunda ne varsa alırlardı.
Sedom halkı dünyada daha önce kimsenin yapmadığı sapık işleri,
ahlaksızlıkları yapıyor, eşcinsel davranışlarda bulunuyor, azgınlıkta
birbirleriyle yarış ediyorlardı. Hz. Lût, kavmini doğru yola davet ettiyse de
aldırmadılar. Yaptıkları kötü işleri devam ettirdiler. Karısı da ona
inanmayanlardandı.
Hz. Lût, "alemlerden hiç kimsenin sizden önce yapmadığı
hayasızlığı mı yapıyorsunuz? Siz kadınları bırakıp şehvetle erkeklere
yaklaşıyorsunuz, doğrusu çok aşırı giden bir milletsiniz" (el-A'raf, 7/80-81);
"evet, siz cahil bir milletsiniz" (en-Neml, 27/55); "yol kesiyor ve
toplantılarınızda fena şeyler yapmıyor musunuz?" (el-Ankebût, 29/29) diyerek
onları doğru yola davet etti, içinde bulundukları delalet ve cehaletten kurtarmağa
çalıştı.
Hz. Lût'un yaptığı ikazlara aldırmayan Lût kavmi de peygamberi
yalanladı. Kardeşleri Lût onlara; "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?
Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Artık Allah'tan sakının ve
bana itaat edin. Buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin
rabbine aittir. Rabbinizin sizin için yarattığı eşleri bırakıp da, insanlar
arasında, erkeklere mi yaklaşıyorsunuz? Doğrusu siz azmış bir milletsiniz" dedi
(eş-Suara, 26/160-166). Bunun üzerine kavmi de ona cevaben. "Ey Lut! Bu
sözlerinden vazgeçmezsen, mutlaka kovulacaksın" (eş-Suara, 26/167). "Doğru
sözlü isen bize Allah'ın azabını getir" (el-Anke-büt, 29/29) diyerek Hz. Lut ve
kendisine inananlarla alay ettiler ve şehirden çıkarmak istediler (el-A'raf, 7/82).
Lût Peygamber, kavminin azgınlıklarına karşı Allah'tan yardım istedi. "Rabb'im
şu bozguncu kavme karşı "bana yardım et" (el-Ankebut, 29/30); "Rabb'im,
beni ve ailemi bunların yaptıklarından kurtar" (eş-Şuara, 25/169) diye dua etti.
Bunun üzerine Allahü Teala, Hz. Lût'un öğütlerine ve davetine
uymayan kavmini yok etmek üzere "elçiler" (melekler) görevlendirdi. Melekler,
önce Hz. İbrahim (a.s)'a uğradılar ve orada Hz. Lût'un kavmini cezalandırmak üzere
geldiklerini söylediler. "Biz şüphesiz suçlu bir millete gönderildik. Lût'un
ailesi (Hz. Lût'a inananlar) bunun dışındadır. Karısı hariç hepsini
kurtaracağız. Karısının geride kalanlardan olmasını gerekli bulduk" (el-Hicr,
15/58-60). "Biz bu kasaba halkını yok edeceğiz, çünkü oranın halkı zalim
kimselerdir. İbrahim: "Ama Lût oradadır" dedi. Elçiler (melekler): "Biz
orada olanları daha iyi biliriz, onu ve geride kalanlardan olacak karısı dışında
ailesini kurtaracağız" dediler" (el-Ankebût, 29/31 -32).
Melekler, Hz. İbrahim'den ayrıldıktan sonra Hz. Lût'un bulunduğu
Sedom şehrine geldiler. Melekler gelince, Hazreti Lût onları tanıyamadı. Melekler
ona. "Biz sadece şüphe edip durdukları azabı getirdik, sana gerçekle geldik.
Şüphesiz biz doğru söyleyenleriz" (el-Hicr, 15/63-64) diyerek kendilerini
tanıttılar. Melekler geldiğinde Hazreti Lut çok sıkıldı. "Bu çetin bir
gündür" (Hud 11/77) dedi. Sıkılma sebebi, melekleri insan zannetmesi idi.
Çünkü melekler genç ve yakışıklı erkekler suretinde gelmişlerdi. Hz. Lut,
kavminin yaptığı ahlaksız hareketleri ve kötü huylarını biliyordu. Korkusu
bundandı. Misafirlerin geldiğini duyan "şehir halkı sevinerek geldiler"
(el-Hicr, 15/67).
"Lut'un konukları olan melekleri elde etmeye (onlara tecavüz
etmeye) kalkıştılar" (el-Kamer, 54/37). "Hz. Lut onlara: "Bunlar benim
konuklarımdır; onlara karşı 'beni rüsvay etmeyin. Allah'tan korkun, beni
utandırmayın" dedi" (el-Hicr, 15/68-69). Misafirlere dokunulmaması için:
"Ey milletim işte bunlar benim kızlarım, onlar sizin için daha temizdir (size
nikahlayabilirim). Konuklarımın önünde beni rezil etmeyin. İçinizde aklı başında
kimse yok mudur? dedi" (Hud, 11/78). Sedom halkı sapıklıktan başka bir şey
düşünmüyordu. "Andolsun ki senin kızlarınla bir işimiz olmadığını
biliyorsun: Doğrusu ne istediğimizin farkındasın" (Hud, 11/79) diyerek bunu
reddettiler. Hz. Lût, bu defa: "Keşke size yetecek bir kuvvetim olsa veya sağlam
bir yere sığınsam" dedi (Hud, 11/80). Hz. Lût iyice sıkılmıştı. Bunun
üzerine melekler; "Ey Lut! Biz Rabbinin elçileriyiz, onlar sana
ilişemeyecekler" (Hud, 11/81) diyerek kimliklerini açıkladılar ve onu teselli
ettiler.
Artık Allah Teala'nın Lût kavmine takdir ettiği azabın vakti
gelmişti. Melekler, Hazreti Lûta: "Geceleyin bir ara, ailenle beraber yola çık.
Karının dışında kimse geri kalmasın. Doğrusu onların başına gelenler onun
başına da gelecektir. Vadeleri gün doğana kadardır. Gün doğması yakın değil
mi?" (Hûd, 11/81). "Bu kasaba halkının yaptıkları yolsuzluklardan ötürü
gökten elbette bir azap indireceğiz" (el-Ankebut, 29/34). Sabahleyin Sedom müthiş
bir zelzele ile sarsıldı. Halkın üzerine kime isabet edeceği yazılı taşlar
yağdırıldı. Böylece ahlaksızlıklarının cezasını görmüş oldular (Abdulfettah
Tabbara, Ma'al Enbiya' Fil-Kur'an, s, 142-146; Muhammed Ahmed Cad, Kısasu'l-Kur'an,
68-76).
Bundan sonrası da Kur'an-ı Kerim'de şöyle anlatılır:
"Buyurduğumuz gelince oraların altını üstüne getirdik;
üzerine de Rabbinin katından işaretli olarak yığın yığın sert taş yağdırdık.
Bunlar zalimlerden hiç bir zaman uzak olmayacaktır" (Hûd, 11/82-83).
"Tanyeri ağarırken çığlık onları yakalayıverdi.
Memleketlerini alt üst ettik; üzerlerine sert taş yağdırdık. Bunda, görebilen
insanlar için ibretler vardır. O şehrin kalıntıları işlek yollar üzerinde hala
durmaktadır. Bunda inananlar için ibret vardır" (el-Hicr, 15/73-77).
"Bunun üzerine onu (Lût'u) ve ailesini kurtardık. Yalnız
karısının geride kalanlardan olmasını gerekli bulduk. Ge-
ride kalanların üzerine bir yağmur yağdırdık. Uyarılan, fakat yola gelmeyenlerin
yağmuru ne kötü idi" (en-Neml, 27/57-59).
"Andolsun ki, sabah erken, önü alınmaz bir azab başlarına
geldi. Azabımı ve uyarılarımı dinlememenin sonucunu tadın" dedik (el-Kamer,
54/38-39).
Görüldüğü gibi, Lût'un kıssasındaki en büyük özellik onun
eşcinsellikle yaptığı mücadeledir. Eşcinsellik İslam'da en büyük günahlar
arasındadır. Eşcinselliğe livata * yada lûtilik * denmesi, bu çirkin fiili ilk
olarak bu kavmin işlemesinden dolayıdır. Yine görüldüğü gibi Kur'an-ı Kerim, bu
iğrenç fiili yapanları kınamakta ve faillerinin dünya ve ahirette büyük azap
göreceklerini ifade etmektedir.
KAYNAK: ÖZGEN, Ahmet; Şamil İslam Ansiklopedisi, Akit Gazetesi Yayını, C.V, S.68-69