Hür ve
müslüman kadın kimlerin yanında ve nasıl örtünür?
a) Kocasının yanında:
Karı-koca birbirinin bedenlerinin her yanına bakabilirler. Eşler
arasında örtünme zorunluluğu söz konusu olmaz. Çünkü İslamî nikahla cinsel
ilişki bile meşru olunca, bundan daha hafif olan bakma ve dokunmanın meşru oluşunda
şüphe yoktur. Bununla birlikte "galiz avret" sayılan haya yerlerine
bakılmaması edebe daha uygundur. Nitekim Hz. Aişe'den; "Ben Nebî (s.a.s)'in
cinsel uzvuna (ferc) hiç bakmadım", başka bir rivayette "Onun fercini hiç
görmedim, o da benden bir şey görmedi" dediği nakledilmiştir. (bk. Ahmed b. Hanbel, VI, 63, 190; el-Kurtubî, a.g.e., XII, 154.)
b) Mahrem hısımlarının yanında:
Kadın; baba, oğul, erkek kardeş ve üvey oğul gibi, aralarında
ebedî olarak evlenme engeli bulunan hısımlarının yanında el, ayak, kol, saç, kulak,
boyun ve dizden aşağı inciklerini açabilir. Onların da bunlara bakmaları helaldir.
Çünkü yakınlıkları yüzünden bir takım iş ve hizmetlerin görülmesi, bu nedenle
de bir arada bulunmaları gerekir ve bir fitne düşünülemez. Ancak karın ve sırt
kısmını açamaz, bu arsızlık olur. Nitekim zıhar yolu ile boşamada koca, karısına
"Sen bana anamın sırtı gibisin" diyerek boşama prosedürünü başlatır.
Zıharı ve pişmanlık durumunda dönüş yöntemini belirleyen ayette (el-Mücadele, 58/1; bk. Elmalılı, a.g.e., VII, 450 vd.) annenin sırtına dikkat çekilmiştir. Bu yüzden annenin sırt
ve bunun benzeri olan karın kısmının da yakın hısımlara karşı avret sayılması
gerekir. Aşağıda, kadının yanlarına örtüsüz çıkabileceği hısımları ayrıca
inceleyeceğimiz için kısa geçiyoruz.
c) Başka kadınların yanında:
Kadınların kadınlara karşı avret yeri, göbekle diz kapakları
arasında kalan kısımdır. Bunun dışındaki yerleri kadınların yanında
açabilirler. (el-Mevsılî, el-ihtiyar, l, 45.) Ancak müşrik kadınlar kapsam dışında tutulmuştur. Bu
yüzden müslüman bir kadının müşrik ya da inkarcı kadınların yanında mahrem bir
yerini açması caiz değildir. Hatta İbn Cüreyc, Ubade b. Nüsey ve Hışam el-Kari'
gibi bilginler hıristiyan bir kadının müslüman bir kadını öpmesini veya onun avret
yerlerine bakmasını mekruh saymışlardır. Ubade b. Nüsey, Hz. Ömer'in, komutan Ebu
Ubeyde b. el-Cerrah'a (ö. 18/639) yazdığı şu mektubu zikreder: "Zimmet ehli
(hıristiyan veya Yahudi kadın tabea)nin müslüman kadınlarla birlikte hamamlara
girdikleri haberi bana ulaştı. Onları bundan menet. Çünkü zimmiye bir kadının
müslüman kadını çıplak olarak görmesi caiz değildir". Ebu Ubeyde mektubu
alınca şöyle ilan etmiştir: Herhangi bir kadın özürsüz olarak hamama giderse,
bununla yüzünü beyazlaştırmayı kastetmiş olur. Allah kıyamet gününde yüzlerin
beyazlaştığı (bk.Al-i İmran, 3/106,107.) günde onun yüzünü karartsın" (el-Kurtubî, a.g.e., XII, 155.) Abdullah
b. Abbas (ö. 68/687) bu konuda gayri müslim kadınların istisna edilmesinin nedenini
şöyle açıklar: "Müslüman kadını tesettürsüz olarak hıristiyan veya yahudi
bir kadının görmesi helal olmaz. Çünkü bunlar müslüman kadının örtüsüz halini
kocalarına anlatabilirler" (el-Kurtubî,
a.g.e., XII, 155.) Yine de konu İslam fakihleri
arasında görüş ayrılığına neden olmuştur. Nitekim müslüman bir hanımın, gayri
müslim cariyesinin yanında örtünmesine gerek olmadığına fetva verilmiştir.
d) Yabancı erkeklerin yanında:
Müslüman bir kadının yabancı erkeklere karşı yüzü, bileklere
kadar elleri ve ayakları dışında bedeninin tamamı avrettir. Ayaklarda görüş
ayrılığı olmakla birlikte sağlam görüşe göre ayaklar açık kalabilir. Bu
yerlerin gerek namaz içinde ve gerekse namaz dışında örtülmesi farzdır. Yukarıda
başın ve bedenin örtünme şeklini ve örtüde aranan nitelikleri açıklamıştık. Bu
yüzden kısa geçiyoruz.
e) Zaruret veya tedavi halinde örtünme:
Tedavi gibi bir zaruret halinde erkek veya kadının bedenine doktor,
ebe, iğneci ve pansumancı gibi kimselerin bakması ve dokunması caizdir. Ancak
kadınların sağlık problemlerinde kendi cinslerinden olan doktor, ebe ve sağlık
personelini tercih etmeleri gerekir. Bunlar bulunmayınca veya bulunup da uzmanlık ve
beceride geri olması durumunda "Zaruretler sakıncalı olan şeyleri mubah
kılar" kuralı işletilir. Ancak zaruretler de miktarlarınca takdir olunur. (Mecelle, mad. 21, 22)