Erkek Ve
Kadının Birbirini Ziyaret Etmesi
1) İslam'ın ziyaretleşmeye verdiği önem:
İslam bir toplum dini olduğu için, toplum fertlerini birbirine
yaklaştıran, karşılıklı sevgi, saygı ve yardımlaşma duygularını güçlendiren
davranışları da düzenlemiştir. Hasta ziyareti veya nişan, düğün ve bayram gibi
sevinçli günlerde tebrikleşme ve selamlaşma bunlar arasında sayılabilir.
Ziyaretleşme yalnız hısımlar arasında değil; iş ve meslek
arkadaşları veya komşu yahut aile dostu gibi hısım olmayan fakat ünsiyet bulunan
kimseler arasında da yapılabilir. Biz, aşağıda ziyaretleşmenin önemini
açıkladıktan sonra, özellikle kadın-erkek arasında olabilecek ziyaretleşmenin
ölçü ve sınırlarını belirlemeye çalışacağız.
Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
"Müslümanın müslüman üzerindeki hakkı altıdır. Ey
Allah'ın Rasülü bunlar nelerdir? diye sorulunca şöyle cevap verdi:
Karşılaştığın zaman ona selam ver, seni çağırdığı zaman davetine git, sana
öğüt verince öğüdünü kabul et, aksırdığı zaman ona "Allah seni
bağışlasın (yerhamükellah)" de, hasta olunca onu ziyaret et, vefat edince de,
cenazesinde hazır bulun." ( Buharî Cenaiz,
2, Edeb, 126; Müslim, Selam, 4-6; İbn Mace, Cenaiz, 1; A. b. Hanbel, l, 89; II, 68, 331,
540, V, 273. Tirmizi Edeb 1; Nesaî, Cenaiz, 52.) "Esiri
kurtarınız, davete icabet ediniz, açları doyurunuz ve hastaları ziyaret ediniz."
(Buharî, Ahkam, 23, Cihad, 171, Nikah, 71,
At'ime, 1 Merda, 4; Darimî, Siyer, 26; A. b. Hanbel, IV, 394, 406.) "Hastaları ziyaret ediniz ve cenazelerde hazır bulununuz,
bunlar size ahireti hatırlatır." (A.b.
Hanbel, l, 48.) "Kim bir hastayı ziyaret
ederse, gökyüzünden bir nidacı ona şöyle seslenir: İyi yaptın, yürüyüşün de
iyi oldu, cennette kendine bir konaklama yeri hazırladın." (Müslim, Birr, 40, 42; Ebu Davud, Cenaiz, 8; Tirmizî, Birr, 64;
İbn Mace, Cenaiz, 2; A. b. Hanbel, )Allahü Teala
hasta ziyaretini kendisini ziyarete denk tutmuş ve kutsî bir hadiste hasta ziyaretine
önem vermeyen kimseye Cenab-ı hakkın şöyle hitap edeceği haber verilmiştir: "Sen,
hastayı ziyaret etseydin benim (rızamı) onun yanında bulacağını bilmiyor
muydun?" (Müslim, Birr, 43)
Yukarıdaki hadisler ziyaretleşmenin, insanlar arası görüşmelerde
muaşeret adabının ölçülerini en güzel şekilde ortaya koymaktadır. Hatta Allah'ın
Rasulü hasta olan bir yahudiyi ziyaret etmiş, bu sırada ona İslam'ı tebliğ etmiş ve
yahudi müslüman olmuştur. İşte bu ziyaretler nesep hısımlığı, evlenmeden doğan
ya da süt emmeden meydana gelen hısımlık olabileceği gibi, komşuluk, arkadaşlık,
öğretmen-öğrenci, iş ve mesai arkadaşlığı gibi daha başka nedenlere de
dayanabilir.
2) Erkekle kadının birbirini ziyaret etmesi:
Hasta ziyaretini teşvik eden hadisler kadınları da kapsamına alır.
Çünkü "hastaları ziyaret ediniz" "kim bir hastayı ziyaret ederse"
gibi ifadelerin, yalnız erkekleri değil, kadınları da kapsadığında şüphe yoktur.
Bu yüzden kadınların da kendi cinslerini veya sürekli evlenme yasağı bulunan erkek
hısımlarını hastalık, nişan, düğün vb. durumlarda ziyaret etmeleri mümkün ve
caizdir. Yine hısım olmamakta birlikte hocalık-talebelik, komşuluk, mesai
arkadaşlığı ve aile dostluğu gibi nedenlerle saygı duyulan ve ünsiyet bulunan erkek
veya kadınların da yine hastalık vb. durumlarda ziyaret edilmesi mümkündür. Hz.
Peygamber döneminde bununla ilgili bazı uygulama örneklerini aşağıda vereceğiz.
Medine'ye hicret eden kimi sahabilere oranın havası ağır gelmiş ve
rahatsızlanmışlardı. Bu yüzden Hz. Aişe, babası Ebu Bekr'in ve Bilal el-Habeşi'nin
yanlarına giderek; "Babacığım sağlığın nasıl?. Ey Bilal senin sağlığın
nasıl?." diye sormuştur. (Buharî, Medîne,
12, Menakıbu'l-Ensar, 46, Merda, 8,22; Malik, Muvatta', Medîne, 14; İbn Hanbel, VI,
260.) Burada zaruret veya ihtiyaç bulunmamakla
birlikte, Hz. Aişe şartların gerektirdiği bir edeple Bilal (r.a)'in de hatırını
sormuştur. Babasının hatırını sorup, onun yanında olan ve aile içinde kendisine
karşı ünsiyet bulunan Bilal'ın hatırını sormaması İslamî edeple bağdaşmazdı.
Ancak bundan; babasının yanında ilk defa gördüğü yabancı bir erkek olsaydı, onun
da hatırını sorardı, diye bir sonuç çıkarılmamalıdır.
Diğer yandan bir kadın sahabe olan Ümmü'd-Derda (r.anha)'nın
ensardan mescid ehli bir erkeği ziyaret ettiği nakledilmiştir. (Buhari, Merda, 8. Buharî «Kadınların erkekleri ziyareti
babı» başlığı altında bu uygulamayı nakletmiştir.) Yine ashabı kiramdan el-Bera b. Ma'rür (r.a)'ın kızı Ümmü Mübeşşir (r.
anha), oğlu Mübeşşir hastalanınca Ebu Abdirrahman Ka'b b. Malik'e gitmiş ve "Ey
Abdurrahman! Oğlum Mübeşşir hastalandı, onun için Allahü Teala'dan huzur ve selamet
dile" diyerek ondan yardım, istemiştir. (A..b.
Hanbel, III, 455.)
Hz. Aişe'den şöyle dediği nakledilmiştir: "Rasülullah
(s.a.s) Dubaa bintu ez-Zübeyr (r. anha)'nın yanma girerek; "Umulur ki sen hac
yapmayı arzu ediyorsun" dedi. Kadın: "Vallahi hastalık ve ağrılardan bir
şey düşünemiyorum" diye cevap verince, Allah elçisi, "Hac yap"
buyurdular. (Buharî, Nikah, 15; Müslim, Hac, 104,
A.b, Hanbel, VI, 202.)
Yine Hz. Peygamber ateşli bir hastalığa yakalanan Ümmü's Saib veya
Ümmü'l-Müseyyeb adlı sahabî kadını ziyarete gitmiş ve durumunu sorunca kadın;
"Humma'ya tutuldum. Allah bu hastalığı mübarek kılmasın, bildiği gibi
yapsın" diye beddua edince, Allah elçisi; "Humma'ya sövme, şüphesiz bu
hastalık, körüğün demirin pasını giderdiği gibi Adem oğlunun hatalarını
giderir." (Müslim, Birr, 53.) buyurdu.
Hz. Aişe (ö. 57/676) ölüm yatağında iken, İbn Abbas (ö. 68/687)
ziyaret için izin istemiş ve Hz. Aişe kendisine izin vermiştir. İbn Abbas; "Ya
Aişe kendini nasıl hissediyorsun?" diye halini sormuş, Aişe (r. anha);
"Eğer haramlardan sakınabildiysem hayır üzere" deyince, İbn Abbas şöyle
cevap vermiştir: "İnşallah sen hayır üzeresin. Çünkü Rasülullah'ın eşisin,
o senden başkasını bakire olarak nikahlamadı, üstelik (ifk olayında) senin özrün
gök yüzünden indi." (Buhari, Nikah, 9,
Tefsiru Sure, 24/8)
Bütün bu örnekler sahabe hanımlarının zaruret veya ihtiyaç
olunca yahut da edebin gerektirdiği şartlar ortaya çıkınca özellikle ünsiyet
bulunan bazı yabancı erkeklerle görüştüklerini ve onların yanına giderek
isteklerini açıkladıklarını gösterir. Cinsiyet; birbirini tanıma, güven ve
yakınlık duyma demektir. Kur'an-ı Kerîm'de, başkasının evine izin alıp, birbirine
alışma (ünsiyet) meydana geldikten, yani tanıştıktan sonra selam vererek
girilebileceği bildirilir. Ayrıca üzerinde düşünülünce bu davranışın daha iyi
olduğunun anlaşılabileceğine işaret edilir. (bk.
en-Nur, 24/28)
Bununla birlikte ünsiyet bulunsa bile yabancı erkekle görüşmenin
yalnız ve başbaşa kalacak şekilde olmaması, süslenerek ve kokulanarak yapılmaması
ve konuşmanın edep sınırını aşmaması da gereklidir. En güzeli görüşmenin bir
mahrem hısımla birlikte veya bir topluluk içinde yapılmasıdır. Böylece şeytana
açılan kapı kapatılmış ve fitne korkusu kaldırılmış olur.
Sonuç olarak, kadın-erkek ilişkilerinde İslam'a yabancı kültür
değerlerini şuursuzca taklit yerine imanlı erkek ve kadınların vahiy ve sünnet
ölçüleri içinde görüşmesi, ancak bunu da zaruret ve ihtiyaçla sınırlı
tutmaları şiarları olmalıdır.