Nafile veya
Tatavvu' Namazlar
Farz veya vacib namazlar dışında kalan ve Resulullah (s.a.s)'in
kıldığına dair rivayet bulunan namazlara topluca "nafile" denir. Bunlar da
sünnet olan nafileler ve mendup olan nafileler olmak üzere ikiye ayrılır. Sünnet olan
nafile, Allah Resulunün yapmaya devam ettiği ve ancak nadir olarak yapmadığı kuvvetli
işlerdir. Kimi zaman bu işleri yapmamasının sebebi, insanlara farz olmadığını
bildirmektir. Mendup olan nafile, Hz. Peygamber'in bazan yapıp, bazan yapmadığı
kuvvetli olmayan sünnetlerdir. (İbnül-Hümam, a.g.e,, l, 314 vd.; el-Meydanî, a.g.e.,
l, 91 vd.; Zeylaî, Tebyînül-Hakaik, l, 171 vd.; el-Mevsilî, el-İhtiyar, l, 65 vd.;
İbn Abidîn, a.g.e,, l, 630 vd.; ez-Zühaylî, a.g.e., II, 46 vd.).
A) Müekked Olan Sünnetler:
Beş vakit namaza ve cuma namazına bağlı olarak kılınan
namazların bir bölümü müekked sünnettir. Bunlar, Ümmü Habîbe, Hz. Aişe, Ebu
Hureyre, Ebü Musa el-Eş'arî ve İbn Ömer (r.anhüm)'ün rivayet ettikleri bir hadis-i
şerifte şu şekilde bildirilmiştir: Resulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur: "Her
kim bir gün ve gecede, farz namazlar dışında on iki rekat namaz kılarsa, Allah Teala
ona cennette bir ev bina edecektir. Bunlar şu namazlardır: Sabah namazından önce iki
rekat, öğleden önce dört rekat, öğleden sonra iki rekat, akşamdan sonra iki rekat
ve yatsıdan sonra iki rekat" (Tirmizî, Salat, 189; Nesaî, Kıyamül-Leyl, 66; İbn
Mace, İkame, 100).
Namazlara bağlı müekked sünnetleri şu şekilde sıralayabiliriz:
1) Sabah namazından önce kılınan iki rekatlık sünnet:
Bu namaz en kuvvetli bir sünnettir, Resulullah (s.a.s) şöyle
buyurmuştur: "Sizi atlar kovalasa da sabah namazının iki rekat sünnetini
terketmeyin" (Ahmed b. Hanbel, II, 405). "Sabah namazının iki rekat sünneti
dünyadan ve dünyada bulunan her şeyden daha hayırlıdır" (Müslim, Misafirin,
96, 97; Tirmizî, Salat, 190). Hz. Aişe (r.anha) de şöyle demiştir: "Hz.
Peygamber, sabah namazının iki rekatı kadar çok hiçbir nafile namaza devam
etmemiştir" (Buharî, Teheccüd, 27; Müslim, Misafirin, 94; Ebu Davud, Tatavvu', 2;
Ahmed b. Hanbel, VI, 43, 54, 170).
Bu gibi hadisler sebebiyle başka hiç bir sünnet kaza edilmezken,
sabah namazını kılamayan kişi aynı gün zevalden önce onu kaza ederken sünnetini de
birlikte kılar. Kişi sadece farzı kılmışsa o takdirde sünnetle birlikte ikisinin
kaza edilmesi gerekmez.
Bir kimse sabah namazının sünnetini kılmadan cemaat farza başlasa,
eğer ikinci rekatta bile olsa, farza yetişme imkanı varsa sünneti kılar. Eğer
farzın ikinci rekatına bile yetişemeyeceğini anlarsa sünneti terkederek imama uyar ve
artık farzdan sonra sünneti kaza etmez. Hanefilere göre, sabah namazını ortalık
aydınlandıktan sonra kılmak daha faziletlidir.
2) Öğle veya cuma namazından önce kılınan dört rekat:
Bu namaz da müekked sünnetlerdendir. Hz. Aişe (r.anha) şöyle
demiştir: "Resulullah (s.a.s) öğleden önce dört, sabah namazından önce de iki
rekat namaz kılmayı terketmezdi" (Nesaî, Leyi, 56),
3) Öğle namazından sonraki iki rekat namaz:
Bu iki rekat müekked sünnet olup, bunun dörde tamamlanması ise
menduptur. Cuma namazından sonra tek selamla kılınan dört rekat nafile namaz da
müekked sünnetlerdendir.
Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: "Her kim öğle namazından
önce dört, öğle namazından sonra da dört rekat namaz kılarsa Allah Teala onun
cesedini Cehennem ateşine haram kılar" (İbn Mace, İkame, 100, 106; Nesaî,
Kıyamül-Leyl, 66). Yine, "Hz. Peygamber (s.a.s) cuma namazından önce dört, cuma
namazından sonra dört rekat namaz kılar, rekatlar arasını selam ile ayırmazdı"
(Zeylaî, Nasbu'r-Raye, II, 206; ibn Mace ve Taberanî'den naklen. Bu hadisin senedi
cidden zayıftır).
4) Akşam namazından sonra iki rekat namaz:
Bu da, Resulullah (s.a.s)'in devam ettiği müekked sünnetlerdendir.
5) Yatsı namazından sonra kılınan iki rekat:
Bunun delili, çeşitli sahabîlerden nakledilen; "Gün ve gecede
on rekat nafile namaza devam edene Cennette Allah Teala'nın bir ev bina edeceğini
bildiren" hadistir. Bu on iki rekattan ikisi de akşam namazının sünnetidir
(Tirmizî, Salat, 180; Nesaî, Kıyamül-Leyl, 66; İbn Mace, ikame, 100).
6) Teravih namazı:
Teravih namazı erkekler ve kadınlar için müekked bir sünnettir.
Çünkü bu namaza hem Hz. Peygamber, hem de ondan sonra Hulefa-i Raşidîn ve Ashab-ı
kiram devam etmişlerdir. Teravih namazını cemaatle kılmak sünnettir. Çünkü
Resulullah (s.a.s) Ramazanın üçüncü, beşinci, yedinci ve yirminci gecelerinde bu
namazı mescitte cemaatle kılmıştır. Sonra müminlere farz olur endişesiyle mescide
çıkıp kıldırmamıştır. Hz. Peygamber teravih namazını sekiz rekat olarak
kıldırıyor, gerisini Ashab-ı kiram evlerinde tamamlıyordu. Bu yüzden sahabelerin
evlerinden gece vakti arı vızıltısı gibi sesler işitilirdi. (Zeylaî, Nasbu'r-Raye,
11,152; eş-Şevkanî, Neylül-Evtar, III, 50 vd.; ez-Zühaytî, a.g.e., II, 43).
Teravih namazı Ramazan ayına mahsus olup, yatsı namazından sonra ve
vitirden önce kılınır. Bu namazın gece yarısından veya gecenin üçte birinden
sonraya tehir edilmesi müstehap olur. Kılınamayan bir teravih namazı kaza edilmez. En
sağlam görüşe göre, teravihte cemaat olmak sünnet-i kifayedir. Yani bir mescitte
hiç kimse teravihi cemaatle kılmazsa hepsi günahkar olurlar. Teravih namazı tek
başına kılınabilir. Fakat cemaatle kılınması daha faziletlidir.
Teravih namazı yirmi rekattır. Her dört rekatının sonunda, bir
miktar oturarak istirahat edildiği için bu dört rekata "terviha"
denilmiştir. Bir teravih namazında beş terviha vardır. Bu ifade "tervih"
kelimesinden bina-i merre'dir. Tervih ise nefsi rahatlatmak demektir. Çoğulu
teravih'tir.
Teravih namazına; "Teravihe", "vaktin sünnetine"
veya "gece namazına" diye niyet edilmesi daha uygundur. Mutlak namaza veya
nafileye niyet edilmesi de bir çok fakihlere göre caizdir.
Teravih namazını her iki rekatta bir selam vererek, on selam ile
bitirmek daha faziletlidir. Dört rekatta bir selam da verilebilir. Sekizde, onda, hatta
yirmide bir selam vermek de caizdir. Fakat bu kerahetten hali bulunmaz. Teravih namazı
iki rekatta bir selam verilirse tam olarak akşam namazının iki rekat sünneti gibi,
dört rekatta bir selam verildiği takdirde ise yatsı namazının dört rekat sünneti
gibi kılınır. Başlangıçta ve her iki rekat başlarında "Sübhaneke"
"Euzübesmele" ve her oturuşta "tahiyyat", "Allahumma Salli
barik" duaları okunur. Cemaatle kılınınca, cemaat hem teravihe, hem de imama
uymaya niyet eder. İmam teravihi sabah namazının farzı gibi sesli olarak kıldırır.
Hanefilere göre, teravih namazının rekat sayısı Hz. Ömerin
uygulamasına dayanır. Hz. Ömer devlet başkanı olarak insanlara Mescid-i Nebevî'de,
halîfeliğinin son zamanlarında yirmi rekat olarak kıldırtmıştır. Hulefa-i
Raşidinden sonra da kimse teravihin yirmi rekat olarak cemaatle kılınmasına karşı
çıkmamıştır. Allah'ın Resulü şöyle buyurmuştur: "Benden sonra, benim
sünnetimden ve Raşid halifelerin sünnetinden ayrılmayın " (Ebü Davud, Sünnet,
5; Tirmizî, İlim, 16; ibn Mace, Mukaddime, 6; Darimî, Mukaddime, 16; Ahmed b. Hanbel,
IV, 126,127).
Diğer yandan İbn Abbas (r.a)'ın Ramazan ayında cemaat dışında teravih namazını
yirmi rekat olarak kıldığı, arkasından da üç rekat vitir namazını eda ettiği
rivayet edilmiştir (eş-Şevkanî, a.g.e., III, 53).
Ebû Hanîfe'ye, Hz. Ömer'in yaptığı uygulama sorulunca şöyle
demiştir: "Teravih kuvvetli bir sünnettir. Hz. Ömer onu kendiliğinden
çıkarmış değildir. O bu konuda yeni bir şey de icat etmedi. O, ancak bunu kendi
bildiği ve dayandığı bir delile dayanarak yapmıştır. Resulullah (s.a.s)'tan bir
ahit olarak yapmıştır" (ez-Zühaylî, a.g.e., II, 44).
Bazı hadis alimleri ise Resulullah (s.a.s)'in Ramazan'da, teravihi
sekiz rekat olarak kıldığını tespit etmişlerdir. Bunun dayandığı delil
Buharî'nin ve başkalarının Hz. Aişe (r.anha)'den naklettikleri şu hadistir:
"Hz. Peygamber ne Ramazanda ve ne de Ramazan dışında on bir rekattan fazla nafile
namaz kılmamıştır" (Buharî, Teheccüd, 16; Teravih, 1; Müslim, Misafirin, 125;
Tirmizî, Mevakît, 208; Malik, Muvatta', Salatül-Leyl, 9). Yine İbn Hibban, Sahîh'inde
Cabir (r.a)'den şu hadisi rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber (s.a.s) kendilerine
sekiz rekat namaz kıldırdıktan sonra vitir namazını kıldırmıştır"
(eş-Şevkanî, a.g.e., III, 53).
Bu duruma göre, teravih namazının sekiz rekatının müekked sünnet
olduğunda şüphe yoktur. İbnül-Hümam gibi bazı alimler sekiz rekattan fazlasının
müstehap olduğunu söylemişlerdir. Bu durum, yatsı namazından sonra dört rekat
nafile namaz kılmanın müstehap oluşuna benzer ki, bunun da ilk iki rekat, müekked
sünnet, son iki rekatı müstehap olur (İbnül-Hümam, a.g.e., l, 333, 334).