Namazdan
Sonra Yapılan Dua ve Zikirler
Namazlardan sonra Allah'ı zikretmek, me'sûr duaları yapmak ve
istiğfarda bulunmak sünnettir. Bu dua ve zikirler, sabah ve ikindi namazında olduğu
gibi ya farzdan sonra veya öğle ile akşam ve yatsı namazlarında olduğu gibi son
sünnetleri bitirdikten sonra yapılır. Çünkü istiğfar namazın eksiklerini
karşılar, dua, ecir ve sevaptan hisse alma yoludur.
Namazın sonundaki dua ve zikirler prensip olarak gizli yapılır.
Ancak imam cemaata öğretmek maksadıyla öğreninceye kadar açıktan zikir ve duada
bulunabilir. İmam namazın sonunda cemaata doğru döner, sol yanını mihraba doğru
hafifçe döndürür. Hz. Semure'nin şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Hz.
Peygamber (s.a.s) namaz kıldırdığı zaman yüzünü bize doğru döndürürdü"
(Buharî, Ezan, 156, Cenaîz, 93; Ebu Davud, Tahare, 65; Tirmizî, Cenaiz, 59; Nesaî, 28,
147, Sehv, 25,102). Bera b. Azib (r.a) şöyle demiştir: "Hz. Peygamber'in
arkasında namaz kıldığımız zaman onun sağ yanında durmak isterdik. Çünkü böyle
olunca yüzü bize doğru dönük olurdu" (İbn Mace, Mukaddime, 6; Menasik, 13;
Ahmed b. Hanbel, II, 541, III, 5, 65). Resulullah (s.a.s)'in namazlardan sonra yaptığı
başlıca dua ve zikirler şunlardır:
1) Üç defa "estağfirullah (Allah'tan bağışlanmamı
dilerim)" veya yine üç defa şöyle denir: "... Estağfirullahil azimi ellezi
lailahe illahü velhayyül kayyum ve-netübü ileyh"
"Ulu olan kendisinden başka ilah bulunmayan, Hay ve Kayyum
(başlangıcı ve sonu olmayan hayat ile diri, zatı ve kemaliyle kaim, yani
yaratıklarının her an idare ve muhafazasında biricik mutlak hakim) olan Allah'a
istiğfar eder, beni affetmesini dilerim". Bunun dayandığı delil Sevban (r.a)'dan
nakledilen şu hadistir. "Hz. Peygamber selam verince, bir rivayette namazını
bitirince üç kere "estağfurullah" der ve şöyle söylerdi: "Allahümme
ente's-selamü ve minke's-selamü, tebarekte ya zel-celali vel-ikram".
Anlamı: "Allahım sen selamsın, bütün noksanlardan berisin, uzaksın. Dünya ve
ahiret selameti senin yardımınla olur. Ey celal ve ikram sahibi olan Allahım! Sen
mukaddessin, ta'zîme gerçekten layıksın" (eş-Sevkanî, a.g.e., II,
300).
Daha sonra şöyle derdi:
"Allahümme eınni ala zikrike ve şükrike ve hüsni
ibadetike"
"Ey Allahım! Bana seni zikretme, sana şükür ve güzelce ibadet
etme hususunda yardımcı ol" Hz. Peygamber (s.a.s), Muaz b. Cebel'e her
namazda veya her namazın sonunda bu duayı yapmasını tavsiye etmiştir (Ahmed b.
Nanbel, V, 247).
2) Ayetel-kürsî'yi okumak: Ebu Ümame (r.a)'den rivayet edilen
haberde şöyle denilmiştir: "Kim farz namazdan sonra ayetel-kürsî ile İhlas
süresini okursa, cennete girmesine ölümden başka bir şey engel olmaz"
(es-San'anî, Sübülü's-Selam, l, 200).
3) Namazlardan sonra Allah'ı tesbih etmek: 33 kere "Sübhanellah
(Allah'ı her türlü noksan sıfatlardan tenzih ederim)", 33 kere "el-Hamdü
lillah (her türlü övgü, hamd Allah'a mahsustur)", 33 kere de "Allahu ekber
(Allah her şeyden yücedir)" denilir. Yüzüncüde şöyle denir: "la ilahe
illa'llahü vahdehü la şerîke leh, lehülmülkü ve lehül-hamdü ve huve ala külli
şey'in kadîr"'.
Bunun delili Ebu Hureyre (r.a)'den rivayet edilen şu hadistir:
"Kim her namazın arkasından 33 kere Allah'ı tesbih eder, 33 kere Allah'a hamd
eder, 33 kere de Allah'ı tekbir ederse bunların tamamı 99 olup, esma-ı hüsna'nın
sayısı kadardır. Yüzüncüde; Allah'tan başka ilah yoktur, tek ilah yalnız O'dur,
ortağı da yoktur. Bütün mülk O'na aittir, bütün hamd ve sena O'nadır. O her şeye
kadirdir" derse, denizin köpükleri kadar günahları olsa bile bağışlanır"
(Müslim, Mesacid, 144-146).
4) Daha sonra namaz kılan kişi ve imam kendisi ve müslüman
kardeşleri için dilediği kadar dünya ve ahiret hayırlarını ister. Duaların en
fazîletlisi sünnette gelen dualardır. Bunların birisini Sa'd b. Ebî Vakkas (r.a)
rivayet etmiştir. "Sa'd (r.a) oğullarına, çocuklara yazıyı öğretir gibi şu
kelimeleri öğretir ve şöyle derdi: "Resulullah (s.a.s), her namazın ardından
şu dualar ile Allah'a sığınırdı": "Allanümme inni euzübike minel buhli
ve euzü bike en edülle ila erzalil umri. Ve euzü bike min fitnetit-dünya ve euzü bike
min azabil kabri"
Anlamı: "Allahım! Cimrilikten sana sığınırım. Korkaklıktan
sana sığınırım. Düşkün ve bakıma muhtaç bir ihtiyarlık halinden sana
sığınırım. Dünya fitnesinden sana sığınırım. Kabir azabından sana
sığınırım" (Buharî, Ezan, 149; Müslim, Zikr, 50, 52, Mesacid 134; EbQ Davud,
Salat,149, 179; Nesaî, Sehv, 64).
Duanın adabı:
Duada eller omuz hizasına kadar kaldırılır. Bunda güçlük olursa
yapılabildiğince kaldırılır. Dua sırasında ellerin bitiştirilmesi ile ilgili
olarak Taberanî, Kebîrinde İbn Abbas (r.a)'den şunu rivayet eder: "Hz. Peygamber
dua ettiği zaman ellerinin avuçlarını birbirine bitiştirir, iç kısmını yüzüne
doğru döndürürdü". Ancak "el-Mevahib" adlı eserde bu hadis zayıf
kabul edilmiştir (bk. Ahmed b. Hanbel, IV, 56). Diğer yandan elleri bitiştirip,
Resulullah (s.a.s)'in bazan yaptıkları gibi koltuk altları görünecek kadar her duada
kaldırmakta da güçlük vardır. Namazda kıyam halinde ayakları açık ve tabiî halde
tutmak gibi, ellerin de duada tabiî bir açıklıkta tutulması matluba daha uygun
düşse gerektir.
Duaya, Allah'a hamd ve Resulune salatü selam ile başlanır ve sonu
yine "el-Hamdü lillah" diyerek tamamlanır. Çünkü Allah Teala şöyle
buyurur: "Cennette müminlerin dualarının sonu: "Bütün övgüler alemlerin
Rabbi olan Allah'ındır" sözüdür" (Yunus, 10/10). Nitekim duaların sonu bu
manaya uygun olarak şu ayet-i kerime ile
bitirilmektedir:
Subhane rabbike rabbil izzeti amma yesifun velham-dülillahi rabbil
alemin."
"Senin güçlü olan Rabbin, onların isnat etmekte oldukları
vasıflardan münezzehtir. Gönderilen bütün peygamberlere selam olsun. Alemlerin Rabbi
olan Allah'a hamd olsun" (es-Saffat, 37/180-183).