KURBAN
Muayyen bir vakitte, muayyen bir hayvanı ibadet maksadıyla
usûlüne uygun olarak kesme. Sözlükte yaklaşmak anlamına gelen kurban, Allah'a
yaklaşmayı Allah yolunda malların feda edilebileceğini, Allah'a teslimiyeti ve
şükrü ifade eder, hicretin ikinci yılında meşru kılınmıştır.
Kurban kesmenin meşruiyeti Kitap, Sünnet ve icma-ı ümmet ile
sabittir. Allah Teala'nın Kur'an-ı Kerîm'de; "Rabbin için namaz kıl ve kurban
kes" (Kevser, 108/2), Hz. Peygamber (s.a.s)'in de "İmkanı olup da kurban
kesmeyen bizim namazgahımıza yaklaşmasın" (İbn Mace, Edahı, 2; Ahmed b. Hanbel,
Müsned, II, 321) şeklindeki ifadeleri konunun önemini ortaya koymaktadır. Bu ve
benzeri nasslardan hareket eden Hanefi fukahası kurban kesmenin vacip olduğu
görüşündedirler (Serahsî, el-Mebsüt, Kahire 1324-31, XII, 8; Kasanî,
Bedayîu's-Sanayi', Kahire, 1327-28/1910, V, 61, 62; el-Fetava'l Hindiyye, Bulak 1310, V,
291).
Kurban Allah'a yaklaşmak maksadıyla ve yalnız O'nun rızasını
kazanmak için kesilir. Allah'tan başkası adına hayvan kesmek haramdır ve bu yola
tevessül edenleri Hz. Peygamber (s.a.s) "Allah'tan başkası namına hayvan kesene
Allah lanet etsin" (Müslim, Edahî, 43-45; Nesaî, Dahaya, 34; Ahmed b. Hanbel,
a.g.e., l, 108, 118, 152, 217, 309, 317) şeklindeki ifadeleriyle uyarmıştır.
Vücûbiyetinin Şartları:
Kurban kesecek kimsenin: Müslüman, hür ve yolculuk halinde
bulunmayıp mukîm olması, nisab miktarı mala sahip olması (Serahsî, a.g.e., XII, 8;
Kasanî, a.g.e., V, 63; el-Fetava'l-Hindiyye, V, 292) gerekir. Akıllı ve buluğa ermiş
olma şartı konusunda ihtilaf vardır, İmam Azam ve İmam Ebû YûsufDa göre kurban
kesmekle mükellef olmak için akıllı ve büluğa ermiş olmak şartı yoktur. Zengin
olan çocuk veya delinin malından velisi kurban keser. İmam Muhammed'e göre ise akıl
ve buluğa ermek şarttır. Fetva bu görüşe göredir (el-Fetava'l-Hindiyye, V, 293).
Kafire kurban kesme vacib olmamakla birlikte eyyam-ı nahr (Kurban
kesme günleri) da müslüman olana veya buluğa ermiş olana kurban vacibtir ve kurban
kesmesi gerekir (Kasanı, a.g.e., V, 63; el-Fetava'l-Hindiyye, V, 293). Seferî olanlar
kurban kesmekten muaftır. Bundan dolayı seferiliği gerektirecek yoldan gelen hacılara
kurban vücûbiyeti yoktur. Ancak mukîm olan Mekke'liler için bu vücubiyet düşmez.
Eyyam-ı nahr'da yolculuğa çıkan kişi, vakit çıkmadan mukîm olursa kurbanla
mükelleftir. Eyyam-ı nahr'ın ilk günlerinde mukîm olduğu halde kurban kesmeyen ve
son gün sefere çıkan kişiden vücubiyet düşer (Kasanî, a.g.e., V, 63-64;
el-Fetava'l Hindiyye, V, 293).
Kurban kesmede nisab, sadaka-i fitırla mükellef olmaktır. Bu
durumdaki müslümana kurban kesmek vaciptir (Kasanî, V, 64). Nisabı eksilten borç,
eyyam-ı nahrda kurbanlığın kaybolması kurbanın vücûbiyetini düşürmez. Kişi
vaktin başlangıcında fakir, sonunda zenginleşirse kurban kesmesi gerekir. Kurban
kesmekle mükellef olan aldığı kurbanlığı kaybeder ve mal varlığı nisabın
altına düşerse eyyam-ı nahr'da fakir olduğundan yeni bir kurban almaya gerek yoktur.
Zengin olduğu halde yerine yenisini alıp keser ve diğerini de bulursa bunu kesmesi
gerekmez (Kasanı, V, 62-64).