Orucun Şartları
    Bir insana orucun farz olması için onda üç şartın bir bulunması gerekir. Birincisi; İslam'dır. Bilindiği gibi, bir ibadetin sahih olabilmesi için mükellefin ihlasla tevhid akidesine bağlanması şarttır. İkincisi; akıl'dır. Delilere ve ehliyet arızası bulunan kimselere oruç farz değildir. Zira teklifin mahiyetini bilmesi gerekir. Üçüncüsü; buluğa ermiş olması lazımdır (Fetavay-ı Hindiyye, Beyrut 1400. L 195). İbn-i Abidin "Reddül Muhtar" isimli eserinde bu konu ile ilgili olarak şunları zikreder: "Niyet ederek gündüzün orucu bozan şeylerden kendini tutmaktan ibaret olan oruç, İslam diyarında olsun, Darül harb'te olsun aynı şekilde orucun farz olduğunu bilsin veya bilmesin, hayız ve nifastan temiz olan müslümandan tahakkuk eder. Ancak akıl ve bulûğ; Ramazan orucunun farz olması için şarttır. Sahih olmasının şartı değildir" (İbn-i Abdin, IV, 231). Dolayısıyle oruç; çocuklara buluğa ermedikleri süre içerisinde farz değildir. Ancak onların belirli bir yaştan itibaren bu ibadete alıştırılmaları ve teşvik olunmaları lazımdır.
    Orucun edasının farz olması için gerekli şartlar:
   
Bir mükellefe orucun edasının farz olması için onda iki şartın bulunması gerekir. Birincisi: Sıhhatli olmaktır. Ramazan ayına hasta olarak giren bir kimse, mümin ve mütehassıs bir doktora müracaat ederek, orucun kendisine zarar verip vermeyeceğini öğrenmelidir. Eğer orucun edası mümkün olmazsa, sıhhat bulduğu zamanda kaza eder veya o hastalık sebebiyle ölürse, yakınları durumu araştırırlar: Hastalıktan kurtulmuş ve nefsine mağlup olarak tutmamışsa fidye vermeleri müstehaptır. İkincisi: Mukim olmaktır, yani seferî halde bulunmamaktır. Hanefi fukahası; "Sefer halinde bulunan kimseye oruç zarar vermeyecekse, tutması menduptur. Çünkü Allahu Teala (c.c): "Oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır" (el-Bakara, 2/184) buyurmuştur. Resul-u Ekrem (s.a.s)'in: "Sefer halinde iken oruç tutmak bir (itaat ve iyilik) değildir" hadisi, "güçlük durumuna hamledilir" hükmünde görüş birliğindeler. Bilindiği gibi ruhsat; kulların özürlerine binaen meşru kılınmış hükümleri içine alır. Seferî halde bulunmak güçlükten uzak olmaz. Ancak Ramazan ayında tutulan oruçla, diğer zamanlarda tutulan oruç aynı değildir. Dolayısıyle "Ruhsat-ı Terfih"teki esas; azimetle amelin meşruiyetini düşürmesidir. İslam alimlerinden bazıları; yukarıda zikrettiğimiz hadisin zahirini esas alarak "Seferî halde iken oruç tutulmaması gerektiğini" ifade etmiştir.
    Oruç'un edasının sahih olmasının şartları: Bu hususta da iki şartın bulunması gerekir. Birincisi, niyet etmek; ikincisi, kadınlar için hayızdan ve nifas'tan temizlenmektir. Bilindiği gibi niyet; kalbe ait olan kafi bir azimdir. Mükellefin oruç tutacağını kalbi ile bilmesi ve azmetmesi niyet hükmündedir. Bunu dili ile söylemesi ise sünnettir. Nehrü'l Faik'te de bu şekilde zikredilmiştir (Fetevay-Hindiyye, l, 195). Ramazan-ı Şerif ayında her günün orucu için ayrı ayrı niyet etmek esastır (Fethül-Kadir, II, 46). Zira her günün orucu başlıbaşına bir ibadet hükmündedir.