ORUÇ'UN VAKTİ
Kur'an-ı Kerim'de: "Oruç (günlerinin) gecesinde
kadınlarınıza yaklaşmak size helâl kılındı. Onlar sizin için, siz de onlar için
birer libassınız. Allah nefislerinize karşı za'af göstermekte olduğunuzu bildi de,
tevbenizi kabul etti, sizi bağışladı. Artık (bundan sonra geceleri) onlara yaklaşın
ve Allah'tan hakkınızda yazdığınızı isteyin. (Bütün gece) fecr(i sadık) olarak,
ak iplik, kara iplikten size seçilinceye kadar yeyin, için sonra geceye kadar orucunuzu
tamamlayın" hükmünü beyan buyurulmuştur. İmam-ı Serahsi; bu Ayet-i Kerime'de
zikrolunan "Siyah ve beyaz iplik" kelimelerinin renk manasına
kullanıldığını; ufuktaki yaygın beyazlığın zahir olması ile oruç'un
başlayacağını kaydetmektetir. Esasen Hanefi fûkahası; "Oruç'un vaktinin fecr-i
sadıkla başlıyacağı ve güneş batıncaya kadar devam edeceği hususunda"
müttefiktir. Bu hususta tek bir ihtilâf göstermek mümkün değildir. Bununla beraber;
bu ikinci fecrin (Fecr-i Sadık'ın) ilk doğduğu âna mı, yoksa beyazlığın ufukta
dağılmaya başladığı zamana mı itibar edileceği hususunda farklı görüşler
mevcuddur. Şemsü'leimme Hulvani bu hususta: "Birinci kavle uymak (yani ilk âna)
daha ehvattır, ihtiyata daha uygundur. İkinci kavil ise; daha geniştir, oruç
tutacaklar için daha müsaittir" demiştir. Muhiyt'te de böyledir. Alimlerin çoğu
da bu görüşü benimsemişlerdir. Hızanetü'l Müftin'de böyle zikredilmiştir.
SAHUR'A KALKMAK
Hz. Malik b. Enes (ra)'den rivayet edilen bir Hadis-i Şerif'te
Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Sahur yemeği yeyiniz. Çünkü sahur yemeğinde bolluk
(bereket) vardır" buyurduğu bilinmektedir. Hanefi fûkahasından İmam-ı
Merginani, bahsi geçen Hadis-i Şerif'i zikrettikten sonra: "Müstehab olan sahur
yemeğini yemek ve onu geciktirmektir. Zira Resûl-i Ekrem (sav) "Üç şey
mürsellerin ahlâkındandır; iftarda acele etmek, sahuru geciktirmek ve misvak
kullanmak" buyurmuştur. Ancak mükellef; fecr-i sadık'ın durumu hakkında
şüpheye düşerse, efdal olan haramdan kurtulmak için yemeği terk etmektir"
hükmünü zikreder. Şurası muhakkaktır ki; sahura kalkıp birşeyler yemek, oruç
tutmak niyetiyledir. Feteva-ı Hindiyye'de: "Ramazan ayında sahura kalkmak bir
niyyettir. Necmüddin Nesefi bu şekilde zikretmiştir. Ancak sahura kalkmak, sadece o
günün orucu için niyyet hükmündedir, başka bir günün orucu için niyyet yerine
geçmez" hükmü kayıtlıdır.
İbn-i Abidin, sahurla ilgili olarak şunları kaydetmektedir:
"Sahur'un delili, Ebû Dâvud'dan maada Hadis imamlarının Hz. Enes (ra)'den rivayet
ettikleri hadistir. Resûlullah (sav): "Sahura kalkın, çünkü sahurda bereket
vardır" buyurdu. Buradaki bereket'den murad; ertesi günün orucuna kuvvet kazanmak
veya sevabın ziyadeliği olduğu söylenmiştir. Sahur; seher vaktinde yenilen yemektir.
Bu gecenin son altıda birindedir. Bahır sahibi diyor ki; "Ulemânın sözlerinde bu
sünnetin sadece su ile hâsıl olacağını açık olarak görmedim. Ama hadisin zahiri
bunu ifade ediyor. Hadis, İmam-ı Ahmed (rh.a)'in rivayet ettiği: "Sahurun hepsi
berekettir. Onu bırakmayın!.. Velev ki biriniz bir yudum su olsun içsin. Çünkü
sahura kalkanlara Allah (cc) ve Melekleri salat eylerler" Hadis-i Şerifi'dir.