Zekatın
Verileceği Yerler
Zekat verilecek kimseler, müslüman fakirler, miskinler, borçlular,
yolcular, mükâtebler (sözleşmeli köleler), mücahidler ve amiller (zekat
toplayıcıları) olmak üzere yedi kısımdır. Şöyle ki:
1) Fakir: İhtiyacından fazla olarak nisab mikdarı bir mala sahib olmayan kimsedir. Bu
kimsenin temel ihtiyaçlardan olan evi, ev eşyası ve borcuna denk parası bulunsa da,
yine fakir sayılır.
2) Miskin: Hiç bir şeye sahib olmayıp yemesi ve giymesi için dilenmeye muhtaç olan
yoksul kimsedir.
3) Borçlu: Bundan maksad, borcundan fazla nisab mikdarı mala sahib olmayan veya
kendisinin de başkasında malı varsa da, alması mümkün olmayan kimsedir. Böyle
borçlu olan kimseye zekat vermek, borcu olmayan fakire vermekten daha faziletlidir.
4) Yolcu: Bundan maksad, malı memleketinde kalıp elinde bir şey bulunmayan garib
kimsedir. Böyle bir adam yalnız ihtiyacı kadar zekat alabilir, ihtiyaçtan fazla
alması helal olmaz. Bununla beraber bu gibi kimselerin mümkün olunca borç almaları,
zekat almalarından daha iyidir. Kendi memleketinde bulunduğu halde malını kaybeden ve
böylece muhtaç durumda kalan kimse de yolcu hükmündedir. Bunlar, sonradan mallarını
ele geçirmekle, almış oldukları zekat paralarından arta kalanı sadaka olarak
fakirlere vermeleri gerekmez.
5) Mükâteb: Bir bedel karşılığında azad edilmek üzere efendisi ile bir anlaşma
yapmış olan köle veya cariye demektir. Böyle borç altına girmiş olan bir köleyi
bir an önce hürriyetine kavuşturmak için ona zekat verilebilir. Fakat bir kimse, kendi
mükâtebine zekat veremez. Çünkü bunun yararı kendisine dönmüş olur.
6) Mücahid: Bundan maksad, Allah yolunda gönüllü olarak savaşa katılmak istediği
halde, yiyecekten, silahdan ve diğer şeylerden mahrum olan kimse demektir. Böyle bir
kimseye, ihtiyaçlarını gidermesi için zekat verilebilir. Buna:
"Fi sebilillah infak = Allah yolunda harcama" denir.
7) Amil: Bundan maksad, idareci tarafından meydandaki zekat mallarının zekatlarını
toplamakla görevlendirilen kimsedir. Buna "Saî, tahsildar" da denir. Böyle
bir görevliye, bu çalışması süresince, fakir olmasa bile, ailesinin ve kendisinin
ihtiyaçları için yeterince zekat verilebilir.
Yukarıda gösterilen yedi kısımdan her biri, zekatın verileceği
yerdir. Bir kimse zekatını bunlardan herhangi birine verebileceği gibi, bir kısmına
veya tümüne de dağıtabilir. Bununla beraber nisab mikdarına ulaşmayan bir zekatın,
bunlardan yalnız birine verilmesi daha faziletlidir. Çünkü bu ihtiyacı karşılamış
bulunur.
Bir fakire bir elden nisab mikdarı zekat vermek caiz ise de, keraheti
vardır. Ancak fakirin borcu varsa veya kalabalık nüfusu olur da bu zekatı onlarla
bölüştüğü zaman nisab mikdarı kendilerine düşmezse, bunda kerahet yoktur.
Bir fakir bir zenginden malının zekatını isteyerek mahkemede dava
edemez. Çünkü zekatın o davacı şahsa verilmesi bir borç değildir. Aynı zamanda bu
bir ibadet olduğundan sahibinin din anlayışına bırakılmıştır.