Ticaret
Mallarının Zekatı
Her nevi ticaret malları zekata tabidir. Ticaret malları, uruz
denilen mallardan ve kumaşlardan olabileceği gibi, buğday, arpa, pirinç benzeri
ürünlerden ve demir, bakır, kalay gibi ağırlık eşyalarından, koyun, deve ve at
gibi hayvanlardan, ev, dükkan ve han gibi gelir getiren mallardan da olabilir.
Ticaret (alım-satım) için olan akarların kira bedelleri de ticaret
malı sayılır. Bu ticaret için olan mülklerden alınan gelirlerde ticaret niyeti
olması şart değildir.
Sene başında nisab mikdarına ulaşan (kıymetleri en az iki yüz
dirhem gümüş veya yirmi miskal altın bulunan) ticaret mallarının zekatı için, sene
sonundaki kıymetlerine itibar olunur ve bu kıymetlere göre zekat verilir. Bu kıymetler
nisab mikdarından aşağıya düşerse, zekat verilmez. Sene ortasında azalıp
çoğalmalarının bir tesiri olmaz.
Ticaret için olan hayvanlarda da, hayvanların sayısına veya saime
olmalarına bakılmaz. Her halde bunların kıymetleri esas alınır.
Ticaret mallarının sene sonundaki kıymetleri, bulunduktan yerdeki
piyasaya göre takdir edilir. Bu fiyat biçmede sahibleri serbestir. Dilerlerse bu
kıymetleri altın ile ve dilerlerse gümüş ile takdir ve tayin edebilirler. Fakat
bunlardan birine göre nisab mikdarında bulunduğu halde, diğerine göre nisaba
ulaşmasa, nisaba ulaşan değere göre zekatı vermek gerekir. Mesela: Bir ticaret
malının kıymeti iki yüz dirhem gümüşe eşit olduğu halde, yirmi miskal altına
eşit olmayıp bundan eksik olsa, nisab bulunduğuna göre hesaplanarak o malın zekatı
verilir.
Ticaret niyeti, ticaret işi ile beraber olmalıdır. Böyle bir işten
soyutlanmış olan bir niyetle bir mal, ticaret için olmuş olmaz. Buna göre, bir insan
bir malı satın alırken veya satmak için birine verirken ticarete niyet etse, o mal
ticaret için olur.
Fakat bir kimse, kendisine miras bırakılan, bağışlanan veya
vasiyet gibi bir yolla geçen mal hakkında ticareti niyet etse, yalnız bu niyetle o mal
ticaret için olmaz. Bu mesele İmam Muhammed'e göredir. Fakat İmam Ebû Yusuf'a göre,
bir kimse kendisine bağışlanan veya vasiyet edilen bir malı ticaret niyetiyle kabul
etse, o mal ticaret için olmuş olur. Çünkü ticaret mal kazanmak için yapılan bir
sözleşmedir. Bir kimsenin kabulü bulunmadıkça, mülküne girmeyecek olan bir şey
ise, onun kabulü ile bir kazancı olur. Artık onun bu işinde ticaret niyetinin
bulunması sahih olur.
Başlangıçta ticaret niyeti ile satın alınmamış olan bir takım
eşya veya bir mikdar zahire benzeri mal, ileride satılmak üzere saklanırsa, bu bir
ticaret malı sayılmaz. Onun için bunun üzerinden bir yıl geçmekle zekatı gerekmez.
Ölçülür, tartılır veya sayılır şeylerden olan bir ticaret
malının kıymeti, sene sonundan sonra artacak veya eksilecek olursa, buna bakılmaz.
Ancak tam sene sonundaki kıymetine bakılır, ona göre zekatı verilir. Örnek: Sene
başından sonuna kadar yüz bin lira kıymetinde bulunan kırk kilelik bir ticaret
zahiresi, sene sonundan sonra yüz yirmi bin liraya çıksa veya seksen bin liraya
düşse, bu değişikliğe bakılmaz, tam sene sonundaki yüzbin liradan ibaret olan
kıymete göre zekat verilir. Buna göre, zekatı, malın kendinden kırkta bir nisbeti
ile verilmediği takdirde, kıymeti olan yüz bin liradan aynı kırkta bir nisbeti ile
ödenir.
Ticaret malları bir yıl içinde kendi cinsleriyle veya başka
cinslerle değiştirilecek olsa, bir senelik müddet kesilmiş olmaz; yine sene sonunda
zekatlarını vermek gerekir. Geçer paraların değiştirilmesi hakkında da hüküm
böyledir.
Örnek: Bir kimse sene başında en az iki yüz dirhem gümüş kıymetinde bir ticaret
malına sahib olsa veya bu değerde geçer parası olsa, sene ortasında bunlarla başka
bir ticaret malı aldığı zaman bakılır. Eğer elde olan bu mal sene sonunda yine iki
yüz dirhem gümüş kıymetinde veya daha ziyade ise zekata bağlı olur.
Ticaret için olmayan Saime hayvanlar, sene içinde gerek kendi
cinsleri ve gerek başkası ile değiştirilecek olsa, sene başından başlayan müddetin
hükmü kalmaz. Değiştirmek suretiyle de geçen mal veya nakid üzerinden, değişme
tarihinden itibaren bir yıl geçmedikçe zekat gerekmez. Örnek: Saime olan kırk koyun,
sene içinde başkasına verilip bunların yerine yine saime olan kırk koyun veya beş
deve alınacak olsa, bunların alınışı üzerinden bir yıl geçmedikçe onlardan zekat
alınmaz. Çünkü saimelerden alınacak zekat, onların ayinleri (bizzat kendileri) ile
geçerli olur. Onlara karşılık alınan saime hayvanlar ise, önceki saime hayvanların
aynı değildir. Halbuki ticaret mallarında bu ayniyet işine bakılmaz. Bunlarda
geçerli olan sadece maliyettir. Ticarette ise bu değişiklik istenen bir esas olup bu
maliyete aykırı değildir.
Ancak bu saime hayvanlardan zekatları verilmeden veya verildikten
sonra geçer para ile değiştirilecek olur da adamın yanında başka geçer paralar
nisab mikdarı bulunursa, bu nakidler birbirine ilave edilir. Bu nisab mikdarı ana para
üzerinden bir yıl geçinçe, hayvanlardan ele geçirdiği paralar da buna ilave edilerek
zekatları toptan verilir. Nisab mikdarı ticaret malı bulunduğu
takdirde de hüküm böyledir.
İmam Züfer'e göre, bu saime hayvanlar kendi cinsleri ile
değiştirilirse, bu değişiklik müddetin hükmüne engel olmaz. Yine aynı senenin
sonunda zekatlarını vermek gerekir, değiştirme tarihine bakılmaz. (İmam Şafiî'ye
göre de, gerek kendi cinsleri ile, gerek cinslerinden başkası ile değiştirilmiş
olsunlar, müddet kesilmiş olmaz.)
Ticaret maksadı ile kırlarda, mubah meralarda beslenen ehli
hayvanlar, saime zekatına değil, diğer ticaret malları gibi, kıymetlerinin kırkta
biri nisbetinden zekata tabi olurlar. Fakat sonradan yalnız sütleri veya dölleri
alınmak üzere saime olmalarına niyet edilecek olursa, o zaman saime zekatına
bağlanırlar ve zekat başlangıcı bu niyet tarihinden başlayarak tam bir yıl sonunda
geçerli olur. Böylece sene sonunda zekatları saime olarak verilir.
Mubah meralardan maksad, para ve kira karşılığı olmaksızın
bütün insanların hayvanlarını parasız otlatmalarına ayrılan yerlerdir.