İHRAM'A GİREN KİMSENİN DİKKAT
EDECEĞİ HUSUSLAR
İhram'a giren mükellef Allahû Teâla (cc)'nın nehyettiğ herşeyden
titizlikle sakınır. İmam-ı Merginani: "Muhrim; Allahû Teâla (cc)'nın kendisine
yasakladığı cinsi temas, ma'siyet ve başkalarıyla çekişme, didişme'den sakınır.
Bu hususta asıl olan Allahû Teâla (cc)'nın şu kavlidir: "Hacc bilinen aylardır.
İşte kim onlarda haccı (Kendisine) farz eder (ihrama girer) se, artık hacda ne refes,
ne füsûk, ne de cidal yoktur." Bu nefy sigasıyla beyan buyurulan bir yasaktır.
Yani bunlar yoktur demek, "bunlara yaklaşmayınız" manasınadır. Refes demek;
cim'a (cinsi temas) veya fahiş kelâmdır. Ayrıca kadınların huzurunda cinsi temasla
(Cim'a ile) ilgili sözdür. Füsûk ise; her türlü kötülüğü içine alır. Bu
muhrim olan kimse için daha şiddetli bir haramdır. Cidal'e gelince; bu yol
arkadaşlarıyla lüzûmlu-lüzûmsuz çekişme, mücadeledir. Bunların hepsi
yasaklanmıştır" hükmünü beyan ediyor.
Kur'an-ı Kerim'de: "İhramlı bulunduğunuz süre içerisinde
size kara avı haram kılındı" hükmü beyan buyurulmuştur. Dolayısıyla ihrama
giren mü'minin, her türlü kara avından uzak durması şarttır. Zira ihramlı iken
avlanmak haramdır.
İhramlı olan kimse avlanmadığı gibi, av ile meşgul olan kimselere
yol gösteremez ve avın bulunduğu yeri işaretle de olsa belirtemez. Zira Ebû Katede
(ra)'den bu hususta şu rivayet yapılmıştır: "Ebû Katede (ra) ihramlı
olmadığı bir sırada, vahşi bir hayvanı avladı. Yanındaki arkadaşları ise ihram
içerisinde idiler. Resûl-i Ekrem (sav) ihramlı olan arkadaşlarına: "Siz işaret
ettiniz mi, vurmasına delâlet ettiniz mi, yardımda bulundunuz mu?" diye sordu.
İhram içerisinde olanlar cevaben dediler ki: "-Hayır, kat'iyyen biz bunları
yapmadık". Bunun üzerine Resûlullah (sav): "O halde etinden
yiyebilirsiniz" buyurdular."
İhramlı olan kimse; gömlek ve şalvar gibi (dikilmiş) elbiseler
giyemeyeceği gibi, sarık, külâh, kaftan ve mest de giyemez. Ancak nalinleri (Takunya,
naylon vs..) bulunmazsa; ayakkabı kayışının bağlandığı yerin hizasından itibaren
mestlerinin arka tarafını keserek kullanabilir. Zira Resûl-i Ekrem (sav)'den bu
hususuta rivayet mevcuddur, denilmiştir ki: "Peygamber (sav) ihramlı kimsenin;
gömlek, şalvar, sarık, külâh, kaftan ve mest giymesini Nehyetti ve sonunda dedi ki:
"Ne de mestlerini. Ancak iki nalin bulunamazsa mestlerinin kaabları hizasından
arkasını keser"". Hişam'ın, İmam-ı Muhammed (rh.a)'den rivayet ettiğine
göre burada "Kaab"; yumru olan mafsal kemiği değil, nalin kayışının dip
kısmındaki ayağın mafsallarıdır.
Vefat eden ihramlı bir kişi hususunda Resûl-i Ekrem (sav)'in:
"Onun yüzünü ve başını örtmeyiniz. Zira o kıyamet gününde telbiye
getirirken yeniden diriltilecektir" Hadis-i Şerifini esas alan Hanefi fûkahası;
"İhramlı kimse yüzünü ve başını örtmez" hükmünde ittifak etmiştir.
Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Hacı, saçları dağılmış,
tozlanmış, güzel kokuyu ve yağlanmayı terk ettiği için, kokan kişidir"
Hadis-i Şerifini esas alan Hanefi fûkahası: "İhramlı kimse güzel koku
sürünmez. Başının ve bedeninin kıllarını traş etmez, tırnağını kesmez ve
ondan bir parça bile olsa koparmaz. Eli ile kokulu şeylere dahi dokunmaz, yağ
sürünmez ve yağlanmaz (Krem kullanmaz), saçını ve sakalını çöven (hatmi) ile
yıkamaz, çünkü o sabun hükmündedir. Ayrıca başını kaşımaz, şayed ihtiyaç
sebebiyle kaşıyacak olsa kıllarının kopmaması için yavaş yavaş karışır
hükmünde ittifak etmiştir.
Safran, vers ve usfur ile boyanmış elbise giyemez. Zira Resûl-i
Ekrem (sav): "ihramlı kimse za'feran ve vers dokundurulmuş elbiseyi giyemez"
buyurmuştur. Ancak bu kokulu bitkilerin dokunduğu elbiseler çok iyi yıkanırsa ve
kokusundan eser kalmazsa durum değişir. İhramlı kimsenin gusül abdesti almasında bir
beis yoktur. Zira Hz. Ömer (ra) ihramlı olduğu halde gusül abdesti almıştır.
Haremin otunu ve kimsenin mülkünde olmayan ağacını kesmek caiz
değildir. Hanefi fûkahası, Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Haremin yeşil otu biçilmez
ve dikeni de kesilmez" Hadis-i Şerifini esas almıştır. Ancak kuru ot ve izhir otu
müstesnadır. Feteva-ı Hindiyye'de: "İhramlı olan kimse haremin ağaçlarını ve
otunu kesip-koparamaz. Ancak izhir (boya) otu müstesnadır. Tahavi Şerhinde de
böyledir" hükmü kayıtlıdır. İhramlı kimsenin, nelere dikkat etmesi gerektiği
hususunda "Cinayet"ler bahsinde ayrıca durulacaktır. Şimdi hac ibadetinin
nasıl edâ edileceğini izaha gayret edelim.