Mekruh
Vakitler
Beş vakit vardır ki, onlara Mekruh Vakitler denir.
Birincisi: Güneşin doğmasından bir mızrak boyu (beş derece)
ki, memleketimize göre kırk ile elli dakika arasında bir zamanla yükselişine kadar
olan zamandır.
İkincisi: Güneşin yükselip de tam tepeye geldiği zeval
anının bulunduğu vakittir.
Üçüncüsü: Güneşin sararmasından ve gözleri
kamaştırmaz bir hale gelmesinden itibaren batışı zamanına kadar olan vakittir.
Dördüncüsü: Fecr-i Sadık'ın doğmasından güneşin
doğacağı zamana kadar olan vakittir.
Beşincisi: İkindi namazı kılındıktan sonra
güneşin batmasına kadar olan vakittir.
Evvelki üç kerahet vaktinde ne kazaya kalmış farz namazlar, ne
vitir gibi vacib olan namazlar, ne de önceden hazırlanmış bir cenaze namazı
kılınabilir, ne de evvelce okunmuş bir secde ayeti için tilavet secdesi yapılabilir.
Bunlar yapılırsa, iadeleri gerekir.
Bu üç vakitte nafile namaz da kılınmaz. Ancak kılınacak olsa,
kerahetle caiz olur ve iadesi gerekmez. Çünkü bu kerahet, nafile namazların
sağlıklı olmasına engel değildir. Bununla beraber bu vakitlerden birine raslayan bir
nafile namazı bozup kerahet vaktinden sonra onu kaza etmek daha faziletlidir.
Bu üç vakit, ateşe tapanların ibadet zamanlarıdır. Onlara
benzemekten kaçınmak, hak dine saygının gereğidir.
Diğer iki kerahet vaktinde ise, yalnız nafile namaz kılmak mekruhtur. Farz ve vacib
namaz mekruh değildir. Cenaze namazı, tilavet secdesi de mekruh değildir. Bu iki
vakitten birinde başlanmış olan bir nafile namazı, kerahetten kurtulması için
bozulmuş olursa, sonradan onu kaza etmek gerekir.
Güneşin batışı halinde, yalnız o günün ikindi namazı
kılınabilir. Fakat diğer bir günün kazaya kalmış olan ikindi namazı kılınamaz.
Çünkü kamil bir vakitte vacib olan bir ibadet, nakıs olan (keraheti bulunan) bir
vakitte kaza edilemez. Kerahet vakti ise, ibadetlerin noksanlığına sebebdir.
Güneşin doğuşuna raslayan herhangi bir namaz ise bozulmuş olur.
Bunun için bir kimse, daha ikindi namazını kılmakta iken güneş batsa, namazı
bozulmaz. Fakat sabah namazını kılmakta iken güneş doğsa, namazı bozulur. Çünkü
birinci halde, yeni bir namaz vakti girmiş olur. İkinci halde ise, namaz vakti
çıkmış; fakat yeni bir namaz vakti girmemiş olur.
Tam zeval anına raslayan bir namaz farz veya vacib ise, bozulur. Eğer
nafile ise, mekruh olmuş olur. Yalnız İmam Ebû Yusuf'dan bir rivayete göre, cuma
günü zeval vaktinde nafile namaz kılınması caizdir ve kerahati yoktur. Zeval vakti
son bulup da güneş batıya doğru yönelmeye başlayınca, artık ittifakla kerahet
vakti çıkmış olur.
Kerahet vaktinde okunan bir secde ayetinden dolayı, o vakitte secde
yapılabilir. Fakat bu secdeyi kerahet vaktinden sonraya bırakmak daha faziletlidir. Yine
kerahet vakitlerinden birinde hazırlanmış olan bir cenazenin namazı o vakitte
kılınabilir. Öyle ki, faziletli olan, bu namazı geciktirmeyip hemen kılmaktır.
Çünkü cenazelerde acele etmek mendubdur.
Güneşin batışından sonra daha akşam namazını kılmadan nafile
namazı kılmak mekruhtur. Çünkü akşam namazı geciktirilmiş olur. Oysa ki, akşam
namazında acele etmekte fazilet vardır.
Cuma günü imam hutbeye çıktıktan sonra veya ikamet getirildikten
sonra nafile bir namaza başlamak mekruhtur.
İki bayram namazından önce ve bayram hutbeleri arasında ve bu
hutbelerden sonra bayram namazı kılınan yerde nafile namaz kılmak mekruh olduğu gibi,
güneş tutulması, yağmur duası ve hac hutbeleri arasında da mekruhtur. Bu hutbeleri
dinlemek lazımdır.
Mekruh olmayan bir vakitle başlanmış olan nafile bir namaz bozulmuş
olsa, (bunu kaza etmek vacib olduğundan) ikindi namazından sonra güneşin batışına
kadar ve fecrin doğuşundan sonra güneşin bir mızrak boyu yükselmesine kadar kaza
edilemez, mekruhtur. Bununla beraber kaza edilse sahih olur; Diğer kerahet vakitleri de
böyledir. Ancak başta sıralanan ilk üç kerahet vakti böyle değildir. Onların
birinde kaza edilmesi sahih olmaz. Yeniden kazası gerekir.
Güneş doğduktan sonra görünüşüne göre bir veya iki mızrak
boyu yükselmesi ile kerahet vakti çıkmış olur. Artık istenilen nafile ve kaza
namazları kılınabilir. Bu zamanı belirlemek için başka kolay bir usul de vardır.
Şöyle ki:
Çeneyi göğse dayayarak güneşe bakmalı; eğer güneş ufuktan yükselmiş olmasından
dolayı görünmezse, kerahet vakti çıkmış demektir.