Yolculuğun
Sona Erip Ermemesi
Asıl vatana dönmekle yolculuk hali sona erer. Orada ikamete niyet
edilmcsi gerekmez. İkamet vatanı böyle değildir, orada (en as onbeş gün) oturmaya
niyet lazımdır.
Bir insanın doğup büyüdüğü veya evlenip içinde yaşamak
istediği veya içinde barınmayı kasdedip başka bir yere yerleşmek için gitmek
istemediği yer, onun "asıl vatanı"dır!. Bir kimsenin böyle doğduğu,
evlendiği, içinde yerleşmeye karar verdiği yer olmayıp yalnız içinde en az onbeş
gün kalmak istediği yer de, onun için bir "İkamet Vatanı"dır. Yeter ki o
yer, böyle oturmaya uygun olsun.
Bir misafir için, onbeş günden az oturmak istediği yerde onun
"Sükna Vatanıdır". Buna itibar edilmez. Bununla vatan-ı aslî de değişmez,
vatan-ı ikamet de değişmez. Burada yolculuk hükümleri uygulanır.
Asıl vatan, kendi misli ile bozulur, ikamet vatanı ile bozulmaz.
Şöyle ki: Bir kimse içinde doğup büyüdüğü veya evlendiği yeri terk edip başka
bir beldeye yerleşse, artık önceki vatanı, asıl olmaktan çıkar. Sonradan orada
olsa, onbeş gün oturmaya niyet etmedikçe, farz namazlarını dörder rekat kılması
gerekmez. Fakat asıl vatanından geçici olarak çıkıp başka bir yeri ikamet vatanı
edindikten sonra asıl vatanına dönse, niyete muhtaç olmaksızın mukim olur,
namazlarını tam olarak kılması gerekir.
İkamet vatanı, asıl vatanla ve diğer bir ikamet vatanı ile ve
sırf yola çıkmakla bozulur, aralarında sefer mesafesi bulunması şart değildir.
Örnek: Bir kimse yolculuğu sırasında bir beldede bir ay kalmaya niyet edip bu kadar
durduktan sonra tekrar yola çıksa veya diğer bir beldeye gidip orada en az onbeş gün
oturmaya niyet etse, artık evvelki belde ikamet vatanı olmaktan çıkmış olur. Oraya
tekrar dönmekle mukim olmaz. Orada mukim olabilmesi için tekrar en az on beş gün
oturmaya niyet etmesi gerekir. Fakat ikamet vatanından ikamet müddeti içinde geçici
bir iş için sefer müddetindcn az bir kaç saatlik yola gidip dönmekle ikamet vatanı
bozulmaz.
Vatanından çıkıp en az üç günlük uzaklıkta olan bir köye
gitmek isteyen kimse, daha oraya gitmeden yolda bir beldede onbeş gün oturmaya niyet
etse, bir görüşe göre burası bir ikamet vatanı olur. Diğer bir görüşe göre ise,
olmaz.
Vatanından sefer niyeti ile ayrılıp henüz üç günlük bir mesafe
almadan vatanına dönmek isteğinde bulunan bir yolcu, dönüp daha vatanına gitmeden
önce, geriye dönüşü ile namazlarını tam olarak kılmaya başlar. Çünkü böyle
bir yolculuğu bozmakla yolculuk bırakılmış olur.
Bir misafir, içinde oturmak istemediği bir beldede evlenecek olsa,
bir görüşe göre mukim sayılır, diğer bir görüşe göre mukim sayılmaz. Tercih
edilen görüş de budur.
İki beldede birer zevcesi olan kimse, bunlardan herhangisinin yanına
giderse mukim sayılır. Fakat bunlardan biri vefat eder de, bulunduğu beldede kendisine
ev, bağ ve bahçe gibi şeyler kalacak olsa, oraya gitmekle mukim sayılmaz. Fakat diğer
bir görüşe göre, orası yine onun vatanı sayılacağından mukim olmuş olur.
(Malikilere göre, bir yolcu gittiği yerde tam dört gün oturmaya niyet edip kendisine
yirmi vakit namaz farz olacak bir durum olsa, mukim sayılır. Namazlarını kısaltamaz.
Bu müddete, o yere fecrin doğuşundan sonra girdiği gün ile oradan çıkacağı gün
dahil değildir. İmam Şafiî'ye göre, bir yerde, girip çıkma günlerinden başka, tam
dört gün oturmaya niyet edilmesi, ikamet sayılır, namazlar orada kasredilmez
(kısaltılmaz). Hanbelilere göre de, bir yerde, oturmaya elverişli olmasa dahi,
oturmaya niyet eden veya yirmi namazdan fazla farz bulunacak bir zaman durmaya niyet eden
kimse mukim sayılır; namazlarını kısaltamaz.)