CİNSEL
SOĞUKLUK
Yeni Gelinlerde Cinsel İstek Azlığı:
Bazı kadınlar, hele kadınlığa daha yeni adım atan bazı gelinler
cinsel ilişkiden hiçbir zevk almazlar. Cinsel birleşmeye katlanılması gereken nahoş
bir görev gözüyle bakarlar. Kadındaki bu soğukluk ya bütün ya da kısmi olur.
Ayrıca bu soğukluk doğuştan olabileceği gibi sonradan da meydana çıkabilir. Bütün
soğuklukta, kadın cinsel ilişkiden hiçbir zevk almaz, hatta cinsel ilişkiden nefret
edebilir. Yarı soğuklukta ise, kadında zaman zaman bir uyanma olur. Bütün soğukluğa
pek az rastlandığı halde yarı soğukluğa evli kadınların hemen yüzde 10'unda
rastlanır. Bazı araştırıcılar bu oranı yüzde 40'a kadar yüksek
göstermektedirler.
Ancak burada cinsel soğuklukla orgazm olmayışı birbirine
karıştırmamak lazımdır. Orgazma ulaşamayan her kadın soğuk değildir. Cinsel
soğukluk demek, karşı cinsi arzu etmemek demektir. Yani cinsel arzunun olmayışıdır,
kadında cinsel isteğin az veya hiç olmayışı demektir. Bir çok kadında normal hatta
normalin üstünde de arzu olur da yine de orgazm meydana gelmeyebilir.
Evlilikten önce ve evliliğin ilk günlerinde kadının arzu
duymayışı normal sayılmalıdır. Cinsel ilgiye kapalı yetiştirilen kızlarda bu hal
çok sık görülür. Burada şunu belirtmek doğru olur. Bir kızın gerçekten bir
kadın haline gelmesi için bir çok kereler sevişmesi, birleşmesi şarttır. Nitekim
bazı kadınlar sırf kocalarının anlayışsızlıkları nedeni ile hayatları boyunca
cinsel arzu duymazlar. Duyanlar da bir türlü arzularını tatmin edemedikleri için
ruhsal hastalıklara sürüklenirler veya soğuk bir kadın olurlar. Kadın ancak ruhuna
hitap edildiği zaman uyanır. Erkeğin bunu kesinlikle bilmesi şarttır. Eşinin
uyanışı ile zevk alabilen erkek her şeyden önce eşine zevk verip vermediğini
kontrol etmelidir. Sevilmek demek anlaşılmak demektir.
Erkek, eşinin cinsel davranışlarını ilişkinin mutluluğu için
büyük bir titizlikle gözlemelidir. Erkeğine karşı arzu duymayan ya da arzuları
tatmin olmayan kadın, yuvasına neşe ve huzur veremez. Erkek de evde bulamadığını
dışarda aramak zorunda kalır. Bu yüzden kadında soğukluk problemini geniş ölçüde
vermek istiyoruz.
Soğuk kadında aşka karşı ya çok az bir eğilim vardır, ya da
hiç yoktur. Bunlar cinsel temastan zevk almazlar, kocalarına karşı pasif davranırlar.
Hamile kalarak çocuk doğurabilirler, çoğunlukla da ideal bir anne olurlar. Akıllı
olanları kocalarını mutlu etmek, onlara daha fazla zevk vermek için soğukluklarını
gizlerler, arzu duyuyormuş gibi yaparlar. Bazıları ise soğuklukları ile iftihar
etmeye bile kalkışırlar hatta bunu her yerde söylerler. Bu yanlış bir
davranıştır.
Kadının Cinsel Soğukluğu:
Cinsel birleşmeden gereğince zevk almayan veya cinsel istemi olmayan
ve cinsellikle ilgili davranışlar ve uyarılara ilgi duymayan kadınlara genel olarak
firijit denmektedir. Fakat bu deyim doğru bir tanımlanma olarak artık kabul
edilmemektedir. Çünkü firijit, yani gerçek anlamda cinsel açıdan soğuk kadın
yoktur. Ancak cinsel uyarılmaya az oranda cevap verenler vardır. Bir kadının cinsel
yönden soğuk olması onun kısır olması anlamına gelmez. Kısırlık, kadın
sorunlarının en ciddi olanlarındandır.
Cinsel istem azlığı veya tutukluğu olan kadınlarda erotik
uyarılmaya cevap yoktur. Bu kadınlar cinsel davranışlardan zevk duymazlar. Fizyolojik
olarak cinsel uyarım belirtileri göstermezler. Örneğin eşi tarafından
uyarılmalarına ve cinsel birleşmeye rağmen vajinada nemlenme olmaz. Bunların
bazıları dokunmadan hoşlanırlarsa da pek çoğu en küçük bir zevk bile almazlar.
Hatta bazıları cinsel davranışlardan nefret eder. Esasen cinsel uyarıya hiç cevap
vermeyen kadın yok gibidir.
Cinsellikten zevk almayan kadın, cinsel birleşmeye adeta bir işkence
gibi bir yaklaşım içindedir. Bazıları genellikle ekonomik nedenlerle zevk
duymadıkları cinsel birleşmeye katlanırlar. Bazıları itici buldukları cinsellikten
kaçmak için çeşitli hastalık bahaneleriyle cinsel birleşmeden kaçınırlar. Pek
çoğu evliliklerini sürdüremezler. İstatistiklere göre bu tür rahatsızlığı olan
kadınlar iyileşmek için bir çaba sarfetmezler. Cinsel birleşmeyle ilgili sorunları
olan erkekler ise, bu durumdan kurtulabilmek için gerekli türlü girişimi yaparlar.
Bu soğukluğun yerleşmesi halinde bu kadınlarda kendinden iğrenme,
umutsuzluk ve depresyon gibi belirtiler ortaya çıkar.
Özellikle yeni evli bir kadının olgun bir kadın gibi cinselliğ
yaşaması beklenemez. Hele cinselliğe karşı kötü ve tehlikeli olduğu ileri
sürülen bir bakış açışı içinde yetişen bir genç kızın evliliğinin ilk
gününden itibaren cinselliği bütün doyumu ile yaşaması mümkün değildir. Diğer
bir deyimle cinsel birleşme ile orgazma ulaşmayı öğrenebilmesi için belirli bir
süre gerekir. Bu süre kadından kadına değişmektedir. Kadındaki cinsel soğukluğun
tabanında, cinsel zevki bir erkekte birlikte paylaşma tutukluğu ve korkusu vardır.
Ödipüs kompleksi ve bazen görülebilen "erkek düşmanlığı" ile
cinsellikte başarısızlık korkusu ya da cinsellikle ilgili suçluluk duyguları
frijiditenin nedenleri arasında ileri sürülmektedir. Bu tür duygusal engeller
kadının cinsel uyarıya cevap vermesini de engellemektedir.
Tedavide en önemli unsur önce korku ve kaygıdan uzak bir sevgi
ortamına eşlerin ulaşmasını sağlamaktır.
Cinsel Soğukluğun Çeşitli Nedenleri Vardır:
Cinsel ilişki esnasında kadının fiziksel ve ruhsal
davranışlarını bozucu ya da engelleyici, hatta ketleyici (cinsel ilişkiden soğutucu)
bir grup etken de cinsel ilişki esnasında etkili olur. Buna tiksinme, çekinme denir.
Örneklerde açıklanacağı gibi.
1) En baş ve çoğunlukla rastlanılan soğukluğa sebep: Kadın-erkek
arasında büyük yaş farkı olması ve erkeğin cinsel organının yeterince
dikleşmemesi, böylece kadına yeterince zevk vermemesinden olur. Bazen de erkek kadını
uyarmasını bilmez. Daha kadın yeni uyanırken erkek boşalır ve kadın cinsel temastan
bir şey anlamaz. Bu nedenle cinsel temasta bulunmak istemez. Erkek ile kadın arasındaki
yaş farkı 10 yaştan fazla olmamalı. Herhangi bir nedenle kamış yeterince
dikleşmiyorsa (iktidarsızlık) bunun düzeltilmesi imkanları vardır, çaresine
bakmalıdır. Erkek ve kadın cinsel temasta karşılıklı birbirlerini tatmine
çalışmalı, bunun için genellikle görev erkeklere düşer, temastan önce hanımını
uyarmalıdır.
Cinsel İlişkiden Kaçan Kadının Ve Kocasının Şikayetleri:
Kocanın şikayeti: ..."Ben yatağa giriyorum, karımsa
bulaşık yıkamakla meşgul. Kendisine şimdi şu işi bırakıp yarın yapsan olmaz mı,
diyorum."
Kadının şikayeti: "Mahsus gitmiyorum. Çünkü gidersem
hemen o işi yapmak isteyecek, sevişmeden, okşamadan...ve sonra sırtını dönüp
yatacak."
2) Kadının bedenen, ruhen ve cinsel yönden kocası tarafından
beğenilmeme korkusu da kadında soğukluk meydana getirir. Bu korku evliliğin ilk
aylarında daha çok olur. Sözlülük ve nişanlık dönemleri, bu korkuyu ve utanmayı
atmaya yarar. Eşler daha birbirini istemeden, bedenen ve ruhen anlaşıp birbirini
beğeneceklerini kestirmeli, ondan sonra evlenmeye talip olmalıdır.
3) Kadının hamile kalmaktan korkması da onu cinsel isteksizliğe
iter. Genç ve orta yaşlı kadınların gebe kalma korkusu, en büyük korkularıdır.
Ama yaşa ve sağlık durumuna göre her ay kadın ve erkeğin belirli sayıda cinsel
temas istekleri olur ve olmalıdır da. Bedenen ve ruhen sağlıklı kalmaları için bu
temasların yerine getirilmesi gerekir. Eşlerden biri buna cevap veremezse, ailenin
dengesi bozulur.
4) Kocasına karşı kin ve nefret duyma da kadında cinsel soğukluk
yaratır. Kadının gönlü olmadan istemediği erkekle evlenmesi bunda en baş rolü
oynar. Bunu önlemek için her iki tarafın kendi arzusu ile evlenme olmalıdır.
5) Kadına ilgisizlik, saygısızlık ve sürekli horlama, kadında
cinsel isteği azaltır. Cinsel birleşme sırasında, o ana dek bilinç alanında
olmayan, geçmişte bilinçdışına ittiği, kocasının onu çok kıran, varlığını
yaralayan, hiçleyen sözlerinin ya da davranışlarının birden bilinç alanına
çıkması, cinsel birleşmede orgazma ulaşamayan kadınların çoğunda tesbit edilen
ketlenme (aniden cinsellikten soğuma) biçimidir.
6) Bedenen ve ruhen kadının fazla yorgun düşmesi onun cinsel
bakımdan sönmesine neden olur.
7) Sigara, çay, kahve, alkol gibi vücudu zehirleyen maddelerin fazla
kullanılması, erkeklerde olduğu gibi kadınlarda da cinsel isteğin sönmesine neden
olur.
8) Bazı ağrı kesici ilaçların, hormonların fazla kullanılması
zamanla tüm sinirleri yıpratır ve kadınlarda cinsel soğukluğa yol açar. Bu nevi
ilaçlar çok az ve seyrek kullanılmalıdır.
9) Sürekli üzüntü, keder ve acılar da tüm sinirleri yıpratır,
dolayısıyla kadında soğukluğa neden olur. Sinir bozukluğu tüm sağlığı kemirir.
10) Beslenmedeki dengesizlikler, hatalar, yeterli ve dengeli
beslenmeme, vücutta genel güçsüzlüğe, kofluğa, cinsel soğukluğa neden olur.
11) Kalabalık aile. Cinsel ilişkinin görülme veya duyulma korkusu,
kadını cinsellikten uzaklaştıran sebeplerdendir.
Soğukluğun Tedavisi:
Soğukluğun tedavisi, bunu meydana getiren unsurlara bağlıdır.
Eğer kadında soğukluk kocanın bilgisizliğinden geliyorsa bu durum derhal giderilmeli,
erkek eşi ile gereği gibi meşgul olmalıdır. Erkeklerin çoğu sevişmeyi bildiklerini
zannederler bu hususta bir şeyler öğrenmek istemezler. Ya da kısır bilgilerinin
dışındaki fikirleri kabul etmezler. Oysa eskiye göre durum çok değişmiştir. Cinsel
bilgisi noksan, tekniği zayıf bir erkek, eşine çok güç hakim olabilir. Kadın iş
hayatına atılmış, topluma tamamen girmiştir. Üstelik gördükleri her şeyde cinsel
bilgi verecek şeyler bulmaktadır. Sinemalarda, tiyatrolarda, kitaplarda çeşitli aşk
sahneleri seyredip okumaktadırlar. Kocasının davranışları ile uyanmayan kadın,
gördüğü okuduğu çeşitli örneklere bakarak eşini kıyaslayacaktır. Bu
kıyaslamada erkeğini zayıf ve beceriksiz bulan kadın için yaşam çekilmez bir hale
gelecektir. Son yıllarda yuvalarını terk edip kaçan evli kadınların sayısı bu
yüzden gittikçe artmaktadır. Erkeğin boş gururu kadını eve bağlamaya
yetmemektedir.
Geri kalmış veya İslamî duyarlıktan uzak toplumlarda erkek,
yalnız kendi zevkini tatmin için evlendiğinden eşinin arzularını hiçbir şekilde
hesaba katmaz. Bazı erkekler, evlenmeden önce aşk ticareti yapan kadınlarla haram
olduğu halde cinsel temas etmiş olabilirler. Burada bir fahişenin zevk alması
düşünülemez. Erkek de bu yüzden kadında zevk aramaya alışamamıştır. Oysa
evlilik yeni ve farklı bir ilişkidir. Bekarlığındaki durumu mutlak surette
değiştirmesi gerektiği halde, çoğu erkek aynı davranışı sürdürür. Eşi ile bir
fahişe ile yattığı gibi yatar. Onun zevk almasını düşünmez bile.
Bazı toplumlarda kadının cinsel ilişkide zevk belirtisi göstermesi
ayıp sayılır ve kadının hisleri erkeklerin kompleksleri yüzünden bile bile
körletilir.
Hormon bozukluğu ve dengesizliği yüzünden frijidlik (soğukluk)
gösteren bazı kadınlara rastlıyorsak da bunlar azınlıktadır ve tedavileri son
derece kolay ve basittir. Kadınlardaki cinsel isteksizliğin temel nedeni psikolojiktir,
ruhsal nedenlere dayanır. Bu nedenlerin çoğunluğu da kadının küçüklükten beri
cinselliği ayıp, çirkin, korkunç bir şey bilerek büyütülmüş olmasıdır. Bu tür
öğretilerle büyüyen bir kız, evlendikten sonra da cinsel ilişkiyi utanılacak,
korkulacak bir şey gözüyle görür. Bu yanlış fikirden kurtulamayan kadınların bir
psikiyatriste danışmalarında yarar vardır. Bu durumda kısa zamanda Allah'ın insana
en büyük bağışlarından biri olan cinsel zevki tadabileceklerdir.
Bir cinsel yaşantı sürdürdüğü halde bundan hakkı olan zevki
alamayan kadın gerçekten acıklı bir durumdadır. İstatistiklere göre boşanma
nedenlerinin çoğunluğu, kadının cinsel soğukluğu, kocasına karşı kadınlık
görevlerini yerine getirmemesi meydana getiriyor. Gerçi soğukluk hiçbir zaman itiraf
konusu yapılmaz. Yapılsa bile mahkeme koridorları değildir bunun yeri. Az çıkar bu
türlü itirafta bulunabilecek kadınlar... Fakat tatmin olamayan bir kadın her şeyi
mesele yapar, ufacık şeyi gözünde büyütür, herşeye kızar, öfkelenir. Tam bir
sinir küpüdür! Geçimsizliklerin temelinde işte bu tatminsizlik yatar ve kadını
sürekli olarak rahatsız eder.
Bir kadın, evlilik hayatında bir kez olsun eşzamanlı ruhsal ve
cinsel orgazma ulaşmışsa, o kadın "Soğuk kadın" değildir. Ya cinsel
uyarımda eksiklik vardır. Ya da uyarılmıştır ama orgazma ulaşamadan yukarıdaki
saydığımız nedenlerden dolayı ketlenme olmuştur. Bu da aşktan uzaklaşmasına ve
tiksinmesine sebep olmaktadır.
Kadını soğukluğa iten bir başka neden ailelerin tutumudur. Anne ve
baba parası ve toplumda çok önemli bir yeri var diye, kızlarıNI yaşlı erkeklerle
evlenmeye mecbur ettikleri zaman da cinsel soğukluk kadının yakasını bırakmaz. Bu
durumdaki kızlar kocalarından zevk alamazlar. Bu tip kadınlar, kocaları ölünce ya da
boşanıp hoşlandıkları bir erkekle evlenince cinsel soğukluktan eser kalmaz...
Kadının soğukluğundan, kocalar da sorumlu olur. Kocaların kötü
davranması, hoyrat ve bencil tutumu onları bu hale getirmiştir. Cinsel soğukluk
genellikle kadınlarda rastlanan bir durum olmasına karşın, aşırı istek hem
erkeklerde hem de kadınlarda rastlanan bir olgudur.
Soğukluk Giderilebilir:
Yeni evli bir kadının bu tür tepkiler gösterdiğine bakarak hemen
onu cinsel soğuklukla suçlamak yanlış bir davranıştır. Evliliklerinin ilk
günlerinde geline anlayış göstermek gerekir.
Yapılan araştırmalara göre kadınların yüzde 24'ü ilk
birleşmede, yüzde 27'si evliliklerinin ilk bir kaç haftasında, yüzde 26'sı bir yıl
sonra, yüz 16'sı bir yıldan daha uzun süre sonra orgazmı başarmıştır.
Kadınların yüzde 7'si evlilikleri boyunca orgazmla hiç tanışmamıştır.
Cinsel soğukluk duyan kadınların pek çoğu kocasından göreceği
sıcaklık, sevgi ve ilgi sonucu normal düzeye ulaşabilir.
Cinsel sağlığıNI sevgi ve şefkatle kazanamayan kadınların
fiziksel veya ruhsal tedavilere tabi tutulmaları kaçınılmazdır.
Cinsel Soğukluğun Giderilmesi:
Evlenen bir kadında genç, orta ve ileri yaşlarda cinsel soğukluk
görülebilir, bu istenmeyen bir olaydır. Zira yuvanın yıkılmadan devamı, her yaşta
karı kocanın karşılıklı cinsel isteklerine cevap vermeleriyle mümkündür. Aksi
halde araya üçüncü bir kimse girer ve yuvanın saadeti sarsılır, yıkılabilir.
Gerek başlangıçtaki ve gerekse sonraki yıllardaki cinsel
soğukluklar sebebi tesbit edilerek giderilebilir.
Sık sık seyahat etmeli. Seyahat hem sinirleri dinlendirir ve hem de
cinsel uyanmayı sağlar.
Kadın, bir psikiyatr doktora giderek soğukluğunun nedenini çözmeli
ve onu gidermenin çarelerini öğrenmelidir. Doktora eşiyle birlikte gitmelidir. Cinsel
temasta her türlü korku bir yana bırakılmalı (gebelikde dahil), istekle ve zevkle
yapmaya çalışmalıdır.
Cinsel Doyuma Ulaşamayan Kadınlarda Meydana Gelen Hastalıklar:
Eşzamanlı ruhsal ve cinsel doyuma ulaşamayan kadınlarda çeşitli
psikolojik ve bedensel hastalıklar meydana gelmektedir. Örneğin; kalp çarpıntıları,
mide ağrıları, baş ağrıları, korkular, halsizlik ve sinirlilik...gibi hastalıklar
oluşur.
Evliliklerde ve aile içi ilişkilerde eşler çatışmalarını,
ruhsal gerginliklerini, güven verici bir psikolojik ortamda gideremeyince, birbirlerine
yönelik davranış biçimi olarak ortaya koyuyorlar. Öyle bir davranış biçimi ki,
birbirlerine karşı duydukları sevgiyi, kini ifade edebilsin... Örneğin, eşine
karşı kızgınlığını, yatağa girer girmez sırtını dönüp yatarak göstermek
gibi...
Ne var ki çoğu kez böyle bir davranış biçimine imkan bulunmaz.
İşte o zaman çatışmalar, ruhsal gerginlikler bedene yansır, bedene aktarılır,
beden aracılığıyla ifade edilmeye çalışır. Yani psikosomatim iletişim denilen
özel bir iletişim biçimi geliştirilir. Böylece sözlü olarak kurulamayan iletişim,
sözsüz bedensel belirtilerek kurulur.
Gözlemlerimize göre, aylarca, hatta yıllarca süren birçok bedensel
belirti ve psikosomatik hastalık, eşlerin bu sözsüz bedensel iletişimi bırakıp
konuşmaya, sözlü iletişime geçmeleriyle iyileşmektedir. Psikoterapinin psikosomatik
hastalıkları iyileştirme etkisi, sözsüz iletişim yerine sözlü iletişimin
geçmesiyle başlıyor. Sözlü iletişimlerin en düzenlisi olan psikoterapi, ilkel olan
bedensel iletişim yerine, zihinsel-sözlü iletişimin yerleşmesi, oturması olgusudur. (Prof. Dr. Kurban Özuğurlu, Evlilik Raporu, Altın kitaplar Y.
İst. 1 996, s. 217.)