Eş
Seçiminde Müstehap Olan Nitelikler
İslam evliliğin uzun ömürlü olması için eş seçiminde gerekli
titizliğin gösterilmesini ister. Bu konuda da özellikle "dindar" ve
"ahlaklı oluş"a dikkat çeker. Bunun yanında "zenginlik, güzellik ve
soy-sop" gibi insanların çoğunun peşinde koştukları değerlere ikinci sırada
yer verilir. Hatta bunların yol açabileceği sıkıntılara işaret eder.
Evlenilecek kadında aşağıdaki niteliklerin bulunması müstehap
sayılmıştır:
1) Dindar olması. Hadiste şöyle buyurulur: "Kadın
dört şeyi için nikah edilir; malı, soyu, güzelliği ve dini. Sen dindar olanını
seç ki elin bereket bulsun." (Buharî,
Nikah, 15; Ebu Davud, Nikah, 2; Nesaî, Nikah, 13; ibn Mace, Nikah, 6; Darimi, Nikah, 4;
Malik, Nikah, 21; A.b. Hanbel, III, 428.)
Başka bir rivayette "soy" dışındaki diğer üç nitelik
belirtilmiştir. (Ahmed. b. Hanbel, III, 80; Müslim,
Rada, 53; Tirmizî, Nikah, 4.) Genellikle bir kıza
talip olan erkek bu özellikleri göz önünde bulundurur fakat bu arada dindarlık arka
planda kalabilir. İşte Allah'ın Rasulü dindar olanını bulunca, onun
kaçırılmaması gerektiğini belirtmiştir.
Kadınla, yalnız güzelliği veya zenginliği için evlenilmesinin yol
açabileceği sakıncaları Allah elçisi şöyle belirtmiştir: "Kadınlarla
yalnız güzellikleri için evlenmeyiniz, olur ki, güzellikleri ahlakça düşmelerine
neden olur. Onlarla yanlız malları için de evlenmeyin, çünkü malları
azgınlıklarına yol açabilir. Onları dindarlıklarından ötürü nikahlayın.
Şüphesiz dindar olan, eski giysili bir cariye (dindar olmayan ötekilerinden) daha
üstündür." (İbn Mace, Nikah, 6. Bu
hadisin senedinde bulunan Abdullah bin Ziyad bin En'am zayıf bir ravidir. Hadisi İbn
Hıbban, Sahîhinde başka bir senetle nakletmiştir. bk. İbn Mace, Sünen, l, 597.)
2) Kadının doğurgan olması. Hadiste şöyle
buyurulur: "Kocasını sevebilen doğurgan kadınla evlenin. Çünkü ben kıyamet
gününde diğer ümmetlere karşı sizin çokluğunuzla övüneceğim." (Ebu Davud, Nikah, 3; İbn Mace, Nikah, 1. Bu hadis, senedinde
bulunan İsa bin Meymun el-Medînî nedeniyle zayıf sayılmıştır. Ancak aynı anlamı
destekleyen başka rivayet vardır. bk. İn Mace, Sünen, l, 592.) İlk olarak evlenecek olan kadının doğurgan olup olmayacağı,
ailesindeki kadınların çoğunluğunun doğurgan olup olmamasına göre
değerlendirilir.
3) Evlilikte bakireyi tercih etmek. Hadiste şöyle
buyurulur: "Evlenmek için bakire kızları tercih ediniz. Çünkü onlar daha
tatlı dilli, kocayı daha fazla tatmin edici ve daha aza kanaat edicidir." (İbn Mace, Nikah, 7. Hadis, senedindeki iki ravi nedeniyle
tenkide uğramıştır, bk. ibn Mace, Sünen, l, 597.) Hz. Peygamber, Cabir bin Abdillah (r.a.)'ın dul bir kadınla evlendiğini
öğrenince; "Keşke bakire ile evlenseydin. Sen onunla, o da seninle
oynaşırdınız" (Buharî, Büyû', 34,
Vekale, 8, Cihad, 113, Megazî, 18, Nikah, 10,121,122, Nafakat, 12, Deavat, 53; Müslim,
Rada, 54-56, 58; Ebü Davud, Nikah, 3; Nesaî, Nikah, 10; ibn Mace, Nikah, 7.) buyurmuştur.
Bu deliller İslam'ın bakireliğe verdiği önemi gösterir. Diğer
yandan İslam ergin kızların haya perdesi zorlanmasın diye onların örtünmesini
istemekte, ırza saldırı durumunda erkeğe zina cezası yanında, diyetin üçte biri
kadar tazminat cezası öngörmektedir. (bk. Ömer
Nasuhî Bilmen, İstilahat-ı Fıkhıyye Kamusu, İstanbul 1968, III. 221, 222.)
Buna karşılık günümüzde çeşitli batı ülkelerinin bakireliğe
önem vermediği, hatta belli yaştan sonra bakire kalan genç kızların alay konusu
yapıldığı bilinmektedir. İslam'ın bu konuda aldığı önlemlerin daha sağlıklı
ve aile yuvasını daha fazla koruyucu nitelikte olduğunda şüphe yoktur.
İslam'ın bakire üzerinde bu derece durması, dul kadınla evlenmek
caiz değildir, anlamına gelmez. Çünkü Hz. Peygamber. Hz. Aişe dışındaki bütün
eşlerini dul olarak nikahlamıştır. Nitekim Abdullah İbn Abbas (r.a.)'ın, Hz.
Aişe'ye; "Nebî (s.a.s) senden başka bakire bir kadınla evlenmedi" dediği
nakledilmiştir. (Buharî, Nikah, 9, Tefsîru Sure
24/8)
4) Dindarlığı ve kanaatkarlığı ile tanınan bir ailede
yetişmiş olması. Bu durum, çocuğun da bu değerlere sahip olduğunun belirtisi
sayılır.
5) Soylu bir aileye dayanması. Doğacak çocukların
asaletli olması için bu noktaya da dikkat edilmelidir. Çünkü çocuk ana tarafından
birisine çekebilir. Hz. Peygamberin "soyu için" buyurması bunu gösterir.
Ancak yukarıda da belirttiğimiz gibi dindarlık ve ahlak bütün bu özelliklerden
önceliklidir. Bu yüzden babası bilinmeyen ya da zinadan doğmuş veya kötü yola
düşmüş kadınlarla evlenmek mekruhtur. Çünkü ayette şöyle buyurulur: "Zina
eden erkek ancak zina eden veya Allah'a ortak koşan kadınla evlenir, zina eden kadın da
ancak zina eden veya Allah'a ortak koşan bir erkekle evlenir." (en-Nur, 24/3.)
Ashab-ı Kiramdan Mersed b. Ebî Mersed el-Ganevî Mekke'ye esir
naklediyordu. Orada fahişe bir kadınla arkadaş olmuştu. Allah'ın Rasülüne gelerek
onunla evlenmek istediğini söyledi. Hz. Peygamber sustu. Bunun üzerine yukarıdaki ayet
indi. Allah'ın elçisi, Mersed'i çağırdı, ayeti okudu ve "o kadınla
evlenme" buyurdu. (Ebü Davud, Nikah, 4) Başka bir hadiste; "Zina cezası (celde) uygulanan
erkek, ancak kendi benzeri olan kadınla evlenebilir." (Ebü Davud, Nikah, 4; A. b. Hanbel, II, 324.) buyurulmuştur.
Ancak burada sözü edilen evlilikler daha çok kadının zinadan elde
edeceği kazançtan yararlanmak gayesi ile evlenmeyi kapsamaktadır. Böyle bir durum söz
konusu olmaksızın, çeşitli hile ve tuzaklarla kötü yola düşürülmüş ne mazlum
kadınlar vardır ki, kurtuluş için çırpınmakta, fakat sesini topluma
duyuramamaktadır. İşte böyle bir kadını bataklıktan kurtararak, ona aile yuvası
sıcaklığını yaşatmak yukarıdaki ayetin kapsamı dışında kalsa gerektir. Çünkü
ameller niyetlere göre değer kazanır.
6) Kadının güzel olması. Evlenilecek kadının
dindarlığı yanında güzel oluşu da tercih nedeni olmalıdır. Çünkü güzel kadın
kocasının gönlünü daha fazla hoş eder ve gözünü haramdan korur. Bu yüzden
evlenmeden önce kadına bakmak caiz görülmüştür. Hadiste şöyle buyurulur:
"Hz. Peygamber'e;" Hangi kadın daha hayırlıdır" diye sordular. Şöyle
buyurdu: "Kocası kendisine bakınca, ona neşe ve sevinç verir, emrederse itaat
eder. Kendi malı ve özel yaşantısı konusunda, kocasının sevmediği şeyleri
yapmaz." (Ahmed b. Hanbel II, 251, 432, 438;
bk. Ebü Davud, Zekat, 38; İbn Mace, Nikah, 5.)
Ancak Şafiîler çok güzel kadınla evlenmeyi mekruh saymışlardır.
Diğer yandan Allah'ın Rasülünün, kötü çevrede yetişen güzel
kadından (hadrau'd-dimen) sakındırdığı nakledilir. (ez-Zühaylî, el-Fıkhu'l-İslamî ve Edilletuh, 2. baskı, Dımaşk 1405/1985,
VII, 13. Darekutnî ve Deylemî'den naklen.)
7) Kadının yakın hısımlardan değil, yabancılardan
tercih edilmesi. Bu yolla çocukların daha sağlıklı olması umulur. Diğer yandan
amca, dayı, hala veya teyze kızı ile evlenmek caiz ise de, geçimsizlik ve boşanma
durumu bu hısımların arasında sıla-ı rahmin kesilmesine yol açabilir. (ez-Zühayli, a.g.e., VII, 14)
8) Erkeğin iffetini koruyabildiği sürece tek evliliği
tercih etmesi. Çok evlilikte, eşler arasında adalet ve eşitliğin sağlanması
çok güç olduğu için aile içi problemlerin ortaya çıkması kolaylaşır. Nitekim
Kur'an'da bu noktaya şöyle dikkat çekilmiştir: "Ne kadar gayret gösterseniz
de, eşleriniz arasında adalet ve eşit sağlamaya güç yetiremezsiniz. Bu yüzden hiç
değilse birine tamamen meylidip, diğerini askıda bırakmayın." (en-Nisa, 4/129) Nitekim
dört kadınla evlenmeye cevaz veren ayette, eşler arasında adaleti sağlayamama korkusu
olan için, tek kadın ya da sahip olduğu cariye ile yetinmesi bildirilmiştir. (bk. en-Nisa, 4/3)
Diğer yandan Allah'ın Rasulü; "İki eşi olup da, bunlardan
birisine meyleden kimse, kıyamet gününde bedeninin yarısı eğik olarak gelir."
(Ebu Davud, Nikah, 38; Tirmizî, Nikah, 42; Darimî,
Nikah, 24; bk. Nesaî, İşretu'n-Nisa', 2 İbn Mace, Nikah, 47; İbn Hanbel, II, 295,
347.) buyurmuştur.