Nişanlanılması
Mubah Olan Kadınlar
Nişan, evliliğe götüren bir yol olduğu için, dünür
gönderilecek kızla, dünür gönderen erkek arasında bir evlenme engelinin bulunmaması
gerekir. Bu yüzden aralarında sürekli evlenme engeli bulunan kızkardeş, hala ve teyze
gibi kan hısımları ile veya geçici evlenme engeli bulunan baldız ve evli kadın gibi
kimselerle nişanlanmak da caiz değildir. Çünkü evliliğe götürmeyen bir nişanın
pratik bir değeri bulunmaz. (el-Kasanî,
Bedayiu's-Sanayi', II, 256, 268.)
Geçici evlenme engellerinden birisi de, kadının daha önceki
evliliğinde ötürü iddet beklemekte oluşudur. Boşanma veya kocasının ölümü
nedeniyle iddet bekleyen kadına dünür gönderip nişanlanmanın caiz olmadığı
konusunda görüş birliği vardır. Ancak böyle bir kadına iddet sonrasına yönelik
üstü kapa teklif yapılabilir. Kur'an-ı Kerîm'de şöyle buyurulur: "İddet
bekleyen kadınlara üstü kapalı bir şekilde evlenme teklif etmenizde veya bu isteği
içinizden geçirmenizde, sizin için bir sakınca yoktur. Allah onları anacağınızı
bilir. Sakın -meşru sözler dışında- onlarla gizlice sözleşmeyin. İddet sona
erinceye kadar da nikah akdine kalkışmayın." (el-Bakara, 2/235)
Üstü kapalı veya dolaylı yoldan evlenme teklifi (ta'rîz),
açıkça söylenmeyen ve sözün gelişinden anlaşılan bir tekliftir. "Çok
güzelsin", "Senin gibi kadir kim bulabilir?", "Allah'tan senin gibi
saliha bir kadını bana da nasip etmesini dilerim" gibi sözler, üstü kapalı
evlenme teklifi niteliğindedir.
Kocasının ölümü yüzünden iddet beklemekte olan kadına, bu süre
içinde üstü kapalı evlenme teklifi yapılabileceği konusunda müctehitler arasında
görüş birliği vardır. Çünkü kocanın ölümü nedeniyle karı-kocalık ilişkisi
sona ermiş olacağından artık üstü kapalı evlenme teklifi, eski kocanın hakkına
saldırı sayılmaz. Boşanma, cayılabilir (rıc'î) talakla olmuşsa, iddet süresi
içinde üstü kapalı teklifin caiz olmadığı konusunda görüş birliği vardır.
Çünkü bu durumda, boşayan kocanın yeniden eşi ile barışma ve evliliği sürdürme
hakkı bulunduğu için, kadına bu sırada yapılabilecek evlenme teklifi onun hakkına
saldırı sayılır.
Eğer boşama bain (kesin) talakla olmuşsa, Hanefîlere göre, iddet
süresinde üstü kapalı da olsa evlenme teklifi caiz olmaz. Çünkü birinci ve ikinci
boşamalarda, talak bain de olsa boşayan erkeğin iddet içinde veya sonunda, yeni bir
evlilik akdi ile bu kadınla yeniden evlenme hakkı vardır. Araya başka bir erkeğin
girmesi onun bu hakkına saldırı sayılır. Üçüncü boşama (beynünet-i kübra)
halinde de üstü kapalı teklif caiz olmamaktadır. Çünkü burada her ne kadar artık
hülleden önce eski koca bu kadınla evlenemezse de, başka bir erkeğin erken evlenme
teklifi halinde, kadının iddet konusunda yalana sapması veya ona bu süre içinde talip
olan erkeğin "karı-koca arasını bozan kişi" durumuna düşmesi muhtemeldir.
Kısaca, yukarıdaki ayet yalnız rıc'î boşama durumunu kapsar.
Çoğunluk müctehitlere göre ise, ric'î boşamada olduğu gibi bain
boşama durumunda da, kadına iddet süresi içinde üstü kapalı evlenme teklifi
yapılması caizdir. Dayandıkları delil, Bakara Süresi 234 ncü ayetin genel
anlamıdır. Bu ayetteki "İyi sözler (meşru sözler) dışında" ifadesi
onlara açıkça olmaksızın, dolaylı yoldan talip olabilirsiniz, anlamına gelmektedir.
(Ayrıntı için bk. el-Kasanî, a.g.e., II, 268;
el-Cassas, Ahkamu'l-Kur'an, Kahire, t.y., l, 422; eş-Şirazî, el-Mühezzeb, II, 47;
eş-Şirbinî, Muğnî'l-Muhtac, Mısır, t.y. III, 135.)
İddet beklemekte olan bir kadın başka bir erkekle nişanlanır ve
evlenirse Hanefî ve Şafiîlere göre nikah akdi feshedilir. Ancak tarafların iddet
bitince yeniden evlenmesi mümkün ve caizdir. Çünkü Kur'an, sünnet ve icmada iddetten
sonraki evliliği yasaklayan bir delil yoktur. İmam Malik, (ö. 179/795), Ahmed bin
Hanbel (ö. 241/855) ve eş-Şa'bî'ye (ö. 103/712) göre ise, bu durumda evlilik
feshedilir ve bu erkekle kadın sonsuza kadar birbirine haram olur. Delil, Hz. Ömer'in
(ö. 23/643) uygulamasıdır. Çünkü bu kimse helal olmayan bir şeyi kendisine helal
kılmış olup, bu durum katilin, öldürdüğü hısımının mirasından mahrum
kalmasına benzer. (ez-Zühaylî, a.g.e., VII, 17.)