Evlenmek
Niyetiyle Kadına Bakmak
1) Nişandan önce:
a) Genel olarak kadına bakmak:
Ergin bir erkeğin, mahremi olmayan yabancı kadının şer'an
örtülmesi farz olan avret yerlerine bakması caiz değildir. Bu bakışın şehvetli
veya şehvetsiz olması yahut fitneye neden olacak nitelikte bulunup bulunmaması sonucu
değiştirmez. Kadının avret yeri el ve yüz dışındaki bütün bedenidir. Ebu Hanîfe
buna topuktan aşağı ayakları da ekler.
Bunun delili; erkeklere ve kadınlara gözlerini haramdan
sakınmalarını bildiren ayetlerle (en-Nur, 24/30,
31) kadınların örtünme esaslarını belirleyen
ayetler (en-Nur, 24/31, 60; el-Ahzab, 33/33,53,59.) ve Hz. Peygamber'in sünnetidir. Yukarıda erkekle kadının
birbirine bakması ile ilgili geniş bilgi vermiştik. Oraya bakılabilir. Burada bir iki
hadise yer vereceğiz.
Allah'ın elçisi, Hz. Ali (r.a)'ye şöyle buyurmuştur: "Ey
Ali! bakış bakışı izlemesin. İlk bakış sana ait (mubah), sonraki ise sana ait
değildir." (Ebu Davud, Nikah, 43; Tirmizî,
Edeb, 28; Darimî, Rikak, 3; A. b. Hanbel, V, 351, 353,357) Başka bir hadiste şöyle buyurulur:
"Bir müslüman erkeğin gözü (mahremi veya nikahlısı
olmayan) bir kadının güzelliklerine takılır da, sonra (Allah'tan korkarak) gözünü
ondan sakınırsa, Allahü Teala ona ibadet ecri verir. Ve o kimse kalbinde ibadetin
tadını bulur." (Ahmed b. Hanbel, V, 24.)
Diğer yandan İslam yabancı kadına bakmayı yasakladığı gibi,
onunla yalnız başbaşa kalmayı da yasaklamıştır. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
"Sizden kim Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsa, yanında mahremi olmayan bir
kadınla başbaşa kalmasın. Çünkü bunu yaparsa üçüncüleri şeytan olur."
(Buharî, Nikah, 111, 112; Müslim, Hacc, 424;
Tirmizî, Rada; 16, Fiten, 7; A. b. Hanbel, l, 222, III, 339, 446.) "Sakın yabancı kadınların yanına girmeyin. Ensar'dan bir adam;
"Ey Allah'ın Rasülü! Yanına girecek kimse kocasının (kardeşi veya amcaoğlu
gibi) yakınları olursa ne buyurursunuz?" diye sorunca; Hz. Peygamber "Kocanın
yakınları ölümdür (felakettir)" (Buhari,
Müslim, Tirmizi, Darimi, A.b.Hanbel) buyurdular.
b) Evlenme düşüncesiyle kadına bakmak:
İslam'da, erkeğin yabancı kadına bakma yasağının bir takım
istisnaları vardır. İhtiyaç ve zaruret durumları bulununca veya evlenme düşüncesi
olunca bakma yasağı kalkar. İhtiyaç ve zaruret konusunda "zaruretler sakıncalı
olan şeyleri mubah kılar" prensibi uygulanır. Diğer yandan zaruretler kendi
miktarlarınca takdir olunur.
İhtiyacın meşru kıldığı bakmaya şunları örnek verebiliriz:
Evlenme niyetiyle bakma; alış-veriş, kira, borç alıp-verme, şahitlik, eğitim ve
öğretim. Zaruret nedeniyle meşru sayılan bakmaya ise hastalık, boğulma veya yangın
gibi felaketlerle karşılaşan erkek veya kadının durumunu örnek verebiliriz. Böyle
bir durumda hasta kadın, uzman kadın doktor bulunmayınca erkek doktora muayene ve
tedavi olabilir.
Diğer yandan hangi sebeple olursa olsun yabancı bir erkeğin büro,
muayenehane, ev vb. yerlerde yanında bulunmak durumunda olan kadın, yanında imkan varsa
bir mahremini veya üçüncü bir kişiyi bulundurmalıdır. Çünkü
yalnız başbaşa kalmalarda, fitneden güvende olunmaz.
Evlenecek eşlerin birbirini görmesi: Bu görme iki türlü
olabilir.
aa) Erkek adına, bir yakınının kızı görmesi. Burada,
aracı kadın, dönüşte dünür gönderilmesi düşünülen kızın niteliklerini damat
adayına anlatır. Bu caizdir. Delil, Enes b. Malik (ö. 91/717)'in naklettiği şu
hadistir: "Hz. Peygamber Ümmü Süleym (r. anha)'yı, bir kadına görücü olarak
göndermiş ve onun bacaklarına bakmasını ayrıca ağız kokusunun olup olmadığını
anlamaya çalışmasını bildirmiştir." (Ahmed
b. Hanbel, III, 231; eş-Şevkanî, Neylü'l-Evtar, VI, 110. Bu hadis için bazı
eleştiriler yapılmıştır. İbn Hanbel hadise «münker» derken, yaygın olan
«mürsel» oluşudur.)
Kadın da, kendisine talip olacak erkeğe bakması için birisini
gönderebileceği gibi, bizzat erkeği kendisinin görme hakkı da vardır.
bb) Erkeğin bir aracı koymaksızın, evlenmek istediği kızı
bizzat görmesi. Onun, yüz ve beden güzelliğini anlaması için yüz, eller ve boya
bakması yeterlidir. Yüz güzelliğe, eller de bedenin zarafetine delalet eder.
Cabir b. Abdillah (r.a)'ın naklettiği bir hadiste şöyle buyurular: "Sizden
biriniz bir kadınla evlenmek istediği zaman, onun evlenmesini teşvik edecek
niteliklerine bakabilirse baksın." Cabir şöyle diyor: "Bir cariye ile
evlenmek istiyordum. Gizlice onu gözetledim ve evlenmemi teşvik eden bazı
özelliklerini gördüm. Sonra da onunla evlendim." (Ebu Davud, Nikah, 18; Tirmizî, Nikah, 5; A.b. Hanbel, III, 334, 360, II 286,
299, V, 324. Hadisin ravileri sika (güvenilir) olup, Hakim, hadisin sahih olduğunu
ortaya koymuştur.)
Mugîre b. Şu'be (r.a) bir kadınla evlenmek istiyordu. Hz. Peygamber
ona; "Git ve onu gör. Çünkü görmek, birbirine ısınmanız için daha
iyidir" (Müslim, Nikah, 74,75; Tirmizî,
Nikah, 5; İbn Mace, Nikah, 9; Darimî, Nikah, 5; A.b. Hanbel, IV,245,246.) buyurdu.
Ebu Humeyd (r.a.)'in naklettiği bir hadiste, evlenme niyetiyle kadına
bakılabileceği ve kadının durumu bilmemesinin de sonucu değiştirmeyeceği
belirtilmiştir. (bk. Ebu Davud, Nikah, 18;
eş-Şevkanî, a.g.e., VI, 110.)
Diğer yandan Hz. Ömer, devlet başkanlığı sırasında Hz. Ali'den
kızı Ümmü Gülsüm'ü istemişti. Hz. Ali kızının küçük olduğunu hatırlatarak;
"Onu sana göndereyim, eğer razı olursan eşin olsun" dedi. Hz. Ali kızını
Ömer (r.a)'e gönderdi. Hz. Ömer kızı (Ümmü Gülsüm'ü) gördü ve onunla konuştu.
(bk. Ebu Davud, Nikah, 18; eş-Şevkani, a.g.e., VI,
110) Bu durum ashab-ı kiram'ın evlilik konusunda
birbirine ne kadar samimi davrandıklarını göstermektedir. Diğer yandan Ümmü
Gülsüm'ün, babası Hz. Ali'nin sözüyle Hz. Ömer'in nikahlısı sayıldığı, bu
yüzden de Hz. Ömer'in ona bu şekilde bakmasının caiz olduğu söylenmiştir.
c) Bakmanın ölçüsü ve sınırı:
Çoğunluk müctehitlere göre, erkek evlenmek istediği kadının
yalnız yüz ve ellerine bakabilir. Çünkü yüz ve ellerin görülmesi kadının
güzelliğini ve bedeninin arzu edilene uygun olup olmadığını anlamak için
yeterlidir. Ebü Hanîfe ayakları da görülebilecek yerler kapsamında saymıştır.
Hanbelîlere göre, evlenilmek istenen kadının günlük işleri
yaparken açık kalabilen yerlerine bakmak caizdir. Bunlar altı tane uzuv olup
şunlardır: Yüz, boyun, baş, el, ayak ve bacaktan (topuk diz kapağı arası)
ibarettir. Çünkü bir kadının fizik yönünün bilinmesi için belirtilen bu yerlerin
görülmesine ihtiyaç vardır. Delil; yukarıda zikrettiğimiz Cabir ve Mugîre'nin
naklettiği hadislerdeki "ona bak veya ona baksın" ifadelerinin genel anlamı
ile Hz. Ömer'in ve Cabir'in bu konudaki uygulamalarıdır.
Diğer yandan el-Evzaî "bedenin etli kısımlarına bakar"
derken Davud ez-Zahirî (ö. 270/883) "ona bak." hadisinin açık anlamını
dikkate alarak "vücudunun tamamına bakmak caizdir" demiştir. (ez-Zuhaylî, el-Fıkhu'l-İslamîye Edilletüh, Dimaşk
1305/1985, VII, 23)
Evlendikten sonra ise eşler birbirinin vücudunun tamamına bakabilir.
Bununla birlikte karı-kocanın birbirinin cinsel organına bakması mekruh
sayılmıştır.
Şafiîlere göre, bakmanın, kızın ve ailesinin haberi olmaksızın
yapılması gerekir. Aksi durumda, kız tercih edilmezse ailesi incinmiş olur. Delil;
kızın izni olsun veya olmasın, bakmanın caiz olduğunu bildiren hadislerin açık
anlamıdır.
Malikîlere göre ise, erkeğin bakışından kızın ve ailesinin haberli olması
gerekir. Çünkü kızın, kendisine bakıldığından haberli olmaması mekruhtur. (ez-Zühayli, a.g.e., VII, 24)
Sonuç olarak, bir erkek evlenmek istediği kıza, istemeden önce
İslami ölçüler içinde bakabilir. Aynı şekilde kız da erkeğe bakabilir.
Yanlarında üçüncü bir kişi bulunmak veya herkese açık bir yerde olmak şartıyla
evlilik tasarlayan müstakbel eşlerin karşılıklı konuşmaları da mümkün ve
caizdir. Ancak kimsenin olmadığı yerlerde başbaşa kalmayı haya ve iffet bakımından
riskli gören İslam bu konuda bazı önlemler almıştır.
2) Nişanlılık süresinde:
Yukarıda da belirttiğimiz gibi nişan bir akit değil, bir evlilik
sözü vermekten (va'd) ibarettir. Bu yüzden evlilikle ilgili yükümlülük ve
sorumluluklar nişanla ortaya çıkmaz. Nişanlı erkekle kadın birbirine yabancı
sayılır ve yanlarında mahrem birisi bulunmadıkça nişanlı kızla kimsenin
olmadığı bir yerde başbaşa kalmak caiz olmaz.
Delil hadistir. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: "Bir kimse
kendisine helal olmayan bir kadınla başbaşa kalmasın. Aksi durumda üçüncüleri
şeytan olur. Ancak yanlarında bir mahremlerinin bulunması durumu müstesnadır."
(Buhari, Nikah, 111,112; Müslim, Hacc, 424;
Tırmizî, Rada; 16, Fiten, 7;A. b. Hanbel, l, 222.)
Evlilikten önce birlikte gezip dolaşmak ve yanında anne, baba,
kardeş, amca veya hala gibi bir mahrem olmaksızın erkekle başbaşa kalmak caiz
değildir. Diğer yandan bu gibi birlikteliklerden bir yarar da sağlanmaz. Çünkü
nişanlılar bu dönemde gerçek yüzlerini ortaya koymazlar. Kendilerini olduklarından
başka türlü göstermeye çalışabilirler. Erkek duygularına yenilerek aceleci
olabilir ve bundan da en büyük zararı kadın görür. Nişanın bozulması ya da bir
gebelik durumunun ortaya çıkması özellikle kadını sarsan bir sonuç olur. Bu durumda
kadının şerefi ve saygınlığı lekelenmiş bulunur.