TALAK'IN (BOŞANMA'NIN) TARİFİ VE
MAHİYETİ
Önce "Talak" kelimesi üzerinde duralım. Lügat manası;
mutlak surutte bağı kaldırmak, çözmek ve salıvermektir.) İslâmi ıstılahta:
"Nikâh akdini, hususi bazı lafızlarla halen ve mealen ortadan kaldırmaya talak
denir" tarifi esas alınmıştır.
Boşanmanın caiz olduğu; kitap sünnet ve icma ile sabittir.
Kur'an-ı Kerim'de: "Ey Peygamber!.. Kadınları boşamak istediğiniz zaman onları
(hayız hallerinden) temizlenmeleri vaktinde boşayın" hükmü beyan buyurulmuştur.
Yine bir başka ayet-i kerime'de: "Talak ikidir. Ondan sonra kadınları, ya iyilikle
tutmak, ya güzellikle salıvermek vardır." buyurulmaktadır. Hz. Ömer (ra)'den
riveyet edilmiştir: "Resûl-i Ekrem (sav) karısı Hafsa'yı boşadı, sonra yine
ona rücû etti."
İmam-ı Merginani; nikâhın dünyevi ve uhrevi bir-çok maslahatlara
tealluk ettiğini izah ettikten sonra: "Talak'ın mübah kılınmasının sebebi,
musibetten kurtulmaya ihtiyaç olduğu içindir." hükmünü zikreder. Esasen nikâh
sebebiyle ortaya çıkan dünyevi ve uhrevi maslahatlar ortadan kalkar, kadın ve erkeğin
bir arada yaşaması imkânsız hale gelirse, boşama vacib olur. Eşlerin birbirlerine
karşı şiddetli kin ve buğzu gibi!.. İbn-i Hüman, boşanma sebebleri arasında şu
hususları zikreder: "Eşlerin birbirlerinden nefret etmesi, şiddetli geçimsizlik,
cinsi acz sebebiyle vazifelerini yerine getirmemek, fuhuşla irtikap ve Allahû Teâla
(cc)'nın kesin emirlerini bütün ikazlara rağmen terk etmekte ısrar!.. Dürri'l
Muhtar'da: "Hatta ezâ veren veya namazı terkeden kadını boşamak müstehab olur.
(Gaye). Bu şunu ifade eder ki, namaz kılmayan kadınla geçinmekte günah yoktur.
İyilikle elde tutmak mümkün değilse, kadını boşamak vacip, talak (Boşama) bid'i
olursa haramdır. Talakın iyiliklerinden biri de onunla kötülüklerden
kurtulmaktır" hükmü kayıtlıdır. İbn-i Abidin bu metni şerhederken, şunları
beyan etmektedir: "Eza veren kadın, sözünü mutlak bırakmıştır. Binaenaleyh
kendine eza verenle, başkasına eza verene; diliyle eza verenle, fiiliyle eza verene de
şamildir. "Veya namazı terkeden" öyle anlaşılıyor ki, namazdan başka
farzları terketmek de namaz gibidir. İbn-i Mes'ud (ra)'nın "Kadının mehri
boynumda borç olarak Allahû Teâla (cc)'ya kavuşmam, namaz kılmayan bir kadınla
geçinmemden daha hayırlıdır" dediği rivayet olunur. "Bu, şunu ifade eder
ki.." Yani, boşamanın müstehab olması, namaz kılmayan kadınla geçinmenin
günah olmadığını ifade eder. Bunu Bahır sahibi söylemiş ve şöyle demiştir:
"Onun için feteva kitaplarında ûlema, erkek karısını, namazı terkettiği için
dövebilir demişlerdir. Fakat buna bel bağlamamışlardır. Halbuki, kadını, namazı
terkettiği için dövmek hususunda iki rivayet vardır. Bunları Kadıhan zikretmiştir.
"İyilikle elde tutmak mümkün değilse..." Meselâ erkek enenmiş veya aleti
kesik yahut kalkınamaz olursa; yahut şekkaz veya bağlı olursa, kadını boşaması
vacip olur. Şekkaz; kadınla düşüp kalkmazdan önce aleti kalkıp, sonra cim'a için
kalkmayan kimsedir. Bağlıdan murad, sihirlenen kimsedir."
Feteva-ı Hindiyye'de: "Koca, karısını istediği zineti yerine
getirmediği, şer'an temiz olduğu halde davetine icabet etmediği, namaz kılmadığı
veya namazın şartlarını yerine getirmediği için dövebilir. Fethû'l Kadir'de de
böyledir. Bir kimsenin namaz kılmayan bir karısı olursa, o kimse mehrini ödemeye
gücü yetmese dahi onu boşayabilir" hükmü kayıtlıdır. Dolayısıyla kadının,
bütün nasihat ve ikazlara rağmen, Allahû Teâla (cc)'nın farzlarına riayet etmemesi,
meşru bir boşama sebebidir.
Meşru herhangi bir sebeb mevcud değilken boşamak mekruhtur!..
Ayrıca kadının, meşru bir sebeb yokken boşanmayı arzu etmesi de caiz değildir.
Nitekim Resûl-i Ekrem (sav): "Kocasından, bir zaruret olmadan boşanmayı isteyen
kadına cennet kokusu haram olur"(164) buyurmuştur. Esasen nikâh; ümmetin
nüfusunun çoğalması ve nefsin ıslah edilmesi noktasından çok önemlidir. Şer'i
herhangi bir özür mevcut değilken, sırf nefsani arzuları dikkate olarak boşamak
"Nikâh'ın" hafife alınmasına sebeb olur. Resûl-i Ekrem (sav)'in:
"Allahû Teâla (cc) indinde, helalin en sevimsizi talaktır" buyurduğu
bilinmektedir. Boşamak, en son gündeme gelecek bir hadisedir. Ancak bazı hallerde
"Vacip" olur.