BOŞAMA'DA SARİH VE KİNAYELİ SÖZLER
Dürri'l Muhtar'da: "Talak'ın lafızları; sarih ve ona mülhak
olan sözlerle kinaye lafızlardır. Talakın mahalli, nikâhlı kadındır. Ehli de,
akıl-bâliğ ve uyanık olan kocadır. Rüknü istisnadan hali olan lafz-ı
mahsustur" hükmü kayıtlıdır. Hanefi fûkahası: "Talaka ehil olan koca;
karısını sarih ve kinayeli sözlerle boşayabilir" hükmünde müttefiktir. Sarih
söz; kendisiyle neyin murad edildiği açıkça anlaşılan sözdür. Meselâ; "Ben
seni boşadım" veya "Sen şu günden itibaren boşsun; iddetini bekle!..."
gibi!.. Sarih sözle yapılan talakta; mükellefin niyeti önemli değildir. Zira niyet
etse de, etmese de, talak vaki olur.
Bizzat talak için konulmayıp; talaka veya talaktan başkasına
muhtemel olan söze "Kinayeli Söz" denir. Daha açık bir ifadeyle; kendisiyle
neyin murad edildiği gizli olan, ancak mükellefin niyeti ve halinin delâletiyle
kavranabilen sözdür. Talak niyeti ile; "iddetini bekle rahimini istibra et veya sen
bilirsin" gibi sözler sarfedilirse, ric'i talak vaki olur. Hanefi fûkahası,
kinayeli sözlerle talak hususunda üç hal üzerinde durmuştur. Bunlar:
1) Rıza ve mülayemet hali
2) Karı-kocanın boşanma hususunu aralarında müzakere etme hali
3) Şiddetli geçimsizlik ve kavga durumunda teşekkül eden öfke hali!
Genel olarak rıza ve mülayemet halinde; niyet sözkonusu olmadığı durumda, kinayeli
lafızlarla talakın vaki olmayacağı esas alınmıştır. Diğer iki halde ise durum
farklıdır. Şöyle ki; şiddetli geçimsizlik ve kavga halinde iken: "Defol,
annenin ve babanın yanına git" diyen veya "İddetini bekle" emrini veren
koca, boşamaya niyet etmiştir!.. Boşanmayı aralarında müzakere eden karı-koca
arasındaki galip olan hal de budur!.. Ancak talaka ehil olan koca; "Ben bu sözümle
boşamaya niyet etmedim, boşayabileceğimi ihsas ettirdim" derse, iddiası kazaen
tasdik olunur. Zira, "Defol!.. Annenin ve babanın yanına git!.." sözü hem
talaka, hem de talaktan başka bir şeye hamledilebilir. "İddetini bekle" emri
ise farklıdır. Sonuç olarak; kinayeli lafızlarda ehil olan kocanın niyeti esastır.