Kaza Orucu
1 - Soru: Ramazan-ı şerif ayı yaz günlerine rastladığında, kişi eline
orağını almış ve çoluk çocuğunun rızkını toplamak zorunda oluyor. Ramazan-ı
şerif ayının geldiği bu ayda çalışmasa geçim darlığına düşecek. Böyle bir
kimse, orucunu kazaya bırakabilir mi? Orucunu kazaya bırakırsa Allah'ın huzurunda
sorumlu düşer mi?
Cevap: Ramazan ayının sıcak günlere rastlaması ile bir kimsenin de çalışmak
mecburiyetinde olması, orucu bırakıp ve sonra kaza etmesine cevaz vermez. Müslüman,
her işini Allah'ın emrine göre ayarlamak mecburiyetindedir. Yoksa, dinin hükümlerini
kendi durumuna ve keyfine göre zorlaması, kendini aldatmak ve ahiret hayatını harap
etmek olur.
2 - Soru: Ramazan orucunu, hastalık sebebiyle tutamayan kimsenin ne yapması
lazımdır? Orucu kaza ederken nasıl ve ne zaman niyet eder?
Cevap: Hastalık sebebiyle Ramazan orucunu tutamayan bir mü'min, iyileştikten sonra
gününe gün kaza eder. Niyetini geceden (gün battıktan sonra imsak vaktine kadar olan
zaman içinde) yapar. Niyetini, "En son kazaya kalan Ramazan-ı şerif orucunu
tutmaya niyet ettim" şeklinde yapar.
3 - Soru: Bir kimse, Ramazan ayı içerisinde, "Yarın zor bir işe gideceğim,
hava da çok sıcak" deyip oruca niyetlenmese, yalnız kaza mı lazım gelir, yoksa
kaza ve keffaret mi gerekir?
Cevap: Dünyada sadece kaza, laubali hareketinden dolayı ahirette ağır bir ceza
lazım gelir. Zira kefaret, oruca niyet etmemenin cezası değil, orucu bozmanın cezası
olmaktadır.
4 - Soru: Bir kimse Ramazan'da, gafletinin icabı olarak sahur yemeğine uyanmasa ve
sabahleyin uyandığında da niyet etmeyip oruç tutmasa buna kaza mı yoksa kaza ile
birlikte kefaret mi lazım gelir?
Cevap: Sadece kaza lazım gelir. Zira kefaret, orucu tutmamaktan değil, niyet
edilmiş bulunan bir orucun bozulmasından dolayı lazım gelmektedir.
5 - Soru: Kaza orucu olan bir kimse, üç aylarda oruç tutmak isterse niyeti nasıl
yapacak?
Cevap: "En son kazaya kalmış Ramazan orucunu tutmaya niyet ettim"
demelidir.
6 - Netice Fetvalarından: "Kendi sun'u olmaksızın kusup, orucunun
bozulduğu zanni ile, iftar etse yalnız kaza lazım gelir" (H.Ec. c. 1/227
Açıklama: Kendi kendine gelen kusmalar, ağız doluu olmazsa, orucun bozulmadığında
Hanefi imamlarının ittifakı vardır. Şayet kişi onu yutarak geri gönderirse, İmam
Muhammed'e göre oruç bozulursa da İmam Ebu Yusuf'a göre bozulmaz.
Eğer kusma, ağız dolusu olur da kendiliğinden içeri giderse İmam Ebu Yusuf'a göre
orucu bozar. İmam Muhammed'e göre bozmaz. Oruç tutan bir kimse, kendiliğinden gelen
bir kusma sonunda, Hanefi imamlarının ihtilafının kati neticesini bilememesi
yüzünden orucunun bozulduğunu sanıp iftar etse, sadece kaza lazım gelir. Orucunu
bozma kastı bulunmadığı için keffaret icap etmez.
7 - Feyziye Fetvalarından: "Birkaç defa baygınlık geçirmekle ikindiden
sonra orucunu bozsa keffaret lazım gelmez (sadece kaza icap eder)" (H.Ec. c. 1/23)
8 - Soru: Bir kimse, Ramazan orucunu tuttuğu sırada pişmemiş kuru pirinç yemiş
olsa keffaret icap eder mi?
Cevap: Hayır, sadece kaza tutması yeterli.
9 - Abdürrahim Fetvalarından: "Ramazan'dan başka günlerde Ramazan orucunun
kazasına niyet eden kimse orucunu (kasten) bozmuş olsa (sadece) kaza lazım olur (Fakat)
kefaret icap etmez" (H. Ec. 1/22)
Açıklama: Keffaret, Ramazan orucunun edasını bozana lazım gelirse de, kazasını
bozana lazım gelmez.
10 - Abdürrahim Fetvalarından: "Ramazan'da, gündüz kuduz köpek ısırsa,
kendi içtihadı veya mütehassıs bir tabibin haber vermesi ile helak olacağını
zannedip ilaç içse, keffaret lazım gelmez" (H.Ec. 1/23)
Açıklama: Kuduz köpeğin ısırması sırasında, ilaç veya iğne ile tedaviye
girişilmesi, yahut hayati bir tehlike karşısında ilaç kullanılması esasen bir
zarurettir. Bu sebeple keffareti gerektirmez. Ramazan çıktıktan sonra gününe gün
kaza etmesi gerekir.
11 - Soru: Kulağa damlatılan şeyle oruç bozulursa sadece kaza mı, yoksa kaza ile
birlikte keffaret mi gerekir?
Cevap: Sadece kaza gerekir.