GİYİM KUŞAMLA İLGİLİ HARAM-HELALLER
1 - Soru: Kadının başını örttüğü eşarp ve giydiği elbise zinete dahil midir?
Cevap: Sure-i Nur'un 31. ayetinde geçen "zinet" kelimesini, bazı ilim
adamlarımız, zinetin kendisini anlamışlar ve "Zineti göstermek haram olunca,
zinetin mahallini göstermek daha çok haramdır" demişlerdir. Birtakım İslam
uleması da "zinet" kelimesinden muradın zinetin takıldığı yer olduğu
görüşünü müdafaa etmişlerdir. Bu alimlerin görüşüne göre, başörtüsü zinete
dahil olmaz. (Hak Dini Kur'an Dili c. 4, s. 3504)
Kadınlar takındıkları zinet eşyalarının sarraf vitrinlerinde teşhir edilenlerine
bakmanın yasak olmayışı, "zinet" kelimesinden, bunların takıldığı
kulak, kol ve gerdan gibi mahallerin olduğu görüşünde bulunan İslam ulemasının
tezini kuvvetlendirmektedir.
2 - Soru: Kadının ipek elbise giymesi caiz midir?
Cevap: Evet, caizdir. İpek elbise giymenin haramlığı sadece erkeklere mahsustur.
3 - Behce Fetvalarından: "Sarığın bir ucunu iki omuz arasına ve belin
ortasına kadar sarkıtmak müstehabtır." (H. Ec. 2/163)
4 - Soru Kadınların saçlarını kesip, zülüf bırakmalan hakkında bilgi verir
misiniz?
Cevap: Kadınların saçlarını uzatmaları ve her bakımdan erkeğe benzemekten
sakınmaları gerekir.
5 - Soru: Dizden aşağıya inen bir mantonun altına kısa etekli elbise giymek caiz
midir?
Cevap: Manto altına da olsa böyle bir elbiseyi giymek mahzurludur.
6 - Soru: Ailelerimiz topuğa kadar uzun elbise giyse mantoya lüzum kalmadan gezebilir
mi? Elbise üzerine manto giymek şart mı?
Cevap: Topuğa kadar elbise giymiş olsa bile, başını, boynunu, göğüslerini ve
arkasını örtecek bir çarşaf ve benzeri şeyle kapatması gerekir. Zira vücut
hatlarını ve göğüslerini belli eden bir elbiseye bürünmüş bir kadın,
"giyinmiş çıplak" sayılmıştır.
7 - Soru: Bir kadın, zinet olarak, ne gibi şeyleri takınabilir?
Cevap: Kadınlar, altın ve gümüş gibi madeni eşyadan, inci ve mücevherat gibi
kıymetli taşlardan yapılmış zinet eşyasını takınabilirler. Ancak bunları
yabancı erkeklerin dikkatini çekmeyecek şekilde takınmayı; eri için ve evi içinde
takmayı prensip edinmelidir.
8 - Behce Fetvalarından: "Erkeklere ipek elbise giymek haramdır." (H.
Ec. 2/163)
Açıklama: Erkeklerin giymesi haram olan ipek, kurdun imal ettiği ipektir. Suni ipek,
pamuk ve keten hükmünde olup giyilmesinde hiçbir mahzur yoktur.
9 - Soru: Kadınların moda icabı fırfırlı, süslü, uzun etek giymeleri İslam'a
uygun mudur? Bunların bel kısmı dar, yerde sürünen kısmı ise geniş bulunmakatır,
ne dersiniz?
Cevap: Kadın, giyinip kuşanmasında, modayı değil İslam dininin tesettür
esaslarını dikkate almalıdır. Giyinişi sade, elbise altını göstermeyecek kadar
kalın ve vücut hatlarını belli etmeyecek kadar bol olmalıdır.
10 - Soru: Bugünkü kızların okumaları veya kadın öğretmenlerin ders verdikleri
sınıfta başlarını açmaları caiz görülmüş müdür?
Cevap: Kadın cinsinin ilim tahsil etmesi yasaklanmış değildir. Ancak tesettüre
riayet edimelidir. Tahsil sırasında tek başına yolculuk yapmaktan sakınmalı. Yalnız
kadınların bulunduğu bir yerde ilim tahsil etme imkanını araştırmalıdır. Bunlara
riayet edemediği zaman dini müsaade de verilemez.
11 - Soru: Kadın gömlek giyebilir mi? Gömleğin cebi sağ tarafta olursa kadın
gömleğidir. Erkek giyemez diyorlar; doğru mu?
Cevap: Kadın, tesettüre riayet etmek şartıyla gömlek de giyebilir. Cebin sağda
veya solda olması, kadının veya erkeğin giymesine dini açıdan mani teşkil etmez.
12 - Soru: Kimsenin bulunmadığı yerde avret mahallini örtmek gerekir mi?
Cevap: Avret mahallini örtmek, hem Hakk'ın hem de halkın hakkı bulunan bir
husustur. Bu itibarla, kendisinden başka kimsenin bulunmadığı bir yerde dahi avret
mahallinin örtülmesi, sahih olan kavle göre vaciptir. Peygamber Efendimiz (sav) bir
Hadis-i Şeriflerinde: "Avret mahallimi içimdeki elbisemden gizlemek mümkün olsa
elbette ondan bile gizlerdim." buyurmuşlardır. Hz. Ali (ra): "İnsan avret
mahallini açınca yanındaki melekler utancından yüzlerini çevirirler"
buyurmaktadır.
13 - Kravat takmak bid'at midir, değil midir?
Cevap: Sünnet olan bir giyecek nevine dahil değildir. Adet ve giyiniş olan şeylerde
vüs'at vardır. Dalalet sebebi olan bid'at, daha ziyade inanç ve ibadetlerde
münhasırdır. Kravat, küfrün sembolü sayılan eşyadan değildir. İsteyen
takmaktadır. Bu husustaki müsaade, ancak bir ruhsat-ı şer'iyyedir. Vazifesi, içtimai
mevkii itibariyle takmak zaruretini hisseden kimseler, bu ruhsattan faydalanarak
takabilirler. İstemeyen veya böyle bir mecburiyeti bulunmayan kimse ise azimetle amel
etmeyi tercih etmelidir.
14 - Soru: Kot pantolon giymekte bir beis var mı?
Cevap: Bahsi geçen pantolon erkekler için dar olmamak şartıyla İslami tesettürü
yerine getirir ise de, dinine bağlı bir erkek sünnete uygun veya yakın biçimde
giyinmelidir.
15 - Soru: Yaz mevsiminde gerek ticaret, gerekse serinlemek için plaja gidilebilir mi?
Cevap: Et satıcılarının müşteri aradığı adeta bir pazar gibi bir yerde
mütedeyyin bir insanın bulunması tabii ki doğru değildir. Kadınların
bulunmayacağı bir yerde, diz kapaklanna kadar olan kısmın örtülmüş olması halinde
ve orada kendisinden başka erkek varsa, onlar da böylesine tesettüre riayet ederlerse
denize girilebilir. İslam dini, denize girmeyi değil, tesettürü ihlal etmeyi yasak
kılmıştır.
16 - Soru: Erkeklere haram olan ipek elbiseyi erkek çocuklarına giydirmekte bir
mahzur var mı?
Cevap: Erkekler için olan mahzur, erkek çocuklar için de geçerlidir. Bunun mahzuru
ve sorumluluğu anne ve babayadır. Zira onları alan ve giydiren anne ve babalardır.
17 - Soru: Ben, 15 yaşımdan 20 yaşıma kadar Almanya'da ata sporumuz olan güreşe
çalıştım. Bu sahada üstün başarılar elde ettim. Daha sonra vatani görevimi yapmak
için memleketime gittim. Şimdi ise terhis olup tekrar Almanya'da çalışmaktayım.
Fakat bu hizmetlerin içerisine girdiğim için güreşmemde bir mahzur var mı?
Cevap: Güreş yapmanızda bir mahzur yoksa da, göbekten diz kapağı altına kadar olan
kısmı kapalı bulundurmanız şarttır. Güreş ata sporudur. Tesettür (örtünme) de
Allah'ın (cc) emridir. Atalarımızın kisbet giyerek güreştiği de unutulmamalıdır.
İster yağlı güreş ister serbest veya grekoromen tarzında güreşler olsun, hepsinde
göbekten diz kapağına kadar olan kısmı örtmek şartı ile güreşmenizde bir mahzur
yoktur. Aksi halde, güreşeceğim diye, bu kısımları açmak doğru değildir.
18 - Soru: İpek elbise giymenin erkeklere haram olduğunu biliyor ve inanıyoruz.
Acaba yüzü ipekten olan bir yorgan hakkında dinimizin hükmü nedir?
Cevap: Yorgan da bir nevi elbise hükmündedir. İpek yorganı kullanmak caiz
görmemektedir. (Fetava-i Hindiye c. 5, s. 331)
19 - Soru: Bir kitapta; "Bir erkek haram olan ipeği dünyada giyerse, ahirette
ipek giymekten mahrum olur. İpek ise, cennet elbisesidir. O halde cennete giremez"
deniliyor. Bu hususta hüküm nedir?
Cevap: Bu iddia, haram olan ipeği, helal olduğuna inanarak giymesi halinde
doğrudur. Haram olduğuna inanarak giymesi halinde cennete girmemeyi gerektirecek bir
suç mahiyetinde kabul edilemez. İsyanı inkar seviyesinde değerlendirme, doğru bir
kıyas yolu değildir.
20 - Soru: Bazı eserlerde sakalı kesmenin haram olduğu yazılıyor. Siz ne dersiniz?
Cevap: Sakal bırakmak sünnettir. Hiç sakal bırakmamış bir kimsenin tıraş olması
bu sünneti ihmal olmaktadır. Bunun hükmü de kerahatle ifade edilir. Şayet sakalı
bırakır da sonra keser ise, bu kerahet, katmerleşerek haram olur. Çünkü sünneti hor
görme anlamı taşımaktadır. Yoksa mutlak manada sakalı tıraş haram olsa,
bırakmasının da farz veya vacib olması gerekir. Hükme medhar olacak noktayı iyi
tesbit etmek gerekir.
21 - Soru: Bir insanın başındaki beyaz saçı yok etmek için kına ile veya sarı
boya ile boyaması sünnet midir?
Cevap: Siyah boya haramdır. Kına yakılabilir. Buhari ve Müslim'in ittifakla
rivayet ettikleri bir Hadis-i Şerifte, "Yahudiler ve Nasraniler (saçlarını)
boyamazlar. Siz onlara muhalefet ediniz" buyurulmaktadır. Müslim'in Cabir (ra)'den
rivayet ettiği diğer Hadis-i Şerifte de "Bu (saçların beyazlığını (boya ile)
değiştirin (ve fakat) siyah (laştırmak)tan çekinin" buyurulmaktadır.
Birinci Hadis, saçların boyanmasına emr ve müsaade gerektirmektedir. İkinci Hadis ise
bu müsaadeyi kayda bağlamaktadır.
22 - Soru: Bugünkü adetlerin gereği olan kumaş elbiselerin giyimi ve dikimi,
değişik modeller üzerine yapılması, yabancılara uymak gibi bir mana ifade etmesi
sebebiyle bir mahzur teşkil etmekte midir?
Cevap: Örf ve adetlere mahsus işlerde bir genişlik vardır. Bu itibarla, elbiseden
beklenen gaye, tesettürü temin etmesidir. Bu tesettürü sünnete uygun biçimde ifa
etmeye çalışmak, evla olan tarafı ifade eden bir husus olmaktadır. Gayrimüslimlere
benzemek tehlikesi, küfrün sembolü olarak kabul edilen haç, zünnar vesairededir.
Böyle bir benzeyişten ve bir de moda kabuğunun içine sokularak Müslümanların
arasında yayılmak istenen çıplaklık temayülünden son derece sakınmalıdır.
KADINLAR DIŞARIDA ve EVDE NASIL HAREKET
ETMELİ?
23 - Soru: Ev içinde de tesettüre riayet gerekir mi?
Cevap: Sorunuzda erkek-kadın diye bir ayırım yapmadığınız için biz de cevabı
mutlak bir ifade ile vermeye çalışacağız. Dinimizin hükümlerine göre; erkek veya
kadın, vücudundan örtülmesi gereken uzuvların kapatılması, melaikeye karşı
saygının icabı ve dini hükümlere bağlılığın örneğidir. Açılmanın hududu,
dinen günah sayılacak hadde varmasa bile, örtünmekte sevap vardır.
24 - Soru: Arkadaşlanmızın evlerine gidip gelmelerimizde, kadın ve erkek aynı
odada oturuyoruz. Bundan kendimizi çekemiyoruz. Bunun mahzuru ve dinimizin hükmü nedir?
Cevap: Kadın ve erkek topluluğunun karışık olarak oturup sohbet etmeleri
haramdır. Zira bu, göz zinasına ve kalplere fitne tohumunun saçılmasma, karı ve
kocanın arasındaki sevginin sarsılması ile yuvanın yıkılmasına yol açar.
25 - Soru: Ben bir eve misafir olarak gittim. Benden iki yaş büyük bulunan evin
hanımı tokalaşmak üzere eline uzattı. Bense elimi çektim. Kadın mahcup oldu. Bu
hususu açıklar mısınız?
Cevap: Hiçbir Müslüman erkek, yabancı ve kendisine nikahı düşen bir kadının
elini sıkamaz. Böyle bir hareket, Avrupa'dan ithal edilmiş frenk adetidir. Peygamber
Efendimiz (sav), "Eller zina eder" buyurmaktadır. Sizin yaptığınız hareket
doğru olup, İslamı yaşamak ve öğretmek hepimizin vazifesidir. Günahı işleyip
Cenab-ı Hakk'ın huzurunda mahcup olmaktansa. İslam'ın emirlerini dikkate alarak
hareket etmek daha münasip bir yoldur.
26 - Soru: Bir erkeğin, mahremi olmayan herhangi bir kadın ile "ölesiye kadar
kardeşimsin" demesi üzerine kardeş olmaları veya birbirlerine karşı mahrem
muamelesi yapmaları caiz midir?
Cevap: Mahremiyet soy veya nikah hısımlığı (müsaheret) yolu ile yahut da süt
emme ve emzirme sebebiyle tahakkuk eder. "Sen benim kardeşimsin" veya
"ahiret annemsin" demek suretiyle mahremiyet tahakkuk etmez. Bu gibi sözlerin
dini bakımdan hiçbir değeri yoktur.
27 - Soru: Yazın tarlada çalışan kadınlar, terliklerini (yani mantolarını)
çıkarabilirler mi? Tarla kadının evidir diyorlar, bu söz doğru mu?
Cevap: Tarlanın sokaktan bir farkı yoktur. Bu itibarla, kadın sokağa çıkarken
nasıl örtünüyorsa, tarlada da öyle bulunmalıdır.
28 - Soru: Pazar günü kadınlara va'z yapılabilir mi? Hıristiyanlar pazar günü
kiliseye gidiyorlar. Acaba buna bir benzerlik olur mu?
Cevap: Dinimiz, ibadetlerin yapılışında gayrimüslimlere benzemekten bizi
yasaklamış bulunmaktadır. Ancak, yapılacak va'z ve irşadın yasak olduğu bir vakit
yoktur. Zira, güneşin doğuşundan 50 dakika geçesiye kadar ibadet yapmanın mekruh
olduğu vakit de bayram günlerinde va'z ile geçirilmektedir. Bu hususta bir mahzur
olmadığının tatbiki delil olarak bayram va'zları gösterilebilir.
29 - Soru: Dinimizde kadının kadınla, erkeğin erkekle karşılaştıkları veya
ayrılacakları sırada öpüşmelerinde bir mahzur var mıdır?
Cevap: İslam'da erkeğin erkekle, kadının kadınla sarmaşmaya (sarılmaya)
müsaade varsa da, erkeğin erkekle, kadının kadınla da olsa öpüşmesi caiz
değildir.
30 - Soru: Müslüman bir kadın, yalnız başına çarşıya alışveriş yapmaya
gidebilir mi? Alışverişi, Hıristiyan erkeklerle de olabiliyor. Kocasının izni ile
gidiyor. Buna ne dersiniz?
Cevap: Kocası bulunan bir kadın, ne satıcı olarak ne de bir mal almak üzere
çarşıya çıkmamalıdır. Onun ihtiyaçlarının tamamını erkeği temin edip
ayağına getirmekle mükelleftir.
31 - Soru: Yabancı kadınların mahrem yerlerine bakılmakla göz zinası yapılmış
oluyor. Sokakta gezen birçok kadın, başı, ayakları ve kolları çıplak olarak
dolaşıyorlar. Şunlara bakmayayım diyorum, ama bir iki değil ki. Yüzlercesi karşıma
çıkıyor. Bunlara bakmamanın bir çaresi var mıdır?
Cevap: Başını çevirmek, göz kapaklarını indirmek ve Allah (cc) korkusu ile
nefsi sindirmek suretiyle kendimizi korumak mümkündür. Bir de zaruret olmadıkça bu
gibi muhitlere yol uğratmamalıdır.
32 - Soru: Bir kadının eli zinet mahalli midir ve parmağındaki yüzüğü yabancı
erkeklerin görmesinde bir beis var mıdır?
Cevap: El, zinet mahalliyse de avret sayılan uzuvlardan değildir. Bu itibarla
kadının parmağındaki yüzüğü bir erkeğin görmesinde bir günah yoktur.
33 - Soru: Kadınlara selam verilebilir mi?
Cevap: Bir kimsenin kendi hanımına, annesine, kızına, hala ve teyzesi gibi yakın
akrabalarına selam vermesinde bir mahzur yoktur. Ancak, yabancı kadınlara selam vermek
yanlış tefsirlere ve dedikoduya sebep olabileceğinden dolayı, doğru
görülmemektedir.
34 - Soru: Bazı arkadaşlar, "Avrupa'da kadınların kapalı gezmesi çok dikkat
çektiği için, açık gezmeleri daha uygundur" diyorlar. Sözlerinde haklılar mı?
Cevap: Batıl fikir, kıyas noktası olarak alınamaz. Müslüman bir kadın asla
açık gezemez.
35 - Soru: Bizim buralarda, Kur'an cemiyetlerinde, kadınlar erkek cemaatin bulunduğu
yere geliyorlar. Bu olur mu?
Cevap: Bu gibi yerlerde, kadınlar caminin mahfilinde oturmalı ve önlerini
perdelemelidir. Ancak bu şekilde mahzur ortadan kalkmış ve onların cemiyete
katılmaları temin edilmiş olur.
36 - Soru: Kadınlar camiye gidebilirler mi? Buna müsaade varsa, bu hususta ne gibi
şeylere dikkat göstermesi gerekir?
Cevap: Yaşlı kadınların yatsı ve sabah namazlarını cemaatle kılmak için
camiye gitmelerine bir şey denilemezse de, genç kadınların evlerinde bulunmaları ve
bu dini vazifeyi evde ifa etmeleri akla ve hikmete daha muvafık bulunmaktadır. Bu hususu
engelleyen hükümlerin sebebi, dışarı çıktıklarında örtünmeye dikkat
göstermemeleri halinde birtakım fitnelerin doğmasına ihtimal bulunmamasındandır.
Yoksa cemaate katılmalarına ve imama uymalanna bir engel bulunduğundan değildir.
Camiye gidecek kadınlar, kocasından müsaade almalı, koku sürünmemeli, erkeklerin
bulunduğu kısımda değil, tenha bir yerde namazını eda etmelidir. Bu hususları ihmal
etmeyen bir kadının cemaatle namaz kılmak, cuma ve bayramlarda va'z ve hutbe dinlemek
için camiye gitmesi caiz görülmektedir.
37 - Soru: Kadın evinden dışarı çıkmak istese, bunda dikkat edilecek hususlar
neler olacaktır?
Cevap: Kadının evde oturması asıldır. Dışarı çıkması bir ihtiyaç ve
zaruret sebebiyle olur. Kendisinin işini görüverecek kimsesi bulunmadığı zaman
ihtiyaçlarını temin etmek gibi dini bir mazeret ile evinden çıkması caiz
görülmüştür. Baba ve annesini görmek, akrabasını ziyaret etmek, kadın
arkadaşlarının hatırını sormaya varmak, bilgisinin artmasına yardım edecek ilim ve
va'z meclisine veya fetva sormaya gitmek de şer'i sebepler arasındadır. Kadın, böyle
bir zarurete dayanarak dışarı çıkacağında, örtünmeye son derece dikkat
gösterecektir.
38 - Soru: Kadın, koku (ıtriyat) kullanabilir mi? Esans sürünmüş bir vaziyette
sokağa çıkmasında vebal nedir?
Cevap: Kullanacağı koku alkollü olmamak ve süründüğü zaman evinde oturmak
şartı ile kadın koku sürünebilir. Kadın, koku süründükten sonra dışarı
çıkması icap etse, ya onu tamamen giderecek şekilde yıkamalı veya kokunun tesiri
geçesiye kadar evinde oturmalıdır. Bir kadının erkeklerin kalbini kendisi üzerine
çekecek şekilde hareket etmesi ve koku sürünüp erkeklerin nazarlarını kendi
üzerinde toplaması, iffet bünyanını zorlayan ve zinanın yollarını kolaylaştıran
sebeplerdendir. Peygamber Efendimiz (sav) bir Hadis-i Şeriflerinde şöyle
buyurmaktadır: "Kadın koku sürünür ve bunu hissetsinler diye bir (erkek)
topluluğunun yanından geçerse, o kadın (sanki) zina etmiş (gibi) dir."
39 - Soru: Küçük bir olaydan dolayı bir kimse anneye veya aileye küfür etse veya
küfreden adama "diline sağlık" dese ve "kasti hakaret etmek için
küfrettim" derse, onunla ömür boyu konuşmamaya yemin etsem ve yeminimde şunları
söylesem, "Seninle konuşanın kendi şahsına ailesi boş ve kendisi kafir
olsun" desem ne lazım gelir?
Cevap: Bu gibi yakışıksız bir davranışta bulunan kimseye karşı sarfedilen bu söz,
iman ve nikah akdini zedeler. Şayet onunla konuşacak olursa, karısı boş
düşeceğinden, dinen nikah akdini yenilemek ve tecdid-i iman etmek gerekir.
40 - Soru: Kabir ziyaretinde bir mahzur var mıdır?
Cevap: Putperest bir kavmin, son derece cahil bir topluluğun içinde peygamberlik ile
vazifelendirilen Allah Resulü Hazret-i Muhammed (sav), İslam'ın ilk yıllarında, hem
kadına hem de erkeğe kabir ziyaretini yasaklamıştı. İman kalplerde kökleşip
İslam'ın hükümleri mü'minler tarafından anlaşılacak hale gelince, Resülullah
(sav) Efendimiz, "Sizi kabir ziyaretinden yasaklamıştım. Artık kabirleri ziyaret
ediniz. Zira kabir ziyareti, dünya içinde zahidlik verir ve ahireti hatırlatır"
buyurmuştur. Hadis-i Şerifin metninde "Fe-zûrûha" emri mutlaktır. Mutlak,
kemaline maaruf bulunduğu için verilen müsaadeye erkek ve kadın dahil bulunmaktadır.
Buhari ve Müslim'in ittifakla rivayet ettikleri bir Hadis-i Şerifte, Peygamber Efendimiz
(sav) kabrin yanından geçerken bir mezarın başında ağlayan bir kadın görmüştü.
Onu kabir ziyaretinden men eder mahiyette konuşmadı ve sadece "sabret"
buyurdu.
Kabir ziyaretinden dönen Hazret-i Aişe (ra)'yi gören Abdullah bin Ebi Melike, "Ey
mü'minlerin annesi, nereden yönel (ip gel) mektesin?" demişti. Hazreti Aişe (ra),
"Kardeşim Abdurrahman'ın kabrinden (geliyorum)" dedi. Abdullah,
"Resülullah (sav) kabirleri ziyaretten nehyetmiş değil midir?" diye sordu.
Hazret-i Aişe (ra), "Evet, (önceleri) kabirleri ziyaretten nehyetmişti. Sonra ise
oranın ziyaretini emretti" cevabını verdi.
41 - Soru: Kadınların kabir ziyaretini engeller mahiyetteki hükümler ile bu beyan
arasında mantık yolu ile tenakuz yok mudur?
Cevap: Tenakuzun tahakkuk etmesi için, ileri sürülen şartlardan biri ve her iki
beyanın aynı zamanda yapılmış olması gerekir. Halbuki yasaklama zamanı daha önce
olmuş ve umumi mahiyette yasaklama emri verilmiştir. Daha sonraki bir zamanda ise, buna
müsaade edilmiştir. Bu itibarla engelleyici Hadisler ile müsaade beyan eden Hadisler
arasında tenakuz yoktur. Kadınlar için verilmiş bulunan bu müsaade, birtakım kayıt
ve şartlara da bağlanmıştır. Genç kadınların, erkeklerle karışık olarak kabir
ziyaretine gitmeleri, fitneye sebep olabilir. Bu bakımdan erkeklerin bulunduğu bir
sırada kadınların başı açık, dekolte kıyafet ve ressam tablosuna dönmüş bir
yüz ile, parka gider gibi kabir ziyaretine gitmeleri caiz değildir.
Erkeklerin bulunmadığı bir vakitte, İslami edebe uygun bir şekilde
örtünüp, birkaç kadın bir arada kabir ziyaretine gidebilirler. Kabir ziyaretini
yasaklayan, "Allah (cc), kabirleri çok ziyaret eden kadınlara lanet etsin"
Hadis-i Şerifinin bu husustaki müsaadenin verilmesinden önce sadır olduğu ifade
edilmektedir.
42 - Abdürrahim Fetvalarından: "Zeyd'in üvey annesi ve aynı zamanda süt
annesi bulunan Zeyneb'in Zeyd'e görünmesi caiz olur." (H.Ec. 2/163)
Açıklama: Üvey anne, üvey oğluna, hürmet-i müsahare ile haram olmakta; süt anne
ise rada yoluyla haram bulunmaktadır. Her iki cihetten mahrem olunca, hem üvey oğlu hem
de süt oğlu bulunan erkeğe görünmesinde dini bir engel bulunmamaktadır.
43 - Netice Fetvalarından: "Hıristiyan olan Hind, ana-baba bir dayısı
bulunan Müslüman Amr'a mahrem olup, görünmesi caiz olur." (H.Ec. 2/163)
Açıklama: Hemşirenin kızı, dayıya mahrem olmaktadır. Kadının Hıristiyan olması,
bu mahremiyeti ortadan kaldırmaz.
44 - Ali Efendi Fetvalarından: "Zeyd'in karısı Hind, Zeyd'in üvey babası
Amr'a yabancı olup, görünmesi caiz olmaz." (H.Ec. 2/163)
Açıklama: Kocanın üvey babası, kayınpeder sayılmayacağından, üvey oğlunun
karısı ile kendi arasında hürmet-i müsahare meydana gelmez. Bu sebeple Zeyd'in
hanımı, kocasının üvey babasına görünemez.
45 - Ali Efendi Fetvalarından: "Buluğ çağına yaklaşmış bir kızın,
üvey babasına görünmesi caiz olur." (H.Ec. 2/163)
Açıklama: Üvey kız ile üvey baba arasında hürmet-i müsahare meydana geldiğinden,
hiçbir zaman aralarında nikah caiz olmaz. Bu sebeple bir kızın, üvey babaya
görünmesinde dini bir mahzur yoktur.
46 - Netice Fetvalarından: "Hind (isimli kadın), oğlunun kızı Zeynep'in
kocası Amr'a güveni olunca, görünmesi caiz olur." (H.Ec. 2/162)
Açıklama: Kayınvalideler, damatlara müebbeden haram oldukları gibi, kayınpeder de
kayınvalide tarafından büyük anneler de damatlara ebediyet haramdır. Bu haramlık,
nikah hısımlığı sebebiyle olmaktadır. Bu kadınların, torunlarının kocalarının
yanına çıkmasına dinen müsaade verilmiş olmakla beraber, "güveni olunca"
kaydına bağlanmış bulunmaktadır. Güven duyulmayacak ahlaksız kimseler, bu
müsaadenin dışında bırakılmıştır.
47 - Soru: Bir kadının yabancı bir erkek yok iken, kendi evinin içinde başı
açık bulunmasına ruhsat verilmiştir, deniliyor. Siz ne dersiniz?
Cevap: Evet, böyle bir ruhsat vardır. Ruhsat hiçbir zaman azimet ve takvanın
yerini tutamaz. Cevaz, "Ecvef" bir kelime olup, karnı geniştir, birçok
şeyleri içine alabilir. Dindarane bir hayatın takvada olduğunu hatırdan
çıkarmamalıdır.
48 - Soru: Bir kadın, kendisiyle ilgili ilmihal bilgilerini bir hocadan öğrenmesi
için kocasından istekte bulunsa ve fakat kocası da sorup öğrenmese, kadın kendisi
gidip öğrenebilir mi?
Cevap: Bir kadın, yalnız olduğu halde böyle bir şey yapması doğru olmaz. Camiye
va'z ve hutbe dinlemeye gider ve yanında başkaca kimseler bulunmak suretiyle güvenilen
ve ilmi bulunan bir kimseden sorup öğrenebilir. Sohbette gidildiğinde de mutlaka
erkeklerden ayrı bir bölümde olmaları gerekir.
49 - Soru: Bir delikanlı erkeğin, tanımadığı bir kızla zorunlu olmayan konularda
konuşmasında dinimizce bir mahzur var mıdır?
Cevap: Elbette mahzurludur.
KAYNAK: EMRE, Mehmed, "Üçbin Seçme Fetva", Akit Yayını, s.114-128