EKÙMENİZM İDEALİ VE VETİRESİ ÙZERİNE DR. HAKKI AÇIKALIN Herşeyden evvel, Orthodoksi kendisini Hristiyanlıgın bir ‘mezhebi’ (Latince Secta, ing; sect, fr; secte, yun; Tagma) veya Hristiyânî bir dogma olarak kabul etmez. O-kendi açısından-Allah yolunun ‘Hakikî Lideri’dir (Hakikî Kilise). Bu zihniyet baglamında, Orthodoksi’nin (Dosdogru Kanaat), Ekùmenizm’e yaklaşımını belirleyen gereklilik ve sınır şöyle ifâde edilebilir: 1-Orthodoksi, ‘Allah’ın Kilisesi’dir zira ‘Katolik’tir (Katholikos: Genel, herkesi kavrayan-kapsayan, evrensel, yaygın, âlemşumùl) ve ‘Apostolik’tir (Apostolikos: Gönderilmiş, vahyedilmiş, irsâl edilmiş). Bu nedenle, Hristiyanlıgın alemşumùllùðùnù uygulama planına taşıyacak olan Ekùmenizm idealine (ideolojisine) lakayd kalmak mùmkùn degildir. 2-Allah’ın tek bir Kilise tesis etmiş olması ve bizim de bu Kilise’nin ùyesi ve dahi-her ne kadar her birimiz tarafından tam mânâsıyla anlaşılamamış da olsa-İlâhî Hakikat’in muhatabı olmamız hasebiyle, imân mevzu-u bahs oldugunda her tùrlù platformda bulunuruz. Ekùmenik Hareket içindeki temel mes’uliyetimiz, Gerçek Hristiyan Birligi’nin, felsefî tefsirler baglamında, ‘Asgarî Mùşterek’ler (Common Minimum) Birligi temelinde degil ve fakat Allah’ın Vahdeti temelinde oldugunu ısrarla işâret etmektir. Allah hiçbir zaman ‘Asgarî’ (Minimum) degil, Hakikat’in tâ kendisidir. Ekùmenik Hareket’e iştirâkimizin çerçevesi, Rölativizm’e ihtilafımızdır. Ekùmenik Hareket birçok tarihî evreden geçmiştir. 20. Yy’ın başında birkaç Protestan liderin tekelinde bulundugu sırada, ‘Hayat ve Çalışma-İş’ prensiplerinin tahakkùmù altındadır. Bu demektir ki, doktrin’e, kelâm’a, hukuk’a ve ilâhiyyat’a dayalı farklı tefsirler gözardı edilecek ve Hristiyanlar, ‘farklar’ mevcud degilmiş gibi ‘yaşayacak’ ve ‘çalışacak’lar. Çok kısa bir sùrede bunun bir ‘Protestan Ùtopyası’ oldugu anlaşıldı. Çùnkù, imânlarını ciddiye alan insanlar onu gözardı edemezler ve ‘imân’ları onların birlikte ‘yaşadıkları-yaşayacakları’ temel ilkeleridir. Böylece, ‘İmân ve Emir’ hareketi başladı-başlatıldı ve bu hareket teolojik tartışmayı öne çıkardı. Buna göre, Hristiyan Birligi’ne ‘doktrinal mutabakat’ yoluyla ulaşılmalıydı. Hareket’in bir sonraki evresi, 1948 yılında Amsterdam’da ‘Dùnya Kiliseler Birligi’nin kurulması oldu. Bundan amaç, aktif ve pratik bir ortak çalışma ve teolojik mùnâzara vasatının oluşturulması ve yùzeyel ve sun’î bir aktivizm (eylemcilik) ve soyutlama ihtimalinin ortadan kaldırılmasıydı. Orthodoks Kilisesi’nin bu harekete katılım amacı da aynıydı. Fakat zaman içinde birçok işi zorlaştırıp yùrùnemez hâle getirdi. Bunlar arasında en mùhimleri şöyle ortaya konabilir: 1-Roma Kilisesi’nin (Vatikan) hareketin içine çok yaygın biçimde girmesi (hareketi ele geçirme temelinde), 2-Protestanizm’in, ‘Yeni İlâhiyyat’ retorigini dayatması. Protestanist yeni ilâhiyyat, Varoluşçuluk (Existensialism) temeli ùzerine oturuyor, Hristiyanlar arasında en mùhim sorunu teşkil eden ‘doktrinal mevzular’ mes’elesini ihmâl ediyor ve Hristiyânî Birlik’in, sosyal eylem, siyâset ve pratik eylemler ùzerinden tesis edilecegini savunuyordu. Bu ilâhiyyat anlayışı, hareketi yeniden ‘Hayat ve Çalışma-İş’ tezinin eksenine oturtuyordu. Bu yönùyle Protestanizm, ‘anti-dogmatik (Nasslar’a muhalif) ve ‘rölativist’tir (izâfîci). [Geçmişte de belirttigimiz ùzere Protestanizm, Yahudiligin Hristiyanlıga sapladıðı hançerdir yani Yehova’yı yere indirmenin, rölatif kılmanın bir metodu]. 3-Kendilerini çok gùç şartlar altında (bùyùk mùcadeleler sonucu) ihdas eden, İstanbul ve Moskova Patrikhâneleri gibi bazı Orthodoksi merkezleri, bu tùr (Protestan tarzı) bir anlayışın Orthodoks gelenege uymadıgını ve bu ekùmenizm teorisini benimsemediklerini, ekùmenik hareketin esasında bir mùessese olarak ayakta kalabilmesinin gùnùbirlik pratik mùcâdeleyle anlam kazanabilecegini ileri sùrùyorlardı. Bu nedenle, Hristiyan Birligi’nin (Hristiyan Hilâfeti) saglanması ‘ùtopya’ olmaktan öteye geçemeyecek gibi görùnùyor. Bu noktalar, Orthodokslar açısından, omuzlarına yùklenen ciddi mes’uliyetler olarak algılanmaktadır. Gerek Roman Katolik gerekse de Protestan ideolojinin Orthodokslar açısından oldukça tehlikeli kabulleri mevcuddur. Örnegin, Roman Katolik anlayışın, ‘Papalıgın kurumsal yapısını kabul ettiginiz mùddetçe, neye inandıgınız ya da imânınızı nasıl ifâde ettiginiz mùhim degildir’ ya da Protestanlıgın, ‘Doktrinler böler, ortak eylem birleştirir’ biçimindeki degerlendirmeleri. Her iki tez de, “Topyekùn Hakikat Bilgisi’nin Hristiyanlık’ta mevcud oldugu”, “Mukaddes Ruh vasıtasıyla tesis olunan İsa’nın Kilisesi’nin birliginin kabul edildigi” ve “Bunun, ne yanılmaz ne de izâfî bir haricî otorite’nin öznesi olamayacagı” şeklindeki temel ilkelerle tezat teşkil etmektedirler. Her iki zihniyetin geliştirdigi bu ‘açıklık-açılım’lar karşısında Orthodoks Kilisesi ‘kapalılık’ safında yer alır. Evet dogrudur, Kilise ‘iyi’ olan herşeye açıktır çùnkù gerçekten ‘katolik’tir ama ‘Gùnah’a ve ‘Hata’ya kapalıdır. Allah’ın Sureti olarak halkedilen insan, Kilise’nin mevcud ve potansiyel evlâdı, onun sevgisinin, şefkatinin ve ehemmiyetinin öznesidir. ‘Heretik-Sapkın Batı’, tarihi boyunca birçok ‘otantik’ (gerçek, yigit) aziz ortaya çıkardı; ‘Sivil hùrriyetler gelenegi’ bu azizlerden biridir. Tabiî ki, bunlar ‘heretik’ şeyler olarak kabul edilemez fakat bugùn hangimiz Allah’ın sayısız nimetlerine şùkùr ediyoruz ve Allah’ın sâdece Orthodokslar’a degil ve fakat bùtùn insanlıga açtıgı Kilise armaganını dikkate alıyor ve bu açılımı gösterebiliyoruz. Orthodoksi dışında (veya onu dışlayan) birlik, ‘Hristiyan Birligi’ degildir. Kesintisiz-Birleşik Hristiyanlık gelenegi hakikî mânâda Orthodoksi’de muhafaza edilmiştir. Ekùmenik Hareket’in temel ilke ve hakikati bu olmalıdır. Orthodoks fikriyat, sıklıkla hatalı konumda bulunan iki eşit kanat (kutb) arasında hareketli bir eksen ùzerinde bulunur: ‘Açık izâfiyetçilik’ ve ‘Kapalı fanatisizm’. Birincisi, nasslar’ın ve doktrinlerin unutulmasını öngören ve dayatan ve ‘Birlik’in selâmeti için ‘sevgi’ pratigini öne çıkaran naif (saf) Protestan fikri kabul ederken ikincisi, Orthodoksi’nin asla reddedemeyecegi otantik Hristiyan degerlerini tanımayı reddeder. ‘Orthodoks imânın Katolik (Evrensel) Orthodoks ruhu’ bu iki kanadın arasındaki yolun ùzerinde bulunur. Protestanizm’in ‘Hristiyan Birlik’inden anladıgı şey, ‘kurumsal-şeklî’ birliktir. Böylece, Hakikat’in Ruhu, bu kaba-somut şema içinde kıyıda köşede bir yerlere atıldıgından bu zihniyet-sosyal faideleri olsa dahi-‘dinî’ ve ‘ciddi’ kabul edilemez. Yine Roma, tökezlenmeden denetlenebilen, yalnızca kiliseler arası kardeşligi mùkemmel olarak yeniden tesis ettirici yapısal birligi degil ùstelik, Hristiyanlıgın topyekun kùltùrel ifâdelerini hùr kıldıgında da, eger Orthodoksi, Roma ile ‘Birlik’i (Union) kabul etmiş olsaydı, Ruhî çerçevesine hiçbir katkı saglamayacaktı, çùnkù bu birlik de ciddi degildi. Bu cùmleden olarak şunu belirtmek gerekir ki, Hristiyanlar’ın birligi, insan ùrùnù bir şey degil, herşeyden önce İsa’da, O’nun Hakikati’nde ve Ruh’unda birliktir. O nedenle, Orthodoksi, Ekùmenik diyalog içinde evvelâ şunu söyler: Önce imân gelir, bundan gayrı herşey sonradan gelir (eklenir). Hristiyanlar’ın kendi aralarında ‘Resmî’ bir Ekùmenizm mevcuddur: Kiliseler arası meclisler, kilise liderlerinin aralarında gerçekleştirdikleri toplantılar, ortak törenler, pek fazla ses getirmeyen deklarasyonlar, konuşmalar ve tebessùmler. Bu resmî ekùmenizm, temel hùkùmlerle uyuşan belli başlı Protestan dogmaları bile biraraya getirmeyi başaramamıştır. Velevki bunu becerse, örnegin Orthodoksi ile Protestanlık arasındaki çok sayıdaki maddî fark yakın gelecekte sâbit kalacaktır. Devrimci Ekùmenizm adı verilen modelde ise, Kiliseler ve dogmalar by-pass edilmek suretiyle bir ‘ortak eylem’ öngörùlmekte, Adâlet, gelişme, fakir ve ezilmiş olanla bùtùnleşme gibi sekùler mes’eleler öne çıkarılmaktadır. Bu mes’eleler Kutsal metin kaynaklı olmayıp, ‘dùnya’ kaynaklı oldugundan, zevk-keyf ve mutlulugun da ‘Yeryùzù’nde oldugu kabul edilmelidir. Modern Ekùmenizm’in bu iki formu (ve digerleri), dua ile, ilâhiyyat’la hattâ Allah’ın söyledikleriyle alâkalı degildir. Bu iki ekùmenizm’in de gelecegi yoktur zira birinci formda, diyalog ‘kendinde son’ ve ikincisinde ‘İsa’nın haricinde Birlik’ ortaya çıkıyor. Orthodoks ‘zealotlar’ (mù’minler-militanlar), Orthodoksi’nin, Dùnya Kiliseler Birligi’ne katılmakla saflıgını yitirdigine inanıyorlar. Birçok Orthodoks kilise de kendisini bu birligin bir parçası olarak görmùyor. ‘Unutmamalıdır ki, sayısız Orthodoksi şehidi tarih yazdılar, eger onları unutup tarihi gözardı edersek, bu bùyùk bir trajedi ve agır bir gùnah olacaktır’ diyorlar. Yukarıdaki Orthodoksi degerlendirmeleri karşısında, Katolisizm’in ve özellikle de Protestanizm’in eleştirileri şuydu-şudur: Biz sosyal eylemlilik, zulme ve fakirlige karşı mùcadele, eşitlik, adâlet gibi retoriklerle ortaya çıkarken, sen bizi mahkum ederek Hristiyanlıgı göklere hapsediyorsun ve yere indirmiyorsun. Evvela bir durum tesbiti yapıp herşeyi yerli yerine oturtmak gerekir. IRA katolik bir örgùttùr ve Katolik Irlandalılar’ın haklarını, hukuklarını savunmak için vardır ama Vatikan IRA’yı tel’in eder ve suratına bile bakmaz, IRA’ya ve Katolik Irlandalılar’a ‘God died’ (İlâh öldù) sloganıyla saldıran para-militer ajan-protestan örgùt Ulster’in eli kanlı katillerine karşı ‘barış ve iyiliksever’ Protestan kiliseleri tamâmen lakayddır ve zımnen destekler. IRA’ya tavır alan Vatikan, ‘konjonktùrel’ gerekçelerle olsa gerek, Sosyalist ve lâ-dinî ETA’ya ‘insanî’ bir sempati duyar ve maddî-mânevî yardımını esirgemez. Ama katolik Fransa ve İspanya ETA’nın ensesinde boza pişirir. Yine Vatikan, Nepal’deki Maoist gerillalara, ML Kolombiya gerillalarına (FARC), Meksika’daki sosyalist Zapatistler’e, Peru’daki Maoist ‘Aydınlık Yol’ (Sandero Luminoso) örgùtùne, Lùbnan’da Mùslùman kanıyla beslenen Falanjistler’e, uyuşturucu baronu ve TC’nin yakın dostu ‘Mùslùman!!!’ Sali Berişa’ya oluk oluk yardım gönderirken, burnunun dibindeki FLNC’ye (Korsikalı Kurtuluşçular, bunlar Katolik’tir) hiç sıcak bakmaz. Protestan Almanya, hainleşmiş Cezayir örgùtù FIS’i kuş sùtùyle beslerken, GIA ve MIA’yı ‘gözù dönmùş teröristler olarak algılar ama Fransız ajanı ve İslâm dùşmanı Cezayir devlet başkanına ekonomik yardımda bulunur. Aynı Vatikan Israel’den özùr diler. Ama refah içindeki katolik Fransa, Ispanya, Italya, Portekiz’in, protestan ABD, Ingiltere, Almanya, İsveç’in, protestan-katolik Kanada’nın protestan-katolik ‘ahlâkları’ nedense hep ‘kendilerinden ırak olan sefiller!’ için ‘timsah gözyaşları’ dökmektedir. Orthodoksi ise şunu söylùyor: Benim tarihim, başkalarını sömùrmekle degil kendimi sömùrùye karşı korumakla gelişti. O nedenle, siz ikiniz de hem yalancı, hem ikiyùzlù, hem de namussuzsunuz. Ben, namusunu nisbeten muhafaza edebilmiş Dogu Hritiyanlıgını temsil ediyorum. O nedenle de yahudileri sevmiyorum, benim mensuplarım arasında, Solomon, David, Samuel, Daniel, Rahel, Ariel, Esther, Deborah vs. gibi isim sahibleri bulunmaz. Senin mensuplarının yarısı ise bu isimlerden mùteşekkil. Aramızdaki temel farklardan biri bu. O nedenle, Hristiyan Ekùmenizmi olacaksa bunun öncùlùðùnù bu yarım-kan hristiyanlara bırakılamaz. |