| 
 TİLEGRAMMA Dr.
        Hakkı Açıkalın Bir kitab yazıldı, adı
        ‘Telegram’. Yazarı: Salih Mirzabeyoğlu.
        Τελεγραμ
        κελιμεσινιν
        κλασικ μâνâσı,
        Τελγραφ. Εωετ,
        bildiğimiz telgraf. Yunanca; Tile: Uzak ve Gramma: Harf, Yazım mânâsına.
        Yani uzağa yazmak veya yazıyı uzağa göndermek. Yeni Türkçe’de
        bir aralar ‘Uza-yazım’ diye bir kelime uydurulduydu fakat
        zannediyorum tutmadı, kullanılmıyor. Mütefekkir’in yazdığı bu
        kitab, dar anlamıyla bir telgraf, insanlığa, Müsülmanlar’a ve
        bizlere çekilmiş bir telgraf. F-Tipi zindanlarından dışarıya
        telgraf çekmek yasak. Mütefekkir bir mucize gerçekleştirerek
        zindandan telgraf göndermiş. Bu yönüyle mucize değil sâdece,
        muhtevâsı ve başına getirilmenlerin ve getirilmeye çalşılanların
        üstesinden gelebilmesiyle de yani insanüstü varlığıyla da bir
        mucize. Geçmişte yaşanan mucizelerden bahsetmiyoruz, El’an yaşanan
        bir mucizeden söz ediyoruz. İnşaallah, başta İngilizce olmak üzere
        bütün dillere terceme edilir de, dünya Anadolu’da neler olup bittiğini
        anlama fırsatı bulur.  Dar anlamı bu. Bir de geniş anlamı var
        ki, üzerine kitab yazılması gerekir. Neler yok ki; eskiden bildiğimiz
        isimler, kurumlar, örgütler, eskiden duyup da bilmediklerimiz ve yeni
        duyup öğrendiklerimiz. Bunların hepsine birden bir makâle sığasında
        deyinmek mümkün değil. Değinebildiğimiz kadar değinelim... Dost Tarikatı...
        Tarikat yerine örgüt demek daha doğru. ‘Barışçıl!!!’ bir şiddet
        örgütü. Yeteri kadar anlatılıyor kitabda, bozmamak lâzım.  Sene 84... Hekim olan bir arkadaşım
        bir çevreden bahsediyor; ‘Bilgi muhibleri’ veya ‘Bilgiciler’
        diyorlar. Teyzesi de kurucuları arasında, Kendi aralarında, bir mühim
        şahsın etrafında toplanıp ‘vahiy’ alıyorlar. Vahiy lafı
        sonraları ‘Göksel bilgi’ ve ‘Göksel haber’ kavramıyla yumuşatıldı
        ki, es kaza Müslüman hassasiyeti olan birileri huylanıp uzaklaşmasın
        diye. Merkez şahıs Bostancı da mukîm bir medyum ve kendisine sürekli
        bir kitab yazdırılıyor. Yani (haşâ huzurdan), vahy indiriliyor ve o
        da hâliyle bu yeni dinin (Bilgi Dini) rasûlü oluyor. Yaşlı bir kadın
        bu, sonraları meşhur olacak biri... Örgütlenmenin iki merkezinden
        biri kadının Bostancı’daki evi, diğeri ise, sırasıyla Etiler
        (Akadlar) ve Ulus çevresi. Arkadaşımın teyzesi Etiler ekibini örgütlüyor.
        Bu insan daha sonra yapıdan ayrıldığı için kimliğini vermiyorum.
        Aynı ânda, kadının talimatıyla Antalya ili ikinci merkez seçiliyor
        ve burada bir otel alınıyor: Ufo Oteli! Bu otel şimdi var mı, yok mu
        bilmiyorum. O zamanlar bu örgütün İstanbul dışındaki ikinci
        merkezi konumunda, mühim toplantılar burada yapılıyor. Zaman içinde
        sırasıyla, Bursa, İzmir ve Ankara’ya yayılıyor. Daha öteye
        gitmiyor yani metropolleri tercih ediyor. Burada kısa bir parantez açarak
        bir iki kelâm edelim: Antalya önemli bir merkez; turistik olması ve
        bu tip şeylerin sempatiyle karşılanması açısından... Hâl-i hazırda
        Boston’da yaşayan Ahmed Hulusî Akten’in de ana karagâhı oradaydı.
        Diğer karargâh ise-hâlâ duruyor mu bilemiyorum-Cağaloğlu’ndaki
        Ulus gazetesidir (ilân gazetesi) ve örgütün İstanbul
        temsilcilerinden biri bu gazetenin görünür sahibi Adnan’dır.
        Antalya aynı zamanda Satanizm’in de 90’lı yılların başında uç
        verdiği bir şehir. Belki başkaları da vardır... Bu kadın daha sonraları medyatize olan Vedia
        Bülend Çorak’tır ve anadan Ermenî’dir. Cinnî etki altında olup
        sık sık Can’ın etkisi altına girmekte ve kendisine ‘el
        verilip’ yazı yazdırılmaktadır. Yani ilmî dille söylemek
        gerekirse ‘Possédé’dir (Ele geçirilmiştir). Bu kadına yazdırılan
        ‘kitab’a, çevresinde bulunanlar ‘Altın Çağ Bilgi Kitabı’ adını
        vermişler ve yayınlamaya başlamışlardır. Kitab, fasiküller hâlinde
        92 senesinde Yeni Günaydın isimli gazetede tefrika edilmiş ve aynı
        gazete Ahmed Hulusî Akten’in cevabî nitelikteki değerlendirmelerini
        de yayınlamıştır. Ahmed Hulusî Akten, bu örgütün cinnî
        possesion neticesi kaleme alındığını ve kadının da cinnî etki
        altında olduğunu söylemiştir. Ayrıca, toplantılarında da bunu
        dile getirmiştir.  Şimdi bu, Altın Çağ Bilgi Kitabı’ndan misâller verelim: 
          Kitabın
        üzerinde temsilî bir güneş mevcud olub bu güneşin 18 ışını
        bulunmaktadır. Güneşi temsil eden dairenin ortasında Bir üçgen yer
        almakta ve kenarlarının üstünde, ‘Dünya Kardeşlik Birliği’
        yazısı okunmaktadır. Üçgenin köşelerinde ise ‘K’, ‘O’ ve
        ‘M’ harfleri mevcuddur. Üçgenin ortasında ise bir daire daha
        mevcud olub onun da içinde bir ikinci üçgen görülmektedir.   
        Örgütün amblemi ise; Bir daire, onun içinde bir ikinci daire; ikinci daireden birinciye doğru yönelen ve ışınları temsil eden 18 adet sarı renkli yapraksı figür, ikinci dairenin ortasında bir üçgen ve onun içinde de bir ikinci üçgen bulunmaktadır. Örgütün
        resmî ismi;  
        DÜNYA KARDEŞLİK BİRLİĞİ EVRENSEL BİRLEŞİM MERKEZİ
        DERNEĞİ  
        DÜNYA KARDEŞLİK BİRLİĞİ MEVLÂNÂ YÜCE VAKFI’dır.  
        Örgüt’ün referans (mukaddes) kitab olarak lanse bilgi kitabı
        şöyle tanıtılmaktadır:  
        Biligi Kitabı-Alfa Kanalı-Altın Çağ hakkında açıklayıcı
        bilgidir.  
        “Dostlarımız, Şu an maddi manevi ve doğal yönden birçok niteliğini
        kaybetmiş olan planetimiz, tekrar restore edilmektedir. Bugüne kadar
        yaşanmış ve yaşanacak olan olaylar, çok kısa bir zamanda insanlığı
        hakikat bilincine ulaştırarak bir bütünlükte birleştirecektir. Yaşadığımız
        dönemde tüm planetimizde Birleşim, Barış ve Dostluk Şuurunu oluşturmaya
        çalışan birçok Spiritik Odaklar mevcuttur. Ve bu Odakları 20. yüzyılın
        başında ve bilhassa son yarısında, 10. Boyuttan verilen kozmik
        tesirler ile uyanan insanlar, görevli kadrolar olarak devreye almışlardır.
        Ve herkes aldığı tesirleri ya bilinçli, ya da bilinçsiz olarak
        tatbik etmiştir ve etmektedir.  Bu
        son çağda aynı gaye ve düşünce doğrultusunda hareket eden
        odaklar, bugüne kadar bir hazırlanış dönemi yaşamıştır. Ancak
        şimdi artık el ele vererek birleşme ve TEK'e hizmet zamanıdır. Bu
        neden ile herkes yapmış olduğu çalışmaların ışığında birleşebilir
        ise, Dünyamız çok şey kazanacaktır.   Altın Çağ
        masalı asırlara matuf bir yatırımdır. Aslında
        her reformik düzen bir Altın Çağdır. Ancak bu 26.000 yıllık son
        siklus geçiş programının, diğer dönemlerden daha değişik bir hazırlanış
        programı vardır. Bu hazırlanış programı, sistematik bir şekilde
        asrımıza kadar gelmiştir. Önce Kutsal Kitaplar ile bildirilen göksel
        öneriler, insanlığı bir Hakikat Bütünlüğünde toplayarak,
        planetimizi Tek Tanrı bilincinde birleştirmiştir. Geçen zaman süreçlerinde
        tüm hakikatler ve göksel bildiriler, planetimizdeki insanlara bugüne
        kadar ışık tutmuştur.  Medyamik bir çağ olarak değerlendirdiğimiz bu
        özel çağda, artık hakikatler, kazanılan bilinçler doğrultusunda gözler
        önüne serilmektedir. Yapılan bunca çaba ve birleşim çağrıları,
        sadece planetimize ait bir olgu değildir. Bu son çağ sistemi tüm
        Evrensel Bütünlüğün Kâinatlar Nizamları ile bir bütünde birleşimidir
        ki, işte bu gelecek çağa Altın Çağ denilmektedir.  Altın Çağ yarınlarda Tek Tanrı, Tek Düzen,
        Tek Sistem ve Tek Kitap doğrultusunda bizlere ışık tutan ve kardeş
        dünya bütünlüğünde mutlu insanların yaşayacakları bir ortamın
        müjdecisidir. Ancak özlenen Altın Çağ'a gelininceye kadar
        planetimizin daha aşacağı eşikler vardır. Altın Çağın bu hazırlık
        dönemine 3 Kozmik Çağ tanınmıştır.  Biliyoruz ki (bir Kozmik Çağ bir asrı
        kapsamaktadır). Birinci Kozmik Çağımız, 1900 Hızlı Evrim Programı
        ile devreye girerek, programını tamamlamak üzeredir. İkinci Kozmik
        Çağ, 21. yüzyılı kapsamakta, Üçüncü Kozmik Çağ ise, 22. yüzyılı
        içine almaktadır.  Yukarıda bahsettiğimiz özlenen ve arzu edilen
        Altın Çağın başlangıç tarihi 23. asırdan itibaren başlayarak 7
        asırlık bir Dönemi içine alacaktır. Şu an bu dönemin hazırlık
        programlarını bir bir sıralar isek, Altın Çağ'a hiç de kolay
        yollardan kavuşulamayacağı idrakine varırız.  Altın Çağ'ın Hazırlık Programında ( 5 )
        skala vardır. Her bir skala bir Çağı kapsamaktadır. bunu sırası
        ile yazarsak:  1.                 
        Bu bir Hazırlık Çağıdır
        ki, Kutsal Kitaplar Dönemini kapsar.  2.                 
        Uyanış Çağı : Bu, yaşamış
        olduğumuz Geçiş Boyutu ve bugüne kadar Bizlere bildirilen KIYAMET tâbir
        edilen Dönemdir. Şu an Planetimiz bu kaosun içindedir. 3.                 
        Yeni Çağ : Burada alışılagelmiş Dönemlerin dışına
        taşılarak, Bilinmeyene Ulaşma - Çalışma - Araştırma - İdrake
        varma Dönemi devreye girecektir. İki asırlık Kozmik Çağ bu dönemi
        yaşayacaktır. 4.                 
        Altın Çağ : 23. Yüzyıldan sonra 7 Asırlık bir Dönemin
        yaşamını kapsar. Burada Birlik - Bütünlük Bilinci doğrultusunda,
        Evrensel Şuurun ve Birleşiminin direkt İdrakine varılarak,
        Planetimizde henüz anlaşılamayan fakat tanıtmaya çalıştığımız
        bir Mekanizmanın - Sistemin - Tanrısal Düzenin -Realitenin Varlığına
        tanık olunacak ve Bilinmeyenlere Bilinçli olarak kanat açılacaktır. Işık Çağı : Altın Çağ'dan sonra başlayacak olan
        Çağa, Işık Çağı denilmektedir. Bu 30. Yüzyıldan sonra devreye girecek bir Çağdır
        ki burada direkt Tanrı'nın Düzeni devrededir. 5.                 
        Uyanış Çağı : Bu, yaşamış
        olduğumuz Geçiş Boyutu ve bugüne kadar Bizlere bildirilen KIYAMET tâbir
        edilen Dönemdir. Şu an Planetimiz bu kaosun içindedir. 6.                 
        Yeni Çağ : Burada alışılagelmiş Dönemlerin dışına
        taşılarak, Bilinmeyene Ulaşma - Çalışma - Araştırma - İdrake
        varma Dönemi devreye girecektir. İki asırlık Kozmik Çağ bu dönemi
        yaşayacaktır. 7.                 
        Uyanış Çağı : Bu, yaşamış
        olduğumuz Geçiş Boyutu ve bugüne kadar Bizlere bildirilen KIYAMET tâbir
        edilen Dönemdir. Şu an Planetimiz bu kaosun içindedir. 8.                 
        Yeni Çağ : Burada alışılagelmiş Dönemlerin dışına
        taşılarak, Bilinmeyene Ulaşma - Çalışma - Araştırma - İdrake
        varma Dönemi devreye girecektir. İki asırlık Kozmik Çağ bu dönemi
        yaşayacaktır. 9.                 
        Altın Çağ : 23. Yüzyıldan sonra 7 Asırlık bir Dönemin
        yaşamını kapsar. Burada Birlik - Bütünlük Bilinci doğrultusunda,
        Evrensel Şuurun ve Birleşiminin direkt İdrakine varılarak,
        Planetimizde henüz anlaşılamayan fakat tanıtmaya çalıştığımız
        bir Mekanizmanın - Sistemin - Tanrısal Düzenin -Realitenin Varlığına
        tanık olunacak ve Bilinmeyenlere Bilinçli olarak kanat açılacaktır. 10.             
        Işık Çağı : Altın Çağ'dan sonra başlayacak
        olan Çağa, Işık Çağı denilmektedir. Bu 30. Yüzyıldan sonra
        devreye girecek bir Çağdır ki burada direkt Tanrı'nın Düzeni devrededir.  Bu
        yolda hazırlanan İnsanlık, artık bu Sistemin direkt Öz Elemanı
        olacaktır. İşte bu Evrensel Işık yoluna Altın Çağ diyoruz. Yarınların
        güzel günlerinin son hazırlık dönemlerine, şu an yaşadığımız
        ortamda hızlı bir şekilde girilmiştir.  Artık
        hepimiz biliyoruz ki yaşayacağımız Çağlar yaşadığımız Çağlardan
        çok farklı olacaktır. Ancak bu farklılık ve değişim planetimizin
        her kesiminde birçok sancılara neden olmaktadır ve değişen zaman
        ile insanlar da değişmektedir. Bu şekilde şuursal bir kaosu yaşayan
        insanlık, yarınların Altın Çağına hazırlık yapmaktadır.  Bu
        bir geçiş dönemidir. Bu dönemde, planetimizin her kesiminde beşeriyeti
        Altın Çağa hazırlamak ve insani Bütünlüklerde kitlevi Şuurlanma,
        Uyanma ve Arınma aşamalarını hızlandırmak gayesi ile, birçok
        Odaklar ve Dernekler kurulmaktadır.Bizler, Dünya Kardeşlik Birliği
        Evrensel Birleşim Merkezi olarak, bu Evrensel Yolda 30 yıldır hizmet
        veren bir ekolüz.  Bizim
        Bilgi Kitabı adını taşıyan bir Kitabımız vardır. Bu Kitabı fasiküller halinde seminer çalışmaları ile topluma açmaktayız.
        Bu Evrensel programları tüm dünya boyutuna anlatıp tanıtmak, bizim
        Misyonumuzun Görevidir.  Dünyada resmen Dernekleşip Vakıf kurmamız,
        1993 yılında devreye alınmıştır. Ancak 30 yıldır tüm dünya ile
        irtibattayız. Ve bu Bilgi Kitabını tüm dünya, 1950 yılından beri
        beklemektedir.  Şimdi sizlere Bilgi Kitabının bazı özellikleri
        hakkında daha detaylı ve açıklayıcı bir bilgi vermek istiyoruz. (
        BİLGİ KİTABI ) 1.11.1981 yılında Birleşik İnsanlık Realitesi
        Kozmos Federal Meclisi tarafından Anadolu Türkiyesine, ALFA Kanalından
        yazdırılmaya başlandı.  Ancak henüz Toplumun hazır olmadığı gerekçesi
        ile Bilgi Kitabı 3 yıl insanlığa açılmadı, 1984 yılında tüm Dünyada
        Birleşim ve Realite yolunda Spiritik Odaklar oluşturuldu ve Kitabı
        topluma açma ve tanıtma emri aldık. Bilgi Kitabı halen 12 senede
        tamamlanarak Kitap haline getirilmiş ve ingilizceye de çevrilmiştir.  11.             
        Uyanış Çağı : Bu, yaşamış
        olduğumuz Geçiş Boyutu ve bugüne kadar Bizlere bildirilen KIYAMET tâbir
        edilen Dönemdir. Şu an Planetimiz bu kaosun içindedir. 12.             
        Uyanış
        Çağı : Bu,
        yaşamış
        olduğumuz
        Geçiş
        Boyutu ve
        bugüne
        kadar Bizlere
        bildirilen KIYAMET
        tâbir
        edilen Dönemdir. Şu an Planetimiz bu kaosun içindedir. 13.             
        Yeni Çağ : Burada alışılagelmiş Dönemlerin dışına
        taşılarak, Bilinmeyene Ulaşma - Çalışma - Araştırma - İdrake
        varma Dönemi devreye girecektir. İki asırlık Kozmik Çağ bu dönemi
        yaşayacaktır. 14.             
        Altın Çağ : 23. Yüzyıldan sonra 7 Asırlık bir Dönemin
        yaşamını kapsar. Burada Birlik - Bütünlük Bilinci doğrultusunda,
        Evrensel Şuurun ve Birleşiminin direkt İdrakine varılarak,
        Planetimizde henüz anlaşılamayan fakat tanıtmaya çalıştığımız
        bir Mekanizmanın - Sistemin - Tanrısal Düzenin -Realitenin Varlığına
        tanık olunacak ve Bilinmeyenlere Bilinçli olarak kanat açılacaktır. 15.             
        Işık Çağı : Altın Çağ'dan sonra başlayacak
        olan Çağa, Işık Çağı denilmektedir. Bu 30. Yüzyıldan sonra
        devreye girecek bir Çağdır ki burada direkt Tanrı'nın Düzeni devrededir.  16.             
        Uyanış
        Çağı : Bu,
        yaşamış
        olduğumuz
        Geçiş
        Boyutu ve
        bugüne
        kadar Bizlere
        bildirilen KIYAMET
        tâbir
        edilen Dönemdir. Şu an Planetimiz bu kaosun içindedir. 17.             
        Yeni Çağ : Burada alışılagelmiş Dönemlerin dışına
        taşılarak, Bilinmeyene Ulaşma - Çalışma - Araştırma - İdrake
        varma Dönemi devreye girecektir. İki asırlık Kozmik Çağ bu dönemi
        yaşayacaktır. 18.             
        Uyanış Çağı : Bu, yaşamış
        olduğumuz Geçiş Boyutu ve bugüne kadar Bizlere bildirilen KIYAMET tâbir
        edilen Dönemdir. Şu an Planetimiz bu kaosun içindedir. 19.             
        Yeni Çağ : Burada alışılagelmiş Dönemlerin dışına
        taşılarak, Bilinmeyene Ulaşma - Çalışma - Araştırma - İdrake
        varma Dönemi devreye girecektir. İki asırlık Kozmik Çağ bu dönemi
        yaşayacaktır. 20.             
        Altın Çağ : 23. Yüzyıldan sonra 7 Asırlık bir Dönemin
        yaşamını kapsar. Burada Birlik - Bütünlük Bilinci doğrultusunda,
        Evrensel Şuurun ve Birleşiminin direkt İdrakine varılarak,
        Planetimizde henüz anlaşılamayan fakat tanıtmaya çalıştığımız
        bir Mekanizmanın - Sistemin - Tanrısal Düzenin -Realitenin Varlığına
        tanık olunacak ve Bilinmeyenlere Bilinçli olarak kanat açılacaktır. 21.             
        Işık Çağı : Altın Çağ'dan sonra başlayacak
        olan Çağa, Işık Çağı denilmektedir. Bu 30. Yüzyıldan sonra
        devreye girecek bir Çağdır ki burada direkt Tanrı'nın Düzeni devrededir.  Merkezi
        Güneşler Birliği - Evrensel
        Nizam Konseyi
        - Birleşik
        Nizam Konseyi,
        üçlü olarak
        müşterek
        çalışma
        yapan Evrensel
        bir kadrodur.
        Buna Rahman Boyutu yani Sistem denir. Bu boyuta direkt Tanrı'nın yansıma
        Mekanizması olan Alfa Kanalı bağlıdır. Ve bugüne kadar Planetimize
        hediye edilen tüm Kutsal Kitaplar yani ( Tevrat - Zebur - İncil -
        Kuran ) bu Kanaldan Planetimize indirilmiştir.  Bu Kitaplar İnsanı eğitici, Yetiştirici,
        Bilinçlendirici ve Bütünleştirici Kutsal Kitaplardır. Bilgi Kitabı
        da aynı Kanaldan yazdırılmış olmasına rağmen, tapılacak bir
        Kitap değildir. O, Planetimize tüm sırları ve Hakikatleri açan, İnsanlığa
        bugüne kadar yürüdüğü yolların nedenini açıklayan bir Rehber
        Kitaptır. Bilgi Kitabı aynı zamanda bugüne kadar bilinen tüm Kutsal
        Kitapların frekanslarını da bünyesinde toplayan bir Hakikat ve Birleşim
        Kitabıdır.  Bu Kitap Planetimizin halen bilmediği ve ( Işık
        - Foton - Siklon ) tekniği denilen değişik bir Teknik ile yazdırılmıştır.
        Bu tekniğe göre zaman enerjisi harf frekanslarına yüklenmektedir. Bu
        neden ile Kitabı okuduğunuz zaman anlarsınız ve kendinize göre bir
        Bilgi edinirsiniz. Sonra hafızalardan silinir. Ancak kaba Bilgisi kalır.
        Diğer Kutsal Kitapları ezberleyebilirsiniz. Ancak bu Kitabın bir
        sayfasını bile ezberleyemezsiniz. Çünkü zaman enerjisine bağlı
        olduğu için, zaman kaymakta ve Bilgiler de hafızadan kaymaktadır. Bu
        Özel bir tekniktir.  Bize bu Kitabın 19 Asırlık bir hükmü olduğu
        söylenmiş ve yarınların Tek Kitabı olarak tanıtılarak yazdırılmıştır.
        Bilgi Kitabına bu son Çağın Kozmik Kitabı da denilmektedir. Ve bu
        Kitabın kendine özgü değişik fonksiyonları da okundukça devreye
        girmektedir.  Bu Kitabı okuyanlar direkt Birleşik İnsanlık
        Realitesinin Merkezi Sistemine bağlanır ve mikro arşivlerde bulunan
        Evrensel dosyalarınızın açılmasını sağlar. Realite bu yol ile
        Bireyleri tanır. Ve herkesin ihtiyacına göre teker teker onları yetiştirir.
        Ve kapasitelerine göre görev taksimi yapar. Bu neden ile bizlerden bu
        kitabın fasiküllerinin en ücra yerlere kadar dağıtılması istenmiştir.
         Ve 30 yıldan beri fasiküller ile tüm dünyanın
        değişik kesimleri tanışmıştır ve tanışmaktadır. Bilgi Kitabını
        devamlı okuduğunuz taktirde, kazandığınız Bilinç nisbetinde içindeki
        Bilgilere değişik yorumlar getirerek, bir sayfanın içinden en az 10
        mesaj çıkartabilirsiniz ve o zamana kadar göremediğiniz Bilgileri
        zaman süreçlerinde görürsünüz.  1996 yılında Bilgi Kitabı adı ile basılan bu
        Kitabın, Planetimizde aynı görüşü paylaşan dostlara ulaştırılması
        istenmiştir. Ve onların Bilgileri ile de birleşerek müşterek birşeyler
        yapmak ve Birleşmek Bizlerin ve Evrensel Dostlarımızın tek
        arzusudur. Bizlere verilen bilgiye göre bu Kitap 7.000.000.000 İnsan
        Bilincine göre hazırlanmış bir Kitaptır. Ve herkes tüm sorularının
        cevaplarını bu Kitabı derinlemesine okuduğu zaman almaktadır.  Şayet siz bir görevli iseniz, sizin gen programınızdaki
        şifre ile Kitabın içinde bulunan milyonlarca gizli şifre içinden
        size ait olan şifre birleşir ise direkt bağlantı kurulur ve siz
        Sistem ile bağlantıyı kendi kendinize yaparsınız. Önce açılan
        kanalınız sizi yetiştirici bir görevi üstlenir daha sonra hakiki görevinize
        atanırsınız. Kitabın özelliği budur. 22.             
        Uyanış Çağı : Bu, yaşamış
        olduğumuz Geçiş Boyutu ve bugüne kadar Bizlere bildirilen KIYAMET tâbir
        edilen Dönemdir. Şu an Planetimiz bu kaosun içindedir. Kozmik
        akımları
        direkt kendi
        Bilinçleri
        ile çekemeyen
        insanlar, Bilgi
        Kitabı yolu
        ile uyandırılmaktadır. Ve bu Sistem direkt Kozmozun
        programıdır. Ve dünyamız 10. Boyuttan verilen ve Evrim enerjileri taşıyan
        Kozmik tesirler ile 1960 yılından beri hazırlanmaktadır. Bu şekilde
        Planetimizde birçok birleştirici Kozmik Odaklar devreye alınmıştır.
        Ancak artık şimdi Birleşme zamanı gelmiştir.  Her güneş sistemi kendi boyutunun Evrimini
        yapmak ile mükelleftir. Bizim Evrim ve Çıkış Boyutumuz SATÜRN'dür.
        Omega'ya buradan geçilir. 6. Boyut Nirvana Ölümsüzlük Boyutudur. 7.
        Boyut İnsanlığın son Evrim sınırıdır ve burası Satürn'dür.
        Yani buraya ulaşabilmiş İnsan Bilinci, Hakiki İnsan olarak Ruhsal
        Enerjisine sahip çıkar ve Omega'dan çıkış hakkı kazanır.  Bilgi Kitabı sizleri bu Evrensel Boyutların
        frekanslarına tedrici alıştırarak bu Boyutlara rahatlıkla
        girebilmenizi sağlayacak yegane kitaptır. Bu son geçiş programında
        İnsanlığın kurtuluşu için Planetimize 3 Kozmik Çağ tanınmıştır
        ( her Kozmik Çağ 1 Asırdır ). 1900 yılından itibaren çok hızlı
        bir Evrim programına alınan Planetimiz, ilk Kozmik Çağını 2000 yılında
        tamamlamaktadır. Bu 20. Yüzyıldır.  21. ve 22. yüzyıllar Dünyamızın değişik
        imtihan yılları olacaktır. 23.Yüzyılda arzu edilen ALTIN ÇAĞ'ın
        hakiki temeli atılacaktır. 30.Yüzyıla kadar Altın Çağ Her güneş sistemi kendi boyutunun Evrimini
        yapmak ile mükelleftir. Bizim Evrim ve Çıkış Boyutumuz SATÜRN'dür.
        Omega'ya buradan geçilir. 6. Boyut Nirvana Ölümsüzlük Boyutudur. 7.
        Boyut İnsanlığın son Evrim sınırıdır ve burası Satürn'dür.
        Yani buraya ulaşabilmiş İnsan Bilinci, Hakiki İnsan olarak Ruhsal
        Enerjisine sahip çıkar ve Omega'dan çıkış hakkı kazanır.  Bilgi Kitabı sizleri bu Evrensel Boyutların
        frekanslarına tedrici alıştırarak bu Boyutlara rahatlıkla
        girebilmenizi sağlayacak yegane kitaptır. Bu son geçiş programında
        İnsanlığın kurtuluşu için Planetimize 3 Kozmik Çağ tanınmıştır
        ( her Kozmik Çağ 1 Asırdır ). 1900 yılından itibaren çok hızlı
        bir Evrim programına alınan Planetimiz, ilk Kozmik Çağını 2000 yılında
        tamamlamaktadır. Bu 20. Yüzyıldır.  21. ve 22. yüzyıllar Dünyamızın değişik
        imtihan yılları olacaktır. 23.Yüzyılda arzu edilen ALTIN ÇAĞ'ın
        hakiki temeli atılacaktır. 30.Yüzyıla kadar Altın Çağ kurulacak
        ve Birleşik İnsanlık Realitesi bu tarihten sonra görevini
        tamamlayarak platformdan çekilecektir. Bilgi Kitabı direkt RABBİN
        Kitabıdır. Bu neden ile ALFA Kanalından yazdırılmıştır.  Birleşik İnsanlık Realitesi Bilgi Kitabını
        30. Yüzyılda ( Hakiki Kaynağına ), yani RABSAL Düzene
        devredecektir. Rabsal Düzen de bu Kitabı 9 Asır daha zaman enerjisini
        çekme gerekçesi ile kullanacaktır. Bu Dönemden sonra Kitaplar Dönemi
        kapanarak arşive alınacaktır.Bundan sonra daha değişik Teknolojiler
        devreye girecektir.  Burada Sizlere Bilgi Kitabı'nın kısa bir tarihçesini
        açıkladık. Ancak bu Kitabın Kaynağından indirildiği Zamandan
        beri, kendine özgü değişik Çalışma Nizamları da vardır. Şimdi
        size biraz da ALFA Kanalından bahsetmek isteriz.  1.                 
        ALFA Kanalı Direkt Rabbin yani Allah'ın Kanalıdır.
        Ve bu kanal Sabit değişmez bir Kanaldır.Ancak Dünyamızın 23 derece
        ekseni etrafında dönüşü nedeni bu kanal Kuzeye doğru kaymaktadır.
        Bugün tüm Planetimizin Kozmik Tesirler ile uyandırılma projesi 6000
        yıllık bir programın son tatbikatıdır.  2.                 
        Birinci 2000 yıl, Musa'dan önceki dönemdir. Bu dönemde
        tüm planetimize bugün olduğu gibi Kozmik Tesirler ile Evrim akımları
        verilmiştir. Bu akımları alanlar bir bir tesbit edilerek, ikinci
        enkarnelerinde hepsi ( yakın plandan, İnsandan İnsana yansıma
        programı gerekçesi ile ) Uzakşark'ta bir arada beden kazanmışlardır.
        Bu program ile Planetimiz ilk defa direkt olarak Tanrısal Enerji ile tanışmıştır.
        Bu program ilk 2000 yıllık dönemi kapsar ve buna Allahın Birinci Düzeni
        denir.  3.                 
        Musa'nın programına ise
        Allah'ın İkinci Düzeni denir. O Dönemde Alfa Kanalının izdüşümü
        Mısır'da piramitlerin ve Nil'in üzerine düştüğü için Musa Mısır'da
        bedenlenmiştir. Musa görevi gereği direkt Realite Bilgilerini,
        Tevrat'ta Kabala Bilgisi olarak toplumuna vermiştir. Bu ikinci 2000 yıllık program, İsa dönemine kadar sürmüştür.
         4.                 
        Bilindiği gibi Evrim yapacak bir Bilincin aşacağı
        ilk basamak önce Sevgidir, sonra da Bilgidir. Bu neden ile İsa, önce
        Sevgi programını alarak insanları tek Tanrı Bilincinde Birleştirmiştir,
        İncil bu neden ile Sevgi frekansı taşımaktadır. Daha sonra da
        Muhammet Kuran ile Bilgi vererek Dünya yaşam sistemini oluşturmuştur.
        O dönemde Alfa Kanalı kuzeye kayarak KudüsALFA Kanalı Direkt Rabbin
        yani Allah'ın Kanalıdır. Ve bu kanal Sabit değişmez bir Kanaldır.Ancak
        Dünyamızın 23 derece ekseni etrafında dönüşü nedeni bu kanal
        Kuzeye doğru kaymaktadır. Bugün tüm Planetimizin Kozmik Tesirler ile
        uyandırılma projesi 6000 yıllık bir programın son tatbikatıdır.  5.                 
        Birinci 2000 yıl, Musa'dan önceki dönemdir. Bu dönemde
        tüm planetimize bugün olduğu gibi Kozmik Tesirler ile Evrim akımları
        verilmiştir. Bu akımları alanlar bir bir tesbit edilerek, ikinci
        enkarnelerinde hepsi ( yakın plandan, İnsandan İnsana yansıma
        programı gerekçesi ile ) Uzakşark'ta bir arada beden kazanmışlardır.
        Bu program ile Planetimiz ilk defa direkt olarak Tanrısal Enerji ile tanışmıştır.
        Bu program ilk 2000 yıllık dönemi kapsar ve buna Allahın Birinci Düzeni
        denir.  6.                 
        Musa'nın programına ise
        Allah'ın İkinci Düzeni denir. O Dönemde Alfa Kanalının izdüşümü
        Mısır'da piramitlerin ve Nil'in üzerine düştüğü için Musa Mısır'da
        bedenlenmiştir. Musa görevi gereği direkt Realite Bilgilerini,
        Tevrat'ta Kabala Bilgisi olarak toplumuna vermiştir. Bu ikinci 2000 yıllık program, İsa dönemine kadar
        sürmüştür.  7.                 
        Bilindiği gibi Evrim yapacak bir Bilincin aşacağı
        ilk basamak önce Sevgidir, sonra da Bilgidir. Bu neden ile İsa, önce
        Sevgi programını alarak insanları tek Tanrı Bilincinde Birleştirmiştir,
        İncil bu neden ile Sevgi frekansı taşımaktadır. Daha sonra da
        Muhammet Kuran ile Bilgi vererek Dünya yaşam sistemini oluşturmuştur.
        O dönemde Alfa Kanalı kuzeye kayarak Kudüs -Mekke ve Medine üzerinde
        olduğu için İsa ve Muhammet programı Allah'ın üçüncü Düzeni
        olarak devreye girmiştir. Muhammet Dönemi ile Kutsal Kitaplar ve Peygamberlik dönemi sona ermiştir.
        Bundan
        sonra İnsanlık 1500 sene kendi Kitapları ile baş başa bırakılarak
        Hakikatlerin Kavranılması beklenilmiştir.  8.                 
        Birinci 2000 yıl, Musa'dan önceki
        dönemdir. Bu dönemde tüm planetimize bugün olduğu gibi Kozmik
        Tesirler ile Evrim akımları verilmiştir. Bu akımları alanlar bir
        bir tesbit edilerek, ikinci enkarnelerinde hepsi ( yakın plandan, İnsandan
        İnsana yansıma programı gerekçesi ile ) Uzakşark'ta bir arada beden
        kazanmışlardır. Bu program ile Planetimiz ilk defa direkt olarak Tanrısal Enerji ile tanışmıştır.
        Bu program ilk 2000 yıllık dönemi kapsar ve buna Allahın Birinci Düzeni
        denir.  9.                 
        Musa'nın programına ise
        Allah'ın İkinci Düzeni denir. O Dönemde Alfa Kanalının izdüşümü
        Mısır'da piramitlerin ve Nil'in üzerine düştüğü için Musa Mısır'da
        bedenlenmiştir. Musa görevi gereği direkt Realite Bilgilerini,
        Tevrat'ta Kabala Bilgisi olarak toplumuna vermiştir. Bu ikinci 2000 yıllık program, İsa dönemine kadar
        sürmüştür.  10.             
        Bilindiği gibi Evrim yapacak bir Bilincin aşacağı
        ilk basamak önce Sevgidir, sonra da Bilgidir. Bu neden ile İsa, önce
        Sevgi programını alarak insanları tek Tanrı Bilincinde Birleştirmiştir,
        İncil bu neden ile Sevgi frekansı taşımaktadır. Daha sonra da
        Muhammet Kuran ile Bilgi vererek Dünya yaşam sistemini oluşturmuştur.
        O dönemde Alfa Kanalı kuzeye kayarak Kudüs -Mekke ve Medine üzerinde
        olduğu için İsa ve Muhammet programı Allah'ın üçüncü Düzeni
        olarak devreye girmiştir. Muhammet Dönemi ile Kutsal Kitaplar ve Peygamberlik dönemi sona ermiştir.
        Bundan
        sonra İnsanlık 1500 sene kendi Kitapları ile baş başa bırakılarak
        Hakikatlerin Kavranılması beklenilmiştir.  11.             
        Şimdi 2000 yılında 6000 yıllık program bitmekte
        ve insanlara herşey tüm açıklığı ile anlatılmaktadır. Şu an
        Alfa Kanalı Anadolu Türkİye'sinin üstünde olduğu için Bilgi Kitabı
        Türkiye'den devreye alınmıştır.Ve artık Bilgi Kitabı ile İnsanlığa
        herşey çok açık bir şekilde anlatılarak yarınların Dünya
        Devletinin Temelleri atılmaktadır. Ve bu Düzene de ALLAH'ın Dördüncü
        Düzeni denilmektedir. Yine tekrarlayalım Alfa Giriş Omega çıkış
        projesine göre hazırlanmış olan Bilgi Kitabına Kurtuluş Kitabı da
        denilmektedir. Ancak asla tapılacak Kutsal bir Din Kitabı değildir. O
        bir Rehber Kitaptır.  12.             
        Bu son çağın yoğun programının içinde Bunalan
        İnsanlığa, Bilgi Kitabı bunalımlarının nedenini açıklayarak İnsanlığı
        mantıklı bir Düşünceye çekmekte ve rahatlatmaktadır. Bizlerin Çalışmaları
        bu yolda olduğu için sizlere herşeyi açıkladık. bu bir Birleşim
        Programıdır. Altın
        Çağ'ın bu hazırlık programında, insanlığa tutulan ışıkları görebilen
        dostlarla el ele Gönül Bütünlüğü ve Barış ile müştereken bir
        işbirliğine gidilmektedir. Bugüne kadar Altın Çağ'a yapılan yatırımlar,
        artık tüm planetimizde filiz vermeye başlamıştır. Şu an Kurtuluş
        ortamına hazırlanan dünyamız, imtihanını kendi kendine
        vermektedir. Bu bir programdır. Anlayış, Sevgi, Hoşgörü, Makul
        vicdan ve Güzelliklerle kurulması arzu edilen Altın Çağ, ileri yıllarda
        planetimize Harpsiz, Çiçekli Mutlu yarınlar getirecektir. Bu görüşten
        yola çıkarak el ele Işık Yolunda beraberce bir dünya halkası oluşturmak
        en büyük dileğimizdir. Işık Yolunda buluşmak üzere tüm Sevgimiz sizleredir”.   Evet,
        birkaç dakikanızı boşa geçireceksiniz amma, Bilgi Kitâbı’nı da
        öğrenmiş olacaksınız. Örgüt, kendini 23. asra göre
        projelendiriyor ve şimdiden kolları sıvamış. Işık deyip duruyor.
        Ne ki? Yani İllüminasyon, yani Lucifer, yani Eosferos yani Şeytan,
        yani Kabbalah... Ne kadar Masonik-Yahudî örgütlenme varsa bu dünya
        üzerinde hepsinin merkezinde ‘Işık-Güneş ve Aydınlık’ vardır.
        Ben, sırf bu ibnelerin yüzünden ‘Aydınlık’ mefhumundan (ALLAH
        afvetsin) nefret ediyorum ve ‘Zulmet’ kelimesine de bayılıyorum.  İşte, buyurun Bilgi örgütü bu. Mütefekkir’in İ.G
        diye bahsettiği İ. Güven de, hem emekli asker hem de Bilgi Örgütü’nün
        eski üyesi sonra da ‘Dost Örgütü’nün kurucularından... Bu
        Biligi’ciler, Beyti Dost, Mustafa Molla, Güzel Dost vs. gibi
        kavramlar kullanıyorlar ve bu kavramların karşılıkları da oynak.
        Yani, meselâ, ‘Beyti Dost’ (Beyt-i Dost: Dostun Evi) kimi zaman (sümme
        hâşâ!) Hz. Peygamber’in ‘Alfa Boyutu’ndaki kod adı! Kimi zaman
        da M. Kemal’in. Mustafa Molla da öyle... Her ikisi içun da kullanılıyor,
        işlerine nasıl gelirse. Yine Dost Mewlana deyince de Mewlânâ Celâl
        Ed Dîn hazretleri de akla geliyor, Allah Râsûlü de. İsâ (A.S) da,
        Musa (A.S) da bu pisliklere âlet ediliyorlar. Gûya hepsi bu kahpe
        medyuma ‘Uzay’dan bilgi gönderiyorlar. Bunlara ‘Spiritik
        Odaklar’ deniyor işte. Kaltak da oturup bunları yazıyor, diğer
        deyyuslar da bunları basıyorlar. Mütefekkir’in bahsettiği kaşar
        da onların eski-yeni arkadaşı, aynı alçak soyu. Hepsi (ve kasden)
        Yahudî-Siyonist ideolojinin değirmenine su taşıyan Kabbala müsveddeleri.
        Sûret-i Haq’dan görünmeye çalışan bazıları da netice itibârıyla
        aynı lâşeler merkezine kova kova irin taşıyorlar. Ve, akılalmaz mâlî
        gelirleri var. Nereden geliyor? Bir kısmı zengin mürîdlerden, diğeri
        kısmı ise muhtemelen örtülü ödenekten, psikolojik savaş departmanından
        vs. Yani devletten!!! Devlet, İslâm olmasında isterse Beelzebul yani
        Lâîn olsun, ben o Lâîn’e ve taifesine elimden gelen her türlü
        yardımı yapacağım diyor. Zengin’in, züppenin, mankenin, hamam ve
        şamar oğlanlarının, hadımağalarının, sapıkların, sosyete müslümanlarının,
        çağdaş! gençliğin çok hoşuna gidiyor bu hikâyeler: Namaz yok,
        niyaz yok,  siyâset yok,
        ideoloji yok, karı-erkek kucak kucağa, ekonomik sorun da yok, oooh ne
        âlâ; Gönül dostunun, zannedersem Fazıl Aslantürk gönüldaşa
        atfen, söylediği bir lâf var: Nefs hem mollalık ister hem hovardalık!
        Müdhiş bir tarif. Midesi, tenâsül uzvu ve cebi mutmain olmuş kişiler,
        mânevî ihtiyaçlarını da bu tür hovardahânelerde tatmin ediyorlar
        ve huzura eriyorlar. Bunlar, meyhânede Şeri’at konuşuyorlar,
        yatakta cimâ hâlinde iken, Hz. İysâ’nın nasıl doğmuş olabileceğine
        ilişkin tıbbî mekanizmaları tartışıyorlar, orgazm hâlinde
        evrimin Âdem (A.S)dan sonra mı evvel mi olduğu konusunda fikir teâtisinde
        bulunuyorlar... Ne güzel değil mi? Mes’ûliyyet yok, ağzından çıkanı
        kulağının duyması ihtiyacı yok, hesab soran yok. Aksine, aman ne
        iyi, kimse memlekette dönen binbir dolabı düşünmesin, düzüşsün,
        yeni ve modern ilâhlar edinsinler, Lucifer’in testislerinde dolaşsınlar
        amma sakın ola ki, İSLÂM’ın, Şeri’atın çizgisine gelmesinler.
        YNÖ’sünden Hıyânet-Cinâyet İşleri Bşk.lığı’na,
        Nacar’dan Beyaz’a, AHC’dan Bayraktar’a kadar ne kadar çevre
        varsa hepsinin tek korkusu bu! Vampir’in sâlibden ürpermesi gibi bu
        vampirler de İSLÂM’dan o kadar tırsıyorlar. O nedenle, Anadolu İslâm
        İnqilâbı’nın öncü gücü İBDA ve Mütefekkir’e nefretle bakıyorlar.
        UFO’lar, Altın Çağ zırvaları, 10. Boyut bok yemeleri ve daha
        neler neler, siyonist devletin bayıldığı işler ve destekliyor
        hepsini. Şimdi, bu Bilgiciler kendilerinin deyişiyle 50 senedir örgütlüler.
        Yani demek ki, 1950’lerden beri bunlar faal, icraat yapıyorlar, kitab
        basıp satıyorlar, propaganda yapıyorlar ve devletle kolkolalar. DGM
        savcılarının gözleri önünde oluyor bunlar. Niye hiçbiri tutuklanmıyor
        veya hakkında dava açılmıyor, ve yahut, açılan davalar hiçbir işe
        yaramıyor? Onun faaliyeti ‘yasadışı örgüt’ faaliyetleri arasına
        girmiyor mu? Bal gibi giriyor hattâ normalde ‘İrticâ’dan yargılanmaları
        gerekiyor zira adamlar Federasyon’dan, Baş Nizâm’dan vs.
        bahsediyorlar. Yani, heriflerin devleti hazır, federe olmuşlar bile ve
        Anadolu Türkiye’sinde de örgütlüyüz diyorlar. Adresleri belli.
        Gidemezler, kendi koltuğunun altında oturttuğu örgütü tasfiye eder
        mi hiç devlet? Etmez tabiî ki! Bir de bu örgütlerin yalakalık düzeyi
        çok yüksektir; çarşaf çarşaf M. Kemal posteri basıp yayınlarlar,
        M. Kemal rozeti dağıtırlar ve onun peygamber, mehdî, uzay
        federasyonu üyesi veya yüce ruh olduğunu söylerler. Mâlûm Türkiye’de
        bir şey yapmak istiyorsan evvelâ, M.Kemal’e imân edeceksin: Tanıklık
        ederim ki, M. Kemal’den başka ilâh yoktur diyeceksin.  Telegram’da bazı simâlar var;  
 Müzik otoriteleri tarafından dünyanın
        en kötü şarkıcısı olarak tanımlanıyor. Peki nasıl oluyor da ünleniyor?
        Aynı yoldan; koluna bir yahudî (Yidel) takıyor, arkasına İ.G isimli
        ilâhı (güzeller güzelini) alıyor, gittiği her yerde M. Kemal’den
        bahsedip kutsuyor ve onun adını duyunca esriyor, uyuşuyor.  Ayrıca, çeşitli sivil! güçlerle
        askerî çevreler arasında ‘haber’ taşıyor. Yani muhbirlik yapıyor.
         Çelik Erişçi ile alâkalı ilginç
        bir bilgi daha verelim: Merkezi İzrael’de bulunan ‘Elina Electronic
        Engineering Ltd.’ şirketinin sahibi Yasef Arie’nin de yakın dostu
        ve iş ortağı. Bu Yasef de, İzrael devletinin dış ülkelerde aldığı
        ihâlelerde pay sahibi oluyor. Türkiye’de de acep bu nev’î işlere
        bulaşmış mı? Bence (b)ulaşmış. Ne güzel değil mi? Sanatkâr-kemalist-dost
        tarikatçısı Çelik’in bir meziyetini daha öğreniyoruz: yahudîler’le
        iktisadî irtibat. Hattâ, ihâle tâkibciliği... Bu arada Çelik sık
        sık barbekü partileri verip, dostlarına İzrael’in ne kadar mühim
        bir güç olduğunu anlatıyormuş. Bunu da, o partilere katılan ve Çelik’le
        fingirdeyen bir kahpe yayıyormuş sağa sola... İşte modern sanatkâr
        dediğin böyle olmalı, tarikatı da, ticârî-siyâsî ilişkileri de
        modern... Çağdaş Türkiye’nin en çağdaş ve ilerici sanatkârını
        kutluyoruz...   Bana arkadaşını söyle, sana kim
        olduğunu söyleyeyim diye bir veciz söz vardır... Çelik’in arkadaşlarından
        ve berâber müzik grubu kurduğu kişilerden biri yahudî kızı İzel
        Çeliköz ve asıl ismi de Yidel Çeliköz. Yidel ne mene bir kelimedir?
        Yid-El: Yuda-El’den mülhem. İlâh’ın Yuda’sı mânâsına. Batı
        lisanlarına ise Yudith, Judith, Judeeth olarak geçmiş. İzel de şarkıcı
        ve san’atını tenini göstererek pekiştiriyor. Yani, kötü bir
        sanatçı... eski partneri Çelik gibi.  Diğer şerik Ercan Saatçi. O da diğer
        ikisi gibi dünya şarkıcılar klasmanında son 3’e aday. Bunun yanısıra
        yahudîlerin gazetesi (Türkiye’nin en çok küfredilen gazetesi) Hürriyet’te
        köşesi var, orada futbol yazıyor. Nasıl gelmiş oraya? Eh, tabiî
        ki, Ertuğrul Özkök’ün damadı olursanız gelirsiniz...  Güzeller güzeli Çelik’in hikâyesi böyle...   Başka? Bir
        N. T var, profesör. Kim o? Prof.
        Dr. Nevzat Tarhan beyefendi!... Kulelî
        Askerî Lisesi’ni 1969’da, İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ni
        75’de bitiriyor. GATA’da psikiyatri ihtisası yapıyor.
        GATA-Haydarpaşa Hastahânesi’inde psikiyatri kliniğinin direktörlüğünü
        yapıyor. Van 100. Yıl Üniversitesi’nde de görev ifâ ediyor.
        1990’da doçent, 93’de albay, 96’da profesör oluyor. 3 sene Adlî
        Tıp kurumunda çalışıyor. 99’da emekli oluyor ve S-TV’de program
        yapıyor.  91
        senesinde Hollanda’da ‘Destructive Drives and Impulse
        Control---Tahribkâr sürükle(n)meler ve sevk kontrolü’
        sempozyumunda ‘En iyi araştırma’ ödülü alıyor. Hâlen,
        ‘Memory Centers of America’ Nöropsikiyatri merkezi Türkiye direktörlüğünü
        yürütüyor. Yani
        adam ‘Sevk-kontrol-sürükleme’ işlerine oldum olası meraklı ve
        ‘Uluslararası!!!’ ajan kurumlarının da Türkiye temsilcisi. Nedir
        bu, ‘Memory Centers of America’ yani ‘Amerika Hafıza
        Merkezleri’. Asıl
        adı ‘Leeza Gibbons’ (Lizabeth Gibbons) Memory Centers’ olan bir
        teşkilât. Yahudîliğe ve siyonizm ideolojisine hizmet veren
        ‘bilimsel’ kurumlardan biri. Hafıza ve ileri-düşünce
        (forward-thinking) üzerine araştırmalar yapıyor. Mr. Nevzat da bu örgütün
        Türkiye şubesinin direktörü yani ajanı. Örgütün merkezinin
        Florida-Miami olduğunu hatırlatalım. Bu Florida ne mühim bir yermiş!..   Başka? Asker-eczâcı
        HHI (Hüseyin Hilmi Işık) var (Işık’sız olmuyor anlaşılan) Işıkçılar’ın
        kurucusu, damadı ve Türkiye pavyonunun sahibi eşekçi nâm zoofil E.Ö
        (Enver Ören) var (oğlu ABD’de keriz Müslümanlar’ın parasını
        yemekle meşgul), M.A (Mehmet Ağar: DYP genel başkanı, işkenceci,
        uyuşturucu kaçakçısı, adâlet ve içişleri eski bakanı, Elazığ
        milletvekili, İzrael ajanı ve belki de müstaqbel başbakan), İ.E var
        (Bunun kim olduğunu bilmiyorum, gönüldaşlar ilgilenirlerse memnun
        olurum), benzetme olarak K.P isimli aktör var (Kenan Pars: Ermenî asıllı
        ünlü aktörümüz, ben onu çok beğenirim). Şu âna kadar okuduğum
        bölümlerdeki karakterler bunlar.   Mütefekkirin
        değindiği bir kavram var: Limbic
        Lob (Lobus Lymbicus): Beyinde
        bulunan ve faaliyeti henüz tam olarak belirlenememiş olan bir bölüm.
        Amygdala (Bâdem), Fornix (Kamara, Apsis), Hippocampus (Deniz atı),
        Gyrus Cinguli Anterior (Ön Kemersi Çevrem), Gyrus Cingıli Posterior
        (Ard Kemersi Çevrem) isimli yapılardan müteşekkildir.    İşlevi Limbik
        Sistem’deki Nöron Şebekesi’nin Enformasyon süreçlerinin İşlevi: Limbik
        Sistem’in temel fonksiyonunun genel olarak ‘Emosyonel’ (Heyecan,
        coşku, yüksek duygular vs) olduğu sanılıyor. Fakat kaynak net
        olarak bilinmiyor. Limbik Sistem’deki Nöron Şebekeleri’nin heyecanı
        ürettiği tahmin ediliyor.  Hissî
        Tanıma ve Epizodik (Hadisevî) Hafiza Teşkil etme işlevi: Hippocampus
        adlı oluşumun (Hippocampal Formation) mekânî tanıma ve rotalandırmada
        rol oynadığı düşünülüyor.  Sözlü
        olmayan (Non-Verbal) iletişimlerin Nöral İşlevleri: Hissî
        iletişim, hareketler, sayısız bedenî form ifâdeleri, sözlü iletişimimizden
        çok daha fazla rol oynamaktadır hayatımızda. Fakat, sözlü olmayan
        bilginin, iletişime nasıl aktarıldığı konusu hâlâ karanlıktır.
        Çözüme kavuştuğu takdirde, özellikle Otistler’in ve
        Shizofrenler’in (Şizofren) iletişim tarzı da anlaşılabilecektir.  Tevalî
        Öğrenme’nin ve Tanıma’nın Nöral İşlevi, Ard Kemersi Çevrim’deki Nöronal hususiyyetlerin
        his, hareket, heyecan ve öğrenme üzerine etkileri: Bu işi PCCx adı
        verilen nöronlar yürütmektedir.  Limbik
        Sistem’e aid bazı oluşumların NMRI (Nuclear Magnetic Resonance
        Imaging) görüntüleri aşağıda verilmiştir.  
 Vesselâm... |