ÇİN

Çin, 3500 yıllık geçmişi bilinen, büyük imparatoruluklar ve medeniyetler kurmuş bir ülkedir. Barut, kağıt, matbaa gibi buluşların beşiği, bankacılıkta, kağıt para kullanmada, kömürü yakıt olarak değerlendirmede öncü olmuştur. Birçok ülkeyi hakimiyeti altına almış, hem medeniyetini, hem idare tarzını kabul ettirmiştir.

MÖ: lll. Yüzyıldan itibaren güçlü imparatorlar Çin'de birliği sağlamış, hanedanlar birsini takip etmiştir. MÖ: 206'dan MS:220 yılına kadar Hanlar sülalesi, 618'den 907 yılına kadar Tanglar sülalesi, 960'dan 1260'a kadar Songlar sülalesi, 1368'den 1644'e kadar Ming'ler sülalesi ve 1644'den 1912'ye kadar Tsing'ler veya Mançu'lar sülalesi, en uzun süre tahtlarını koruyan hanedanlar olmuşlardır.

Fakat bu ülkede Çin asıllı olmayan ülkeyi fethettikten sonra keni nahedanlarını kuran milletler de olmuştur ki bunların başında Türkler ve Moğollar gelir. Çin'I fethedip en sürekli hanedan kuran fatih Kubalay Han'dır. 1260'ta Çin'I fetheden Kubalay Han'ın torunları Yuan hanedanı olarak ülkeyi yönetmişlerdir. Ama, yabancı hanedanların hepsi zamanla Çinlileşmiştir.

Çinlilerin hayatını en uzun süre etkileyen siyasi, sosyal ve dini inanış, Konfüçyüsçülük olmuştur. Konfüçyüs, eğitimi esasa kabul ettiği için, kültür seviyesi de yüksek olmuş, ancak eğtimi görmüş kişiler idari makamlara getirilmişlerdir.

Eski Çin'de dört sınıf vardı: Okumuşlar, köylüler, Sanatkarlar ve Tüccarlar. Gerçekte iki ana sınıfa ayrılmışlardı. Okumuşlar idareci sınıfı, okumamışlar ise bütün halkı temsil ediyordu. Yalnız ülke ekonomisi tarıma dayandığı için köylüler tücaarlara göre daha itibarlı idiler. Fakat, bir sınıftan ötekine her zaman geçilebilirderi. Mesela, eğitim görmüş bir köylü çocuğu okumuşlar sınıfına ve devlet memurluğuna alınırdı.

Her medeniyet gibi Çin medeniyetinin de bazı zaafları vardı. XFakat Çin medeniyeti diğer medineyitelre göre çok daha uzun ömürlü ve tesirli olmuş, çağlar boyu yaşamıştır. Çinliler aynı yazıyı kullandılalrı ve ik bin yıldan fazla bir süre Künfüçyüs doktirinlerine uydukları için birliklerini korumşulardır.

19. Yüzyılın başlarında Çin, bütünlüğünü korumakla berabar, iyice gerilemişti. Yüzyıllar boyu batı dünası ile gililenmemiş, ordaki son gelişmeleri, ilerlemeyi takip etmemişti.

1839'da İnigilizlerle Çinliler arasında ilk savaş başladı. Tarilte "Afyon savaşı" olarak anılan bu savaş, Çin'de afyon kaçakçlıığının İngiltere tarfından himaye görmesi ve afyon kullanananların artması üzerine, Çin imparatorunun ülkeye afyon ithalini yasakladığı için, İngiltere tarafından başlatılmıştır.

Bu savaşta yenilen Çinliler bir daha kendilerini toparlayamadılar ve sık sık saldırıya uğradılar. 19. Yüzyılın sonunda Çin, kendisen bağlı ve tampon vazifesi gören komşu ülkeler üzerindeki hakimeyitin tamamen kaybetmiş bulunuyordu. Kore ve Formoza'yı, Japonlar, kuzeydoğu ve kuzeyde geniş bir alanı Ruslar, Birmanya'yı İngilizler, Annam'I da Fransızlar işgal etti. Ayrıca, Japonya ve Batılılar Çin'in içlerine kadar girerek kendi nüfuz çevrelerini ve üslerini kurmaya başladılar. Elli yıl içinde koca Çin imparatorluğu yarı sömürge haline geldi.

19. yüzyılın ikinci yarısında ağır vergiler ve emurların keyfi hareketleri yüzünden iç isyanlar başlamış, merkezi otorite iyice sarstılmıştı. 1851'de başlayan iç savaş 1864'e kadar sürdü. Bu savaşta Taiping'liler Mançu'larla çarpışmış, her tarafı yakıp yıkmışlardı. Bu arada, ülkenin kuzeybatısında ve güneybatısında bulunan Türk eyaletleri de bağmsızlık için ayaklandılar. Fakat, son derece zayıflamasına rağmen Mançu hanedanı devrilmedi. Modern silahlarla saldıran Batılılar, bazı eyaletlerin bağımsızlık kazanmasını önlediler.

Bu tarihten sonra Çinliler modernleşmek, sanayileşmek gereğini kbul ederek, yabancıların yadımı ile, tersneler kurmaya, demiryolu yapmya, okullar açmaya başladılar. Fakat 1895'te Japonlara yenilen Çin'in bu kalkınma hamleleri boşa gitti.

Yirminci yüzyıla girerken milliyetçilik ve domokrasi fikirleri Çin'de de yayılmış bulunuyordu. Sun-Yat-Sen'in öncülük ettiği bir isyandan sonra Mançu hanedanı devrildi ve Sun-Yat-Sen 1912'de Çin Cumhuriyetini kurdu.

Genç Cumhuriyet, karşılaştığı sayısız güçlükleri yenebilecek durumda değildi. Cumhurbaşkanı Sun-Yat-Sen, ordu kumandanı Yuan Şe Kai lehine görevinden istifa etti. Yuan, kısa bir süre sonra parlamenter rejime son verip yeniden krallığı getirme yolunu tuttu ve kendisini imparator ilan etti.

Yuan 1916'da ölünce iç savaş tekrar başladı. Milliyetçilerin başına geçin Sun Yat-Sen, Milliyetçi parti Komintang'I ve Güneş Çin'de Cumhuriyet hükümetini kurdu.

Sun-Yat-Sen 1925'de öldü ve yerine Şan-Kay-Şek geçti. Şan Kay-Şek kuzeydeki asi generallere karşı savaş açarak birçoğunu yendi ve Nankin'de cumhuriyeti tekrar ilan etti. Fakat bu sefer de, 1921'de kurulmuş olan Komünüst Parti, isyanları körüklemeye başladı. Devletin iyice zayıflamasına yol açan bu durumdan yararlanan Japonya, 1931'de Mançurya'yı işgal etti. 1937'de Çin'in içi bölgelerine de sızdı ama büyük bir direnişle karşılaştı.

1945'te ikinci Dünya Savaşı sona erip Japonya bu savştan mağlup çıkınca milliyetçilerle komünüstelr arasınada iç savaş tekrar başladı. Japonlarla yapılan uzun süreli savaş boyunca milliyetçiler önemli derecede yıpranmış, zayıflamış, ama komünistler daha güçlü kalmışlardı. Komünistlerle yapılan savaşı kaybeden Şan-Kay-Şek Formoza adasına çekilmek zorunda kaldı.

1 Ekim 1949'da, Mao tse Tung, Pekin'de Çin Halk Cumhuriyetinin kurulduğunu ilan etti. Kıta Çin o tarihten beri komünizmle idare edilmektedir. Formoza adasına çekilen Şan-Kay-Şek ise, orada milliyetçi Taiwan devletini kurdu.