7 / 24 İNTERAKTİF KAMPÜS |
|
YIL 1 AY 2 |
28 EYLÜL 2000 |
BEDAVA |
İLKÖĞRETİM
ÖĞRETMEN ADAYLARININ
İLKOKUL MÜZİK EĞİTİMİNE KARŞI
OLAN TUTUMLARININ
VE MÜZİK
ÖĞRETİMİNDE KENDİLERİNE OLAN
GÜVENLERİNİN GELİŞMESİNDE OKUL
UYGULAMALARININ ÖNEMİ
Nurtuğ
Barışeri
University
of Durham
Eğitim
ve sanat üzerine yapılmış araştırmalar, ilkokullarda müzik eğitiminin diğer
derslere oranla daha zayıf ve yetersiz işlendiğini ve fazla önemsenmediğini
ortaya koymuştur. Müziğin insanlar üzerindeki önemli ve etkili fonksiyonlarını
düşündüğümüz zaman, müzik eğitiminde gözlemlenen bu sorun ve yaklaşım
oldukça dikkat çekicidir.
Uçan
(1993) Türkiye'deki müzik eğitiminde yaşanan problemlerin, açık bir şekilde,
okulöncesi eğitim kurumlarında başladığını vurgulamış ve bu kurumların
uygulamada istenilen etkinlik ve verimlilikte görev yapmadığını belirtmiştir.
Uçan’ın ilkokullardaki müzik eğitimi üzerine olan görüşleri ise şöyledir:
"....
ilkokullardaki müzik öğretim uygulamalarını gerçekte son derece yetersiz,
yanlış ve hatta belli yönleriyle yok denebilecek bir sınırlılıkta olması
nedeniyle daha da büyümekte ve adeta katlanarak üç yıllık ikinci kademeyi
oluşturan ortaokula aktarılmaktadır” Uçan (1993, p.129).
Yalnız
Türkiye'de değil, diğer ülkelerde de ilkokul müzik eğitiminde yaşanan bu
sorunların sebeplerini birkaç örnek altında toplayabiliriz: Müfredat
programların eksikliği ve uygulanmasında yaşanan zorluklar, sınıf öğretmeni
yetiştiren kurumların yetersizliği, okul uygulamalarında müzik öğretimine
gerekli önemin verilmemesi ve ilkokullardaki müzik eğitimi için gerekli
fiziksel şartların eksikliği. Bu çalışmada, müzik eğitiminde yaşanan
problemlerin incelemesi sınıf öğretmeni yetiştiren kurumlar düzeyinde ve
ilkokul öğretmen adayları üzerinde yapılmıştır.
Türkiye'de
müzik öğretmeni ortaokul ve liseler için yetiştirilmektedir ve
ilkokullardaki müzik eğitimi için yetiştirilecek öğretmenler genelde ihmal
edilmiştir. Durum, diğer ülkelerde de bundan pek farklı değildir. İlkokullarda
müzik dersini genellikle sınıf öğretmeni dışında özel müzik öğretmenleri
vermektedir. Özel müzik öğretmenleri yüksek müzik bilgisine sahip, alanında
uzmanlaşmış kişilerdir ve genelde amaçlar nota öğretmek ve enstrüman çaldırmaktır
Mills (1989). Her ne kadar bu öğretmenler yeterli müzik bilgisine sahip
olsalar da, sadece çalgı çalıp, şarkı söyleyerek, müzik dersinin ve müfredat
programının amaçlarını tam olarak yerine getiriyor sayılmazlar OFSTED
(1993/1994). Bunun yanı sıra, haftada iki saatlik müzik dersine giren özel müzik
öğretmeni, öğrencileri tam olarak tanıyamadığı gibi, onların müziksel
gelişmelerini de izleyemez ve ihtiyaçlarını yerine getiremez.
Diğer
bir tartışma da, özel müzik öğretmeninin çocuğun müzik hakkında farklı
bir tutum kazanmasına sebep olmasıdır. Şöyle ki; ilkokulda bütün
derslerin öğretiminden sınıf öğretmeni sorumludur. Bu durumda çocuk
sadece müzik veya bazen resim derslerinde özel öğretmenlerle karşılaşmaktadır.
Sınıf öğretmeni, müzik öğretmediği için çocukta otomatik olarak gelişen
düşünce ‘müzik dersini herkes yapamaz, müzik dersi sadece yetenekliler içindir’
olacaktır. Eğer bir de özel müzik öğretmeni bir koro kurmak için
yetenekli ve sesi güzel olan öğrencileri seçiyorsa, büyük bir ihtimalle diğer
öğrencilerin müzik yapmaya ve müzikten hoşlanmaya hiç fırsatları
kalmayacaktır.
Uçan’ın
(1993) belirttiği gibi, ilkokullardaki müzik eğitimi ve öğretiminin bu iş
için yetiştirilmiş yeterli öğretmenlerle gerçekleştirilmesi gerekir.
Buradaki `yeterli' kelimesi müzik bilgisinden çok, müzik öğretme bilgisi
olarak algılanmıştır. Bu durumda sınıf öğretmenlerinin müzik öğretiminde
en büyük rolü taşıyan kişilerden biri olduğu düşünülmektedir. Sınıf
öğretmeninin amacı, çocuğa nota okutmak, enstrüman çaldırmaktan çok, ki
bunlar öğretmen merkezcil aktivitelerdir. Dplayısiyle, çocuğun kendi yaratıcılığını
ortaya çıkartacak besteleme çalışmaları yaptırmak, çocuğa müzik
dinleme alışkanlığını kazandırmak, olmalıdır. İlkokullardaki besteleme
çalışması çocuğa verilen küçük ve basit bir uyarıcı fikirle çocuğun
basit aletlerle yapmış olduğu çalışmalardır Dawson (1996). Müzik eğitiminde
sınıf öğretmenlerinin diğer bir avantajı ise, müzik dersini günlük bir
aktivite ve diğer dersler için de bir malzeme olarak kullanabilmesidir.
"Sınıf
öğretmenleri, bir müzik uzmanı kadar bilgili olmayabilir, ancak konuları
birbirleri ile ilişkili kılmak için gereken bilgi ve esnekliğe
sahiptirler" (Dawson ve Açay, 1997, s. 9.1).
Sınıf
öğretmeninin müzik öğretmesindeki asıl avantaj, çocuklara müziği yabancı
ve farklı bir ders olarak değil de, müziğin okul programının bir parçası
olarak algılamasına yardımcı olması ve sınıfta daha fazla müziğin yer
almasına sebep olamasıdır.
Sınıf
öğretmenleri müzik öğreniminde bu kadar çok pozitif yönler olduğu halde,
müzik öğretmekten kaçınmaktadırlar. Bu konuda Avustralya, İngiltere,
Kanada ve ABD’de yapılan araştırmalar, sınıf öğretmenlerinin müzik öğretiminde
kendilerinde olan güvenlerinin az olduğunu ortaya çıkartmıştır. (Bresler,
1993; Gifford, 1991; Mills, 1989). Diğer bir sebep ise, sınıf öğretmenlerinin
müzik eğitimine karşı olan tutumlarının düşük olmasından ve müzik
dersinin insan hayatındaki önemli fonksiyonlarını tam olarak kavrayamadıklarından,
müzik öğretiminde başarılı olamadıkları sonucuyla bağlantılıdır. Birçok
müzik eğitimcisi, sınıf öğretmeni müzik öğretmese bile, pozitif bir
tutuma sahip olması sayesinde, mutlaka öğrencilerine müziğe karşı pozitif
bir tutum kazandıracağını vurgulamıştır.
Bu
araştırmaların sonucunda ortaya çıkan tablo, sınıf öğretmeni adaylarımızın
müzik öğretiminde kendilerine olan güvenlerini arttırmanın ve tutumlarını
pozitif yönde geliştirmenin, ilkokullardaki müzik eğitiminin gelişmesinde
yardımcı olacağını gösterir.
Öğretmen
adaylarının müzik öğretiminde kendilerine olan güvenlerinin ve müziğe
karşı olan tutumlarının geliştirilmesinde, okul uygulamalarının büyük
bir önem taşıdığı düşünülmektedir. Gibson'un (1976) yaptığı araştırmaya
göre, okul uygulamaları aday öğretmenin gelişmesinde büyük bir rol oynadığını
belirtmiştir.
Bu
bağlamda, bu çalışmanın amacı, okul uygulamalarının, ilkokul aday öğretmenlerinde
müziğe karşı olan tutum ve müzik öğretmede kendilerine olan güvenlerini
geliştirmede ne kadar etkisi olduğunu bulmaya çalışmaktır.
1.
Okul uygulamaları sonucunda BEd ve PGCE öğrencilerinin müzik öğretimine
karşı tutum ve davranışlarında varsa, ne kadar değişiklik vardır?
2.
Okul uygulamaları sonucunda BEd ve PGCE öğrencilerinin müzik öğretiminde
kendilerine olan güvenlerinde, varsa, ne kadar değişiklik vardır?
3.
Üçüncü ve dördüncü yıl sınıf öğretmenliği bölümü Türk öğrencilerinin
müzik öğretiminde kendilerine olan güvenleri ve müziğe karşı olan
tutumları ne kadardır?
4.
BEd , PGCE ve Türk öğrencilerin geçmiş müzik eğitimleriyle, müzik öğretimine
karşı olan tutumları ve müzik öğretiminde kendilerine olan güvenleri arasında
ilişki var mıdır?
Araştırma
yöntemi
Bu
çalışmada, iki farklı nitel ve nicel bilgi toplama yöntemi kullanılmıştır.
Nitel bilgiler `görüşme’ ve `gözlem’ metodlarıyla yapılırken, nicel
bilgiler `ilk ve son anket' metoduyla yapılmıştır.
Öğretmen
adaylarının tutumları ve kendilerine olan güvenlerini belirlemede, okul
uygulamaları araştırmada asıl kriter olduğu için, araştırma şekli okul
uygulamalarına göre hazırlanmıştır. Fakat, İngiltere'deki sistem Türkiye'deki
sistemden farklı olduğu için Türkiye'de araştırma şekli Türk sistemine göre
değiştirilmiştir.
Buna
göre, İngiliz öğretmen adaylarına ilk anket, okul uygulamalarına gitmeden
önce verilmiştir. Bu anketten sonra öğretmen adayları okullarda birinci
uygulamalara çıkmışlardır. 12 hafta uygulamadan sonra adaylar tekrar eğitim
fakültelerinde eğitimlerine bir süre daha devam etmişlerdir ve bundan sonra
ikinci okul uygulamasına başlamışlardır. İkinci okul uygulaması sırasında
iki öğretmen adayının dersleri birer hafta arayla iki defa gözlenmiş ve öğretmenin
yapmış olduğu davranışlar gözlem fişine beş dakika arayla işlenmiştir.
İkinci okul uygulaması sonucunda, adaylara son test verildikten sonra, sekiz
öğretmen adayıyla ‘semi-structured’ görüşme yapılmıştır. Her öğretmen
adayı ile yapılan görüşme kasete kayıt edilmiştir. Her bir görüşme aşağı
yukarı 30 dakika sürmüştür.
Türkiye'deki
araştırma imkanlarının kısıtlılığından (zaman) dolayı, okul
uygulamaları kriter olarak alınmamıştır. Fakat bunun yerine, 3. ve 4. sınıf
öğretmen adayları ile araştırma yapmaya karar verilmiştir. Üçüncü sınıf
öğrencileri okul uygulamasına çıkarılmamış grup, 4. sınıf öğrencileri
ise okul uygulamasını yapmış grup olarak nitelendirilmiş ve bu iki grup sınıf
öğretmeni adaylarına anket verilmiş ve durum değerlendirilmesi yapılmıştır.
Örneklem
Bu
araştırmada İngiltere'den iki farklı yapıdaki öğretmen yetiştiren
kurumlardaki öğretmen adayları kullanılmıştır. Birincisi Leicester Üniversitesi
(PGCE1) öğrencileridir. Bu öğrencilerin özelliği üç yıllık
normal üniversite eğitimlerinden sonra sınıf öğretmeni olmaya karar vermiş
ve bir yıllık sınıf öğretmenliği programlarına katılmış kişilerdir.
Bu öğrencilerin toplam müzik eğitimleri 12 saattir. 1997 yılında bu
programa katılan öğrenci sayısı 148 olup,
1PGCE
(Postgraduate Certificate in Education)
anket için araştırmada
kullanılan öğrenci sayısı 148’dir.
Örneklem
için seçilen ikinci öğretmen yetiştiren kurum Cambridge Üniversitesi
Homerton Koleji’dir (BEd2). Buradaki öğrenciler 4 yıllık sınıf
öğretmenliği eğitimi almaktadırlar, fakat bunun yanı sıra müziği yan
alan olarak seçen ve seçilen öğrenciler 4 sene boyunca sıkı bir müzik eğitiminden
geçmektedirler. Araştırma, Homerton Kolej'de 1997 ve 1998 yılında 2.,3., ve
4. sınıf, 38 öğretmen adayı ile yapılmıştır.
Türkiye'deki
örneklem, Konya Selçuk Üniversitesi 3. ve 4. sınıf, sınıf öğretmenliği
bölümü öğretmen adayları olarak belirlenmiştir. Araştırmaya 1997 yılında
3. sınıftan 28, 4. sınıftan 32 kişi olmak üzere, toplam 60 kişi katılmıştır.
Araştırmaya katılan hiçbir öğrenci müziği yan alan olarak seçmemiştir.
Verilerin
toplanmasında kullanılan enstrümanlar
Daha
önce bahsedildiği gibi bu araştırmada iki farklı bilgi toplama yöntemi
kullanılmıştır. Nicel ölçme ilk ve son anket yöntemleriyle yapılmıştır.
Öğretmen adaylarına verilen anket 21 soru ve yedi başlık altında toplanmıştır.
Bu başlıklar şöyledir:
1.
Öğretmen adaylarının müziksel geçmişleri ve eğitimleri,
2.
Öğretmen adaylarının müzik öğretiminin önemi üzerine olan düşünceleri,
3.
Öğretmen adaylarının müzik öğretmede kendilerine olan güvenleri,
4.
Müzik dersinin diğer derslerle kıyaslanması,
5.
Müzik aktiviteleri,
6.
Öğretmen adaylarının ilkokullarda müzik eğitiminin kimin yapması
gerektiği üzerine
olan
görüşleri,
7.
Öğretmen adaylarının müzik öğretmedeki endişeleri,
8.
İlkokul müzik öğretimine olan sevgileri.
Görüşme
metodu, sekiz öğrenciyle uygulanmıştır. Öğrenciler Leicester Üniversitesi
PGCE kursundan seçilmiştir. Öğrencileri seçerken, mentor (danışman) öğretmenlerden,
öğrencilerin uygulamadaki müzik öğretimindeki potansiyelleri hakkında görüşleri
alınmıştır. Mentor ile yapılan müzakereler sonucunda, dört tane müzik öğretmede
başarılı gözlemlenen aday ve dört tane de müzik öğretmede fazla başarı
gösteremeyen aday seçilmiştir. Görüşme formu 25 sorudan oluşmuştur.
Bunları dört grupta toplayabiliriz:
1.
Müzik geçmişleri ve müzik eğitimleri.
2.
Okul uygulaması sırasında özellikle müzik dersindeki deneyimleri.
3.
Müzik öğretirken yaşadıkları duygular.
4.
Üniversitede (Sınıf Öğretmenliği Bölümü’nde) kendilerine
verilen müzik eğitimi hakkındaki düşünceleri
2
BEd (Bachelor of Education)
Gözlem
metodu iki PGCE öğrencisi ile yapılmıştır. Gözlem metodunun amacı, öğrenciyi
daha yakından tanımak, müzik dersinde yapmış olduğu aktiviteleri izlemek
ve belli davranışlar karşısında verdikleri tepkileri gözlem formuna beş
dakika arayla işlemekti. Gözlem metodu altı kategoriye ayrıldı. Bu
kategoriler şöyledir:
1.
Dersin konusu ve yapılan çalışma
2.
Öğretmenin izlediği teknik ve strateji
3.
Seyirciler
4.
Kullanılan enstrümanlar
5.
Sınıf düzeni
6.
Gözlemcinin yorumları
Bazı
bulgular
Türk
öğrencilerinin kendilerine olan güvenleri
Dörtlü
ölçek Uygulanmıştır: 1=Kendime hiç güvenmiyorum 2=Kendime az güveniyorum
3=
Kendime Güveniyorum 4=Kendime çok güveniyorum
A.
Beş müfredat dersi arasında öğretme
Öğrenci
Aritmetik
Standart
Sayısı
Ortalama
Sapma
Resim-iş
Eğitimi
60
2.50
.70
Beden
Eğitimi
57
2.94
.78
Müzik
Eğitimi
59
2.35
.82
Matematik
Eğitimi
59
3.01
.75
Fen
Bilgisi Eğitimi
59
2.89
.78
Tablo
1’de görüldüğü gibi, sınıf öğretmeni adaylarının beş ders arasında
öğretmede kendilerine en az güvendikleri ders müzik eğitimidir. Yapılan
t-testi sonucu 3. ve 4. sınıf öğrencileri arasında bariz bir fark görülmemekle
beraber, 3.sınıf öğrencilerinin Resim-iş eğitimi hariç diğer bütün
derslerin öğretiminde kendilerine daha fazla güvendikleri ortaya çıkmıştır.
A.
İlkokul müzik eğitiminde yapılan aktiviteler
Öğrenci
Aritmetik
Standart
Sayısı
ortalama
Sapma
Besteleme
55
1.23
.50
Çalgı
çalma ve söyleme
57
2.07
.84
Dinletme
58
3.32
.65
Değerlendirme
56
2.73
.82
Okul
müsamerelerine hazırlanmak
59
2.32
.87
Diğer
ülkelerin müziklerini öğretme
57
1.49
.75
Tablo
2, sınıf öğretmenlerinin ilkokul müzik eğitiminde kullandığı
aktiviteler ve aktiviteleri uygularken kendilerine ne kadar güvendiklerini göstermektedir.
Bu durumda öğrencilerin kendilerine en güvendikleri alan `dinletme
aktivitesi' olup, kendilerini en yetersiz hissettikleri aktivite ve aslında
ilkokul müzik eğitiminin temeli sayılan `besteleme aktivitesidir'. Yapılan
t-test
sonucu iki grup arasında fark çıkmasında, yine 3. sınıf öğrencilerinin
kendine olan güvenleri, 4. sınıf öğrencilerinden daha yüksek çıkmıştır.
Ankette
yer alan diğer sorulara Temel Faktör Analizi uygulanmıştır. Oblimin
rotasyonu sonucunda dört tane faktör ortaya çıkartılmıştır Toplam
varyans %44.7’dir. Bu faktörlere verilen isimler şöyledir:
Faktör
1 (21.6 % varyans):
Müzik uzmanlığı, mesela nota bilgisi ve genel müzik bilgisi'.
Faktör
2 (9.3 % varyans):
`Öğretmenlerin müziği diğer derslerle birleştirilmesinin ve bu
birleştirmeyi oyunlarla yapmanın önemi üzerine olan düşünceleri’.
Faktör
3 (7 % varyans)
: `Müzik öğretmede kendime
güveniyorum ve az endişeliyim’
Faktör
4 (6.8 % varyans)
:`Öğretmenlerin basit müzik bilgisi ama müzik öğretmeye karşı olan
pozitif düşünceleri ve ilgileri'.
Yapılan
korelasyon sonucunda bu dört faktörün 0.01 düzeyinde (2-tailed) anlamlı
olduğu ortaya çıkmıştır.
Sınıf
öğretmeni adaylarının müziksel eğitim geçmişleri ve dört faktör arasındaki
ilişki, korelasyon analizine göre şöyledir:
En
yüksek korelasyon [Pearson correlation 0.54 (p<0.01 )] öğretmen adaylarının
geçmiş müzik eğitimleri ile şu andaki nota bilgisi ve genel müzik
bilgileri arasındadır. Müziksel eğitim geçmişleri ile en düşük
korelasyon ise [P.c. 0.39 (p<0.01)] aday öğretmenlerin genel müzik öğretiminde
kendilerine olan güvenleri ve düşük endişeleridir. Sınıf öğretmeni
adaylarının müzik eğitimi geçmişleri ve müziğe verdikleri önem ve alaka
eşit değerde
[P.c.
0.45 (p<0.01)] korelasyon yapmıştır.
Bu
araştırma, daha önce vurguladığımız gibi aday ilkokul öğretmenlerimizin
müzik öğretimine karşı olan tutumlarını ve duygularını açığa çıkartmaktadır.
Sonuçlardan anlaşıldığı gibi 3. ve 4. sınıf öğrencileri arasında
anlamlı bir fark bulunmasa da 3. sınıf öğrencilerinin hem müzik dersinde,
hem de aktivitelerinde kendilerine daha fazla güvendikleri ortaya çıkmıştır.
Bunun sebebi, okul uygulamalarına çıkan 4. sınıf öğrencileri, üniversite
sıralarındaki teorik bilgilerden gerçek hayata yani ilkokul sınıflarına geçince
gerçek bir şok yaşamaları olabilir. Fakat henüz okul uygulamasına çıkmayan
3. sınıf öğrencileri, ilkokul sınıflarında müzik öğretiminde karşılaşılacak
problemlerden henüz haberdar olmayıp, müzik öğretmede kendilerine daha
fazla güvenmektedirler. Bu da gösteriyor ki, eğitim fakültelerinde teorik
bilgilere, pratik bilgilere nazara daha fazla önem verilmektedir ve maalesef
aday öğretmenin geleceğe tam olarak hazırlanamadığı görülmüştür. Diğer
bir sebep ise, 3. ve 4. sınıf öğrencilerine verilen üniversitelerdeki müzik
eğitimi olabilir. Fakat bu konuda detaylı bir araştırma olmadığı için,
kesin bir cevap veremeyiz. Özellikle, İngiltere'de yapılan görüşmelerden
çıkan sonuçlarda, üniversite öğretim görevlisinin önemi vurgulanmış ve
öğretim görevlisinin, müzik eğitiminde gerekli olan teknik ve stratejileri
gösterme açısından iyi bir model olarak görüldüğü ortaya çıkmıştır.
Araştırma
sorularımızdan biri, aday öğrencilerin müzik geçmişleri, müzik öğretmeye
karşı olan tutumları ve kendilerine olan güvenleri arasındaki ilişkiydi.
Yapılan korelasyon sonuçlarına göre bu faktörler arasında p<0.01 anlamlılık
değeriyle korelasyon görülmüştür. Bu sonuç müzik eğitimindeki kısır döngüyü
göstermektedir. İlkokul öğrencilerine ne kadar iyi müzik eğitimi verirsek,
öğrenci ortaokul döneminde bunu ikiye üçe veya dörde katlayarak üniversite
sıralarına oturacaktır ve buradan mezun olduğunda da müzik öğretiminde
kendine güvenen, müzik öğretmenin önemini ve yararını bilen pozitif düşünceli
bir öğretmen olacaktır.
Kaynakça
Bresler,
L. (1993) Music in a Double-Bind: Instruction by Non-specialists in Elementary
Schools. Bulletin of the Council for
Research in Music Education,115,
1-13
Dawson,
D. (1996) Unite C: Beste Yapma (C22), Müzik
Öğretimi YÖK/Dünya Bankası Ankara: (Deneme Yayını) Milli
Egitimi Geliştirme Projesi Hizmet Öncesi Öğretmen Eğitimi
Dawson,
D. & Açay, S. (1997) Ünite 9 Müziğin Diğer Derslerle İlişkisi (9.1) Müzik
Öğretimi. YÖK/Dünya Bankası Ankara: Milli Eğitimi Geliştirme
Projesi Hizmet Öncesi Öğretmen Eğitimi.
Gibson,
R. (1976) The Effect of School Practice: The Development of Student
Perspectives. British Journal of Teacher
Education, 2 (3), pp. 241-250
Gifford,
E. (1993). The Musical Training of Primary Teachers: Old Problems, New insights
and possible solutions. British Journal
of Music Education, 10 (1),
33-46
Mills,
J. (1989) The Generalist Primary Teacher of Music: a Problem of Confıdence.
British Journal of Music Education 6
(2), pp. 125-138
OFSTED
(1995) Music: A review of inspection
findings 1993-94. London:HMSO.
Uçan,
A. (1993) Ülkemizde Müzik Öğretimine Genel Bir Bakış. In Say A.(ed.) Müzik
Eğitimi. Ankara : Müzik Ansiklopedisi Yayınaları
Designed and Revised by iktisada web masters group
Bu web sitesi en iyi IE 3 veya uzeri ile izlenebilir. Browser`inizin JAVA destekli veya enabled olmasi gereklidir.