İNTERNET
www.economist.cjb.net
Tarihçe
İnternet’in temel yaratıcısı olarak 3 isimden bahsetmek gerekir;
1)İnternet’in mantıksal çerçevesini kuran Paul Baran
2)İnternet’in temel protokol ikilisi olan TCP/IP nin yazarı Vinton Cerf
3)Web’in yaratıcısı Tim Berner –Lee
Bu üçlünün her biri, 1996’da Japon NEC firması tarafından, İnternet’e katkılarından dolayı 45.000 USD ile ödüllendirildi.
Baran, 1964 yılında araştırmalarını 11 bölümde topladı ve On Distributed Communication adı altında yayınladı.Baran, yayınlarında şöyle bir ağ tanımladı:’Merkezi ve büyük bir olasılıkla hassas kontrol noktasına gereksinim duymayan, her bir düğümde kendi başına öğrenebilme yeteneğini kullanabilen ve sayısal anahtarlardan oluşan bir ağ.Böylece tüm trafik değişen çevre koşullarına uygun olarak yönlendirilecektir.Baran’a göre, dağıtık ağ kavramı, her bir düğümde oluşan güçsüzlüğü azalttığı gibi, çok daha ucuz ekipmanlar kullanarak güçlü bilgisayar ağlarının kuruluşuna olanak tanıyacaktır.
Baran, ağ içinde hareket eden paketlerin taşıdıkları başlıklarda, adreslerin, hata kontrol sahalarının, paket gönderimlerinin bulunacağını bildirmektedir.Baran aynı bildirimde, bugünün internetinde bulunmayan şifreleme, öncelik, QoS(Quality of Service)gibi kavramlardan da söz etmektedir.Bu özellikler ancak 35 yıl sonra ele alınma noktasına gelmiş bulunmaktadır.
Şimdi, İnternet’in gerçekten nasıl bir gereksinim sonucu ortaya çıktığını ele alalım.ABD’de DOD (Department of Defence) özellikle üniversitelerde yapacakları birlikte çalışmalarda da kullanılmak üzere bir ağ tasarımına gereksinim duyar.Bunun için Baran görevlendirilir.Ancak DOD tarafından ileri sürülen ilk koşul, yarın bir nükleer saldırı söz konusu olduğunda tüm sistemin devre dışı kalmasının engellenmesidir.Bu nedenle Baran, merkezi hup’lar, anahtar istasyonlar veya merkezi otoritenin bulunmadığı bir ağ tasarladı.1969’da DOD’un ARPA(Advanced Research Project Agency)kuruluşu, Baran’ın tasarımına uygun ve dünyanın ilk paket anahtarlamalı bilgisayar ağını kurdu.
ARPANET tasarımından beklenen, sistemin kopma noktaları etrafından geçmek koşulu ile yeni bir yönlendirmenin yapılması idi.
Böylece, beklenmedik bir durum ortaya çıktığında veya nükleer saldırı olduğunda, bilgisayar ağının bir bölümü devre dışı kalsa bile ağın fonksiyonlarını aksaksız yerine getirmesi söz konusu olacaktı.ARPANET için seçilen protokol, bilindiği gibi bugün de İnternet’te kullanılan TCP/IP oldu.ARPANET için TCP/IP protokolü önerisi 1974’te yapıldı, ancak bu protokole tam olarak geçiş, üç seneyi aldı.
ARPANET çok kısa bir süre sonra yükü taşıyamayacak hale geldi ve bu nedenle iki ağa bölündü;MİLNET askeri amaçlar için oluşturuldu ve ARPANET ise askeri amaçla olmayan (özellikle akedemik kuruluşlar için)kullanımlara ayrıldı.
ARPANET’ten NSFnet’e
Ağ 1970’li yıllarda büyümeye devam etti, üniversiteler ana sistemlerin yerine Unix iş istasyonlarını devreye almaya başladılar.Çok kısa sürede ağa bağlanan bilgisayar adedi inanılmaz boyutlarda arttı.Berkley Üniversitesi tarafından geliştirilen, içinde TCP/IP protokolu da bulunan ve ücretsiz olarak kullanıma sunulan BNS(Backbone Network Service)Unix, çok kısa sürede üniversitelerin İnternet kullanımını üst düzeye çıkardı.BNS, üniversite bilgisayar merkezlerini, üniversite içindeki her türlü bilgisayarı İnternet’e bağlama gücü verdi.Ancak bu uygulama çok kısa sürede İnternet’in tıkanması olayını gündeme getirdi.Bu durumda temel bir değişmeye şiddetle gereksinim doğdu.
1980’li yılların sonuna doğru süper bilgisayarlar ortaya çıktı.NSF(National Science of Foundation, bizdeki TÜBİTAK benzeri bir kuruluş), bu çok pahalı bilgisayarların üniversiteler tarafından ortaklaşa kullanımını da sağlamak üzere NSFnet’I kurmaya karar verdi.13 üniversitede süperbilgisayar merkezi kuruldu ve bunların hepsi NESnet şemsiyesi altında birleştirildi.Bu birleşme sonucu oluşan ağ, internet’in omurgasını belirledi.Tüm üniversiteler bu omurga aracılığı ile hem süperbilgisayar sistemlerini (NSF’in ortaya koyduğu kurallar çerçevesinde)hem de İnternet’I kullanmaya başladılar.Doğal olarak, NSF’in şartı, bu ağın sadece akedemik amaçla kullanılmasıydı.
Ancak 1993’ten başlayarak, ticari amaçla kullanma şekli başlangıçta gizli daha sonra da açık bir şekilde ortaya çıkmaya başlayınca, NSFnet, yani internet omurga ağı 1995’te NSF tarafından ortadan kaldırıldı.Ancak internet kullanımı bu güçlü omurga desteğinin kalkmasına rağmen gelişmesini sürdürdü ve bugünlere geldi.
Bu aşamada, NSF çok hızlı çalışan yeni bir ağın kurulması için çalışmalara başladığını duyurdu.Bu yeni ağa ilk isim olarak Gelecek-Nesil bilgisayar ağı ismi verildi.Bu ağ, Çok Hızlı bir Omurga Ağı Servisi yapısını ortaya koyuyordu.Bu girişim Amerika’da Gelecek Nesil İnternetGirişimleri için ilk adımı oluşturdu.Amerika’da ve dünyada bu konudaki çalışmalar hızlı bir şekilde devam ediyor.İşte yürütülmekte olan projeler;
İnternet2 (ABD)
Next Generation İnternet (NGI-ABD)
Singapore Advanced Research and Education Network
CA*net II (Canada)
CA*net 3 (Canada)