www.economist.cjb.net
Ekonomiden sorumlu devlet bakanı Sn. Kemal Derviş'in 14.04.2001 tarihinde canlı olarak açıklamasını yaptığı programın tam metnini Sizlere aşağıda sunmaktayım.
I.
1990-1999 DÖNEMİNDE EKONOMİDE OLUŞAN TEMEL SORUNLAR
1. Türk ekonomisi 1990’lı yıllardan
itibaren sıklaşan aralıklarla ekonomik krizlerle karşı karşıya kalmaktadır.
Yaşanan bu krizlerde dışsal etkenlerin de rolü olmakla beraber krizlerin başlıca
nedenleri: (i) sürdürülemez bir iç borç dinamiğinin oluşması ve (ii) başta
kamu bankaları olmak üzere mali sistemdeki sağlıksız yapının ve diğer
yapısal sorunların kalıcı bir çözüme kavuşturulamamış olmasıdır.
A.
Sürdürülemez İç Borç Dinamiği
2. Kamu kesimi toplam borç stokunun (net)
GSMH’ya oranı 1990 yılında yüzde 29 iken, bu oran 1999 yılı sonunda yüzde
61’e ulaşmıştır. İç borç stokundaki artış ise daha çarpıcıdır.
1990 yılında yüzde 6 olan net iç borç stokunun GSMH’ya oranı 1999 yılında
(kamu bankalarının görev zararları dahil) yüzde 42’ye çıkmıştır.
3. Borç stokundaki bu artış, dönemin
ilk yarısında yüksek faiz dışı kamu açıklarından kaynaklanmış, ikinci
yarıda ise yüksek reel faizlerin etkisi belirgin hale gelmiştir. Nitekim
1990-1994 döneminde yıllık ortalama olarak faiz dışı denge GSMH’nın yüzde
4,5’i oranında açık verirken, enflasyondan arındırılmış faiz ödemelerini
de içeren operasyonel kamu açığı yüzde 8,3 olmuştur. 1995-2000 döneminde
faiz dışı denge GSMH’nın yüzde 0,1’i oranında fazla verirken,
operasyonel denge yüzde 5,8 açık vermiştir.
Kamu Net Borç
Stoğunun GSMH’ya Oranı
4. Yüksek kamu açıklarının yanısıra
1994 yılından sonra kamu kesiminin net dış borç ödeyici durumunda olması,
yeterince derin olmayan yurtiçi mali piyasalar üzerinde baskı oluşturmuş ve
reel faiz oranlarının yüksek seviyede kalmasına yol açmıştır. Bu dönemde
yüksek ve değişken enflasyon ortamı risk primini artırmak suretiyle reel
faiz oranlarının yüksek seyretmesinde etken olan bir diğer unsurdur.
1992-1999 döneminde yıllık ortalama GSMH büyüme hızı yüzde dördün altında
kalırken, iç borçlanma reel faiz oranı yüzde 32 olmuştur. Yüksek reel
faizler kamu kesiminin borçlanma ihtiyacını daha da artırmış ve hergün Türkiye’yi
daha zor bir duruma götüren bir borç-faiz kısır döngüsünü ortaya çıkarmıştır.
Borç stokundaki artışla birlikte bu durumun sürdürülemez olduğu açıktır.
İç
Borçlanma Reel Faiz Oranı ve GSMH Büyüme Hızı (%)
5. 1990’lı yılların ikinci yarısında
borç stokundaki artışta reel faizlerdeki artış belirleyici olmakla
birlikte, borç-faiz kısır döngüsünün çözülmesinde kamu gelir ve
harcamalarında kalıcı bir iyileşmenin sağlanmasının şart olduğu açıktır.
Bu çerçeveden bakıldığında, son on yıllık dönemde kamu açıklarındaki
artışta harcamalara ilişkin olarak aşağıda sıralanan faktörler etkili
olmuştur:
i)
Bütçe dışı fonlar, döner sermayeler ve mahalli idarelerin kontrol dışı
harcamalarındaki artış ve özellikle görev zararları başta olmak üzere
bazı harcamaların kamu bankaları kanalıyla şeffaf olmayan bir şekilde karşılanması
ve bu suretle kamu maliyesinde bütünlük ve disiplinin bozulması,
ii)
Kamu sektöründeki aşırı istihdam politikası ve verimlilikle uyumlu olmayan
maaş ve ücret artışları,
iii)
Kamu yatırım proje stokundaki aşırı artış, yüksek maliyet ve
verimsizlik,
iv)
Sosyal Güvenlik Kurumları aktüeryal dengelerinin bozulması nedeniyle açıklarının
hızla yükselmesi,
v)
Gerçek
ihtiyacı karşılamayan tarımsal destekleme politikaları,
vi)
Ekonomik etkinliğe ters düşen müdahalelerle yönlendirilen, yüksek
maliyetle ve verimsiz olarak çalışan büyük bir KİT sisteminin varlığı,
6. Kamu gelirlerinde ise temel sorun, vergi
oranlarının yüksek olmasına rağmen vergi tabanının dar olması nedeniyle,
toplam vergi tahsilatının yetersiz kalması ve vergi yükünün adaletsiz bir
biçimde dağılmasıdır.
7. Yüksek maliyetli iç borçlanma ile karşılanması,
faiz giderlerinin bütçe içerisindeki payını hızla artırmıştır.
Nitekim, 1990 yılında toplanan her 100 liralık vergi gelirinin 32 lirası
faiz ödemek için kullanılırken, 1999 yılında bu rakam 72 liraya yükselmiştir.
Bu gelişmelerin sonucunda devlet eğitim, sağlık, adalet gibi asli
fonksiyonlarına yeterli kaynak ayıramaz hale gelmiştir.
Konsolide
Bütçe Faiz Ödemelerinin Vergi Gelirlerine Oranı
B.
Mali Sistemdeki Sorunlar
8. Kamu bankalarına devlet tarafından
verilen tarım kesimi ile küçük ve orta boy işletmeleri destekleme görevi
sonucunda oluşan zararların zamanında ödenmemesinin yanısıra uzun yıllardır
devam eden ve ekonomik etkinliğe ters düşen müdahaleler, kamu bankalarının
iyi yönetilememesi ve asli fonksiyonların dışında görev verilmesi bu
bankaların mali bünyelerini önemli ölçüde bozmuştur. Kamu bankalarının
finansman ihtiyaçlarını kısa vade ve yüksek maliyetle piyasadan karşılamaları
bir yandan zararlarının gittikçe artmasına, diğer yandan da mali sektörde
istikrarsızlık unsuru olmalarına yol açmıştır. Bu durum, piyasalarda faiz
oranlarının yüksek seviyelerde seyretmesine neden olmuştur. Sonuç olarak,
kamu bankaları bankacılık işlevini yerine getiremez hale gelmiş ve bu
bankalar Türkiye’deki toplam mevduatın yüzde 40’ını toplarken krediler
içindeki payları yüzde 26’da kalmıştır.
Kamu Bankaları Görev Zararları
Stoku (GSMH’ye Oran)
9. Son yıllarda yüksek reel faizlere de
bağlı olarak kamu kesimi borçlanma ihtiyacındaki artış özel bankaların
reel ekonomiye kaynak sağlamaktan uzaklaşarak kamu açıklarını finanse
etmeye yönelmelerine yol açmıştır. Devlet iç borçlanma senetlerinin
mevduat bankalarının toplam aktifleri içindeki payı 1990 yılında yüzde
10’dan 1999 yılında yüzde 23’e çıkmıştır. Aynı dönemde özel sektöre
açılan kredilerin toplam aktifler içindeki payı ise yüzde 36’dan yüzde
24’e inmiştir. Böylece bankalar üreticiyi ve reel ekonomiyi yeterli ölçüde
destekleyememiştir.
10. Yüksek enflasyon ortamı ve belirsizlikler tasarruf sahiplerinin kısa
vadeye yönelmesine yol açmış, bankaların varlık ve yükümlülükleri arasındaki
vade uyumsuzluğu artmıştır.
Menkul Değerler Cüzdanı ve Özel
Sektöre Açılan Krediler
(Toplam Aktifler İçerisindeki Pay,%)
11. Yüksek ve değişken enflasyon ile süratle
artan borç stokları neticesinde TL’ye olan güvenin zayıflaması para
ikamesini de hızlandırmıştır. Döviz Tevdiat Hesaplarının repo dahil
toplam mevduatlar içindeki payı 1990 yılında yüzde 25’den 1999 yılında
yüzde 42’ye yükselmiştir.
Döviz Tevdiat Hesapları / (Toplam
Mevduat+Repo)
12. Toplam mevduatın yarısına yakın bir
kısmının döviz tevdiat hesaplarına yönelmesinin yanısıra, bankaların
yurtdışından borçlanmalarındaki artış döviz yükümlülüklerini önemli
ölçüde yükseltmiştir. Diğer yandan bankalar başta kamu kağıtları olmak
üzere getirisi yüksek Türk Lirası cinsinden araçlara yönelmişlerdir. Bu
durum bankacılık sisteminin yabancı para açık pozisyonunu yükseltmiş ve
bankalar kur riskine karşı önemli ölçüde kırılgan hale gelmiştir.
13. Mali sektörün sağlıklı bir yapıya
kavuşturulması için özkaynaklarının artırılması, yasal düzenlemelerin
uluslararası standartlara uyumundaki eksikliklerin giderilmesi ve şeffaflığın
sağlanması yönünde çalışmaların hızla sürdürülmesi ihtiyacı devam
etmektedir.
II.
2000 YILI ENFLASYONLA MÜCADELE PROGRAMI VE GELİŞMELER
14. Bu ortamda, 2000 yılı başında
enflasyonu düşürmek ve ekonomide büyüme ortamını yeniden sağlamak amacıyla
kapsamlı bir ekonomik program uygulamaya konulmuştur. Program kapsamında sıkı
maliye politikası uygulanması ve kapsamlı yapısal reformların hayata geçirilmesinin
yanısıra, enflasyonist bekleyişleri hızla aşağıya çekmek için döviz
kurları hedeflenen enflasyona göre belirlenerek önceden açıklanmış ve
para politikası likidite genişlemesini yabancı kaynak girişine bağlayan bir
çerçeveye oturtulmuştur.
15. Programın uygulanmasında kamu açıklarını
daraltma ve yapısal reformlar alanında önemli adımlar atılmıştır. Yapısal
reformlar kapsamında, uzun yıllardır açık veren sosyal güvenlik sistemi
yeniden düzenlenmiş ve sistemin aktif ve pasifleri arasındaki dengenin sağlanması
yönünde önemli adımlar atılmıştır. Tarımda doğrudan gelir desteği
sistemine geçişin ilk adımları atılmış, pilot bölgelerdeki uygulamalarda
olumlu sonuçlar alınmış, kredi faizleri kaynak maliyetlerine göre
belirlenmiştir. Mali sektör reformu sonucunda kurulan Bankacılık Düzenleme
ve Denetleme Kurumu ile bankacılık sektörünün düzenlenmesi, gözetimi ve
denetimi işlevlerinin tek bir otorite altında toplanması hedeflenmiştir. Özelleştirmeye
ilişkin olarak 2001 yılı içerisinde Petrol Ofisinin yüzde 51’inin blok
satışı, TÜPRAŞ’ın halka arz yolu ile yüzde 31.5’nun satılması mümkün
olmuştur. Bunun yanısıra, cep telefonu lisans satışında beklenenin üzerinde
gelir elde edilmiştir.
16. Programın uygulanmaya konulmasıyla
birlikte faiz oranları beklentilerin üzerinde hızla gerilemiş, enflasyon önemli
ölçüde yavaşlamış, üretim ve iç talep canlanmaya başlamıştır.
17. Ancak, enflasyonun programda öngörüldüğü
hızla düşmemesi sonucunda Türk Lirasının beklenenin üzerinde reel değer
kazanması, iç talepte görülen hızlı canlanma, ham petrol, doğal gaz gibi
enerji fiyatlarındaki artış ve Euro/$ paritesindeki gelişmeler sonucunda
2000 yılında cari işlemler açığı öngörülen düzeyin önemli ölçüde
üzerine çıkmıştır. Bu gelişme iç ve dış piyasalarda mevcut kur
sisteminin sürdürülebilirliği ve cari işlemler açığının finansmanı
konusundaki endişeleri artırmıştır.
18. Bazı önemli kamu işletmeleriyle
ilgili çalışmaların hedefe ulaşmaması, kamu bankalarına ilişkin düzenlemelerde
yaşanan sorunlar, bazı politik belirsizlikler, kur çapasına benzer bir Para
Kuruluna dayalı Arjantin ekonomisindeki gelişmelerin de etkisiyle uluslararası
sermayenin gelişen piyasalara daha ihtiyatla yaklaşması, 2000 yılının
ikinci yarısında Türkiye’ye dış kaynak girişinin azalmasına yol açmıştır.
19. Uygulanmakta olan kur çıpasına dayalı
para politikası gereği likidite yaratım mekanizmasının döviz girişine
dayandırılmış olduğu bir yapıda dış kaynak imkanlarındaki bu daralma
likiditedeki artışın da yavaşlamasına yol açmıştır. Artan likidite sıkışıklığının
bir yansıması olarak Temmuz-Ağustos döneminde yüzde 30 civarına gerilemiş
olan kısa vadeli faiz oranları Eylül ayından itibaren yeniden yükselmeye başlamıştır.
Bankacılık kesiminin likidite, faiz ve kur risklerine karşı duyarlılığının
daha da arttığı bir dönemde ortaya çıkan faizlerdeki bu yükselme eğilimi
özellikle yabancı yatırımcıların izlenmekte olan programın sürdürülebilirliği
üzerindeki endişelerini artırmıştır.
20. Kasım ayının ikinci yarısında kısa
vadeli faizlerde yaşanan sıçrama ile eşanlı olarak tahvil-bono ve hisse
senedi fiyatları keskin bir biçimde düşmüş ve portföyünde önemli ölçüde
devlet iç borçlanma senedi bulunduran orta ölçekli bir bankanın TMSF’ye
alınması mecburiyetiyle karşılaşılmıştır. Yabancı yatırımcıların
ülkeyi terketme çabaları sonucunda Merkez Bankası 6 milyar dolar civarında
döviz satışında bulunmuş ve rezervler azalmıştır.
21. Krizin daha da derinleşmesini önlemek amacıyla Kasım ve Aralık aylarında bir dizi önlem alınmış, yapısal reformların hızlandırılması kararlaştırılmış ve yürütülmekte olan Stand By Düzenlemesinin 7,5 milyar dolar tutarında Ek Rezerv Kolaylığı ile desteklenmesi yönünde Uluslararası Para Fonu ile anlaşma sağlanmıştır.
22. Kasım krizi sonrasında alınan önlemler
ve IMF ile varılan anlaşma sonucunda mali piyasalardaki dalgalanmalar kısmen
giderilmiş, Merkez Bankasının döviz rezervleri artmış ve faiz oranları
kriz ortamına göre önemli ölçüde gerilemiştir. Ancak faiz oranlarının
kriz öncesi döneme göre yüksek seviyelerde kalması özellikle aşırı
gecelik borçlanma ihtiyacında olan kamu bankalarıyla portföyünde yoğun
olarak Devlet İç Borçlanma senetleri bulunduran TMSF kapsamındaki bankaların
mali yapılarını daha da bozmuştur.
23. Şubat ayında Hazine ihalesi öncesindeki
olumsuz gelişmeler uygulanan programa olan güvenin tamamen kaybolmasına neden
olmuş ve Türk Lirasına karşı ciddi bir atak meydana gelmiştir. Nitekim, 19
Şubat’ta bir gün valörlü 7.6 milyar dolarlık döviz talebi olmuştur.
Merkez Bankası yüksek seviyedeki bu döviz talebine karşı likiditeyi kontrol
etmeye çalışmış, likidite sıkışıklığı özellikle kamu bankalarının
aşırı düzeyde günlük likidite ihtiyaçları nedeniyle ödemeler sisteminin
kilitlenmesine neden olmuştur. Bu ortamda uygulanmakta olan döviz kuru sistemi
terkedilerek Türk Lirası dalgalanmaya bırakılmıştır.
24. Merkez Bankası kurların dalgalanmaya
bırakılmasının ardından, ödemeler sistemine işlerlik kazandırmak amacıyla
piyasaların TL ihtiyacını karşılamaya başlamış ve bunun sonucunda kısa
vadeli faiz oranları yüzde 80 civarına gerilemiştir.
25. Ancak, Kasım 2000 ve Şubat 2001
krizleri bankacılık sektörünün içinde bulunduğu sorunları daha da ağırlaştırmış
ve yeni sorunlar ortaya çıkarmıştır. Bankacılık sektörü Kasım krizi
sonrasında faiz riski, Şubat krizi sonrasında ise hem faiz hem de kur riski
sonucu önemli kayıplarla karşı karşıya kalmıştır. Başta kamu bankaları
olmak üzere, bankacılık sisteminin yeniden yapılandırılması için ihtiyaç
duyulan kaynaklar kamu maliyesi üzerine önemli bir yük getirmiş bulunmaktadır.
26. Yaşanan krizler; faizlerde ve
enflasyonda artış, döviz kurlarındaki dalgalanmayla birlikte tüm ekonomide
bir belirsizlik ortamına yol açmıştır. Bu durum, reel sektörü de çok
olumsuz etkilemiştir. Mali sektörde yaşanan sıkıntılar reel kesime yeni
kredi imkanını ortadan kaldırırken, reel kesimin kredi geri ödemelerinde de
önemli sorunlara yol açmaktadır.
III. GÜÇLÜ
EKONOMİYE GEÇİŞ PROGRAMI
A- Programın
Temel Amaç ve Araçları - Ekonominin Yeniden Yapılandırılması ve İstikrarın
Kalıcı Kılınması
27. Yeni programın temel amacı kur
rejiminin terkedilmesi nedeniyle ortaya çıkan güven bunalımı ve istikrarsızlığı
süratle ortadan kaldırmak ve eşanlı olarak bu duruma bir daha geri dönülmeyecek
şekilde kamu yönetiminin ve ekonominin yeniden yapılandırılmasına yönelik
altyapıyı oluşturmaktır. Eski düzene dönmek artık gerçekten mümkün değildir.
28. Bu doğrultuda;
(i) Programımız öngörülen hedeflere
ulaşılması ve ekonominin yeniden yapılandırılması konusunda kesin bir
siyasi taahhüdü ve desteği içermektedir.
(ii) Kamuda kaynak tahsisi sürecinde şeffaflık
ve hesap verilebilirliğin sağlanması, rasyonel olmayan müdahelelerin bir
daha geri dönüş olmayacak şekilde önlenmesi, iyi yönetişimin güçlendirilmesi
ve yolsuzlukla mücadelenin önlenmesi hedeflenmektedir.
(iii) Bütün bunlarla, katlanılan
fedakarlıkların boşa gitmesinin önlenmesi ve piyasalarda güven ortamının
yeniden sağlanması amaçlanmaktadır.
29. Yeni program bu temel ilkeler çerçevesinde;
(i) Dalgalı kur sistemi içinde
enflasyonla mücadeleyi kesintisiz ve kararlı biri biçimde sürdürmeyi,
(ii) Bankacılık sektöründe kamu ve TMSF
bünyesindeki bankalar başta olmak üzere hızlı ve kapsamlı bir yeniden yapılandırılmayı,
böylece bankacılık kesimi ile reel sektör arasında sağlıklıklı bir ilişki
kurmayı,
(iii) Kamu finansman dengesini bir daha
bozulmayacak bir biçimde güçlendirmeyi,
(iv) Toplumsal uzlaşmaya dayalı, fedakarlığın
tüm kesimlerce adil bir biçimde paylaşılmasını öngören ve enflasyon
hedefleri ile uyumlu bir gelirler politikası sürdürmeyi ve,
(v) Bütün bunları etkinlik, esneklik ve
şeffaflık ile sağlayacak yapısal unsurların yasal altyapısını oluşturmayı;
kendisine alt hedefler olarak seçmiştir.
30. Nihai amacımız, ekonomide sürdürülebilir
bir gelişme ortamını sağlayarak kaynak kullanma sürecindeki verimliliği
artırmak, dışa açık bir yaklaşımla piyasa koşullarında rekabet gücümüzü
geliştirmek ve böylece ekonomide büyümeyi, yatırım ve istihdamı artırarak
halkımızın geleceğe umutla bakmasını ve refah düzeyini kalıcı bir biçimde
yükseltmek olacaktır.
B. Yapısal
Yenilenme ve Yasal Düzenlemeler
31. Program çerçevesinde aşağıda sıralanan
dört ana alanda 15 yasal düzenleme yapılmaktadır:
(i) Mali Sektörün Yeniden Yapılandırılması
(ii) Devlette Şeffaflığın Artırılması
ve Kamu Finansmanının Güçlendirilmesi
(iii) Ekonomide Rekabetin ve Etkinliğin
Artırılması
(iv) Sosyal Dayanışmanın Güçlendirilmesi
(1) Mali Sektörün Yeniden Yapılandırılması
32. Bankaların mali bünyelerinin sağlıklı
bir yapıya kavuşturulması mali piyasaların ve reel sektörün istikrarı bakımından
büyük önem taşımaktadır. Bu kapsamda öncelikli olarak Bankalar
Kanunu’nda değişiklikler öngören yasal süreç başlatılmıştır.
33. Bankalardaki mevduat ve bankaların diğer
yükümlülüklerine yönelik olarak ilan edilen garanti uygulamasına devam
edilecektir.
Yasal Düzenlemeler
1. BÜTÇE KANUNUNDAKİ DEĞİŞİKLİKLER
TBMM Genel Kurulunca kabul edilmiştir.
2. GÖREV ZARARLARINI KALDIRAN KARARNAME VE
KANUN Kararname Başbakanlığa sunulmuştur. Kanun hazırlık çalışmaları
devam etmektedir.
3. BORÇLANMA YASASI Önümüzdeki Hafta Başbakanlığa
sunulacaktır.
4. KAMULAŞTIRMA YASASI TBMM’ne sunulmuştur.
5. 15 BÜTÇE VE 2 BÜTÇE DIŞI FONUN
KAPATILMASI İLE İLGİLİ YASA Hazine Müsteşarlığı tarafından hazırlanmakta
olup, kısa bir süre içerisinde Başbakanlığa sunulacaktır.
6. KAMU İHALE YASASI Yasa hazırlık aşamasındadır.
7. MERKEZ BANKASI YASASI Başbakanlığa
sunulmuştur.
8. BANKALAR KANUNUNDAKİ DEĞİŞİKLİKLER
Bankalar Kanununda değişiklik öngören taslak Başbakan’lığa sunulmak üzeredir.
Ayrıca kamu bankaları ile ilgili kararname çıkartılmış ve ortak yönetim
kurulu atanmıştır.
9. İŞ GÜVENCESİ YASASI AB Ulusal
Programında kısa vadeli öncelikler arasına alınmış olup yasa hazırlığı
için sosyal taraflarla görüşmeler yürütülmektedir.
10. EKONOMİK VE SOSYAL KONSEY YASASI TBMM
Genel Kurulunca kabul edilmiştir.
11. SİVİL HAVACILIK YASASINDA DEĞİŞİKLİK
TBMM’ye sunulmuştur.
12. TELEKOM YASASI Kanun Teklifi Başbakanlığa
sunulmuştur.
13. ŞEKER KANUNU Cumhurbaşkanlığına
sunulmuştur.
14. TÜTÜN KANUNU Yasa hazırlık aşamasında
olup, kısa bir süre içerisinde Başbakanlığa sunulacaktır.
15. DOĞALGAZ KANUNU TBMM Plan ve Bütçe
Komisyonunda kabul edilmiştir.
34. Kamu ve TMSF bünyesindeki bankaların
yüksek tutarlı nakit açıklarını gidermek amacıyla günlük olarak
piyasalara fon ihtiyacı için başvurmaları, hem piyasaların dengesini hem de
mali bünyelerini bozmaktadır. Bu olumsuzluğun giderilmesi için kamu bankalarına
Hazine’den alacaklarına karşılık olarak piyasa koşullarına uygun faizli
Hazine kağıdı verilerek, görev zararı alacaklarının tümü en kısa sürede
ortadan kaldırılacaktır. Kamu ve fon bankaları, belirli bir program
dahilinde, bu kağıtlar karşılığında Merkez Bankası’ndan repo veya satış
karşılığı temin edecekleri likidite ile diğer bankalara ve banka dışı
kesime olan gecelik yükümlülüklerini azaltacaklardır. Merkez Bankası
likidite fazlasını ters repo ve interbank işlemleri yoluyla piyasadan çekecektir.
2001 yılı içinde Hazine, kamu ve fon bankalarına mali durumlarını güçlendirmek
amacıyla 10.3 katrilyon lira tutarında kağıt vermiştir.
35. Bankacılık sektörünün yeniden yapılandırılmasına
yönelik diğer çalışmalar (i)Kamu bankaları, (ii) TMSF bünyesindeki
bankalar ve (iii) Özel bankalar olmak üzere üç ana grupta ele alınmaktadır.
Kamu Bankaları
36. Kamu bankalarında yaşanan sorunların
tekrar oluşmaması için likidite sorunlarının giderilmesi ile eşanlı
olarak gerekli olan diğer önlemler de alınmaktadır. Bu çerçevede;
(i) Kamu bankalarına zarar oluşturacak görev
verilmeyecektir. Mevcut görev zararlarına ilişkin kararnameler iptaline ilişkin
kararname Başbakanlığa sevkedilmiştir. Kanunlarla verilen görevlerin
tasfiyesine ilişkin çalışmalar devam etmektedir. Gerekli görüldüğü
hallerde kamu bankaları kanalıyla verilecek destek, bütçeye konulacak ödeneklerden
karşılanacaktır.
(ii) Mevcut koşullarda yetersiz düzeyde
bulunan kamu bankalarının sermayeleri kısa süre içinde yeterli seviyeye
getirilecektir. Artırılan sermaye tutarları hemen ödenecektir.
(iii) Kamu bankalarının faaliyetlerinin
etkinlik ve verimlilik ilkeleri çerçevesinde sürdürmeleri doğrultusunda,
her bankanın ihtisas alanındaki kredilerini kaynak maliyetlerini dikkate
alarak sürdürmeleri sağlanacaktır.
(iv) Emlak Bankası’nın Ziraat Bankası
ile birleştirilmesi çalışmaları devam etmektedir.
(v) Kamu bankalarının yönetiminin
profesyonel bankacılardan oluşan bir ortak yönetim kuruluna devredilmesi süreci
başlatılmıştır. Bu kurula kamu bankalarını yeniden yapılandırma ve özelleştirmeye
hazırlama yetkisi verilmiştir.
(vi) Kamu bankalarının verimsiz şubeleri
kapatılacak ve personel sayısını azaltmak için emeklilik teşvik
edilecektir
37. Kamu bankaları ile ilgili bu düzen değişikliği
Türkiye için köklü bir değişimdir. Uzun yıllardır süren bozuk düzenin
sonudur.
TMSF Bünyesindeki Bankalar
38. TMSF bünyesindeki bankaların sorunlarının
en kısa sürede çözüme kavuşturulması mali sistemin istikrarı ve kamu
maliyesine getirdikleri yükün azaltılması bakımından önem taşımaktadır.
39. TMSF bünyesindeki 13 bankadan 5’i Sümerbank
bünyesinde birleştirilmiştir. Sümerbank bünyesinde birleştirilen bankaların
Fona devir tarihinde 9141 olan çalışan sayısı Mart 2001 itibariyle
4596’ya, 396 olan şube sayısı ise 213’e indirilmiştir. Haziran 2001
itibariyle şube sayısı 134’e indirilecektir.
40. TMSF bünyesinde bulunan Demirbank’ın
satış süreci devam etmekte olup, tekliflerin değerlendirilmesi Nisan ayı
sonuna kadar bitirilecektir. 6 Nisan 2001 tarihine kadar teklif alınamamış
olan bankalar Sümerbank veya bir diğer geçiş bankası bünyesinde birleştirilecektir.
Bu bankaların şube ve çalışan sayısı rasyonel düzeye indirilecektir.
41. Bankalar Kanunu’nda yapılacak değişiklikle
TMSF bünyesindeki bankaların alacaklarının tahsil kabiliyetinin artırılması
ve tahsil sürecinin hızlandırılması sağlanmış olacaktır. Ayrıca, oluşturulan
Aktif Yönetim Birimi ile Fon bünyesindeki bankaların kötü aktifleri tek
elden ve etkin bir biçimde yönetilecektir.
Özel Bankalar
42. Yaşanan krizlerden olumsuz yönde
etkilenen bazı özel bankaların bir an önce sağlıklı bir yapıya kavuşmalarını
sağlayacak düzenlemeler başlatılmıştır. Bu kapsamda;
(i) BDDK sermaye yeterliliği kriterini de
dikkate alarak, özel bankalar ile sermaye artırımı ve yeniden yapılanma
planları üzerinde belirli bir takvime dayalı anlaşmalar yapmaktadır. Bu çalışmalar
hızlanacaktır.
(ii) Bankaların dönem karlarını
sermayeye ilave etmeleri sağlanmıştır.
(iii) Hem bankaların hem de şirketlerin
devir ve birleşmelerini kolaylaştıracak ilave tedbirlerle ilgili çalışmalar
sürdürülmektedir.
(iv) Makul bir geçiş dönemi tanınarak
bankaların mali olmayan iştiraklerinin özkaynaklara oranı daraltılmaktadır.
(v) Bankalar Kanununda yapılacak değişiklikle
özel karşılıkların kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider sayılması
konusundaki yasal düzenlemelere açıklık kazandırılmaktadır.
(vi) Bankacılık sistemindeki gelişmeler
çerçevesinde uzun vadeli yatırımları özendirmek ve tasarruf araçları
arasındaki farklılıkları gidermek amacıyla vergi ve munzam karşılıklar gözden
geçirilecektir.
(2) Devlette Şeffaflığı
Artıracak ve Kamu Finansmanını Güçlendirecek Düzenlemeler
Görev Zararları ile İlgili Düzenlemeler
43. KİT’lerin faaliyetlerinde zarar oluşturacak
görevlerin en aza indirilmesi yönünde düzenlemeler yapılmaya devam
edilecektir. Büyük bir çoğunluğu kamu bankalarında bulunan görev zararlarının
kaldırılmasına yönelik Bakanlar Kurulu karar taslağı Başbakanlığa
sunulmuş, Kanun taslağının hazırlığı ise tamamlanmak üzeredir. Bundan böyle
kamu bankalarına görev verilmesi halinde bununla ilgili giderlerin karşılığı
ilgili yıl bütçesine konularak kuruluşlara peşin ödeme yapılacaktır.
44. Bilindiği üzere ilgili yasaların hükümleri
gereğince bilançoların ibra edilmesi yasal ve idari takibi ortadan kaldırmamaktadır.
Bu çerçevede, Kamu Bankalarının görev zararlarının ödenmesi idari ve
yasal takibi ortadan kaldırması mümkün değildir
45. Kamu bankalarının Şubat sonu
itibariyle mevcut gecelik yükümlülüklerinin üçte ikisi karşılığında
piyasa koşullarına uygun Hazine kağıtları verilmiştir. Kalan kısım için
Mayıs sonuna kadar Hazine kağıdı verilecektir. Hazine ve Merkez Bankası
koordineli bir şekilde hareket ederek piyasalarda olumsuz etki yaratmayacak şekilde
kağıtların nakde dönüştürülmesini sağlayacaktır.
Borçlanma Yasası
46. Bu kanun ile devlette şeffaflığın
ve hesap verilebilirliğin sağlanması hedeflenmektedir. Bugüne kadar başta bütçe
kanunları olmak üzere değişik yasal metinlerle düzenlenen iç ve dış borçlanma
ile devletin garanti verme sistemi tek bir kanunla düzenlenerek kamu borç yönetiminin
sınırları belirlenmiş açık ve saydam kurallara bağlanacaktır. Ayrıca,
borçlanma ve borç yönetimi politikası esnek, çabuk karar verebilen ve
kararlarını çabuk uygulayabilen bir alt yapıya kavuşturulacaktır. Yapılan
borçlanmalarla ve verilen garantilerle ilgili olarak her 3 ayda bir TBMM
bilgilendirilecek ve borç yönetim raporu Meclise sunulacaktır.
Kamulaştırma Yasası
47. Anayasamızda ve Kanunda öngörülen
bedelin nakden ve peşin olarak ödenmesi ilkesi, uygulamada amacından saptırılmaktadır.
İdareler, kamulaştırma kararlarının alınmasında ve kıymet takdirlerinde
mali disiplin anlayışından uzaklaşmaktadır. Bu kanunla yeterli ödeneği
temin edilmeden kamulaştırma işlemine başlanılmayacaktır. Öncelikle satınalma
ve trampa usulünün uygulanması yoluna gidilecektir. Anlaşma sağlanamaması
halinde kamulaştırma bedeli mahkemece tespit edilecektir.
Kamu İhale Yasası
48. Devlet İhale Kanununun değiştirilmesi
ile daha rekabetçi ve etkin bir ihale sisteminin oluşturulması ve uluslararası
standartlara uyum sağlanması amaçlanmaktadır. Bu yasa ile devlet
ihalelerinde, uygulama projesine dayalı anahtar teslimi ihale yapılarak hem
daha etkin ve rekabete açık bir ihale yöntemi izlenecek, hem de ihale edilen
projelerde maliyet artışı önlenecektir.
Bütçe ve Bütçe Dışı Fonların
Kapatılması
49. Halen kapatılmış bulunan 46 bütçe
ve 6 bütçe dışı fona ek olarak 15 bütçe ve 2 bütçe dışı fonun daha
kapatılarak fon sisteminde nihai bir konsolidasyon sağlanması ve böylelikle
mali disiplin ve şeffaflığın temini amaçlanmaktadır.
(3)
Ekonomide Rekabeti ve Etkinliği Artıracak Düzenlemeler
Şeker Kanunu
50. Şeker üretiminde, fiyatlandırmasında
ve pazarlamasında usul ve esaslar getirerek piyasadaki istikrarın sağlanması
amaçlanmaktadır. 2002-03 üretim döneminden itibaren Devlet tarafından fiyat
açıklanmayacaktır. Şeker piyasası, Şeker Kurulu tarafından düzenlenecektir.
İhtiyaç fazlası şeker üretimine son verilerek devletin zarara uğraması
engellenecektir. Üretici ekim öncesinde fiyatı bilerek ekim kararı
verecektir. Türk insanı daha ucuza şeker tüketecektir. Tüm çiftçilere doğrudan
gelir desteği verilerek gelir kaybı giderilecektir. Şeker fabrikalarının özelleştirilmesinin
önü açılacaktır.
Tütün Kanunu
51. Tütün mamülleri ve alkollü içkilerin
fiyatlandırılması, dağıtımı, satışı ve kontrolü ile ilgili usul ve
esaslar Tütün Mamülleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulu
tarafından düzenlenecektir. 2002 üretim döneminden itibaren devlet nam ve
hesabına alım yapılmayacaktır. Tekel’in üretim ve pazarlama birimlerinin
özelleştirmesinin altyapısı hazırlanmış olacaktır. Fazla üretilen tütünün
çürümesi ve yakılması uygulamasına son verilecektir. Sözleşme ve açık
artırma sistemiyle üreticinin önündeki belirsizlikler kalkacaktır. Tütün
üreticisinin de alternatif ürün projesi ve doğrudan gelir desteği ile
desteklenmesi gerçekleştirilecektir
Doğalgaz Kanunu
52. Doğalgazın kaliteli, sürekli, ucuz,
rekabete dayalı esaslar çerçevesinde ve çevreye zarar vermeyecek şekilde tüketicilerin
kullanımına sunulması için doğalgaz piyasasının serbestleştirilmesi
kanunun ana amacıdır. Yeni Kanun ile BOTAŞ’ın doğal gazın ithalatı,
iletimi ve dağıtımındaki tekel hakkı kaldırılacak tüm aşamalarda özel
sektörün katılımı sağlanacaktır. Bu şekilde oluşacak piyasa mali açıdan
güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir yapıya oturtulacaktır. Doğalgaz piyasası,
elektrik piyasası için oluşturulan Kurul ile birleştirilerek bağımsız bir
kurul tarafından düzenlenecektir.
Türk Telekom’un Özelleştirilmesi
53. Türk Telekom’un özelleştirilmesini
hızlandırmak için :
(i) Kamu yararı ve ulusal güvenlik amacıyla
tutulan Altın Hisse dışındaki hisselerin stratejik ortağa blok satış,
halka arz ve çalışanlara satış yollarıyla özelleştirilmesine,
(ii) Sabit telefon hizmetlerinde kamu
tekelinin özelleştirme sonrası kaldırılmasına,
(iii) Lisans verme yetkisinin
Telekominikasyon Kurumuna verilmesine,
(iv) sektörün yönetiminde etkinliği artıracak
ve bu ilkeler doğrultusunda özelleştirmeyi hızla gerçekleştirecek icraatın
başlamasına,
(v) Yabancıya blok satış oranının
%50’nin altında olmasına,
imkan sağlayan yasal süreç başlatılmıştır.
Böylece tüm sektörlerin teknolojik yarıştaki
yerini belirleyecek olan Telekomünikasyon altyapısının hızlı bir şekilde
gelişmesi sağlanacaktır. Sektörün önündeki engeller kaldırılarak yerli
ve yabancı yatırımcıların katılımı sağlanacaktır.
Sivil Havacılık Kanunu
54. Hava yollarının iç hat uçuş
fiyatlarının serbestçe belirlenmesine imkan sağlanacaktır. Türk Havayollarının
ve diğer havayolu şirktelerinin ücret tarifelerini serbestçe tesbit
edebilmeleri, bu ücretleri gün ve saat itibariyle farklılaştırmak suretiyle
mevcut uçak kapasitesini etkin bir biçimde kullanmalarını sağlayacaktır.
Ayrıca, bu düzenleme sektörde rekabeti artıracağından orta ve uzun vadede
istihdam artışına katkıda bulunacaktır. Sektörün daha da gelişmesi hem
turizm için yararlı olacak hem de yurtdışındaki vatandaşlarımız da dahil
bu sektöre kaynak yatırılması özendirilecektir.
(4) Sosyal Dayanışmayı
Güçlendiren Düzenlemeler
İş Güvencesi Yasası
55. Avrupa Birliği Ulusal Programında kısa
vadeli öncelikler arasına alınmış olup yasa hazırlığı için sosyal
taraflarla görüşmeler yürütülmektedir.
Ekonomik ve Sosyal Konsey Yasası
56. Ekonomik ve sosyal politikaların oluşturulmasında
toplum kesimleri arasında uzlaşma ve işbirliğinin geliştirilmesi amaçlanmaktadır.
Kamu kesimi, işçi, işveren ve diğer sivil toplum örgütlerini biraraya
getiren konseyle ilgili yasa çıkarılmıştır.
(5) Reel Ekonomiye Yönelik Önlemler
57. İhracatın artırılmasına yönelik
ilave tedbirler alınacaktır. Bu kapsamda;
i) Bütçeden ve diğer kaynaklardan sağlanacak
finansmanlar çerçevesinde Eximbank’ın kredi imkanları artırılacak,
ii) İhracatta KDV ödemeleri hızlandırılacak,
iii) Desteklerle ilgili uygulamalarda bürokratik
işlemler azaltılacaktır.
Bu kapsamda bugüne kadar bütçe ödenekleri
öne çekilerek Eximbanka 128 trilyon lira aktarılmıştır. Bu tutarın 103
trilyon lirası son hafta içinde gerçekleştirilmiştir.
58. Doğrudan yabancı sermayenin Türkiye’ye
girişini hızlandırmak amacıyla daha önce Anayasa’da yapılan değişiklikle
getirilen uluslararası tahkim imkanı ile ilgili gereken kanun çıkarılacaktır.
Bunun yanısıra doğrudan yatırımın önündeki idari ve bürokratik
engelleri ortadan kaldıracak bir eylem planı çalışmaları başlatılmıştır
59. Esnaf, sanatkar, KOBİ’ler ve tarım
kesiminin krizden asgari seviyede etkilenmelerini temin etmek amacıyla Ziraat
ve Halk Bankasından kullanmış oldukları kredilerin faizlerine maliyetlerin
yansıtılmasını sınırlamak amacıyla bütçeye 400 trilyon lira tutarında
ödenek konmuştur.
C. Makroekonomik
Hedefler
60. Yaşanan krizler bankacılık kesimi üzerinde
ciddi bir tahribata yol açmış ve kamu maliyesi üzerine büyük bir yük
getirmiştir. Faiz oranlarındaki yükselme ve kurlardaki belirsizlik ekonomik
birimlerin geleceğe ilişkin güvenlerini sarsmış, reel ekonomiyi de olumsuz
yönde etkilemiş ve ekonomi daralma sürecine girmiştir. Türk Lirasının değer
kaybıyla birlikte enflasyonda da bir sıçrama gözlenmiştir.
61. Ancak, rekabet gücünde kazanılan
iyileşme, güçlü maliye politikasının sürdürülmesi, aktif para politikası
ve uzlaşmaya dayalı gelirler politikası ile büyüme hızı ve enflasyon üzerindeki
bu olumsuz etkilerin giderilmesi mümkün görülmektedir. Yılın ikinci yarısında
ekonomideki bu daralma eğilimi tersine dönecektir. Özellikle turizm gelirleri
ile ihracatta beklenen artış ekonomide beklenen canlanmaya önemli katkı sağlayacaktır.
Yılın tamamında GSMH’nın yüzde 3 dolayında gerilemesi beklenmektedir.
Ancak, mevsimsel etkilerden arındırılmış bazda büyüme hızı yılın
ikinci yarısında pozitif olacaktır.
62. Türk Lirasının dalgalanmaya bırakılmasıyla
birlikte enflasyonun hızlanması kaçınılmazdır. Yıl sonunda TEFE’deki
artışın yüzde 57.6, TÜFE’deki artışın ise yüzde 52.5 olması
beklenmektedir. Ancak, programın kararlılıkla uygulanması sonucunda yılın
ikinci yarısında fiyat artışları yeniden yavaşlama eğilimine girecektir.
Mevsimsel etkilerden arındırılmış bazda aylık fiyat artış hızı yılın
son döneminde yüzde 2 civarına gerilemesi hedeflenmektedir.
63. Büyüme hızındaki düşüş ve iç
talebin daralması sonucunda ithalatın gerilemesi, rekabet gücünde sağlanan
iyileşmenin ise ihracat ve turizm gelirlerini olumlu etkilemesi beklenmektedir.
Böylece, 2001 yılında cari işlemler hesabı dengeye yakın olacaktır.
Temel Makroekonomik
Hedefler
D. Makroekonomik Politikalar
Maliye Politikası
64. Kriz sonrasında bankacılık sektörünün
yeniden yapılandırılmasına ilişkin düzenlemeler kamu finansmanı üzerine
önemli bir yük getirmiştir. Diğer yandan, TL’nin değer kaybı ve faiz
oranlarındaki yükselme borç servis yükünü ağırlaştırmaktadır. Kamu
borç stokundaki artışın kontrol altında tutulabilmesi için faiz dışı
harcamalarda azami tasarrufun ve disiplinin sağlanması büyük önem taşımaktadır.
Programın faiz dışı bütçe fazlasına ve kamu finansmanına ilişkin
hedefleri bu çerçevede belirlenmiştir.
65. 2000 yılında yüzde 3 civarında olan
toplam kamu kesimi faiz dışı fazlasının GSMH oranı 2001 yılında yüzde
5,5’e yükseltilecektir. Bu çerçevede;
Faiz Dışı Kamu Dengesi/GSMH
(i) Konsolide bütçe faiz dışı fazlasının
GSMH’ya oranının 2000 yılındaki yüzde 4,6’lık seviyesinden 2001 yılında
yüzde 5,1 seviyesine yükseltilmesi,
(ii) Başta KİT olmak üzere diğer kamu
hesaplarında 2000 yılında yüzde 1,8 olan faiz dışı açığın, 2001 yılında
yüzde 0,4 fazlaya dönüştürülmesi hedeflenmiştir.
Harcama Tedbirleri
66. Kamu finansmanına ilişkin hedeflere
ulaşmak için herşeyden önce devlet tasarruf edecektir. Öngörülen
tedbirler aşağıda sıralanmaktadır:
(i) Faiz dışı harcamalarındaki nominal
artışın GSMH’nın nominal artışının altında tutulmasına özen gösterilecektir.
Bu çerçevede 2001 yılında 2000 yılına kıyasla harcamalarda yüzde 9 oranında
reel bir azalma hedeflenmektedir.
(ii) Kamu harcamaları disiplin altına alınarak
azami tasarruf sağlanacaktır. Bu amaçla, Kamu Tasarruf Genelgesi titizlikle
uygulanacaktır. Maliye Bakanlığı’nın uygun gördüğü ödenek
kalemlerinde blokaj uygulanacaktır.
(iii) Diğer cari, yatırım ve bazı
transfer harcamalarındaki artış kur ve fiyat artışlarının altında
tutularak GSMH’nın yüzde 1,5’i kadar tasarruf sağlanacaktır
(iv) Bu önlemlerin yanısıra bütçenin
diğer cari transferler kaleminde yapılacak kesintiler ile GSMH’nın yüzde
0,3’ü oranında tasarruf sağlanacaktır.
(v) Kamu bankalarının faiz farkı ödemelerini
karşılamak üzere bütçeye GSMH’ nın yüzde 0,2’si oranında ödenek
konmuştur. Ödenek aşımına yol açacak yükümlülükler verilmeyecektir.
(vi) Sağlık, eğitim ve güvenlik
hizmetleri hariç kamuda yeni personel alımı ancak çok olağanüstü ve
kuruluşların etkinliği açısından mutlaka gerekli durumlarda yapılacaktır.
Toplam memur sayısında artış olmayacaktır.
(vii) Tüm kesimleri ilgilendirmeyen ve ücret
adaletini hedeflemeyen münferit maaş ve ücret artış talepleri kesinlikle
dikkate alınmayacaktır.
(viii) Çok zorunlu haller dışında yatırım
programına yeni proje alınmayacak ve yıllara sari ihalelere gidilmeyecektir.
(ix) Gider artışına yol açacak teşkilat
genişlemesi ve yeni kadro ihdası dahil, kaynağı olmayan harcama artırıcı
hiç bir öneri gündeme getirilmeyecektir.
(x) KİT’lerin etkin çalışmalarını
sağlayacak düzenlemeler yapılmaktadır. Bu çerçevede personel sayısı artırılmayacak,
fazla mesai, ikramiye ve prim gibi ödemelerde kısıntıya gidilecek, cari
harcamalar kontrol altına alınacak ve yatırım harcamaları rasyonalize
edilecektir.
(xi) Tarımsal destekleme fiyatları öngörülen
enflasyonu aşmayacak şekilde artırılacak ve kuruluşların finansman
imkanları dikkate alınarak miktar kısıtlamasına gidilecektir.
(xii) Sosyal güvenlik kurumlarının sağlık
harcamaları disiplin altına alınacaktır.
(xiii) Kamuda taşıt kullanımı sınırlandırılacak
ve Taşıt Kanunu etkin bir biçimde uygulanacaktır.
Gelir Artırıcı Düzenlemeler
67. Gelir hedeflerine ulaşmak için aşağıdaki
başlıca düzenlemeler öngörülmüştür:
(i) Vergi gelirlerinin artırılmasına yönelik
olarak 2000 yılı sonunda alınan tedbirlerin titizlikle uygulanmasına devam
edilecektir.
(ii) Akaryakıttaki otomatik fiyatlandırma
mekanizmasına devam edilecek ve Akaryakıt Tüketim Vergisi (ATV) en az
hedeflenen enflasyon ölçüsünde ayarlanacak ve ATV tahsilatının GSMH içindeki
payı yüzde 2,8 olacaktır.
(iii) Başta enerji ve petrol sektörü
olmak üzere ithale dayalı ürünlerin fiyatları kurdaki değişiklikleri,
artan maliyetleri ve ekonomik gerçekleri yansıtacak şekilde geciktirilmeden
uygulanacaktır.
(iv) Vergi tabanının yaygınlaştırılması
amacıyla vergi kimlik numaralarının kullanımı genişletilecektir.
(v) Vergi kayıp ve kaçağının en aza
indirilmesi amacıyla vergi denetimleri artırılacaktır.
(vi) Vergi tahsilatının artırılması için
vergi gecikme faiz ve cezaları enflasyonla uyumlu bir biçimde artırılmıştır
(vii) Bireysel yatırımcıların kamu kağıtlarından
elde ettikleri gelirlerin beyanname dışı tutulması suretiyle kamu kağıtlarına
olan bireysel talep artırılacaktır.
Dış Finansman
68. Faiz dışı dengede 10 milyar dolar
civarında fazla verilmesine rağmen, 2001 yılında kamu kesiminin finansman
ihtiyacı yüksek seviyede bulunmaktadır. Bu finansman ihtiyacının tamamen iç
piyasalarda karşılanması mevcut makroekonomik öngörülerle tutarlı
olmayacaktır. Bu nedenle ek dış finansmanın sağlanması gerekmektedir. Bu
çerçevede, uluslararası kuruluşlar ve gelişmiş ülkeler nezdinde dış
finansmanın sağlanması yönünde yoğun müzakereler sürdürülmektedir. Bu
müzakerelerin tamamlanmasını müteakiben programın finansmanı ve buna bağlı
olarak para politikası ile ilgili belirlenen büyüklükler detaylı olarak
kamuoyuna açıklanacaktır.
Gelirler Politikası
69. Hedeflenen enflasyonla uyumlu gelirler
politikası uygulanması esastır. Memur maaşları enflasyonla uyumlu olarak
artırılacaktır. Kamu işçilerinin ücretleri, 1999-2000 dönemini kapsayan
toplu iş sözleşmeleriyle sağlanmış olan reel artışlar, kamu dengesi ve
kamu kesimi çalışanları arasında ücret adaleti gözetecek şekilde
ayarlanacaktır. Her kesimin bugün göstereceği fedakarlık büyüme ve
istihdam açısından krizin maliyetini düşürecek ve yılın ikinci yarısında
büyüme ortamına girişi hızlandıracaktır.
70. Düşük gelirli çiftçilerin doğrudan
gelir desteği sistemi ile güçlendirilmesi temel ilkedir. Bu politikanın ülke
genelinde uygulanabilmesi için Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca yürütülen
çiftçi kayıt projesinin tamamlanması gerekmektedir. Kısa dönemde, devletin
destekleme alım fiyatlarının kuruluşların finansman imkanları dikkate alınarak
ve hedeflenen enflasyonu aşmayacak şekilde artırılması öngörülmektedir.
IV. UZUN DÖNEMLİ
PERSPEKTİF
71. Son 25 yılda yaşadığımız kronik yüksek
enflasyon ve kamu açıkları Türkiye’nin potansiyelini tam olarak kullanmasını
ve atılım yapmasının önünde önemli bir engel oluşturmuştur. Avrupa
Birliği’ne tam üyelik perspektifinden bakıldığında Türkiye’nin en kısa
sürede enflasyon sorununu kalıcı bir biçimde çözmesi, kamu dengesini sağlıklı
bir yapıya kavuşturması ve istikrarlı bir büyüme ortamına girmesi
zarureti vardır. Güçlü Ekonomiye Geçiş Programının nihai hedefi
ekonomide böyle bir yapısal dönüşümü gerçekleştirmektir.
72. Programda öngörülen yapısal
reformların uygulamaya geçirilmesi ekonomide etkinliği artıracak, bunun
sonucunda mevcut kaynaklarla sürdürülebilir bir büyüme performansı
yakalanabilecektir. Yapısal reformların sonucunda devletin işleyişi köklü
bir şekilde değiştirilecektir. Böylece, devletin kamu maliyesini bozan ve
kaynak kullanımında etkinliği azaltan eski alışkanlıklarına geri dönmesi
engellenmiş olacaktır.
73. Kamu finansman dengesinin kalıcı bir
biçimde iyileştirilmesi neticesinde devletin eğitim, sağlık, teknoloji ve
sosyal harcamalara yeterli kaynakları tahsis etmesi mümkün hale gelecektir. Böylelikle,
Uzun Vadeli Strateji’de hedeflenen toplam faktör verimliliği artışı gerçekleştirilebilecek,
dünya hasılasından daha yüksek pay alınması, toplumun yaşam kalitesinin yükseltilmesi,
gelir dağılımının düzeltilmesi, yoksullukla mücadele ve bölgesel gelişmişlik
farkının azaltılması sağlanabilecektir.
74. Türkiye, yapısal reformlar gerçekleştirerek
enflasyonu tek haneli rakamlara kalıcı olarak indirecek, kamu açıklarını sürdürülebir
düzeyde tutacak ve ilgili diğer kriterleri sağlayarak hem Avrupa Birliği’ne
hem de Avrupa Para Birliği’ne üyelik için gereken yükümlülükleri yerine
getirmiş olacaktır.
75. 21. Yüzyılda güçlü ve saygın bir
devlet olabilmek için üretken ve güçlü bir özel sektörün, sağlıklı
bir piyasa ekonomisi için de sosyal destek ve yasal denetleme görevini yapan
bir devletin önemi çok iyi anlaşılmıştır. Güçlü ekonomiyi güven içinde
çalışan bir özel sektör, etkin bir devlet ve geniş bir toplumsal dayanışma
yaratacaktır. Özlemimiz, hedefimiz ve Türkiye’nin hak ettiği de budur.
Kaynak olarak NTV ve CNN Türk haber
bültenlerinden destek alınmıştır.