CANSU-CMC7 (6 HAZİRAN 2002)
Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Başkanı Ahmet Gülle ve yönetim kurulu, CMC tesislerinde gördükleri manzara karşısında hayrete düştü:
“Burada cinayet işleniyor”
l Gemikonağı’ndaki Cyprus Mines Corporation (CMC) tesislerindeki havuzların patlamasının ardından sivil toplum örgüleri de harekete geçti. Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Başkanı Ahmet Gülle ve yönetim kurulu, dün tesislerde incelemelerde bulundu
l CMC’deki felaketin sandıklarının çok ötesinde korkunç boyutta olduğunu kaydeden doktorlar, bunun en erken bir zamanda kontrol altına alınması gerektiğini kaydetti
l Çevreye akan kimyasal atıkların yanında su motorlarının olduğunu, sebze yetiştiğini ve hayvancılık yapıldığını gören doktorlar, “Buradaki insanlar zehirleniyor ve kanserden etkileniyor. Çünkü kanserojen maddeler bölgeye yayılıyor. Olayın en erken bir zamanda büyük bir titizlikle üzerine gidilmesi gerekiyor” dedi
l Doktorlar, en erken bir zamanda bir çevre platformu kurulması gerektiğini ve yaşanmakta olan “çevre faciası”nın önüne geçilmesi için yetkilileri bölgeye çağırdı
Ali CANSU
Gemikonağı’ndaki Cyprus Mines Corporation (CMC) tesislerindeki havuzların patlamasının ardından sivil toplum örgüleri de harekete geçti. Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Başkanı Ahmet Gülle ve yönetim kurulu, dün tesislerde incelemelerde bulundu.
Bölgedeki son durumunu yerinden incelemek için tesislere geldiklerini belirten doktorlar, gördükleri manzara karşısında hayrete düşerek, burada tam bir “cinayet” işlendiğini söyledi.
CMC’deki olayın, sandıklarının çok ötesinde korkunç boyutta olduğunu kaydeden doktorlar, bunun en erken bir zamanda kontrol altına alınması gerektiğini kaydetti.
Çevreye akan kimyasal atıkların yakınında, su motorlarının olduğunu, sebzelerin yetiştiğini ve hayvancılık yapıldığını gören doktorlar, “Buradaki insanlar zehirleniyor ve kanserden etkileniyor. Çünkü, kanserojen maddeler bölgeye yayılıyor. Olayın en erken bir zamanda büyük bir titizlikle üzerine gidilmesi gerekiyor” dedi.
CMC tesislerindeki incelemelerde Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Başkanı Dr. Ahmet Gülle’ye yönetim kurulunda bulunan Dr. Ceyhun Birinci, Dt. Filiz Kuntay ve Dt. Mustafa Beyzade eşlik etti.
Doktorlar, en erken bir zamanda bir çevre platformu kurulması gerektiğini ve yaşanmakta olan “çevre faciasının” önüne geçilmesi için yetkilileri bölgeye çağırdı.
Gülle: Korkunç bir cinayet işleniyor
CMC tesislerinde KIBRIS’a açıklamalarda bulunan Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Başkanı Dr. Ahmet Gülle, bir an önce bu alanın kontrol altına alınması için yetkilileri göreve çağırdı.
Tesislerde en erken bir zamanda bir çalışma başlatılarak kimyasal atıkların çevreye akıtılmasının önlenmesi gerektiğini anlatan Dr. Gülle, “Burada korkunç bir cinayet işlenmektedir. Eğer bunun önlemi alınmazsa gelecek nesillere karşı çok büyük sorumluluklar, çok büyük hatalar işlenmiş olacaktır” uyarısında bulundu.
Birlik olarak olayı uluslararası alana taşıyıp gerekli girişimleri yapmayı amaçladıklarını anlatan Gülle, olayı yerinde incelemek, son durumu görmek için bölgeye geldikleri zaman, umduklarının üzerinde bir manzara ile karşı karşıya kaldıklarını söyledi.
Bölgede korkunç bir felaket yaşandığını belirten Gülle, “Bir an önce bu alanın kontrol altına alınması için en azından bir çalışma başlatılması gerekiyor. Mutlaka buradaki kimyasal atıkların çevreye akıtılması önlenmesi gerekir. Bölgede hayvancılık ve tarım yapıldığını gördük. Bu kişilerin uyarılması, gerekirse yasaklanmasına gidilmesi gerekir” dedi.
“Çok ciddi önlemler şart”
Gülle, CMC’de çok ciddi önlemler alınması gerektiğini belirterek, bunun hükümet yetkilileri ile sivil toplum örgütlerinin beraber üstelenebileceği bir yapı ile mümkün olduğunu vurguladı.
Bir çevre platformu oluşturulmasını öneren Gülle, bu platformun içerisinde hükümet yetkililerinin Çevre Dairesi’nin, Tabipler Birliği’nin, Devlet Labaratuvarı’nın ve bölge derneklerinin olması gerektiğini söyledi.
Gülle, ülkedeki üniversitelerden temsilcilerin de katılımıyla CMC’nin nasıl kontrol altına alınacağı çalışmaları yapılırken, insan sağlığına da etkileri yönünden de ele alınması gerektiğini belirterek, bunun net ve açık bir şekilde topluma ve insanlara duyurulması gerektiğini kaydetti.
Gülle şöyle devam etti:
“Tabii ki işin bir önemli boyutu da elbette ki buradaki derneğin çalışmalarıyla olayın uluslararası hukuksal alanda taşınmış durumda olmasıdır. Televizyonlardan bir petrol rafinerinin denize petrol akıttığını ve balıkların ve kuşların bu petrolden zehirlendiğini görüyoruz. Bütün dünya ve çevre örgütleri hemen harekete geçiyor ve bütün dünya basını da bu olayla ilgileniyor. Buradaki felaket, televizyonda gördüğümüz olaylardan çok daha büyük boyutlardadır. Ancak, maalesef bugüne kadar uluslararası alana taşınamadı. Tabii bir yandan buradaki insan sağlığına olumsuz etkilerini düşünerek bu platform veya bir komite oluşturulup bunun çalışmalarını yapmaya çalışırken, bir yandan da konuyu uluslararası alana taşıma hedefi kendimize koymuş olmamız gerekir. Bunu mutlaka dünya kongrelerinde çevre kongrelerinde ve diğer bu alanda duyarlı kesimlere aktarmak ve bu felaketi anlatmak gerekir.”
Gülle, gerçek anlamda bir felaket boyutunda olan CMC’nin bugün kontrol altına alınma çalışmaları başlasa bile, belki de yüzyıllarca bu ağır metallerin etkilerini yine göreceğimizi söyledi.
“İnsanlar kanserojen madde alıyorlar”
Sağlık açısından olaya bakan Dr. Gülle, daha önce yapılmış olan araştırma sonuçlarını inceledikleri zaman gerçekten de bölgede kanserojen ağır metaller içeren maddeler olduğunu saptadıklarını kaydetti.
Bölgedeki bitkilerde oldukça yüksek oranda kanserojen madde olduğunun saptandığını anlatan Gülle, bunun bitkileri yiyen hayvanları, hayvanların sütlerini içen ve etini yiyen, bu bölgede av hayvanlarını avlayıp etini yiyen insanların bu kanserojen maddeleri alıklarını belirtti.
Gülle, şöyle konuştu:
“Burada en önemli nokta, bu kanserojen maddelerin kısa sürede bir anda ortaya çıkmamasıdır. Kanser vücutta uzun vadede ortaya çıkıyor. Yıllardır olay göz ardı edildi. Bu konunun daha büyük bir titizlikle olayın üzerine gidilmesi gerekiyor. Maalesef ülkemizde kanserle veya diğer hastalıklarla ilgili istatistiki çalışmalar da olmadığı için bölgenin toplumdaki kanser oranına etkisinin ne olduğunu bilmiyoruz. Bir ölçüde burada kalmış insanlar arasında da çalışma yapılması gerekir. Bu konuda Tabipler Birliği’nin, Sağlık Bakanlığı’nın ve Kemal Saraçoğlu Vakfı’nın da içinde olduğu yeni bir çalışma başlatılmıştır.”
“Olay göz ardı edilemez”
CMC tesislerindeki olayın ortada olduğunu ve kanserojen ve ağır metallerin bitkilere de yerleşmiş olmasının yüksek olduğunu anlatan Gülle, bu olayın daha da genişletilmesi gerektiğini dile getirdi.
Bölgedeki sahillerde yaşayan balıkların da araştırılması gerektiğini kaydeden Gülle, “Artık olayın göz ardı edilmemesi gerekir. Bu ciddi olayın bütün açıklığıyla ortada durması gerekiyor. Çünkü insanların sağlıkları tehlike altındadır” dedi.
Çevre felaketlerinin bir özelliğinin de çok kolay çözümlenememeleri nedeniyle uzun sürdüğünü belirten Gülle, “Örneğin bir ada ülkesiyiz ve deniz ürünü tüketmek insanların en doğal hakkı. Ancak, bu kadar kirlenme olan bir bölgede herhalde balık avlanmaması yasaklanması gerekir. Bu bölgenin ava yasaklanması gerekiyor. Belki de bu bölgenin tellerle ve çitlerle çevrilmesi lazım. Tamamen izole edilmesi gerekiyor. Av hayvanı dahil hayvan girmesi ülkemizde de benzer şekilde geniş kontroller yapılarak kesinlikle avlanmaya ve denize girmeye izin verilmemesi gerekiyor” diye konuştu.
Ayrıntılı çalışmalar yapılarak hangi bölgelerin ne kadar etkilendiğinin ortaya çıkması gerektiğini kaydeden Gülle, bunların saptanıp bu bölgelerin izole edilmesi gerektiğini söyledi.
Bunun çok kolay yapılabileceğini anımsatan Gülle, “Olayı çözmek için başka ne yapılabilir, nasıl ileriye götürülebilir, finansal boyutu nasıl çözülebilir, bu konuların üzerine gidilip araştırılması gerekir” dedi.
“Dünyanın haberi olmalı”
Dr. Gülle, olayın mutlaka uluslararası alana taşınması gerektiğini belirterek, olayın uluslararası alana taşınmadığı taktirde kanserojen maddelerin etkisi altında ezileceğimizi ve dünyanın da buradan haberi olmayacağını belirtti.
Olayın uluslararası duruma taşınamaması nedeniyle ve mali boyutun altından kalkınamadığı için insanlarımızın ciddi hastalıklarla pençeleneceğini anlatan Gülle şöyle konuştu:
“Bugün ülkemizde zehirli bir şey yediğiniz zaman hemen önlemler alınıyor. Ama, bugün daha ciddi durumlar yaratan durumlarda olay sıcak olmadığı için üstü kapanıyor. Bence olayı ‘aman işte kaynak ayırmayayım, gözle görünmesin, insanların çok gündeminde değil mantığının’ sürdürülmesi çağdışı bir mentalitedir. Kesinlikle bu konunun en kısa zamanda uygulanması gerekir.”
Yetkililer bölgeye gelmeli
Gülle, yetkililerin CMC tesislerine gelerek olayın boyutunun ne kadar büyük olduğunu görmesi gerektiğini belirtti.
Olayı yerinde görmeden olayın ne ölçüde olduğunun anımsanamayacağını kaydeden Gülle, şu görüşleri ortaya koydu:
“Tesislerin hemen yanında yerleşim yerleri, yanda bahçeler ve hayvanlar var. Bunların çok büyük bir şekilde etkilenmesi söz konusu olabilir. Buradaki toprağın, suyun ve meyvelerin çok iyi incelenmesi gerekiyor. Çünkü bu olay insanı yavaş yavaş etkileyen bir olaydır. Mutlaka gerekli girişimlerin ve değerlendirmelerin yapılması gerekiyor. Olayın mutlaka hükümetin kontrolü dışında sivil toplum örgütlerinin inisiyatif alacağı bir yapıya bürünmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü, hükümete bırakılırsa bunca yıldır bırakıldı ve ortada yapılan bir şey yok. Mutlaka, sivil toplum örgütlerinin de içinde olacağı bir yapı olmalı ve belirlenecek çalışmalarla bunlar halka da yansıtılarak adım adım izlettirilmesi ve açık olarak uygulanması gerekir diye düşünüyoruz.”