Felakete davetiye çıkardık

 

Ali CANSU

 

Kıbrıs Gazetesi

12 Haziran 2002

 

*1999 yılında Gemikonağı’ndaki CMC tesislerinde radyoaktif elementler bulunmasının ardından harekete geçen yetkililer, 2001 yılı bütçesinden CMC atıklarının temizlenmesi için 5 milyar TL kaynak ayırırken, 2002 yılı bütçesinden bu ödeneğin kaldırıldığı ortaya çıktı

 

*Dünyada çevre temizliği için trilyonlar harcanırken ülkemizde en büyük çevre felaketinin yaşandığı CMC’ye yalnızca 5 milyar TL ayıran yetkililerin çevreye ne kadar önem verdiği belli oldu

 

*Avrupa Birliği’nin Çevre Politikaları Kararı Raporu’nda, çevrenin insan sağlığına ciddi zarar veren yönerge kapsamında olduğu belirtildi. Raporda, “İhmal veya yanlışlık sonucu doğaya zarar veren tüm operatörler (işletmeciler) yanlışlığı düzeltmek ve kaybı yerine koymakla yükümlüdür” deniliyor

 

***

 

   1999 yılında Gemikonağı’ndaki CMC tesisleri içerisinde radyoaktif elementler bulunmasının ardından harekete geçen yetkililer, 2001 yılı bütçesinden CMC’ye kaynak ayırırken, 2002 yılı bütçesinden bu kaynağı kaldırdı.

   Bölgeye, çevreye ve insana verilen önem ve saygı 2002 yılında kaynağın geri çekilmesiyle bir kez daha anlaşılmış oldu. Devlet, 2001 yılı bütçesinde “CMC’deki atıkların temizlenmesi” adı altında Çevre Dairesi’ne 5 milyar TL’lik ek kaynak ayırırken, bu ödeneğin olayın daha vahim hal aldığı bu yılkı bütçede yer almadığı görüldü.

   Bölge halkı, dünyada çevre temizliğine trilyonlar harcanırken ülkemizde en büyük çevre felaketinin yaşandığı CMC’ye yalnızca 5 milyar TL ayrılması sonra da bu ödeneğin geri çekilmesinin bu son derece ciddi konuya en önemin bir göstergesi olduğunu belirtiyor.

   Yetkililer, CMC için ayrılan kaynağın Maliye Bakanlığı’nca serbest bırakılmadığı için kullanılamadığına işaret ederek, 2002 yılı bütçesinde bu kaynağın geri çekilmesinin nedenini bilmediklerini söyledi. 

   KKTC Anayasası’nda, herkesin sağlıklı bir ortamda yaşaması için devletin sorumluluk sahibi olduğunun açıkça belirtilmesine karşın, Çevre Dairesi dışındaki yetkililerin olayla ilgilenmemesi vatandaşların sert  tepkisine neden oldu.

   Çevre Dairesi’nin elindeki kısıtlı olanaklarla bir şeyler yapmaya çalışması ve bu durumu gören yetkililerin hala harekete geçmemesini eleştiren bölge halkı, “yetkilileri bölgemizle ilgilenmeye ve CMC’deki felaketi görmeye çağırıyoruz. Yalnız ilgili daire yetkililerinin değil, cumhurbaşkanının, başbakanın, sağlık bakanının, tarım bakanının, içişleri bakanının CMC’ye gelmelerini bekliyoruz” diye adeta feryat ediyor.     

   Tüm hükümet yetkililerinin nükleer savaştan çıkmış bir yer izlenimi veren bu açık çevre müzesini  yerinde görmeleri ve sivil toplum örgütlerinin sesine kulak vermeleri gerektiğine işaret eden vatandaşlar,

“yaşadığı topraklara saygı duyan ve gelecek nesillere üzerinde yaşanılabilir bir ülke  bırakmak isteyen

fertler olarak yetkililerin soruna ivedilikle bir çözüm bulması gerekiyor. Unutulmamalıdır ki çevre bir bütündür ve vatanı ise tüm dünyadır”diye konuşuyor.

 

Avrupa Birliği Çevre Raporu

 

   Avrupa Birliği’nin Çevre Politikaları Kararı Raporu’nda çevrenin insan sağlığına ciddi zarar veren yönerge kapsamında oldu belirtildi.

   Raporda, “İhmal veya yanlışlık sonucu doğaya zarar veren tüm operatörler (işletmeciler) yanlışlığı düzeltmek ve kaybı yerine koymakla yükümlüdür” ifadesi yer alırken AB yetkilileri, AB’nin “Polluter pays” (kirlilik ödeneği) prensibini uygulamaya koyma zamanının geldiği mesajını veriyor.

 

Sağlığımızla oynamasınlar

 

   Bölge halkı, geçtiğimiz yıl tesislerin yakınında yetiştirilen sebze ve meyvelerde yapılan testler sonucunda insan sağlığına zararlı maddeler bulunmasına karşın bölge halkına bunun duyurulmamasını da eleştirdi.

   Bugün yaşanmakta olan felaketin ardından yetkililere gerçeklerin açıklanması çağrısında bulunan vatandaşlar, “bizlere gerçekler söylenmeli ki ona göre hareket edelim. Ancak bu yapılmıyor. İçtiğimiz su, yediğimiz meyve ve sebze, kokladığımız havanın temiz olduğundan şüphe duyuyoruz. Yazıktır günahtır. Üstelik bu sebzeler ülkenin dört bir yanına dağılıyor. Oradaki insanlara da yazık” diye konuşuyor.    

 

Anayasa ne diyor?

 

   Çevre felaketinin sorumluları buradan çekip gitse de anayasanın ilgili maddesine göre bu kirlilik alanını üzerinde barındıran topraklar devletin mülkiyeti altındadır.

   Anayasanın çevreyle ilgili 40. maddesine göre:

   “1. Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.

   2. Gerçek veya tüzel kişiler hiçbir amaçla insan sağlığını bozacak veya deniz varlıklarını tehlikeye düşürecek nitelikteki sıvı,gaz ve katı maddeleri denizlere,barajlara,göllere ve derelere akıtamaz veya dökemez.

    3. Çevreyi geliştirmek ,çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin gerçek ve tüzel kişilerin ödevidir.”

   Öte yandan, 9/90 sayılı Çevre Yasası’nın 18. maddesinde ise “Kirletenin kirletmeyi durdurmak, gidermek veya azaltmak için gerekli önlemleri almaması veya bu önlemlerin yetkili makamlarca doğrudan alınması nedeniyle yapılan harcamalar,,bu yasanın amir kuralları uyarınca kirletenden tahsil edilir” deniliyor.

    Türkiye Cumhuriyeti Çevre Bakanlığı ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sağlık ve Çevre Bakanlığı’nın 1997 yılı ortak çalışma programında da yer alan Lefke’nin kıyı bölgesindeki maden atıklarının bertaraf edilmesiyle

ilgili madde de bugüne kadar işletilmedi.