CANSU-CMC13 (9 HAZIRAN 2002 BASLIK KENARI)

 

CMC’de bir havuzda

daha patlama oldu

Ali CANSU

Kıbrıs Gazetesi

 

l Gemikonağı’ndaki CMC maden tesislerinde, havuzlardan birinde meydana gelen üç patlamadan sonra dün de yol kenarında bulunan, “11 b” numaralı büyük havuzda dördüncü bir patlak tespit edildi

 

l Üç patlağı bulunan havuzun ön cephesinin çökme tehlikesi bulunduğu gibi, “11 b” numaralı havuzun da selli yağış olması halinde yola çökme tehlikesi olduğu belirtildi

 

Ali CANSU

   Gemikonağı’ndaki CMC maden tesislerinde, havuzların birinde meydana gelen üç patlamadan sonra dün de yol kenarında bulunan, “11 b” numaralı büyük havuzda dördüncü bir patlak tespit edildi.

   Bu patlaktan Gemikonağı deresine akan kimyasal madde içeren sular, dereden direkt olarak denize ulaşıyor ve deniz kirliliğinin daha da artmasına neden oluyor. Ancak, gölet içerisindeki su miktarının düşük olması su akışının da düşük olmasını sağlıyor.

   Üç yerden patlayan havuzun ön cephesinin çökme tehlikesi bulunması gibi, şimdi de Gemikonağı- Cengizköy anayolu kenarında bulunan “11 b” numaralı havuzun selli yağış olması halinde yola çökme tehlikesi olduğu belirtildi.

   Maden, Metalurji ve Jeoloji Mühendisleri Odası’nın CMC’ye düzenlediği inceleme ve araştırma gezisine Jeoloji ve Maden Dairesi ekipleri de katıldı.

   Ekip içerisinde, Jeoloji ve Maden Dairesi Müdürü, Maden Mühendisi Mustafa Alkaravlı, Maden Metalurji ve Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı ve Yakın Doğu Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Cavit Atalar, oda yönetim kurulu üyesi ve maden mühendisi Dr. Yücel Tandoğdu, Jeoloji ve Maden Dairesi personeli maden mühendisi Hasan Öznesil, oda fahri başkanı ve maden mühendisi Mehmet Öztürk ile oda saymanı ve jeoloji mühendisi İsmail Sözer bulunuyordu.

   Önemli açıklamalarda bulunan ekip üyeleri, CMC konusunda en erken bir zamanda koordinasyon kurulu oluşturulması ve neler yapılabileceğinin araştırılması gerektiğini belirtti.

   Konunun, gerçekten önemli olduğunu kaydeden ekip, bütün birimlerin konu ile ilgilenmesi gerektiğini söyledi.

               

Alkaravlı: Koordinasyon kurulu şart

 

   Jeoloji ve Maden Dairesi Müdürü, Maden Mühendisi Mustafa Alkaravlı, CMC’de yaptıkları inceleme ve araştırma gezisinde en önemli konunun; CMC ile ilgili tüm birimlerin bir koordinasyon ile oturup bu önemli konuda neler yapılabileceğinin araştırılması olduğunu söyledi.

   En önemli ve ivedi sorunun koordinasyon olduğunu dile getiren Alkaravlı, konunun hakikaten önemli olduğunu vurguladı ve “üzerinde araştırılması gereken bir meseledir” dedi.

   Alkaravlı, bunun için devletin ve üniversitelerin ve bütün birimlerin konuya katkıda bulunarak bir arada çalışmasının birinci koşul olduğunu kaydetti.

   Jeoloji ve Maden Dairesi olarak, devlete konu hakkında detaylı bir rapor hazırladıklarını anlatan Alkaravlı, bu konuları hazırlarken üç ana başlıkta inceleneceğini söyledi.

   Birincisi konunun geçmişi, ikincisi bugün gelinen aşama ve üçüncüsü de ileriye dönük neler yapılabileceği konusu olduğunu kaydeden Alkaravlı, “Birleşmiş Milletler proje servisi UNOPS’un girişimleri sonucunda 2001 yılı içerisinde adamıza Dr. Harvey Khoen isimli bu konularda uzman bir kişi geldi. Bu uzman kişi bizim dairemiz ve Çevre Dairesi ile birlikte bölgede iki kez giderek bir takım inceleme ve araştırmalarda bulunarak konu hakkında raporlar çıkardı” dedi.

 

Neler yapılmalı?

 

   Jeoloji ve Maden Dairesi Müdürü, Maden Mühendisi Mustafa Alkaravlı, CMC’de yapılması gerekenleri ise şöyle sıraladı:

    “İlk olarak 19 tane havuzda mevcut prit artıklarını veya tüm artıkların bir ekonomik değerinin olup olmadığının tespit edilmesi gerekir. Eğer, burada hakikaten ekonomik değere haiz bir malzeme tespit edilirse, bu hem bir artı değer olacak, hem bölgedeki olumsuz görüntülerin görsel kirliliklerin giderilmesine yönelik elimizde bir artı değer olacağı için konunun çözümünde her zaman yardımcı olacak. Bu çalışmalar kapsamında 75 civarında sırf tenerü veya rezevi belli etmek için kuyu kazılacak. 15 tane de su kimyasına yönelik kuyular kazılacak ve bunların sonucunda çıkan raporlar yine bizler tarafından değerlendirilecek.”

   Dün tesisleri gördükten sonra ileriye yönelik tedbir olarak birkaç konu olduğunu anlatan Mustafa Alkaravlı bunları şöyle sıraladı:

   “Bunların birincisinin gördüğünüz gibi CMC havuzlarında bir boşaltım sistemiyle ilgili bir sistem kurulmuştu. Bu drenaj sistemi adı verilen bir sistemdi. Fakat, bugün bu sistem ve aradan geçen 28 yıl içerisinde bozulmuş veya çalışamaz duruma gelmiştir. Bu sistemin çalıştırılması birinci koşuldur. Çünkü,  CMC bu havuzlarda toplanan ince malzemeyi belli borular içerisinden bir noktada topluyor ve Gemikonağı Göleti arkasındaki bir alana bunları bir pompa ile naklediyormuş. Sistem şu anda çalışmıyor. Bu sistemin çalıştırılması birinci koşuldur.

   İkincisi hakikaten havuzun dış duvarlarında bazılarında bir sağlamlık (stabilite) sorunu vardır. Bu duvarların tespit edilmesi ve bunların da süratle takviye edilmesi alınabilecek ikinci kısa vadeli önlemlerdendir.”

  

Bölgeden su örnekleri alınacak

 

   Alkaravlı, bölgeden düzenli olarak su ünitesi aldıklarını ve bu hafta bunlara devam edeceklerini söyledi.

   Sızıntıların, herhangi bir şekilde yeraltına sızıp sızmadığını, bölgedeki sebze veya meyve üretimine ne derece etki edip etmediğinin ortaya çıkacağını kaydeden Alkaravlı, “Eğer halkın bilgisine getirilmesi gereken herhangi bir sorun var ise bunu da halka söylemekte hiç bir mahsur yoktur. Bu insanların etkilenmemsi için söylenmesi gerekir. Eğer bugün çıkan sonuçlar halkın sağlığını tehdit ediyorsa söylenmesi gerekir” dedi.

   Alkaravlı, “bugüne kadar konu ile ilgilenilmiş olsa durum böyle olur muydu?” soruma yönelik olarak şu cevabı verdi:

   “Kimseyi bu konuda yargılamak istemiyoruz. Aradan 28 yıl geçmiştir. Bu büyük bir zamandır. Bu zaman içerisinde tesisler de gördüğünüz gibi tamamıyla kullanılamayacak bir hale geldi. Eğer böyle bir koordinasyon yapılmış olsaydı ekonomik değeri haiz olan bu malzemenin tesisler var iken işletilmesi daha kolaydı. Halbuki şimdi de işin içinde tesis kurma meselesi çıkacak.”

   “Geçmişte daire olarak ilgili yerlere CMC ile ilgili plan veya öneri verdiniz mi?” sorusuna ise Alkaravlı, “Geçmiş yıllarda çeşitli dönemlerde eşitli birimlere raporlar verilmiştir. CMC’deki bu konuları araştırmak ve buna bir çözüm getirmek bizim bu günlerdeki kısıtlı bütçemizin çok çok ötesinde bir maliyeti gerektirir. Bu küçümsenecek bir rakam değildir. Bunu gerçekleştirmek için belki UNOP’tan, belki başka bir uluslararası kuruluşlardan maddi desteğin sağlanması şarttır” cevabını verdi.

 

CMC yanlış daireye verildi

 

   Maden Metalurji ve Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Doç. Dr. Cavit Atalar, Jeoloji ve Maden Dairesi’nin birinci derecede sorumlu bir daire olması gerekirken, yıllardır bunun yapılmadığını söyledi.

   Bunun çok yanlış olduğunu kaydeden Atalar, doğru yapılmadığı için bazı eksikliklerin yaşandığını belirterek, “Bu ziyareti düzenlememizin nedeni gerçekleri ortaya çıkarmaktı. Biz katkımızı koymak istiyoruz. Şimdiye kadar yapılan bazı yanlışlıklara son verilip, bundan böyle bizim önerimizle bir koordinasyon komitesi oluşturulması gerekir. Ama bu kurul bir bakanlık değil, Başbakanlığın kuracağı bir koordinasyon komitesi olmalıdır. Bunun içersisinde Maden Metalurji ve Jeoloji Mühendisleri Odası, Jeoloji ve Maden Dairesi, Çevre Dairesi de yer almalıdır.”

 

“Büyük çevre sorunu vardır”

 

    Atalar, Gemikonağı’nda büyük bir çevre sorunu olduğunu ve bunun diyalogla, gerçeğin ortaya konularak, yanlışlıkların düzeltilerek mevcut zararların ortadan kaldırılması gerektiğini söyledi.

   Bunun, söylenildiği gibi de büyük paralar istemeyen bir şekilde yapabileceğine inandığını anlatan Atalar, “Bugün de arkadaşların ortak düşüncesi budur. Çünkü, memleketimize katkı koymak istiyoruz. Bunu bir zorunluluk değil oda olarak bunu bir sorumluluk olarak görüyoruz. Bu bizim görevimizdir. Bize daha iyi bir imkan tanınırsa görevimizi daha iyi yapacağız”  dedi.

   Patlakların meydana gelen havuzdan suyun erken bir zamanda boşaltılmasının doğru olduğunu anlatan Atalar, havuzun cephesinin zayıflamış olduğunu ve Çevre Dairesi’nin yaptığının doğru olduğunu kaydetti.

   Göçün önüne geçmek için tek yolun suyu boşaltmak olduğunu anlatan Atalar, 28 yıldır CMC’de drenajın çalışmadığını ve su basıncından dolayı duvarların bu hale geldiğini söyleyerek, havuzun su almaması için gerekli tedbirin alınması gerektiğini vurguladı.

   Muhabirimizin, “Bütün bunlar ihmalkarlıktan dolayı mı oldu?” sorusuna Atalar şu yanıtı verdi:  

   “Biliyorsunuz 1974’den sonra CMC yepyeni bir tesis kurdu ve çalıştırmıştır. Bu tesisi 6 ay çalıştırdı ve buradan büyük paralar çıkardı. Bu ilk önce küçük bir pilot tesisi idi ve ileride çok daha büyük bir tesis yapılması düşünülüyordu. Devlet bunu istimlak ettiği zaman CMC’nin bir bakıma çalışmasını da engellemiştir. Bu çalışmama nedeninden dolayı bu raddeye gelmiştir. Çok düşük tedbirlerle bu felaket önlenir.”

   Atalar, “Tesislerin içinin boşaltılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna ise “ Tesis çalışıyordu. 1974’den sonra yine çalışmıştır. Türkiye’ye 1987 yılına kadar buradan mal yollanmıştır. Fakat bu arz talep meselesidir. 2500-3000 yıl önce Kıbrıs dünyanın bir numaralı bakır üreten ülkesiydi fakat durduruldu. 1912 yılında gelen bir Amerikalı sayesinde bu başlatıldı. Eğer bakır fiyatının tonu bugün 3000 pound olursa gördüğünüz bütün atıklar ve açık işletme maden olacaktır”  cevabını verdi.

 

“Havuz göçerse felaket olur”

 

   Maden Metarlurji ve Jeoloji Mühendisleri Odası yönetim kurulu üyesi ve maden mühendisi Dr. Yücel Tandoğdu, 3 patlak meydana gelen havuzun ön bölümünün zayıfladığı, dıştan bakıldığı zaman da bunun açıkça göründüğünü söyledi.

   Havuzun duvarlarının güçlendirilmesi gerektiğini anlatan Tandoğdu, şöyle konuştu:

   “Ancak, şu anda nasıl yapılacak, ne kadara mal olacak, o konuda bir şey söylemek daha çok erkendir. Detaylı bir araştırma gerekir. Eğer bu duvarlar bakıma alınmaz gerekli teknik inceleme yapılmaz ve güçlendirme olmazsa tabii kehanette bulunmak istemiyorum ama bir gün göçerse Allah korusun bu haliyle bir felaket olur. Ancak çalışmalar başlamıştır olayın ciddiyeti yavaş yavaş kavranıyor. Görünen odur ki böyle devam ederse felaketten önce çözüm gelir ve daha büyük bir sorunla karşılaşmayız. Çevre Dairesi’nin önceki gün yaptığı boşaltma işlemi en acil çara olarak görünüyordu ve o yapıldı.”     

 

“Çökerse ana yol kapanır” 

 

   Jeoloji ve Maden Dairesi personeli maden mühendisi Hasan Öznesil, Cengizköy- Gemikonağı anayolu üzerinde bulunan havuzun desteklenmemesi durumunda yola çökme tehlikesinin olduğunu söyledi.

   Havuzun duvarının mutlaka desteklenmesi gerektiğini anlatan Öznesil, “Aksi takdirde selli yağmurlarla karşılaştığımıza zaman bu havuzun akışa geçip Gemikonağı- Cengizköy yolunu tamamen kapatması söz konusu olabilir. Bu bir abartı değildir. Bu yıl gibi yağış almamız halinde ve bu havuzda bu tedbir alınmaması durumunda bu gündeme gelecektir” dedi.

   “11 b” numaralı havuzun tamamıyla artık ve bakır ile doldurulduğunu ve son yıllarda üzerine stabilize malzeme serilerek orijinal duvarların üzerine kadar çıkıldığını anlatan Öznesil, “Bunun üzerine de çam ekme operasyonları yapılmıştır. Böyle asitik ortamlarda çam bitkisinin yetişmesi oldukça zordur. Bunun yine hem duvarların stabilitesini sağlamak için çok gelişimi daha hızlı olan gabbar ve akasya özellikle bu toprakları seven bir bitkidirler bunlarla donatılması stabilize sağlamak için önemli bir olay olacak” diye konuştu.

 

“Potansiyel tehlike”

 

   Öznesil, CMC maden tesislerinde çevreye kazandırılmadan atıl duruma getirilmesinin potansiyel bir tehlike oluşturduğunu söyledi.

   Tesislerin ekonomik değerini yitirdikten sonra çevreye kazandırılması için bir takım tedbirler alınıp, çevreye teslim edildiği taktirde problemlerin yaşanmayacağını kaydeden Öznesil, şöyle konuştu:

  “Ama, bir takım durumlardan dolayı bizde böyle gelişmedi. En son 1985 yılına kadar bir firma ile işletme operasyonu yapıldı. O yıla kadar herhangi bir çevre problemi yaşanmadı. Onlar da projelerine son vermesinden sonra tesisler tamamen atıl duruma düşürüldü. Zaman içerisinde tesislerin sökülmesiyle bu problemleri yaşadık. Bugün çevresel ve görsel kirlilikler söz konusudur. Şu anda elimizde olan 19 yıl CMC döneminden kalma piritli ve bakırlı artık havuzlarıdır. Bu havuzların hepsinde drenaj sistemleri başlangıçtan sonuna kadar mevcut olması gerekirdi. Bu havuzların drene edilmemesi bir problem yaratıyor. Şimdi son günlerde yaşadığımız olay kapanan sistemlerin kendi kendine açılması olayıdır. Burada tehlike drene edilen suların kendi hallerinde denize akışına bırakılması bir tehlikedir. Bunun yerine drene edilen suların belirli istasyonlarda depolanıp bu istasyonlarda pompalar vasıtasıyla geçirimsiz bir takım yerlere nakledilmesi ve buharlaşmaya terk edilmesi en akılcı çözümdür. İlk etapta ele alınması gereken en önemli tedbir budur. Olaya tamamen bilimsel açıdan yaklaşmak lazımdır. Önümüzde doktor Harby Khoe’nin hazırlamış olduğu bir raporu vardır.”