CMC RAPORU |
Bu
metin Lefke Çevre Derneği’nin girişimleri ile, Ege Üniversitesi Çevre
Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ümit Erdem başkanlığında, Prof. Dr. Hans Günter
Barth, Prof. Dr. Ünal Altınbaş, Prof. Dr. Eymür Henden, Prof. Dr. Şevki
Filiz ve Prof. Dr. İsmail Duman tarafından hazırlanan rapoun özetidir. |
İLK
İZLENİMLER VE GENEL GÖRÜŞLER. |
Dünyanın en büyük çevre sorunu olarak kabul edilmesi gereken Gemikonağı CMC atıkları her şeyden önce hukuksal bir sorundur. Konu mutlaka uluslar arası düzeyde hukuk kurullarına taşınmak durumundadır. Her ne kadar Kıbrıs yayın organları tarafından başlatılan bu çalışmalar Lefke’ye özgün çalışmalar olsa da, konu uluslararasıdır. Konu, Türkiye, İsrail, Mısır, Lübnan, Yunanistan ve İtalya gibi Doğu Akdeniz ülkeleriyle, Orta Akdeniz ülkelerini tehlike altına almaktadır. Burada önemli bir konu, insanı ilgilendiren bir olaya siyasal, politik yada şekilci yaklaşmamak sorumluluğudur. Çünkü sorun, Lefke yada Kıbrıs Adası’nın değil, Amerika’dan başlayarak çok uluslu şirketlerin sorunudur. Türk Araştırmacılar grubundan önce yapılan çalışmalarla saptanmıştır ki; arsenik baryum gibi ağır metal birikimi Doğu Akdeniz’de önemli bir sorunu oluşturmaktadır. Alanda riziko analizi yapılmadan, orada tarım yapılmamalıdır, su kullanılmamalıdır, hayvan otlatılmamalıdır ve en önemlisi de dolaşılmamalıdır. Yapılan incelemeler göstermiştir ki, ayrıca kirlilik alanı,
belirtilen miktarın çok üzerindedir. 2000 dönüm olarak yaklaşık olarak
belirlenen bu alan kirlilik bölgeleri dikkate alındığında 2000 dönümün
çok üzerinde olarak saptanmıştır. Çünkü burada önemli bir konu da
uzun süreli zehirlenmedir, aslında ölüm vadisi olarak nitelenebilecek alan içinde
çalışma için için sürmekte, yani kimyasal reaksiyon devam etmektedir... Burada yalınızca Lefke yada Kıbrıs’ta değil bütün Akdeniz’de önemli bir insanlık ayıbı yaşanmaktadır. Doğu Akdeniz bölgesinde arsenik, baryum, kadmiyum gibi önemli ağır metal kirliliği bir gerçektir, bölge bu yüzden hemen rehabilite edilmelidir. Maden şirketinin etkilediği alan yaklaşık 500 kilometre kare olarak görülmelidir. Yapılan ilk gözlemlerde bu alanda 8 milyon ton tehlikeli atık bulunmaktadır. Tekrar edilmek gerekirse bu yüzden sorun tüm Akdeniz ülkelerinin sorunudur. |
TARİHSEL
GELİŞME VE ÇEVRE OLGUSU |
Yöredeki kükürt mineralizasyonu, okyanus diplerindeki ısı yüklü akışkanlar
(hidrotermal)’in becerisi ile oluşmuştur. Karadağ yöresindeki Lefke açık
ve Karadağ kapalı rezerv işletmelerindeki ham cevherler ile Gemikonağı
Limanı’ndaki kimyasal atıklar, hurda birikintileri, siyanürlü altın üretimi
atıkları, bakır flotasyon işletmesinin yan atıkları, %25-%30 kükürt içeren
piritli atık havuzları, yörede toprak taban suyu ve deniz kirliliği yanında,
yazın aşırı ısınma sonucu, kükürt gazları ve maden tanecikleri ile hava
kirliliği de oluşturmaktadır.Maden Deresi üzerinde toprak dolgu barajı
olarak yapılan Gemikonağı Göleti’nde tarafımızdan yapılan incelemelerde
demir ve bakırlı kükürt ile “paslar”yüzeysel sularla taşınarak içme
suyu ve sulama suyu için ağır metal yoğunlaşmasına koşut olarak asit
ortam oluşturabilecekleridir. Bugünkü görüntü, çevresel bozulmanın ve ekolojik dengeye
indirilen darbenin çok tipik bir örneğidir. O nedenle bu alan aslında tüm
çevreciler ve yaşamının geleceğini düşünenler için ayrıca çevre
kirliliğine örnek bir açık laboratuar olarak da değerlendirilmelidir. Maden
işletmeciliği sonrası şekillenen yerel kirlilik boyutları ele alınırsa
yapılan gözlemlere, yerinde incelemelere göre denizden, dağlık alanlara doğru
dört düzeyli bir belirleme yapılabilir. Bu düzeyler;
1.Gemikonağı girişinde bulunan ve siyanür içerme olasılığı
bulunan altın atıkları.
2.Gemikonağı girişindeki işletme tesislerinin bulunduğu alandaki bakır
flotasyon atıkları.
3.Yükselerek altı
ayrımlı atık havuzu oluşturan ve içerisinde %30 civarında kükürt
bulunduran, pirit mineralinin yoğunlaştığı atık havuzları.
4.Karadağ Bölgesi’nde madencilik becerileri sürecinde çıkarılmış
olan düşük tenörlü bakır birikintileri ile kimi dere yataklarındaki pasa
atıkları olarak belirlenebilir. Burada, bir önemli nokta ise, madenin çıkarıldığı yöreler ile, cevher üretimi durdurulmuş açık işletme sahaları yanında yağmur sularına ve bu bağlamda Arazi eğimine koşut olarak yüzey akışlarının devinimidir. Bir başka önemli nokta ise, yüzeyde bulunan ve kükürtlü bir mineral olan pirit (FeS2) ve kalkopirit (CuFeS2), yağmur suları ve serbest oksijen ile tepkimeye girerek arazi yüzeyindeki atıklar yanında sulardaki asiditeyi de yoğunlaştırarak, yörenin yüzey sularını, çevresel toprakları deniz kıyısı ve deniz suyu ile yeraltı sularında kirlilik parametreleri oluşturmaktadır. Bu arada yaklaşık 5 km. Genişliğinde ve 800 metreyi aşan bir boyutta. Akdeniz ortamında deniz suyunun kırmızıya döndüğü ve bu rengin yağışlardan sonra daha da yoğunlaşarak arttığı gözlenmiştir. Ayrıca asitliğin yoğunlaşmasının daha da ilerleyerek arttığı gözlenmiştir. Asitliğin yoğunlaşması metalik iyonlardan Fe, Cu, Pb'nun artışına neden olmaktadır. Kükürdün oluşturacağı iyon ve kompleksleri ileH` iyonu yoğunluğu toprak ve suda kirlilik oluşturarak onun doğal özelliğini olumsuzluğa doğru yönlendirmektedir. Benzer şekilde yapılan gözlemler göstermiştir ki Gemikonağı Göletinin yukarı bölümünde ve Maden deresinin doğrudan göletle birleştiği noktada doğrudan bakırdan kaynaklanmaktadır. Çünkü suyun drenaj alanında bulunan pas ve madan cevheri birikimleri, eğim ve yüzey sularına bağımlı olarak gölete doğru bir akış özelliği göstermektedir. Ayrıca bir önemli nokta ise denizden yukarı bölümlere doğru, cevher atıkları, kimyasal madde atıkları işletmenin kapatılmasıyla çevredeki hurdalıklar bir başka önemli çevre sorunudur. Atık havuzlardaki tepkimenin (PH) çok yoğun asit oluşu kimyasal ayrışmayı yoğunlaştırır ve sonuçta mikro element ve ağır metallerin serbest kalmasına ve bunların da taban suyu yanında, yüzeysel sularla denize ve çevre arazilerine taşınmasına ve kirlilik yükünün her geçen gün yoğunlaşarak artışına neden olur. Bu arada böyle düşük asitli koşullarında ayrışma ortamında sekonder oluşumlu kaolinit kil minerali yanında gibsit-Al(OH)3, hidrargillit-Al(OH) ve gootit-FeOOII oluşumları da yoğunlaşır. Maden atıklarında çevresel topraklarda ve çözeltilerdeki Al-3 yoğunlaşması havuzlardaki kimyasal asitb ayrışmasının bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Deniz kıyısından itibaren 50-100m içerdeki kuşak şeklindeki oluşumda demir yoğunluğu oldukça fazla ve sonuçta atık yüzeyi kırmızı ve sarı rengiyle çok belirgin demir niceliği %14,7719 ile en başat sınırda dağılım göstermektedir. En yukarı bölümde örnekleme sürecinde, civardan akan suyun çok yoğun kükürt kokusu içerdiği belirlenirken atık örneklemelerinde kimi yüzeylerin kükürt elementi kabuğu bağladığı gözlenmiştir. Pirit ve kalkopirit minerallerinden element ayırma işleminde, ayrışma ortamında sülfüroz ve sülfirik asit yoğunlaşması sonucu atık tepkimesi (PH) son derece asit olduğundan örnekleme sürecinde temasta bulunan cildimizin oldukça ileri düzeyde etkilendiği, burada ayrıca belirtmek uygun olacaktır. Bu arada çevresel rüzgarlarla %70-%80 sınırlarında dağılma gösteren kil+mil inorganik taneleri, yöreye toz bulutu şeklinde dağılarak ağır elementler ve kükürtçe artan çevresel kirliliğe neden olmaktadır.
Lefke ve Gemikonağı dolaylarının hidrojeolojik görünümüne bakacak
olursak, Teodos Ofiyolit kompleksinden beslenen ve kuzeye doğru akış gösteren
dereler ve beslenim alanlarında yer alan Cu-Fe-Sülfür maden sahaları
terkedilmiş bir vaziyette çevresini ve yaşamın her türlü öğesini
tehlikeye sokmaktadır. |
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME |
İnceleme alanı olan Lefke ve Gemikonağı mevkii,
deniz kıyısından başlamak üzere içerilere doğru devam eden 2000 dönümün
üzerindeki bir alanı kapsamaktadır. Alan gözle görülebilir beş duyu organıyla
hissedilebilir biçimde, önemli bir çevre sorunu yumağı ortamı durumundadır.
Bu şekliyle alan Risk Bölgesi şekliyle tanımlanabilir. Tehlikeli Bir
Çevre örneği olarak Açık Laboratuardır denebilir. Bu belirtilenler aşağıdaki
bulgularla oldukça açık bir biçimde görülebilmektedir.
BULGULAR VE ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER 1. Bölgede
doğru bir envanter çalışması bulunmamaktadır.Bu nedenle araştırmalar
ivedilikle derinleştirilmeli, kirlilik durumunun taban verileri saptanmalı, böylece
Risk Analizi sonuçlarına ulaşılmalıdır.Ekolojik kapsamda yaşamsal bir
Riziko Analizi bu nedenle oldukça önemli olarak görülmektedir. Konuyla
ilgili tarafımızdan yapılan su analizleri
( Çizelge 2 ) durumu, ön araştırma çalışmasında bile açıklamaktadır. 2. Envanter çalışmalarının ve Riziko Analizi çalışmalarının sonucunda Alan Kullanım Karalarına gidilmesi zorunludur.Böylece doğru kullanımlarla risk sorunu en aza indirgenecektir. Çünkü alan 1974 tarihinden itibaren 25 yılı aşkın bir süredir terk edilmiş bir alan durumundadır. 3. Açık seçik ortada olan çevresel
zararlanma yalnızca Lefke'yi ya da Kıbrıs'ı değil Doğu Akdeniz’e kıyısı
olan ülkeleri, giderek Yunanistan, İtalya gibi turizim yörelerini de doğrudan
etkileyecek durumdadır. 4. KKTC Devlet Laboratuarı Müdürlüğü
tarafından 18.03.1999 sulama suyu raporları da göstermektedir ki önemli
toksik maddeler adı geçen alanda standartların üzerinde bulunmaktadır. 5. Kısa
vadede özellikle yaşamsal risk taşıyan önlemler ivedilikle ele alınmalı,böylece
hemen tehlikeli olabilecek maddeler ortadan kaldırılmalıdır.
6. Alan depolama bölümünde
verilen ksantatlar önemli bir tehlikedir. Bu kimyasalların beş yıllık ömrü
olduğu bilinmektedir. Ancak şu anda nasıl bir tehlike içerdikleri ivedilikle
araştırılmak durumundadır. Kansorejen olan bu maddelerin araştırma esnasında
maskeler gibi ilgili araç gereç kullanılmalı ve daha sonrada bu maddeler
yine ivedilikle enterne edilmelidir. 6. Her ne kadar gözle de görülebiliyor ve Çizelge
1-2'de belirlenebilmekte ise de, yine de alanda 50-60 noktada dikey araştırmalar
yapılmalı.İzotop izleme yöntemi de kullanılarak hidrojeolojik akışlar
belirlenebilmektedir. 7. Lefke Maden deresinde ki Gemikonağı göletine, drenaj
havzası içinde yer alan pasa ve maden birikintilerinden olan atık girişlerinin
önlenmesi. Göletin ve bunun kaynak verdiği kuyu sularının periyodik olarak
kontrol edilmesi ve bunların sulama ve içme suyu olarak kullanılmasının
engellenmesi, 8. Gemikonağında ki maden birikintileri, kimyasal madde
atıkları, işletme sonrası geride bırakılan
hurda atıkları, yörede gerek topraklarda, gerek bitkilerde ve gerekse
sularda çevresel sorunlar yanında, görsel bağlamda da kirlilik oluşturmakta
ve sonuçta kimyasal işlevin sağlıklı bir şekilde ortaya çıkarılması için
yöredeki kirlilik kaynaklarının sürekli izlenmesi ve bu amaçla da
0-1m.,1-2,5m.,2,5-4m.,4-5,5m.,5,5-7m.,7-8,5m. derinliklerden periyodik olarak örnek
alınıp analizlenmesi, 9. Maden işletme çevresinin tel veya yörenin ekolojik
koşullarına uygun yeşil çitle çevrilerek buraya insan ve hayvan girişinin
engellenmesi, bilhassa yeşil çit oluşturarak rüzgar tutucu özelliğiyle, çevresel
kirliliğin en az düzeye indirilmesinin sağlanması. 10. Atık alanın güney yöresinde yağmur sularının atık alanına girişlerinin engellenmesi ve sonuçta son derece asit tepkime yanında sularda çözünen ağır metallerin denize olan deşarjlarını önlemek için, havzanın yukarı bölümlerinde çevirme kanallarının yapımı mutlaka gerekmektedir. 11. Bir başka ilginç bulgu da adı geçen alanda, Acacia cyanophylla (Kıbrıs akasyası- Top akasya) bitkisinin yoğun oluşudur. Bitki türü adından da anlaşılacağı gibi Siyan seven akasya demektir. Bu durum da ayrıca düşündürücüdür. |
Atık analiz sonuçları (Atık havuzları Karadağ yöresinden Gemikonağına doğru numaralanmıştır.) (kaynak ALTINBAŞ,Ü.-1999)
Örnek
No |
1.Havuz |
2.Havuz |
5.Havuz |
6.Havuz |
pH |
1.69 |
2.42 |
2.79 |
2.51 |
Suda
çözünebilir toplam tuz(%) |
1.90 |
1.45 |
0.83 |
0.98 |
Kum(%) |
17.44 |
25.44 |
21.44 |
29.44 |
Mil(%) |
45.64 |
67.64 |
47.64 |
63.64 |
Kill(%) |
36.92 |
6.92 |
30.92 |
6.92 |
Bünye |
Milli
Killi tın |
Milli
tın |
Killi
tın |
Milli
tın |
Organik
madde(%) |
3.93 |
2.06 |
1.15 |
3.45 |
S(%) |
16.82 |
7.95 |
4.85 |
7.09 |
Zn
ppm |
63 |
94 |
110 |
43 |
Cu
ppm |
280.50 |
1102.87 |
936.75 |
369.75 |
Fe(%) |
9.067 |
4.89 |
3.87 |
14.77 |
Mn
ppm |
74.75 |
209 |
594 |
50.5 |
Cd
ppm |
1.15 |
1.10 |
1.00 |
1.50 |
Co
ppm |
99.12 |
50.75 |
22.87 |
68.62 |
Pb
ppm |
82.75 |
13.50 |
11.25 |
31.50 |
Cr
ppm |
9.50 |
59.62 |
39.75 |
19.87 |
Mo
ppm |
177.87 |
20.00 |
18.00 |
295.50 |
Çizelge1: