CANSU-CMC18 (26 HAZİRAN 2002 MANŞET)

 

 

Gazetemizin haftalardır yetkililerin ve kamuoyunun dikkatine getirdiği CMC’deki çevre kirliliğinin yadsınamaz bir gerçek olduğunu açıklayan İçişleri Bakanlığı konuya el attı

 

 

NİHAYET

 

 

 

l İçişleri, Köyişleri ve İskan Bakanı Dr. Mehmet Albayrak, yörede mevcut atık havuzlarının, cevher yığınlarının ve kimyasal reaktiflerin büyük bir çevre kirliliği oluşturduğunun yadsınamaz bir gerçek olduğuna işaret ederek CMC’deki durumu bütün yönleriyle araştıracak bir komite oluşturulacağını

açıkladı

 

l Gazetemizin, bilim adamlarının ve alanlarında uzman kişilerden edindiği bilgilere dayanarak bugüne kadar verdiği haberlerde CMC’deki tehlikelerin neler olduğunu, nelerin yapılabileceğini ve alınması gereken önlemleri tek tek sıralamasının ardından harekete geçen İçişleri Bakanlığı, bölgedeki çevre kirliliğinin yalnız yöre halkının değil, herkesin sorunu olduğunu belirtti

 

l Jeoloji ve Maden Dairesi Müdürü Mustafa Alkaravlı da, havuzlardaki kimyasal suyun herhangi bir toplayıcı sistem olmadığı için bölgede gerçekten, denize kadar ulaşan, yeraltı suyuna geçen ve su kuyularına kadar ulaşan birtakım kirlenmelere yol açmış olabileceğini söyledi

 

l Alkaravlı, CMC’de 17 numaralı havuzdan çevreye sızan akıntının önlem alınmaması halinde  patlamasının muhtemel olduğunu  yineleyerek, “Havuzun ön kısmında bir stabilize bozukluğu var. Havuzdaki atık malzeme dış ile temasa başladığından bu ve buna benzer havuzların stabilize problemlerinin hemen tespit edilmesi ve gerekli takviyenin yapılması şarttır” dedi

 

l Alkaravlı, Gemikonağı ve bölgesinde geniş bir alana yayılan kompleksin reaksiyona açık maden artıklarının, tedbir alınmadan doğa şartlarına terk edilmesinin çevre kirliliği açısından potansiyel bir tehlike oluşturduğuna dikkat çekti

 

Ali CANSU

 

   Gazetemizin haftalardır yetkililerin ve kamuoyunun bilgisine getirdiği Gemikonağı’ndaki çevre felaketine hükümet nihayet el attı. İçişleri, Köyişleri ve İskan Bakanlığı bölgede büyük bir çevre kirliliği oluştuğunun yadsınamaz bir gerçek olduğuna işaret ederek, sorunun yalnızca yöre halkının değil herkesin sorunu olduğunu açıkladı.

   İçişleri, Köyişleri ve İskan Bakanı Dr. Mehmet Albayrak, bakanlığında dün düzenlediği basın toplantısında, yörede mevcut atık havuzlarının, cevher yığınlarının ve kimyasal reaktiflerin büyük bir çevre kirliliği oluşturduğunu, CMC’deki durumu bütün yönleriyle araştıracak bir komite oluşturulacağını söyledi.

   Sorunun yalnızca Lefke bölgesinde yaşayan halkın değil, herkesin sorunu olduğunu kaydeden bakan Albayrak, oluşturulacak komitenin bölgede inceleme ve çalışmaları yönlendireceğini, komitede ilgili bakanlıkların, kurum ve kuruluşların, üniversitelerin, çevre örgütleri ve sivil toplum örgütleri temsilcilerinin de yer alacağını belirtti. İçişleri, Köyişleri ve İskan Bakanlığı’nın konuya katkı koymaya hazır olduğunu vurguladı.

   İçişleri, Köyişleri ve İskan Bakanı Dr. Mehmet Albayrak’ın açıklamaları, gazetemizin, bilim adamları ve alanlarında uzman kişilere dayanarak verdiği haberleri doğrulamış oldu. “KIBRIS”, CMC’deki tehlikelerin neler olduğunu, nelerin yapılabileceğini ve alınması gereken önlemleri tek tek sıralamış ve

durumun ciddiyetini ortaya koyarak, hiç vakit geçirilmeden önlem alınmasının şart olduğunu vurgulamıştı.

 

Önce ekonomik değer araştırılacak

 

    Toplantıda ayrıca, CMC içerisinde yer alan maden artıklarının ekonomik değerinin bulunması durumunda artıkların işlenerek azaltılabileceği ve bununla birlikte iş olanağı ve kaynak oluşturulabileceği de belirtilerek, CMC’nin tarihçesinden başlanarak kullanılan teknoloji, bölgede mevcut artık malzemelerin neler olduğu, atık havuzlarının yapısı, drenaj sistemi ve şu andaki durum anlatıldı.

 

Komite oluşturulması şart

 

   Albayrak, tüm bu spekülasyonlara son vermek, halka gerçek, bilimsel verilere dayanan bilgiler sunmak, çözüm yollarına bilimsel yaklaşmak için içişleri köyişleri ve iskan, turizm ve çevre, sağlık bakanlıkları ile üniversitelerin çevre örgütlerinin ve diğer sivil toplum örgütlerinin ve, Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin de içerisinde yer alabileceği bir komitenin oluşturulmasının şart olduğunu söyledi.

   Bu konuyla ilgili çalışmaları bakanlık olarak Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı ile başlattıklarını anlatan Albayrak, “Görüşmelerimiz sürüyor. Bu hafta içerisinde diğer ilgili çevre örgütleri ve üniversitelerle temas kurarak buradan çıkacak bilgilerin ışığında çeşitli değişik alternatif düşüncelerin bir süzgeçten geçirileceğini ve halka alınması gereken tedbirlerin büyük bir açık yüreklilikle anlatmak gerektiğine inanmaktayız. Çünkü bu bir sağlık sorunudur ve hepimizin, ülkemizin sorunudur” dedi

 

Raporlar komitede toplanacak

 

   CMC konusunda değişik birimlerin çeşitli zamanlarda bazı çalışmalar yaptığını ve raporlar hazırladıklarını kaydeden Albayrak, bunun ışığında çeşitli zamanlarda birtakım uygulamaların gerçekleştirildiğini söyledi.

   Ancak, birimler arasında bir koordinasyon bulunmaması ve bilgilerin kopuk kopuk olmasından  uygulamada konunun farklı bir takım arşivlerde kalmasını beraberinde getirdiğini kaydeden Albayrak, “zaman zamana konu hakkında farklı sesler çıkarıldı ve maalesef konu politik maksatlar için de istismar edildi” dedi.

 

 

Hukuksal yön de önemli

 

   “Komitenin bir özelliği de konuya hukuksal açıdan yaklaşacak olmasıdır” diyen Albayrak, CMC’nin ileride büyük bir hukuk sorunu olabileceğine işaret etti. Bakan Albayrak, “CMC’yi dava etmek ve burada yarattığı kirlilik açısından kendisine bir takım sorumluluklar yüklemek, hukuksal açıdan da uluslararası hukuk çerçevesi içerisinde konuya yaklaşmak gerektiği inancındayız. Hatta dünyadaki çevre örgütleri ve uluslararası kuruluşlardan da yardım ve maddi destek alarak bu soruna daha kolay bir çözüm bulabiliriz diye düşünmekteyiz” diye konuştu.

   İlk yapılacak işin komitenin kurulması olduğuna işaret eden Albayrak, komitede üniversitelerin ve Sağlık Bakanlığı’nın pek çok araştırmaları yanında bölgede otlanan hayvanların sütlerinde kalıntı olup olmadığı yönündeki araştırmaların da değerlendirileceğini belirtti.     

 

“Gerçekler halktan gizlenmeyecek”

 

   Albayrak, CMC’nin son günlerin en güncel ve en önemli konulardan birini oluşturduğunu, bu yüzden İçişleri Köyişleri ve İskan Bakanlığı’nın bünyesinde bulunan Jeoloji ve Maden Dairesi konuya tamamen teknik açıdan yaklaştığını söyledi.

   Bölge halkını endişeye sevk edecek konuları ortadan kaldırmak, ancak doğruluğu kanıtlanan verileri de bölge halkından gizlenmeden tüm açıklığı ile kamuoyuna duyurulmasından yana olduklarını anlatan Albayrak, oluşturulacak komite ile bunun gerçekleşeceğini kaydetti.

   Albayrak, ileriki günlerde CMC konusunda Güzelyurt Kültür Merkezi’nde veya Lefke Avrupa Üniversitesi’nde yapılacak bir konferansla halkın bilgilendirilmesi için çalışma yapılmasını da istedi.

 

Olay 1916’lara dayanıyor

 

    Albayrak’ın konuşmasından sonra Jeoloji ve Maden Dairesi Müdürü Mustafa Alkaravlı, slayt gösterileriyle bölgenin ve CMC’nin kısa tarihçesini, üretilen malzemeleri, bölgede mevcut atık malzemeleri, atık havuzların yapısını, gerçekleştirilen çalışmalar ve düşünceleri, sorunları ve alınması gereken tedbirleri anlattı.

   Alkaravlı, Lefke bölgesinde bakır madenciliğinin Bronz Çağı’ndan beri yapılmakta olduğuna işaret ederek,  CMC’nin yörede 1916 yılında kurularak işletmeye başladığını ve 1974 yılına kadar çalışmalarını sürdürdüğünü söyledi.

   1974-79 yılları arasında üretim yapılmadığını, CMC’de kalan bir miktar pirit ve bakır konsantresinin, 1979-81 yılları arasında ise yerel olanaklarla 100 bin ton civarında piritli atığın zenginleştirilerek ihraç edildiğini anlatan Alkaravlı, 1982-85 yılları arasında Mines & Ores Şti’nin pirit üretimi için bazı düzenlemelerde bulunarak 500 bin ton malzemeyi 12 ve 13 numaralı havuzlardan alarak işlediğini bunun da bir kısmını dış ülkelere satıldığını kaydetti.

   Bölgede düşük tenörlü cevher yığınları, kırılmış cevher, proses nihai artıkları, bakır içeren malzemelerin bulunduğunu ve bunların 10,11A,11B,11C,16,17,19,21 havuzlarda mevcut olduğunu kaydeden Alkaravlı, bölgede ayrıca, 12,13, 14, 15 nolu atık havuzlarında da pritin, konsantre pritin, demir oksit, altın artıkları, tesis döküntüleri ve kimyasal reaktiflerin bulunduğunu belirtti.

 

Kimyasal reaktifler tehlikeli

 

   Alkaravlı, CMC içerisinde takriben 300 varil kimyasal reaktiflerin bulunduğunu ve bunların tehlikeli olduğunu söyledi.

   Tesis çalıştırılırken bazı ünitelerde kullanılan kimyasal reaktifler bulunduğunu kaydeden Alkaravlı, bunların normalde kapalı bir ortamda bulundurulmasının gerekli olmasına karşın bugün üzerinde herhangi bir örtü olmadan doğa şartlarında bekletildiğini söyledi.

 

Atık havuzlarının durumu

 

   CMC tesislerinde 12 atık havuzu bulunduğuna işaret eden Alkaravlı, bunların iç kısmının geçirimsiz olan kil tabakasından oluştuğunu, dış kısımlarının da alüvyonal malzemeyle yapıldığını söyledi.

   Havuzların orta kısmında üzerinde delikler olan drenaj boruları bulunduğunu, havuz içerisindeki malzemenin yükselmesi durumunda bu borunun üzerine ekleme yapıldığını kaydeden Alkaravlı, “Havuzların üzerine kamyonlar gelip atık malzemeyi döküyor... Havuza boşaltılan malzeme içerisinde sıvı da vardır. Sıvı doğal olarak drenaj borusundan havuzun dışına gidiyor. 1970 yılına kadar bu sistem bu şekilde çalıştırılmıştır. Bölgede hakikaten gerek yeraltı sularında gerekse denizde kirlilik oluşmuştur. Havuzlardan çıkan atık sular belli noktalarda toplanmış ve bir kısmı ya tesise tekrardan verilmiş ya da tesis içerisindeki 12 atık havuzda depolanmıştır. Biz maalesef bu sistemleri de bozduğumuz için şu anda havuzlar içerisinde bu kısım tamamıyla tıkanmış vaziyettedir.” Diye konuştu.

   Son iki yıldır ülkemizde mevsim normallerinin üzerinde bir yağış olduğunu ve havuzların dolduğunu kaydeden Alkaravlı, suyun havuzların içerisine girmesiyle tıkalı kısımların kendiliğinden açıldığını belirtti.

   CMC içerisindeki pompaların bozulmadığına, bunların söküldüğüne işaret eden Alkaravlı, bugün

bölgede ortaya çıkan sorunun bu olduğunu kaydetti.

 

“Bölgede kirlilik olabilir” 

 

   Jeoloji ve Maden Dairesi Müdürü Mustafa Alkaravlı, havuzlardaki kimyasal suyun  dışarıya çıkarken herhangi bir toplayıcı sistem olmadığı için bölgede hakikaten, denize kadar ulaşan, yeraltı suyuna intikal eden ve bölgedeki kuyulara kadar giden bir takım kirlenmenin olabileceğini söyledi.

    Daire olarak bölgedeki bütün kuyulardan, havuzlar içerisinden numuneler aldıklarını ve bu numunelerin şu anda Devlet Kimya laboratuvarında  incelenmekte olduğunu, sonuçlarında yakında açıklanacağını anlatan Mustafa Alkaravlı, bölgede kuyulardan aldıkları örneklerde bir kimyasal madde bulunması durumunda bunun tespit edileceğini  söyledi. Alkaravlı bu kuyudan hangi taraflara su verildiğinin, hangi ağaçlar ve bahçelerin sulandığının belirleneceğini kaydetti.

   Alkaravlı, bir kirliliğin söz konusu olması hainde kuyulardan sulama yapılan bitkilerden veya meyvelerden numune alınarak inceleneceğini, bir cevher ve mineral bulunması durumunda gerekenlerin yapılacağını kaydetti.

   Uzun süreçli inleme safhasında verilen zararın devam edeceğini de doğrulayan Jeoloji ve Maden Dairesi Müdürü Mustafa Alkaravlı, laboratuvarın sonuçlarının beklenmesinin şart olduğunu belirtti.

 

“17 numaralı havuzun patlaması muhtemeldir”

 

   Alkaravlı bölgede dışarıya kimyasal akıntı sızan 17 numaralı havuzun tedbir alınmadığı takdirde patlamasının muhtemel olduğunu da söyledi.

   Havuzun ön kısmında bir stabilize bozukluğu olduğunu doğrulayan Alkaravlı, havuzdaki atık malzemenin dış ile temasa başladığını, bu ve buna benzer havuzların stabilize problemlerinin tespiti yapılarak takviye yapılmasının şart olduğunu belirtti.

   Bunun yapılmaması ve havuzun içerisindeki basıncın devam etmesi ve drenaj sisteminin kendi kendini çalıştırmaması halinde havuzun patlayabileceği uyarısında bulundu.

   Alkaravlı, bu bakımdan bölgede stabilizesi bozulan havuz duvarlarının tespitinin ve drenaj sisteminin çalıştırılarak havuzların içerisindeki malzemenin azaltılmasının şart olduğunu, aksi halde daha büyük sorunların ortaya çıkabileceğini söyledi.

 

“Koordinasyon oluşturulamadı”

 

   Bugüne kadar bir koordinasyon oluşturulamadığını kaydeden Alkaravlı, birçok örgütün bugüne kadar CMC üzerine çalışma yaptığını ancak, elde ettiği bilgi ve belgeleri hiç kimseyle paylaşmadığını ve bunların herkesin kendi arşivinde durduğunu söyledi.

   Alkaravlı, bu belgelerden bugüne kadar yararlanılamadığının ve bir işe yaramadığının ortada olduğunu kaydetti.

 

“Büyük bir çevre kirliliği yaşanıyor”

 

   CMC bölgesinde hakikaten bir çevre kirliliğinin yaşandığının yadsınamaz bir gerçek olduğunu söyledi.

   Bu kirliliğin umulanın üzerinde bir sorun olduğunu kaydeden Alkaravlı, bundan dolayı bu kirliliğin temizlenmesinde büyük bir maddi finansa gerek duyulduğunu belirtti.

   Dünyada çevre ile ilgili bir takım örgüt ve çevre ile ilgili kuruluşlar bulunduğunu söyleyen Alkaravlı, özellikle maddi ve teknik yönden destek alarak bu konu üzerinde çalışmaların yapılabileceğini kaydetti.

   Alkaravlı, bu bağlamda Birleşmiş Milletler’in proje servisinden (UNOPS) Doktor Harvey A. Cohen’in geçen yıl ağustos ve ekim aylarında adaya gelerek Güney Kıbrıs’ta ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde araştırmalar yaptığını ve Jeoloji ve Maden Dairesi ekiplerinin de katkılarıyla CMC için  300 sayfalık rapor hazırlandığını söyledi.

  

“Ekonomik değer araştırılması gerekiyor”

 

   Alkaravlı, atık havuzlardaki malzemenin ekonomik değerinin belirlenmesine yönelik çalışmaların yapılması gerektiğini de söyledi.

   Bu konuda açılacak özel sondaj kuyuları ile atıkların ekonomik değerinin bulunup bulunmadığının  saptanması gerektiğini söyleyen Alkaravlı, ekonomik değer bulunması halinde devletin elinde artı bir değer olacağını kaydetti. Alkaravlı, bu artıkların işlenmesi durumunda hem miktarlarda azalma olurken  iş olanakları da yaratılmış olabileceğini belirtti.

  

“Potansiyel tehlike oluşturuyor”

 

   Alkaravlı, Gemikonağı  bölgesinde geniş bir alana yayılan kompleksin reaksiyona açık maden artıklarının, tedbir alınmadan doğa şartlarına terk edilmesinin çevre kirliliği açısından potansiyel bir tehlike oluşturduğunu söyledi.

    Alkaravlı bölgede yaşanan sorunları 4 ana madde altında topladı.

1- Yaz ve kış aylarında oluşan reaksiyonlar sonucu oluşan asit, sülfat, metal tuzları, organik bileşikler gibi kirletici faktörlerin akışa geçen sularla birlikte gerek yeraltı suyuna gerekse deniz suyuna karışma olasılığı mevcuttur.

2- Bölgedeki havuzların stabilitelerini kaybederek yıkılma tehlikesi olasıdır. Bu nedenle drenaj sistemi süratle devreye koyulmalıdır.  

3-    Bölgede yaşayan kişilerin, gerek kimyasal atıklarla, gerekse madensel artıklarla bilinçsiz bir şekilde temas etmesi veya bilinçsiz kullanımı söz konusudur.

4- Bölgede yaşayan kişilerin yüzey veya yeraltı suyunu bilinçsizce kullanması sonucu yetiştirilen bitkilerde, cevher kalıntılarına neden olabilecek bir kirlilik olasıdır.

   

Öneriler ve tedbirler:

 

   Jeoloji ve Maden Dairesi Müdürü Mustafa Alkaravlı, var olan ve olası kirliliklerin önüne geçilesi için şu tedbirlerin alınması gerektiğini belirtti.

- Bölgedeki çalışmaları yönlendirecek, değerlendirme ve çalışma komitesinin oluşturulması.

- Dünyadaki çevre ve toplum örgütleri ile temasa geçerek, CMC konusunda destek sağlanması.

- Gemikonağı’ndaki atık havuzlarının tümünün, drenaj sisteminin çalışır hale getirilmesi.

- Stabilitesini kaybetmekte olan havuz duvarlarının tespiti ve desteklenmesi.

- Pompa istasyonlarının kurulması.

- Akiferle ilişkisi olmayan geçirimsiz uygun bir alanın tespiti ve artık suların buraya pompalanması.

- Yeraltına ulaşan kirliliğin boyutlarının saptanması için mevcut kuyulardan numune alımı. Gerekmesi durumunda yeni gözlem kuyularının açılması. Yeraltı suyu ve akış yönleri modellemesi yapılması.

- Mevcut cevher yığınlarının ekonomikliğinin tespitine yönelik çalışmalar yapılması.

- Bölge halkının bilinçlendirilmesi

- Su analizlerinden olumsuz bir durum çıkması halinde sulama yapılan bitkilerde olası cevher kalıntısı tespiti.

- Mevcut alanların iyileştirilerek çevreye kAzandırılması

- CMC alanına girişlerin kapatılması.

- Kimyasal reaKtiflerin bölgeden uzaklaştırılması.

- Gerçek ve doğruluğu kanıtlanan haberlerin yayınlanması. Halkın moral ve motivasyonunu bozacak haberlerden kaçınılması.