CMC'ye Girmek Yasak ! |
Yasaklar son zamanlara kadar sürdü,
tesislere bilim insanları, araştırmacılar ve Lefke Çevre Derneği üyeleri
giremedi -ön kapıdan-. Bizden başka herkese açık olan tesis bölgesine
girmek elbette imkansız değildi... |
|
kimlere yasak değil ? |
İçeri girmesi "uygun görülmeyenler" Prof. Dr. Ümit Erdem Prof. Dr. Fethi Doğan Prof. Dr. Ünal Altınbaş Prof. Dr. Emür Henden ve Lefke Çevre Derneği üyeleri
Görülmesini istemedikleri... UNOPS raporunda, "Kimya deposunda ise, yaklaşık 50 varel ve çoğu Flocculant içeren kimyasal madde" olarak geçen kimyasallar işte böyle korunuyor!
... BUNLAR DA SEBEST
|
CMC tesislerine giriş yine yasaklanmıştı, bu sefer ne oldu neyin cezasını çekiyorduk... Kısa süre sonra öğrendik, kanserojen kimyasallarla dolu varelleri sürekli basına yansıtmamızdan rahatsız olmuşlar. Gülüp geçtik, nasılsa yeteri kadar fotoğraf çekmiştik, kamera görüntüleri bile vardı. Şimdi o fotoğrafları bugün çekilenlerle karşılaştırıp "eksilttiklerini" hesaplıyoruz. ..... Arkadaşınlardan biri uyardı, CMC'nin trenlerini kaldıracaklarmış, haber doğru mu bilmiyoruz ama bir de onların yitip gitmesini istemiyorduk. Bazıları 20 li yıllardan kalma lokomotif ve vagonlar Lefke'nin malı idiler. O gün içeride hiç sorumlu yoktu. Eli sopalı ustabaşı ile başbaşa kalmıştık. Önünden geçip gittik. O da şaşırmıştı. Çok rahat ve sakindik. Bekçi odasına girip çıkıp bize baktı, hiç oralı değildik. Bizi polise vermesi umurumuzda değildi, yanımdaki Mehmet'ti kısa süre sonra basın ve bazı bölge milletvekilleri ile geri gelirdik. Fiziki olarak engellemek ise...Mehmedi mi? aklına şaşarım. Ustabaşı da öyle düşünmüş olacak sürekli taşıdığı demir çubuğunu bile bırakmıştı. 50 civarında fotoğrafla çıktık. Birkaçgün sonra Lefke Gazetesi CMC'nin trenlerini yayınladı. Ardından Bakanlar Kurulu trenleri Lefke Belediyesine verdi İçeri girişimiz kesin olarak yasaklanıştı. Teoman ve Gülseren bir deneme yaptılar. Sakin sakin onlar da içeri girdiler. Karşılarında ustabaşı elindeki demir çubuğu sallıyor "siz laftan anlamıyor musunuz? yasak dedik..." ![]()
Fotoğraf makinesini alıp gittim. CMC pub dan bir süre alanı izledik duman nereden çıkıyor belli olmuyordu. Doğu yönündeki atıklar bölgesinden içeri girmeye karar verdim, orada bekçi yoktu ve yol tam arşiv binasının karşısına çıkıyordu. derken... birden bir araç oraya doğru yöneldi, birşeyler oluyordu, etrafta birçok insan dolaşmaya başladı sonra kameralar. Uzakta idiler ama belli oluyordu birileri çekim yapıyordu ve mankenler de vardı. Artık içeri giremezdik. Çok sıcaktı, o güneşin altında nasıl çekim yapabiliyorlar şaşılacak şeydi. Tam siyanürlü atıkların arkasında idiler. Orada onca sıcağa rağmen hala daha tam olarak buharlaşmamış kıştan kalma bir asit gölü vardı. Buharı dayanılmaz birşeydi. Sıcak havalarda korkunç bir koku yayan ağır metallerden başka bir de kimyasal vareller vardı. yaklaşık 100 metre kadar ileride birkısmı patlak ve içerikleri etrafa saçılmış yüzlerce varel. ve çekim yapılan yerden 15-20 metre ileride 40 adet daha, çekim ekibinin hemen yanıbaşında eriyip içerisindekiler etrafa saçılmış bir varel ve pirit yüzdürme havuzunun içinde 8 adet patlak varel. ... ve nihyet katalog geldi... böyle birşey nasıl olabilirdi. Hadi mankenler siyanürü hiç duymamış olsunlar, gerçi duysalar ne olacak nerdeyse üzerine çıktıkları sarı tepenin siyanürlü atık olduğunu nerden bilecekler. Xanthate ne demektir, ağır metalllerin anlamı nedir elbette bilmeleri beklenmez. ya onları ta İstanbul'dan buralara getirenler, diyelim ki yeterli araştırma yapmamanın sorumsuzluğunu taşıyorlar. peki, tesilerde ellerinde demir çubuklarla dolaşan voyvodalar ve amirleri... onların derdi sadece düşünen, araştıran ve konuşanlardır. her zaman, her yerde olduğu gibi...
|
enver bıldır/14.10.02