TARİHÇESİ
1881
yılında yarım milyon işçiyi temsilen kurulan FOTLU (ABD
ve Kanada da Örgütlü Meslek Kuruluşları ve İşçi
Sendikaları Konfederasyonu) "8 saatlik iş günü"
mücadelesini bütün ülke geneline yaymak ve işçilerin
kararlılıklarını göstermek amacıyla 1 Mayıs 1886'da bir
günlük grev yapılmasını kararlaştırdı. 1 Mayıs'ta tüm
ülke genelinde 350 bin işçi greve çıktı. Tarih işçi sınıfının
böylesine örgütlü ve kararlı tepkisine ilk kez tanık
oluyordu. Tüm ülkede yaşam durdu. İşçiler üretimden
gelen güçlerini kullanıyordu.
İşçilerin
bu topyekün isyanı işverenlerin ve kapitalistlerin
tepkisini çekti. Chicago'da greve çıkan 40 bin işçinin
eylemini bastırmak için, saldırılar düzenlendi. İşverenler
grev kırmak için sokak çeteleriyle anlaştı. Sokak çeteleri
bir taraftan işçilere saldırıyor, bir taraftan da grev kırıcılığı
yapıyordu. Grevci işçilerle sokak çeteleri arasında çıkan
kavga sırasında polisin işçilerin üzerine ateş açması
sonucu 4 işçi yaşamını yitirdi. Hak arama günü olan 1
Mayıs ilk ölüme böyle tanık oluyordu.
Hükümet
ve işverenler, işçi eylemini kolay kolay içlerine
sindiremiyordu. 1 Mayıs sonrası işten atmalar, baskılar yoğunlaştı.
Olaylara neden oldukları gerekçesiyle 8 işçi hakkında
idam istemiyle dava açıldı. İşçiler idam cezasına çarptırıldı.
Dördünün cezası infaz edildi. Albert PERSONS isimli işçi
özür dileme şartıyla affedileceğinin söylenmesi üzerine,
mahkeme heyetinin karşısında tarihe geçecek sözlerini söyledi:
"Bütün dünya biliyor, suçsuz olduğumu. Eğer
asılırsam cani olduğumdan değil, emekçi olduğumdan asılacağım."
ABD'de
yaşanan bu olaylar uluslararası işçi örgütlerini
harekete geçirdi.
II.
Enternasyonal 1889'da Paris'te düzenlediği kongrede Amerikan
işçilerinin mücadelesini desteklemek amacıyla dünya çapında
gösteriler düzenledi. 1890'dan başlamak üzere 1 Mayıs'ı "Uluslararsı
Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü" olarak
kabul etti.
|
TÜRKİYE'DE
1 MAYIS*
Türkiye'de
1 Mayıs'ın tarihi çok eskiye dayanmaktadır. 1 Mayıs'ın ülkemizdeki
ilk öyküsü bizleri Osmanlı'ya kadar götürür.
Selanik'te
kutlanan 1 Mayıs, kayıtlara geçen ilk eylemdir. Yıl 1911'dir.
Türk, Bulgar, Rum ve Yahudi 12 bin işçi greve çıkmış, gösteri
mitingi Enternasyonal Marşı söylenerek bitirilmiştir. İstanbul'daki
ilk kutlama 1920 yılında emperyalist işgal altında yapılmış,
binlerce işçi Karaköy'den Haliç'e yürüyerek, hem 1 Mayıs'ı
kutlamış hem de işgalcilere bu topraklar üzerinde hiçbir haksızlığa
boyun eğilmeyeceğinin mesajını vermiştir. 1921
yılında İstanbul yine işgal altındadır. 1 Mayıs çağrısını
Türkiye Sosyalist Fırkası yapmış ve İstanbul'un gördüğü en
kalabalık miting gerçekleştirilmiştir. 1925 yılına kadar
benzer gösterilerle kutlanan 1 Mayıs, aynı yıl çıkarılan bir
yasayla yasaklanmış ve 1976 yılına kadar sessizlik hüküm sürmüştür. 1960'larda
çıkarılan bir yasayla 1 Mayıs "Bahar Bayramı" olarak
ilan edilmiştir. 1976
yılında DİSK (Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu) öncülüğünde
onbinlerce işçi, emekçi ve öğrenci 1 Mayıs'ı kutlamış, çalışma
yaşamına ve işçi haklarına dönük istemlerin dile
getirilmesinin yanında, 12 Mart askeri rejim dönemini eleştiren,
demokrasi isteyen bir gösteri halinde geçmiştir. Bu
yıllardan itibaren toplumun hızla politikleşmesi, 1 Mayıs'ı da
etkilemiş, 1 Mayıs DİSK öncülüğünde, sol parti ve
hareketlerinde destek verdiği yığınsal gösterilerle kutlanmıştır.
İşçi ve emekçilerin hak arama, birlik ve dayanışma gününün,
demokrasi mücadelesinin de itici gücü olarak algılanmaya başlanması
kimi kesimleri rahatsız etmiş, 1 Mayıs'ı işçi sınıfının
bayramı olmaktan çıkarıp 'gerginlik ve ölümlerin' günü
olarak algılatmaya dönük provokatif girişimler başlamıştır.
1976 sonrası düzenlenen 1 Mayıs'ları, siyasal iktidarların günü
amacından saptırma girişimleri belirlemiştir. 1
Mayıs 1977, bu tertiplerin en kanlısına tanık olmuştur. İstanbul'da
yaklaşık 1milyon insanın katıldığı miting Taksim alanında
yapılırken çevredeki yüksek otel ve binaların üstünden
kitleye ateş açılması ve panzerlerin insanları ezmesi sonucunda
36 işçinin ölümüyle sonuçlanmıştır. Başlatılan soruşturma
"faili meçhul" sayılarak rafa kaldırılmıştır. 1996
yılında Susurluk'ta meydana gelen trafik kazası sonrasında
ortaya çıkarılan "çete" ilişkilerinin, 1 Mayıs 1977
katliamını da içine alacak kadar uzun bir dönemi kapsamsı
kamuoyunun dikkatinden kaçmamıştır. 1
Mayıs 1977'de yaşanan olaylar nedeniyle demokrasi mücadelesi
derin bir yara alırken, 1 Mayıs'ın "kanlı bir gün"
olarak belleklerde yer alması sağlanmıştır. Sonraki yıllarda 1
Mayıs'lara yasaklamalar, baskılar, gerginlikler ve çatışmalar
damgasını vurmuştur. *Eğitim-Sen yayınlarından yararlanılmıştır.
|
MAYIS
AYLARIN GÜLÜDÜR/Sennur
SEZER
Bahar geldi. Bahar geldi. Yüreğinin yumulmaktan uyuşmuş kanatları
kıpırdıyor acıyla. Rüzgarla ipil ipil bayraklar gibi uçtu uçacak...
Bayramdır.
Bayramdır, bırak tezgahtaki işini. Hey sen,
demirdeki, kömürdeki, dokumadaki... İşin beklesin bir gün. Hey orada
floresanların ışığında maliyet hesaplayan, defterini kapat; makineyi
sırtlayan, yükünü bir yana koy. Bayramdır. Hastasını nöbetçi
hemşireye bırakan görevli evine dönme. Uyku saati değil... Kolunun
gücü, elinin hüneri, zekan, beyin gücün, göz nurun kutlanacak. 1
Mayıstır. Emeğin bayramıdır.
Bayramdır.
Süslen. Al bu
gülkurusu yemeniyi. Yetmiş beş yaşındadır, ninen Yaşar Nezihe’den:
“Ey işçi! Bugün hür yaşamak hakkı seninken / Patronlar o hakkı senin
almış elinden...” Süslen. Bu vişneçürüğü ipek boyun atkısını bağla.
Biraz örselenmiştir ama ipektir. Ankara’dan. İlk 1 Mayıs
mitinginden... Şu bahar rüzgarını iliştir saçına, kırmızının yasak
olduğu günlerin, mitingsiz günlerin işçi pikniklerinden... “Mayıs
ayların gülüdür” diye çağırıyor Sabahattin Ali. Kızıl bir gül
biçiminde. Sesi, 1 Mayıs Alanı’nın hesabı sorulmamış kızıl
karanfilleriyle sarmaş dolaş. Bu fuları da al yanına, altın sarısı
güneşiyle Taksim 1977’den... Yumulmaktan uyuşmuş kanatları
yüreğinin, çırpınıyor.
Bahardır.
Yüreğinde Yaşar Nezihe:
“Beklerim, beklemekle müftehirim ‘Beşerin kurtuluş baharını’ ben...”
Kulağında Tuğrul Vecdi: “Ey işçi: Kollarında hâlâ mı paslı
zincir / Hâlâ mı, çöken göğsün bir dert yuvası / ... / Yükselsin
harabeler üstünden, artık yeter / kırbaçla susturulan, boğulan insan
sesi.” Bahardır. Anımsa elinin hünerini, kolunun gücünü.
Uygarlığı yükselten sensin. Payını iste, bayramlarla, halaylarla,
şarkılarla... Göster yaşamanın şalterinin avucunda olduğunu.
Mayıs ayların gülüdür.
Rengini sekiz saatlik işgünü
isteyenlerin kanından almış... Bir duvarın dibinde kurşuna dizilen
paylaşımcılardan. Kokusu yerli, tütün gibi, incir gibi, üzüm gibi...
Bergamalıdır belki. Belki Zonguldaklı. Ya da Tuncelili, Adanalı.
Yüreğinin kanatları yumulmaktan uyuşmuş ama kıpırdıyor... Acıyla
kıpırdıyor. Bırak havalansın... İpil ipil bayraklar gibi.
Mayıstır.
1 Mayıs. Emeğin bayramı.
|
ALBERT
PERSONS'UN ÇOCUKLARINA YAZDIĞI MEKTUP
Yer
Amerika...
Yıl
11 Kasım 1887...
Dört
yiğit işçi önderi Albert PERSONS, Adolph FİSCHER, George
ENGEL ve August SPİES 1 Mayıs 1886 yılında 8
saatlik iş günü mücadelesinde önderlik yaptıkları için
idam ediliyorlar...
Bu
dört yiğit insan idam sehpalarına başları dik, boyun eğmezliğin
simgesi olarak çıktılar.
Albert
PERSONS'un idam sehbasına gitmeden önce, çocuklarına yazdığı
mektuptaki şu satırlar işçi sınıfı kahramanlarının
savundukları davaya bağlılıklarını, özlem, duygu ve düşüncelerini
o kadar güzel bir şekilde anlatıyor ki...
Onları
asla unutmayacağız...
Saygıyla
anıyoruz.
Mektup:
"Bu
kelimeleri yazarken adlarınızın üstüne göz yaşlarım damlıyor...
Bir daha hiç karşılaşmayacağız.
Ah,
sevgili çocuklarım, nasıl içten, derinden seviyor sizi babacığınız.
Sevdiklerimiz için yaşamakla gösteririz sevgimizi ve gerektiğinde
sevdiklerimiz için ölmekle de gösterebiliriz sevgimizi...
Benim
hayatımı ve doğal olmayan haksız ölümümü başkalarından
öğreneceksiniz.
Babanız,
özgürlük ve mutluluk uğruna gönüllü olarak canını vermiş
bir kurbandır.
Size
miras olarak şerefli bir ad ve tamamlanacak bir görev bırakıyorum...
Onu
koruyun, bu yolda yürüyün. Kendinize karşı doğru olun, o
vakit başkalarına karşı sahte olamazsınız. Yaratıcı, uyanık
ve neşeli olun...
Anneniz!...
O kadınların en yücesi, en şereflisidir. Onu sevin, sayın ve
öğütlerine uyun...
Çocuklarım,
değerli varlıklarım; bu mektubu yalnız sizin için değil,
daha doğmamış çocukları için ölen bir çok kişinin ölüm
yıldönümlerinde de okumanızı istiyorum.
Yavrularım,
elveda..."
Babanız:
Albert R. PERSONS
|
1
MAYIS MARŞI
Günlerin
bugün getirdiği, baskı zulüm ve kandır Ancak
bu böyle gitmez, sömürü devam etmez Yepyeni
bir hayat gelir, bizde ve her yerde 1
Mayıs 1 Mayıs, işçinin emekçinin bayramı Devrimin
şanlı yolunda, ilerleyen halkların bayramı Yepyeni
bir güneş doğar, dağların doruklarından Mutlu
bir hayat filizlenir, kavganın ufuklarından Yurdumun
mutlu günleri, mutlak gelen gündedir 1
Mayıs 1 Mayıs, işçinin emekçinin bayramı Devrimin
şanlı yolunda, ilerleyen halkların bayramı Vermeyin
insana izin, kanması ve susması için Hakkını
alması için, kitleyi bilinçlendirin Bizlerin
ellerindedir, gelen ışıklı günler 1
Mayıs 1 Mayıs, işçinin emekçinin bayramı Devrimin
şanlı yolunda, ilerleyen halkların bayramı Ulusların
gürleyen sesi, yeri göğü sarsıyor Halkların
nasırlı yumruğu, balyoz gibi patlıyor Devrimin
şanlı dalgası, dünyamızı kaplıyor Gün
gelir gün gelir, zorbalar kalmaz gider Devrimin
şanlı yolunda, kül gibi savrulur gider Sarper
ÖZSAN/1974
|
|

|
|
|
|