*kural:
Öğretmenin metni
"...sözcükleri tam, doğru söyleme;... vurgu ve
tonlamayı yerinde yapma-konuşur gibi okuma; sesin yüksekliğini
hem en uçtaki kişinin duyabileceği hem de kimseyi
rahatsız etmeden ayarlama ..." gibi sesli okumanın
temel kurallarına uyarak
okuması:
LEYLEK
KARDEŞ
Leylek
Kardeş geniş kanatlı, beyaz tüylü, uzun kırmızı
bacaklı, kırmızı gagalı ve güzel bir göçmen kuştur.
Leylek kardeş, her yıl havalar ısınmaya başladığında
başka ülkelerden bizim ülkemize konuk gelir.
Leylek
Kardeşin en yakın dostu mandadır. Şu bataklığı
seven, ay boynuzlu koca manda...
Leylek
Kardeş, insanların yaşadığı kentleri pek sever.
Fakat en çok sevdiği yer su kenarlarıdır. Suya
girer, keskin gözleriyle etrafını tarar ve avını
bekler. Avını gördüğü an birden ileri atılır,
uzun gagasını suya hızla daldırır, yakaladığı
bir balıkla karnını doyurmaya çalışır. Leylek
kardeş hemen hemen gününü avlanmak ve yiyecek
aramakla geçirir.
Zaman
zaman da karnını iyice doyurunca uçmaya başlar
(1.RESİM). Sıkılınca eskiden tanıdığı dostlarını
ziyarete gider. En iyi dostlarının başında manda
gelir. Ay boynuzlu kocaman manda Leylek Kardeş’e onun
bulunmadığı kış mevsiminde neler olup bittiğini bir öykü gibi anlatır. (PEKİ LEYLEK
KARDEŞ ONA NE ANLATIYOR OLABİLİR?) Leylek Kardeş de,
mandaya gittiği ülkeleri anlatır. (BİLENLER ELLERİNİ
ÇİÇEK GİBİ AÇSINLAR, BİLMEYENLER KURUMUÇ ÇİÇEĞE
BENZESİNLER.) Yolculuklarının öyküsünü kocaman
manda geviş getirerek dinler. İşte o günde iki eki
arkadaş buluşmuşlar, uzun uzun konuşmuşlar.
Leylek
Kardeş gün boyunca uğraşıp didinmesine karşın hiçbir
yiyecek bulamamış. Bu durumda manda, sevgili arkadaşı
Leylek Kardeş’e yardım etmek istemiş (MANDA LEYLEK
KARDEŞ’E YARDIM ETMİŞ MİDİR?):
-Haydi
benimle gel, ben çok bereketli bir yer biliyorum, seni
oraya götüreyim, karnını bir güzel doyurursun. (BİLENLER
ELLERİNİ ÇİÇEK GİBİ AÇSINLAR, BİLEMEYENLER DE
KURUMUŞ ÇİÇEĞE BENZESİNLER.) Tepelerden birinin
yamacında çok güzel bir gölet varmış.
-Seninle
işte o küçük göle gidiyoruz, demiş manda.
Böylece
birlikte yola koyulmuşlar.
Yolun bir yerinde birbirlerinden ayrılmışlar. Bunun
nedeni göletin suyunun derin olmasıymış. Kocaman
manda bataklığı olmayan gölü de, göleti de hiç mi
hiç sevmezmiş. Leylek uça uça sonunda mandanın söylediği
gölete varmış. Suyu pırıl pırıl, çevresi çiçeklerle
donanmış çok güzel bir yermiş burası.
Çok
acıktığı için hemen suya giren leylek av gözlemeye
başlamış. Fazla beklememiş. Gördüğü ilk avını
bir gaga darbesiyle yakalayıvermiş. Sonra da hemen
kanat açıp göğe doğru yükselmiş. Gökte ağzında
balıkla uçarken balık konuşmaya başlamış (SİZCE
BALIK LEYLEK KARDEŞ’E NE DEMİŞ OLABİLİR?):
-Beni
avlamakla aptallık ettin, demiş. Ben minik bir balığım.
Karnını doyurmam. Oysa gölet kocaman balıklarla
dolu. Git onlardan birini avla da karnın iyice doysun!
(BİLENLER ELLERİNİ ÇİÇEK GİBİ AÇSINLAR, BİLEMEYENLER
DE KURUMUŞ ÇİÇEĞE BENZESİNLER.)
Leylek
bakmış balık haklı... Minicik bir şey. Gerçekten
de karnını doyurmaz. (LEYLEK KARDEŞ BALIĞI BIRAKMIŞ
MIDIR?)
-Pekiyi,
demiş. geri dönmüş. Gölete inerken gagasını
aralamış, minik balığı sulara bırakmış. (2. RESİM)
(BİLENLER
ELLERİNİ ÇİÇEK GİBİ AÇSINLAR, BİLEMEYENLER DE
KURUMUŞ ÇİÇEĞE BENZESİNLER.)
Bırakmış ama bütün gün sularda dolaşmış, aranmış,
bir türlü büyük bir balığa rastlayamamış. Kendi
kendine de:
-Ah,
ah! Demiş. Ne yaptım da o balığı bıraktım? Ne de
olsa o da bir balıktı. Beni bugünlük doyurur, üstelik
yarına da kalırdı...
Onu
duyan küçük bülbül gülmüş (3.RESİM)-(SİZCE, BÜLBÜL
LEYLEK KARDEŞ’E NE SÖYLEMİŞ OLABİLİR?):
-Elbette,
demiş. Kaçan balık büyük olur. Elde ettiğinle
yetinmezsen azı çok, küçüğü büyük görürsün.
İşte bu olay sana ders olsun. Bir daha elindeki ile
yetinmeyi bil. Aç gözlülük yapma!.. Demiş.
(BİLENLER
ELLERİNİ ÇİÇEK GİBİ AÇSINLAR, BİLEMEYENLER DE
KURUMUŞ ÇİÇEĞE BENZESİNLER.) |