Bugün;

 

www.egitimcilersitesi.8k.com


 

İstenen Davranışı Güçlendirmek>

İstenen Davranışı Kolaylaştırmak¬

Suçlu Çocuk¬

<<Önceki Sayfa

  

 

 

ÇOCUKTA İSTENMEYEN DAVRANIŞLAR ve ÖNLENMESݬ

<ÖNCEKİ SAYFA

Hasan DALGIÇ -Öğretmen

İSTENEN DAVRANIŞI GÜÇLENDİRMEK

İstenen davranışın bir kez yapılmasını sağlamak yetmez, davranış yerleşinceye kadar izlenmeli, uygulanan yöntem sürdürülmeli, gerektiğinde değiştirilmelidir. İstenen davranışların gösterilmesini ve yerleşmesini sağlamanın yolları olarak, övgü ve ödülle destekleme (olumlu pekiştireç), övgü ve ödüllü kaldırma (ara verme), istenmeyen bir sonuca son verme (olumsuz pekiştireç), acı ve sıkıntı veren bir uyarıcıyı verme (ceza)
önerilmektedir.

Bu tür davranışsal teknikler, eylem veya tepkinin, hemen öncesindeki veya sonrakindeki olaylardan etkilendiği görüşüne dayanırlar. İstenen tepkinin pekiştirilmesi, istenmeyeni ortadan kaldırır. Pekiştirme, davranışın arkasından gelen, sürecini uzatan, sıklığını, olma olasılığını artıran bir olaydır, iyi davranışı ödüllendirme, onun sürmesine hizmet eder: Gülümseme, yüksek not, birkaç dakikalık boş zaman verme, iyi bir söz söyleme, yakınlık gösterme, ilgilenme, beğendiğini belli etme gibi: Bir pekiştireç amaca götürüyorsa sürdürülmeli, ama bıktırılmamalıdır. Bunun için, belli sürelerle pekiştireçlere ara verilebilir ama bu ara, istenmeyen davranışı seçtirecek kadar olmamalıdır. Pekiştireç amaca götürmüyorsa, değiştirilmelidir. Fiziksel pekiştireçler, birincil pekiştireçler olarak adlandırılır: Yiyecek, içecek, para, tuvalet ayrıcalığı, top oynama, renkli kalem kullanma, sakız çiğneme gibi. İkincil pekiştireçler sosyaldir, gücünü birincillerle ilişkilerinden alır: Nota ek olarak yıldız alma, öğretmene yakın oturma, övgü, ailesine övücü not gönderme, yakınlık gösterme... Birincil pekiştireçler, birinciler verilince ikincillerden biri de verilerek desteklenmelidir. Böylece birincil pekiştireçler sosyal bir kabul görmüş olur.

Olumlu pekiştireç, istenen davranışlara ulaşabilmek için, davrananın zevk alacağı, hoşlanacağı sonuçlar doğuran eylem veya öğelerdir, amaçlanan davranışın yinelenme olasılığını yükseltir. Bir etkinliği başarıyla tamamlamanın verdiği zevk gibi davranışın doğal sonuçlarından zevk almak şeklinde oluşursa içten (doğrudan), ödevini iyi yapma sonucu alınan bir ödül şeklinde olursa dıştan (dolaylı) pekiştirme söz konusudur. Ödül, birikimli de olabilir: Olumlu her eylem için alınan puanlar belli bir toplama ulaşınca ödül verilebilir. Bu tür ödüllerin kendisi ve koşulları baştan belirlenmelidir.

Olumlu pekiştireç, olumsuz eylemi engelleyici şekil ve zamanda da kullanılır: İzin almadan konuşmak isteyene, konuşmaya başlamadan hemen önce izin verilebilir. İzin alıp konuşana, daha çok konuşma izni verilerek, ödül yoluyla bu davranışı pekiştirebilir. istenmeyen davranışa götürücü uyarıcılar kaldırılabilir: Kavga çıkan oyunlar oynatılmaz, istenmeyen davranışı birlikte yapanlar ayrılabilir, bir şeyler sormak için sürekli öğretmenin yanına gelenin yanına, o gelmeden önce öğretmen gidebilir, veya ona yakın durabilir.

Ödül, olumlu davranış gösterene: daha çok şans sağlayacak bir düzenleme ile de verilebilir: Derste her öğrencinin masasına üzerinde adı yazılı beşer kağıt konur. Öğrencinin istenmeyen her davranışında, önündeki kağıtlardan biri alınır. Hafta sonunda, öğrencilerin önündeki kağıtlar toplanıp bir kutuya konulup çekilişi yapılır. Üzerine adı yazılı olduğundan, daha çok kağıdı olan öğrencinin kazanma şansı artar. Dokuzuncu sınıfta yapılar bir araştırmada; bu birikimli ödüllendirme yönteminin istenmeyen davranışı azaltıp, isteneni çoğalttığı görülmüştür.

İstenen davranışın görüldüğünün ve beğenildiğinin belirtilmesi de bir pekiştireçtir. Beğenilen davranışlar sözle veya vücut diliyle onanabilir. Sözle onamada, daha önceki istenmeyen davranışın görüldüğü hissettirilebilir:: “Üç gündür kitap ve defterini getiriyorsun, bu güzel” sözü, bu davranışın daha önce. yapılmadığını ve bunun bilindiğini: de gösterir. İstenen davranış göstere öğrenci, bunun görülmesini; beğenilmesini ister. Bu onama içten olmalıdır. Gereğinden fazla pekiştireç kullanılması, onamanın çok sık olması, değerini düşürebilir.

Övgü, bir ödül olarak düşürüldüğü gibi, ödüle seçenek olarak da görülmektedir. Övgü, öğrencinin iyi bir eylemi veya başarısı; nedeniyle, öğretmenin olumlu dönütü veya onamasının ötesindeki olumlu yanıtıdır. Ödüle değer olsun-olmasın, öğrenci yaptığı eylemler hakkında başkalarının yargısını bekler Herkesin ödül alması durumunda ödülün değeri azalacağı. için ödüle değer olmayan davranışlarda; ödül yerine övgü ve cesaretlendirme kullanılabilir. Her derste övgü, eleştiriden çok olmalıdır.

Başarı sevincini paylaşmak da güçlü bir pekiştireçtir; “Sınıfa geldiğimde sizi dersinizi yaparken buldum, bu benim işimi kolaylaştırdı, kendimi, takdir eden biri olarak hissetmemi sağladı” demekle öğretmen öğrencilerin başarılarından duyduğu sevinci onlarla paylaşmış olur. Bu tür iletilerin olumsuzları da kullanılabilir: “Bütün soruları sen yanıtlarsan, diğer arkadaşlarının konuyu bildiğinden kuşkulanırım” demek, “söz verilmeden konuşma” demekten daha iyidir. Çünkü, eylemi gönüllü olarak değiştirmeye götürür, öğrenciyi suçlanan olmaktan kurtarır, öğrenci-öğretmen ilişkisinin zedelenmesini önler.

İstenen davranışın birkaç parçadan oluşması, yapılmasının güç olması veya öğrenci düzeyinin o davranışın bütününü birden yapmaya yetersiz olması durumlarında, pekiştirme basamaklı (zincirleme) pekiştirme veya biçimleme şeklinde yapılabilir. Biçimlemede öğretmen istenen davranışa yakın bir davranışı seçip pekiştirir. İstenen davranışa gittikçe daha çok yaklaşan davranışlar, küçük ilerlemelerle pekiştirilerek, sonunda istenene ulaşılır. Basamaklı pekiştirmede, istenen davranışa giden yol basamaklar ayrılır, bu basamaklar sıra ile pekiştir her basamak sonunda ödül veya övgü kullanılır. Örneğin, arkadaşının kalemini kullanma davranışı kalemini kullanabilir miyim” diye isteme ve geri verirken teşekkür etme şeklinde iki basamağa bölünebilir. Dil kullanımındaki her gelişmenin ödüllendirilmesi de böyledir. Olumlu pekiştireç, görmezden gelme davranışı sonunda kullanılarak, istenmeyen davranışın sönmesini, yerine istenenin gelmesi kolaylaştırabilir. Örneğin bir öğrencinin arkadaşıyla konuşmasını görmezden gelip, konuşma sonunda ilgi derse yönelince hemen olumlu bir pekiştireçle karşılık vermek, “dersi böyle ilgi ile dinlemek anlamayı kolaylaştırır” demek, olumlu davranışı pekiştirir.

Olumsuz pekiştirme, istenen davranış gerçekleştiğinde, olumsuz veya hoşlanılmayan bir uyarıcının, sonucun, çevreden uzaklaştırılması, öğrencinin olumsuz bir sonuçtan kurtarılmasıdır. Örneğin, dersinde belli bir başarı düzeyine ulaşan öğrencinin, sınıfın-okulun futbol takımına girebilmesi, oyun ekibine katılabilmesi böyledir.

Ortadan kaldırma yoluyla davranışı değiştirmeye çalışmada, istenen davranış gözlenene kadar bir yarara son verilmesi söz konusudur: Okul gazetesini düzenleme veya gazeteye şiirinin asılması hakkı, arkadaşını derste rahatsız etmeme davranışını gösterinceye kadar kaldırılabilir. Okulda bir müzik aletini kullanabilme, okulun çim sahasından yararlanabilme, masa tenisi oynayabilme, evde televizyon izleyebilme gibi yararlar, istenen ‘herhangi bir davranış gösterilip sürekli hale getirilene kadar kaldırılabilir. Sosyal ekiştiriler, okul etkinlikleriyle ödüllendirme, daha az kaynağa gereksinim gösterir. Grup etkinlikleri, istenen davranış için baskı aracı olarak işe yarar. Küçük öğrenciler için ise, somut, yenebilen pekiştireçler daha etkilidir.

Pekiştireçlerin uygulanmasında zamanlama önemlidir. Pekiştireç, eylemin hemen arkasından verilmelidir. Pekiştireçlerin ertelenmesi, azaltılması derece derece olmalı, öğrenci, kendi davranışını kontrol ederek kendine pekiştireç uygulayabilmeli, hep öğretmene bağlı olmaktan kurtulmalıdır. Öğrenci davranışları, sınıf dışında da denetlenmelidir. Öğretmenin, eğitsel amaçları gözeterek, sınıfı ve öğrencileri için bir pekiştireç, programı yapması uygun olur.

^^Yukarı^^ 

İSTENEN DAVRANIŞI KOLAYLAŞTIRMAK

İstenen davranışı göstermek bazı engellerin aşılmasına bağlıysa, öğrenci bu davranışa yönelmede isteksiz, çekingen olabilir. İstenen davranışın gösterilmesi, istenmeyenin gösterilmesinden daha kolay olduğunda, öğretmenin işi kolaylaşacaktır. Bunun sağlanması, sınıfın fiziksel, eğitsel, sosyal düzenine bağlıdır.. Fiziksel düzenlemelere ve eğitsel özelliklere daha önceki bölümlerde yer verildiğinden, burada dikkatin bu konulara bir kez daha çekilmesiyle yetinilmiştir.

Sınıf ortamı seçenek sağlayıcı olmalı, öğrenciyi, kişisel özelliklerine uygun farklı durumlarla, olanaklarla karşı karşıya getirmelidir. Bu, işin öğrenci .özelliklerine uyumu. olarak da söylenebilir. Öğretim programı; öğrenme hızlarındaki farklar gözetilerek düzenlenmeli öğrenme çevresi ve öğretim yöntemleri değiştirilmeli, öğrenci okulda farklı ilgilerine seslenen sosyal etkinlikler bulmalıdır. Farklı ilgi ve isteklerin karşılanabilmesi için, tek tür ve düzey çaba yerine, çoğulcu etkinlikler olmalıdır. Öğrenci bunlar arasında kendine göre olanı seçebildiğinde, istenmeyen davranışlar azalacaktır. Herkesten ayni eylem ve sonucu beklemek yanlıştır. Öğrencinin değerlendirilmesi için kullanılan notlar da bu nedenle bir değil, birkaç başarı düzeyini gösterir.

Çocuk, uygun yollarla ulaşamadığı gereksinimlerine, yanlış davranışla ulaşmayı dener. Seçenek kıtlığı, yetenekli ve başarılı öğrencilerin ilgi ve gereksinimlerinin karşılanamaması yoluyla istenmeyen davranışlara yönelmelerine yol açar. Gereksinimlerini sınıf etkinlikleriyle karşılayamayan bu öğrenciler, öğretmenlerce iyi tanınmazsa, uyumsuz, geçimsiz, yaramaz olarak nitelenip dışlanabilir, öğrenci dersten kopar, soğur, yetenekler ziyan edilir. Öğretmen, her davranışın altında bir gereksinim aramalı, bunu yanıtlamaya çalışmalıdır. Öğrencilerin bir kısmı, çeşitli nedenlerle ilgi ve gereksinimlerini açıkça belirtmez, söylemezler. Öğretmen, hem onlarla ilgili çok bilgiye ulaşarak onları tanımaya, hem de dikkatli bir gözlem ve anlayışla bunları fark edip karşılanmalarını kolaylaştırmaya çalışmalıdır. Bu onun güçlü bir iç görüşe, dikkate özene, kendini mesleğine adamaya sahip olmasını gerektirir. Öğrenciler yalnızca derslerdeki bilgilere gereksinim duymazlar. Yaşamın çok yönlülüğü, okul ve sınıf yaşamına da yansımalıdır. Yorucu ve usandırıcı bir etkinlikten sonra, bir şör, bir gösteri, bir-iki dakikalık bir müzik, sakinleştirici, dinlendirici, özendirici olabilir. Oyun ve sanat etkinlikleriyle, olumsuz davranışlar, olumluyla yer değiştirebilir. Özellikle küçük yaştaki öğrenciler için, uygun davranışa yöneltmede “anlaşma”, yararlı olabilir. “Bir daha olmayacak değil mi” demek, davranışın sonuçlarının ne olacağı konusunda (ödül-ceza) anlaşmak, daha yetişkin öğrenciler için belki aileyi de işin içine katmak, yazılı anlaşmalar yapmak etkili olacaktır.

Başarı olası artırıcı, denetlenen, beklentilerin sınıf kuralları yoluyla açıkça belirlendiği, etkinliklerin uygun bir sıra ile herkesi işe koşup süreçteki öğrenci davranışını belirleyici şekilde planlandığı, öğrencilere girişim özgürlüğü ve sorumluluğu veren bir sınıf ortamında, istenen davranışlar daha çok görülecektir. Öğretmen, öğrencinin çaba ve başarısı arasındaki neden-sonuç ilişkilerini belirlemeli, etkili bir dinleyici olmalı, öğrenci sorununu korkusuzca söyleyebileceğini bilmelidir. Bu, henüz hak edilmemiş peşin bir ödül olarak görür.

İstenen davranışı kolaylaştırmada, hangi yöntemin hangi durumlarda kullanılacağının belirlenmesinde, öğrencilerin izlenmesi, tanınması, ödüllere tepkilerinin belirlenmesi, ödül beklentilerinin bilinmesi, boş zaman etkinliklerinin seçilmesi, öğrenci yeğlemelerini belirlemek için yazılı-sözlü incelemeler yapılması, pekiştireçlerin bunlara göre seçilmesi, diğer öğretmenlerin görüş ve önerilerinin alınması önerilmektedir. İstenen davranışları kolaylaştırmaya yardım edici öğretmen davranışlarına örnek olarak şunlar verilmektedir. Öğrencilerle ilgili kayıtları okumak, sağlıklarını, ev çevrelerindeki değişiklikleri kontrol etmek, yakın davranıp sık sık gülümsemek, arkadaşça ilişkiye yanlış davranışa eğilimi olanlara daha çok dikkat etmek, istenen davranışları ve küçük başarılarını övmek, işini beğenmediğini arkadaşları yanında söylememek veya beğenmez davranmamak, karşılaştığı güçlüklerde yardımcı olmak, başarısız olduğunda karşılaştığı güçlükleri sınıfa açıklamak, gruba almaları ve olumsuz davranışlarına hoşgörü göstermeleri için arkadaşlarını ikna etmek, beğenilen, hoşlandığı görevler vererek statüsünü yükseltmek.

 

SUÇLU ÇOCUK -Ön Okuma-

Okul müdürü imzalı resmi yazı, çocuğuyla ilgili önemli bir sorunu görüşmek için okulda olması gerektiğini, aksi halde çocuğu okuldan uzaklaştıracaklarını belirtiyordu. Öfke ve üzüntü karışımı bir duygunun artırdığı kaygı ile okula gitti. Çocuğu, ondan önce, sabah erkenden okula gittiği için, ne olup bittiğini ona sorma fırsatı olmamıştı.

Müdür onu asık bir suratla karşıladı. Ne hoşgeldiniz, ne de buyurun, oturun dememişti. Ona bir veli gibi değil, bir suçlu gibi davranıyordu. Ne biçim çocuk yetiştirmişsiniz. Hem arkadaşına, hem de öğretmenine zarar verdi. Arkadaşının kolu kırıldı, öğretmeni de belini incittiği için bir hafta rapor aldı, dedi. Sonra hizmetliyi çağırıp adlarını verdiği üç öğrenciyi odasına getirmesini istedi. Diğer iki öğrenci, olayın en yakın tanıklarıydı.

Babanın kaygısı daha da arttı. Oğlundan bu davranışların hiçbirini beklemezdi. Kimseyi incitmeyen çocuk nasıl olmuştu da arkadaşının kolunu kırıp öğretmenini hastanelik etmişti? Çocuklar geldiler. Anlat hünerini de baban da dinlesin dedi müdür. Çocuk. başı öne eğik anlattı: Öğretmen, masasında oturmuş ders anlatıyor, yanımda oturan Ali dinlemiyordu. Zaten sınıfta kimse dersi dinlemiyor, farklı bir şeyler yapıyorlardı. Ali de o gün kalemini getirmemişti. Önünde oturan arkadaşının sırtına resim yapmak için benden kalemimi istedi, vermedim. Tutup çekti. Baktım kalem kırılacak bırakıverdim. Ali sıra kenarında oturduğundan dengesini yitirip yere düştü, yandaki sıraya çarpan kolu kırıldı. Gürültü duyan öğretmen “beni dinleyeceğine arkadaşını itip düşürürsün ha” deyip bana tokat vurmak istedi, ben eğilince dengesini yitirip düştü, beli incinmiş.

Müdür, öbür iki öğrenciye anlatılanların doğru olup olmadığını sordu. “Doğru” dedi çocuklar, “isterseniz Ali’ye de sorun. O da aynı şeyi söyleyecektir”. Müdür ne diyeceğini şaşırdı, bir çocuklara, bir veliye baktı. Sonunda kısık bir sesle de olsa, veliden özür dileyebildi, çocuktan değil.

 
SORULAR:
1. Siz bu sınıfta öğretmen olsaydınız, Ali’nin yere düştüğünü görünce neler yapardınız. Neden?
2. Önceki bilgilerinizi anımsayarak, sınıfta böyle olayların olması için, öğretmenin neleri, nasıl yapması gerektiğini tartışın.


KAYNAK: Prof. Dr. Hüseyin BAŞAR, Sınıf Yönetimi, Öğretmen Kitapları Dizisi, MEB Yayınevi-1999