Hasan
DALGIÇ -Öğretmen
İSTENEN
DAVRANIŞI GÜÇLENDİRMEK
İstenen davranışın bir kez yapılmasını sağlamak yetmez,
davranış
yerleşinceye kadar izlenmeli, uygulanan yöntem sürdürülmeli,
gerektiğinde
değiştirilmelidir. İstenen davranışların gösterilmesini
ve yerleşmesini
sağlamanın yolları olarak, övgü ve ödülle destekleme
(olumlu pekiştireç),
övgü ve ödüllü kaldırma (ara verme), istenmeyen bir sonuca
son verme
(olumsuz pekiştireç), acı ve sıkıntı veren bir uyarıcıyı
verme (ceza)
önerilmektedir.
Bu tür davranışsal teknikler, eylem veya tepkinin, hemen öncesindeki
veya
sonrakindeki olaylardan etkilendiği görüşüne dayanırlar.
İstenen tepkinin
pekiştirilmesi, istenmeyeni ortadan kaldırır. Pekiştirme,
davranışın
arkasından gelen, sürecini uzatan, sıklığını, olma olasılığını
artıran bir
olaydır, iyi davranışı ödüllendirme, onun sürmesine
hizmet eder: Gülümseme,
yüksek not, birkaç dakikalık boş zaman verme, iyi bir söz söyleme,
yakınlık
gösterme, ilgilenme, beğendiğini belli etme gibi: Bir pekiştireç
amaca
götürüyorsa sürdürülmeli, ama bıktırılmamalıdır.
Bunun için, belli sürelerle
pekiştireçlere ara verilebilir ama bu ara, istenmeyen davranışı
seçtirecek
kadar olmamalıdır. Pekiştireç amaca götürmüyorsa, değiştirilmelidir.
Fiziksel pekiştireçler, birincil pekiştireçler olarak adlandırılır:
Yiyecek,
içecek, para, tuvalet ayrıcalığı, top oynama, renkli kalem
kullanma, sakız
çiğneme gibi. İkincil pekiştireçler sosyaldir, gücünü
birincillerle
ilişkilerinden alır: Nota ek olarak yıldız alma, öğretmene
yakın oturma,
övgü, ailesine övücü not gönderme, yakınlık gösterme...
Birincil
pekiştireçler, birinciler verilince ikincillerden biri de
verilerek
desteklenmelidir. Böylece birincil pekiştireçler sosyal bir
kabul görmüş
olur.
Olumlu pekiştireç, istenen davranışlara ulaşabilmek için,
davrananın zevk
alacağı, hoşlanacağı sonuçlar doğuran eylem veya öğelerdir,
amaçlanan
davranışın yinelenme olasılığını yükseltir. Bir etkinliği
başarıyla
tamamlamanın verdiği zevk gibi davranışın doğal sonuçlarından
zevk almak
şeklinde oluşursa içten (doğrudan), ödevini iyi yapma sonucu alınan bir ödül
şeklinde olursa dıştan (dolaylı) pekiştirme söz konusudur.
Ödül, birikimli
de olabilir: Olumlu her eylem için alınan puanlar belli bir
toplama ulaşınca
ödül verilebilir. Bu tür ödüllerin kendisi ve koşulları
baştan
belirlenmelidir.
Olumlu pekiştireç, olumsuz eylemi engelleyici şekil ve
zamanda da
kullanılır: İzin almadan konuşmak isteyene, konuşmaya başlamadan
hemen önce
izin verilebilir. İzin alıp konuşana, daha çok konuşma izni
verilerek, ödül
yoluyla bu davranışı pekiştirebilir. istenmeyen davranışa
götürücü
uyarıcılar kaldırılabilir: Kavga çıkan oyunlar oynatılmaz,
istenmeyen
davranışı birlikte yapanlar ayrılabilir, bir şeyler sormak için sürekli
öğretmenin yanına gelenin yanına, o gelmeden önce öğretmen
gidebilir, veya
ona yakın durabilir.
Ödül, olumlu davranış gösterene: daha çok şans sağlayacak
bir düzenleme ile
de verilebilir: Derste her öğrencinin masasına üzerinde adı
yazılı beşer
kağıt konur. Öğrencinin istenmeyen her davranışında, önündeki
kağıtlardan
biri alınır. Hafta sonunda, öğrencilerin önündeki kağıtlar
toplanıp bir
kutuya konulup çekilişi yapılır. Üzerine adı yazılı olduğundan,
daha çok
kağıdı olan öğrencinin kazanma şansı artar. Dokuzuncu sınıfta
yapılar bir
araştırmada; bu birikimli ödüllendirme yönteminin
istenmeyen davranışı
azaltıp, isteneni çoğalttığı görülmüştür.
İstenen davranışın görüldüğünün ve beğenildiğinin
belirtilmesi de bir
pekiştireçtir. Beğenilen davranışlar sözle veya vücut
diliyle onanabilir.
Sözle onamada, daha önceki istenmeyen davranışın görüldüğü
hissettirilebilir:: “Üç gündür kitap ve defterini
getiriyorsun, bu güzel”
sözü, bu davranışın daha önce. yapılmadığını ve bunun
bilindiğini: de
gösterir. İstenen davranış göstere öğrenci, bunun görülmesini;
beğenilmesini
ister. Bu onama içten olmalıdır. Gereğinden fazla pekiştireç
kullanılması,
onamanın çok sık olması, değerini düşürebilir.
Övgü, bir ödül olarak düşürüldüğü gibi, ödüle seçenek
olarak da
görülmektedir. Övgü, öğrencinin iyi bir eylemi veya başarısı;
nedeniyle,
öğretmenin olumlu dönütü veya onamasının ötesindeki
olumlu yanıtıdır. Ödüle
değer olsun-olmasın, öğrenci yaptığı eylemler hakkında
başkalarının
yargısını bekler Herkesin ödül alması durumunda ödülün değeri azalacağı.
için ödüle değer olmayan davranışlarda; ödül yerine övgü
ve cesaretlendirme
kullanılabilir. Her derste övgü, eleştiriden çok olmalıdır.
Başarı sevincini paylaşmak da güçlü bir pekiştireçtir;
“Sınıfa geldiğimde
sizi dersinizi yaparken buldum, bu benim işimi kolaylaştırdı,
kendimi,
takdir eden biri olarak hissetmemi sağladı” demekle öğretmen
öğrencilerin
başarılarından duyduğu sevinci onlarla paylaşmış olur. Bu
tür iletilerin
olumsuzları da kullanılabilir: “Bütün soruları sen yanıtlarsan,
diğer
arkadaşlarının konuyu bildiğinden kuşkulanırım” demek,
“söz verilmeden
konuşma” demekten daha iyidir. Çünkü, eylemi gönüllü
olarak değiştirmeye
götürür, öğrenciyi suçlanan olmaktan kurtarır, öğrenci-öğretmen
ilişkisinin
zedelenmesini önler.
İstenen davranışın birkaç parçadan oluşması, yapılmasının
güç olması veya
öğrenci düzeyinin o davranışın bütününü birden yapmaya
yetersiz olması
durumlarında, pekiştirme basamaklı (zincirleme) pekiştirme
veya biçimleme
şeklinde yapılabilir. Biçimlemede öğretmen istenen davranışa
yakın bir
davranışı seçip pekiştirir. İstenen davranışa gittikçe
daha çok yaklaşan
davranışlar, küçük ilerlemelerle pekiştirilerek, sonunda
istenene ulaşılır.
Basamaklı pekiştirmede, istenen davranışa giden yol
basamaklar ayrılır, bu
basamaklar sıra ile pekiştir her basamak sonunda ödül veya
övgü kullanılır.
Örneğin, arkadaşının kalemini kullanma davranışı
kalemini kullanabilir
miyim” diye isteme ve geri verirken teşekkür etme şeklinde
iki basamağa
bölünebilir. Dil kullanımındaki her gelişmenin ödüllendirilmesi
de böyledir.
Olumlu pekiştireç, görmezden gelme davranışı sonunda
kullanılarak,
istenmeyen davranışın sönmesini, yerine istenenin gelmesi
kolaylaştırabilir.
Örneğin bir öğrencinin arkadaşıyla konuşmasını görmezden
gelip, konuşma
sonunda ilgi derse yönelince hemen olumlu bir pekiştireçle
karşılık vermek,
“dersi böyle ilgi ile dinlemek anlamayı kolaylaştırır”
demek, olumlu
davranışı pekiştirir.
Olumsuz pekiştirme, istenen davranış gerçekleştiğinde,
olumsuz veya
hoşlanılmayan bir uyarıcının, sonucun, çevreden uzaklaştırılması,
öğrencinin
olumsuz bir sonuçtan kurtarılmasıdır. Örneğin, dersinde
belli bir başarı
düzeyine ulaşan öğrencinin, sınıfın-okulun futbol takımına
girebilmesi, oyun
ekibine katılabilmesi böyledir.
Ortadan kaldırma yoluyla davranışı değiştirmeye çalışmada,
istenen davranış
gözlenene kadar bir yarara son verilmesi söz konusudur: Okul
gazetesini
düzenleme veya gazeteye şiirinin asılması hakkı, arkadaşını
derste rahatsız
etmeme davranışını gösterinceye kadar kaldırılabilir.
Okulda bir müzik
aletini kullanabilme, okulun çim sahasından yararlanabilme,
masa tenisi
oynayabilme, evde televizyon izleyebilme gibi yararlar, istenen
‘herhangi
bir davranış gösterilip sürekli hale getirilene kadar kaldırılabilir.
Sosyal ekiştiriler, okul etkinlikleriyle ödüllendirme, daha
az kaynağa
gereksinim gösterir. Grup etkinlikleri, istenen davranış için
baskı aracı
olarak işe yarar. Küçük öğrenciler için ise, somut,
yenebilen pekiştireçler
daha etkilidir.
Pekiştireçlerin uygulanmasında zamanlama önemlidir. Pekiştireç,
eylemin
hemen arkasından verilmelidir. Pekiştireçlerin ertelenmesi,
azaltılması
derece derece olmalı, öğrenci, kendi davranışını kontrol
ederek kendine
pekiştireç uygulayabilmeli, hep öğretmene bağlı olmaktan
kurtulmalıdır.
Öğrenci davranışları, sınıf dışında da
denetlenmelidir. Öğretmenin, eğitsel
amaçları gözeterek, sınıfı ve öğrencileri için bir pekiştireç,
programı
yapması uygun olur.
^^Yukarı^^
İSTENEN
DAVRANIŞI KOLAYLAŞTIRMAK
İstenen davranışı göstermek bazı engellerin aşılmasına
bağlıysa, öğrenci bu
davranışa yönelmede isteksiz, çekingen olabilir. İstenen
davranışın
gösterilmesi, istenmeyenin gösterilmesinden daha kolay olduğunda,
öğretmenin
işi kolaylaşacaktır. Bunun sağlanması, sınıfın fiziksel,
eğitsel, sosyal
düzenine bağlıdır.. Fiziksel düzenlemelere ve eğitsel özelliklere
daha
önceki bölümlerde yer verildiğinden, burada dikkatin bu
konulara bir kez
daha çekilmesiyle yetinilmiştir.
Sınıf ortamı seçenek sağlayıcı olmalı, öğrenciyi, kişisel
özelliklerine
uygun farklı durumlarla, olanaklarla karşı karşıya
getirmelidir. Bu, işin
öğrenci .özelliklerine uyumu. olarak da söylenebilir. Öğretim
programı;
öğrenme hızlarındaki farklar gözetilerek düzenlenmeli öğrenme
çevresi ve
öğretim yöntemleri değiştirilmeli, öğrenci okulda farklı
ilgilerine seslenen
sosyal etkinlikler bulmalıdır. Farklı ilgi ve isteklerin karşılanabilmesi
için, tek tür ve düzey çaba yerine, çoğulcu etkinlikler
olmalıdır. Öğrenci
bunlar arasında kendine göre olanı seçebildiğinde,
istenmeyen davranışlar
azalacaktır. Herkesten ayni eylem ve sonucu beklemek yanlıştır.
Öğrencinin
değerlendirilmesi için kullanılan notlar da bu nedenle bir değil,
birkaç
başarı düzeyini gösterir.
Çocuk, uygun yollarla ulaşamadığı gereksinimlerine, yanlış
davranışla
ulaşmayı dener. Seçenek kıtlığı, yetenekli ve başarılı
öğrencilerin ilgi ve
gereksinimlerinin karşılanamaması yoluyla istenmeyen davranışlara
yönelmelerine yol açar. Gereksinimlerini sınıf
etkinlikleriyle
karşılayamayan bu öğrenciler, öğretmenlerce iyi tanınmazsa,
uyumsuz,
geçimsiz, yaramaz olarak nitelenip dışlanabilir, öğrenci
dersten kopar,
soğur, yetenekler ziyan edilir. Öğretmen, her davranışın
altında bir
gereksinim aramalı, bunu yanıtlamaya çalışmalıdır. Öğrencilerin bir kısmı, çeşitli nedenlerle ilgi ve
gereksinimlerini açıkça
belirtmez, söylemezler. Öğretmen, hem onlarla ilgili çok
bilgiye ulaşarak
onları tanımaya, hem de dikkatli bir gözlem ve anlayışla
bunları fark edip
karşılanmalarını kolaylaştırmaya çalışmalıdır. Bu
onun güçlü bir iç görüşe,
dikkate özene, kendini mesleğine adamaya sahip olmasını
gerektirir.
Öğrenciler yalnızca derslerdeki bilgilere gereksinim
duymazlar. Yaşamın çok
yönlülüğü, okul ve sınıf yaşamına da yansımalıdır.
Yorucu ve usandırıcı bir
etkinlikten sonra, bir şör, bir gösteri, bir-iki dakikalık
bir müzik,
sakinleştirici, dinlendirici, özendirici olabilir. Oyun ve
sanat
etkinlikleriyle, olumsuz davranışlar, olumluyla yer değiştirebilir.
Özellikle küçük yaştaki öğrenciler için, uygun davranışa
yöneltmede
“anlaşma”, yararlı olabilir. “Bir daha olmayacak değil
mi” demek, davranışın
sonuçlarının ne olacağı konusunda (ödül-ceza) anlaşmak,
daha yetişkin
öğrenciler için belki aileyi de işin içine katmak, yazılı
anlaşmalar yapmak
etkili olacaktır.
Başarı olası artırıcı, denetlenen, beklentilerin sınıf
kuralları yoluyla
açıkça belirlendiği, etkinliklerin uygun bir sıra ile
herkesi işe koşup
süreçteki öğrenci davranışını belirleyici şekilde
planlandığı, öğrencilere
girişim özgürlüğü ve sorumluluğu veren bir sınıf ortamında,
istenen
davranışlar daha çok görülecektir. Öğretmen, öğrencinin
çaba ve başarısı
arasındaki neden-sonuç ilişkilerini belirlemeli, etkili bir
dinleyici
olmalı, öğrenci sorununu korkusuzca söyleyebileceğini
bilmelidir. Bu, henüz
hak edilmemiş peşin bir ödül olarak görür.
İstenen davranışı kolaylaştırmada, hangi yöntemin hangi
durumlarda
kullanılacağının belirlenmesinde, öğrencilerin izlenmesi,
tanınması,
ödüllere tepkilerinin belirlenmesi, ödül beklentilerinin
bilinmesi, boş
zaman etkinliklerinin seçilmesi, öğrenci yeğlemelerini
belirlemek için
yazılı-sözlü incelemeler yapılması, pekiştireçlerin
bunlara göre seçilmesi,
diğer öğretmenlerin görüş ve önerilerinin alınması önerilmektedir.
İstenen davranışları kolaylaştırmaya yardım edici öğretmen
davranışlarına
örnek olarak şunlar verilmektedir. Öğrencilerle ilgili kayıtları
okumak,
sağlıklarını, ev çevrelerindeki değişiklikleri kontrol
etmek, yakın davranıp
sık sık gülümsemek, arkadaşça ilişkiye yanlış davranışa
eğilimi olanlara
daha çok dikkat etmek, istenen davranışları ve küçük başarılarını
övmek,
işini beğenmediğini arkadaşları yanında söylememek veya
beğenmez
davranmamak, karşılaştığı güçlüklerde yardımcı olmak,
başarısız olduğunda
karşılaştığı güçlükleri sınıfa açıklamak, gruba
almaları ve olumsuz
davranışlarına hoşgörü göstermeleri için arkadaşlarını
ikna etmek,
beğenilen, hoşlandığı görevler vererek statüsünü yükseltmek.
SUÇLU ÇOCUK
-Ön
Okuma-
Okul müdürü imzalı resmi yazı, çocuğuyla ilgili önemli
bir sorunu görüşmek
için okulda olması gerektiğini, aksi halde çocuğu okuldan
uzaklaştıracaklarını belirtiyordu. Öfke ve üzüntü karışımı
bir duygunun
artırdığı kaygı ile okula gitti. Çocuğu, ondan önce,
sabah erkenden okula
gittiği için, ne olup bittiğini ona sorma fırsatı olmamıştı.
Müdür onu asık bir suratla karşıladı. Ne hoşgeldiniz, ne
de buyurun, oturun
dememişti. Ona bir veli gibi değil, bir suçlu gibi davranıyordu.
Ne biçim
çocuk yetiştirmişsiniz. Hem arkadaşına, hem de öğretmenine
zarar verdi.
Arkadaşının kolu kırıldı, öğretmeni de belini incittiği
için bir hafta rapor
aldı, dedi. Sonra hizmetliyi çağırıp adlarını verdiği
üç öğrenciyi odasına
getirmesini istedi. Diğer iki öğrenci, olayın en yakın tanıklarıydı.
Babanın kaygısı daha da arttı. Oğlundan bu davranışların
hiçbirini
beklemezdi. Kimseyi incitmeyen çocuk nasıl olmuştu da arkadaşının
kolunu
kırıp öğretmenini hastanelik etmişti? Çocuklar geldiler.
Anlat hünerini de
baban da dinlesin dedi müdür. Çocuk. başı öne eğik anlattı:
Öğretmen,
masasında oturmuş ders anlatıyor, yanımda oturan Ali
dinlemiyordu. Zaten
sınıfta kimse dersi dinlemiyor, farklı bir şeyler yapıyorlardı.
Ali de o gün
kalemini getirmemişti. Önünde oturan arkadaşının sırtına
resim yapmak için
benden kalemimi istedi, vermedim. Tutup çekti. Baktım kalem kırılacak
bırakıverdim. Ali sıra kenarında oturduğundan dengesini
yitirip yere düştü,
yandaki sıraya çarpan kolu kırıldı. Gürültü duyan öğretmen
“beni
dinleyeceğine arkadaşını itip düşürürsün ha” deyip
bana tokat vurmak istedi,
ben eğilince dengesini yitirip düştü, beli incinmiş.
Müdür, öbür iki öğrenciye anlatılanların doğru olup
olmadığını sordu.
“Doğru” dedi çocuklar, “isterseniz Ali’ye de sorun. O
da aynı şeyi
söyleyecektir”. Müdür ne diyeceğini şaşırdı, bir çocuklara,
bir veliye
baktı. Sonunda kısık bir sesle de olsa, veliden özür
dileyebildi, çocuktan
değil.
SORULAR:
1. Siz bu sınıfta öğretmen olsaydınız, Ali’nin yere düştüğünü
görünce neler
yapardınız. Neden?
2. Önceki bilgilerinizi anımsayarak, sınıfta böyle olayların
olması için,
öğretmenin neleri, nasıl yapması gerektiğini tartışın.
KAYNAK:
Prof. Dr. Hüseyin BAŞAR, Sınıf Yönetimi, Öğretmen
Kitapları Dizisi, MEB Yayınevi-1999
|