Bugün;

 

www.egitimcilersitesi.8k.com


BİZ GENÇLİĞİMİZDE BÖYLE DEĞİLDİK!*

 

 

Dr. Aynur YILMAZ

“Şimdiki çocukları ve gençleri anlamak zor. Ne büyüklere saygıları kaldı,ne terbiyeleri. Disiplin desen zaten yok. Biz gençliğimizde böyle değildik!

Katılıyor musunuz?  Eminim ki yüzlerce anne, baba, öğretmen ‘Evet’ diyecektir. Ancak bu saptamayı ilk olarak ne siz yaptınız, nede diğer anne baba öğretmenler yaptı. Büyükler, çocukların bu tür davranışlarında kendi payları olup olmadığını düşünmeden, binlerce yıldır, küçüklerden benzer sözlerle yakınıyorlar. Sümerler’den (İÖ 3500-1900) kalma bir tabletteki şu sözlere bakın: “Artık büyü, okuluna git, oku. Sokaklarda aşağı yukarı dolaşma. Sen sabah akşam bana eziyet ediyorsun. Eğlence uğruna zamanını boşa geçiriyorsun.” Ortalama 4000 yıl önce söylenmiş bu sözler ne kadar güncel değil mi?

Bu değişmezlik, üzerinde düşünülmesi gereken bir konu. Sümerler’den bu yana değişmeyen koşullar nelerdir? Büyüklerle küçükler arasındaki birbirini anlayamamak, iletişimsizlik nedendir?

Bunun nedenleri, ana babaların belki inanarak, belki de başka yol bilmedikleri için zorunlu olarak uyguladıkları eğitim anlayışında saklı. Bu anlayış, çocuklarımız, bize göre yanlış davrandıklarında, yanlışı yaptıkları anda kendi doğrularımız çerçevesinde düzeltmemize dayanıyor. Ana- baba olarak bizim yaptığımız çocuklarımızın beğenmediğimiz yönlerini törpüleyerek, onları değiştirmeye çalışmak. Böyle davranarak, onların gelecekte “daha iyi” insanlar olacaklarına inanıyor enerjimizi bu yönde kullanıyoruz. Kullanınca da hem etkili olamıyor, hem de çocuklarımızı bizlerden uzaklaştıran ‘iletişim kazaları’ yapmış oluyoruz.

Hiçbir ana babanın çocukları ile ilgili iyi niyetinden şüphe edilemez. Ancak mutlu bir ilişki ve sağlıklı çocuk yetiştirmek için iyi niyet yetmiyor. Niyetler iyi olsa da yöntemler yanlış olunca, etkili sonuç yerine olumsuzluklar yaşanıyor.

Bundan sonraki yazılarımızda eski iletişim koşullarını değiştiren ve biraz çabayla kolayca uygulanabilecek yeni seçenekleri tartışacağız. Çocuklarımızı değiştirmekten vazgeçip daha kolay bir şey yapacağız: Kendimizi değiştireceğiz. Böylece çocuklarımız demokrasiyi bir yaşam biçimi olarak daha küçük yaşta evlerinde ana babalarından öğrenecekler.

* 11 Kasım 2000 tarihli Yeni EVRENSEL gazetesinin “EVRENSEL Kadın” ekinden alınmıştır.