Dr.
Aynur YILMAZ
Artık
sorunlarımı ailemle konuşmuyorum.
Onlara sınavımın iyi geçmediğini söylediğimde
bana kızıyorlar. Ne yapsam suç! Bana durmadan ne kadar sorumsuz ve güvenilmez
olduğum, ne kadar aptalca şeyler düşündüğümü söylüyorlar."
Neden
çocuklar canlarını sıkan soruları ana-babaları ile konuşmaktan vazgeçerler?
Neden çocuklarıyla başarılı, yakın bir ilişki sürdürebilen
ana-baba çok azdır?
Son
yıllarda yapılan araştırmalar etkili ve yararlı bir ilişki için
gerekli, en önemli
becerilerden birinin "kabul dili" olduğunu gösteriyor. Karşıdakinin
olduğu gibi kabul edilmesi ilişkinin gelişmesinde önemli bir adım.
Herhangi bir ilişkide kabul edilen kişi büyüyebilir, gelişebilir, yapıcı
değişikliklere uğrayabilir. Sorunlarını çözmeyi öğrenebilir. Daha
üretken ve yaratıcı olabilir. Kabul, minicik bir çınar tohumunun en
ulu çınara dönüşmesine yardım eden, verimli bir toprak gibidir. Ne
yazık ki; bir çok ana-baba çocuklarını büyütürken, kabul etmeme
dilini kullanırlar. Eleştiri, yargılama, öğüt verme, uyarma, emir
verme bunlardan bazılarıdır.
Çocuklarla
"yapıcı" bir biçimde nasıl konuşulacağı öğrenilebilir.
İnsanlara kendilerini
iyi hissettiren, onları konuşmaya yüreklendiren, duygularını açıklamaya
yardım eden, benlik kaygılarını geliştiren yapıcı değişimi ve
gelişimi kolaylaştıran iletiler öğrenilebilir.
Çok
az ana-baba bu iyileştirici becerilere doğal olarak, sezgileriyle
sahiptir.
Ana
babaların çoğu farkında olmadan yıkıcı iletişim şekillerini
kullanırlar. Bu tür konuşmalar; insanlarda suçluluk duygusu yaratır,
duygularını açıkça dile getirmesini engeller. Benlik saygısını
azaltır, insanların kendilerini şiddetle savunmalarına neden olur.
Onlardaki yapıcı değişimi ve gelişimi engeller. Yapmamız gereken, yıkıcı
iletişim şekillerini unutmak, yapıcı olanlarını öğrenmek ve yaşamda
kullanmaktır. Başkasını "olduğu gibi" kabul etmek, gerçekten
sevmektir. Kabul edildiğini hissetmek sevildiğini hissetmektir. Bu da
insanın daha enerjik, üretken ve yapıcı olmasını sağlar.
|