Dr.
Aynur YILMAZ
Hafta
sonu bir arkadaşıma oturmaya gitmiştim. Sohbet sırasında bir anlık
dikkatsizlikle çay bardağımı masaya devirdim. Çok utanmıştım.
Tabii ki isteyerek yapmamıştım. Yine de keşke daha dikkatli olsaydım
diye düşünürken arkadaşım “Üzülme kaza oldu, önemli değil”
diyerek beni rahatlattı. Bunun üzerine arkadaşımın sekiz yaşındaki
kızı annesine “Niçin bana böyle davranmıyorsun? Geçen gün sütümü
masaya döktüğümde ‘Ne kadar sakarsın, dikkatli olsana! Her yeri
kirlettin’ diye kızdın” dedi.
O
zaman ana babaların iki dil kullandığını
fark ettim. Biri büyükler,diğeri çocuklar için. Birçok ana baba çocuklarıyla
olan ilişkilerini, diğer insanlarla olan ilişkilerinden farklı görüyorlar.
Onların gözünde çocuklar,diğer insanlar gibi “insan” değil.
Ana
babaların çoğu, yetişkinlere kırıcı iletiler gönderildiğinde
onların kırılacağını ve ilişkinin zedeleneceğini çok iyi
biliyorlar. Ancak aynı şeyi çocuklarına yapınca, her nedense onların
kırılacaklarına ve ilişkinin bozulacağına inanmıyorlar.
Çoğu,
çocukların eleştirilmesi gerektiğini, üstüne üstlük bunun “çocukların
iyiliği için” olduğunu savunuyorlar. Oysa ana-baba-çocuk ilişkisi,
diğer insan ilişkilerinden (karı-koca, öğretmen-öğrenci, arkadaş-arkadaş)
farklı değil. Çocuklarımızın davranışlarının, karşılıklı ilişki
biçimlerine bağlı olduğunu unutmamalıyız. Çocuklarımızı
“birey” olarak görmeli, karşılıklı saygı ve eşitlik ilkelerini
hayata geçirmeliyiz.
Bu
konudaki düşüncelerinizi ve deneyimlerinizi anlatan mektuplarınızı
bekliyorum.
|